La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıLAFONTEN ORMAN MAHKEMESİNDE Krilovun masalları ülkemizde Keçi Bir Gün adıyla Tarık Dursun K tarafından derlenmiş ve yeniden yazılmıştır Bu kitapta masalların sonunda yine dersler verilir, ama bazı masallarda Krilov dersleri kendince yorumlayarak farklı eleştiriler ortaya koyar Benim çok sevdiğim; De Gidi Eşek De! masalında olduğu gibi *** EŞEK, bülbülün yoluna çıkmış, durdurmuş - Yahu, kardeş, demiş Nereye gitsem, hep sen! Herkes bülbül diyor da başka bir şey demiyor Yok, en güzel öten senmişsin, yok güle şu dünyada âşık olan tek senmişsin Hele o güle olan aşkın, hele o! Öylesine bir aşk ki bu, diyorlar Ne Mecnunda vardır, ne Ferhatta, Keremde Doğru mu? Bülbül boynunu bükmüş, derin bir iç çekmiş - Doğru kardeş, demiş Doğru! Eşeği bu kez daha büyük bir şaşkınlık almış mı sana Kulaklarını eğip, dudaklarını sarkıtmış: - Vallai çok şaştım birader, demiş Neden dersen, geçende senin o güllerden birini yedim, hiçbir şeye benzetemedim Çünkü ne tadı vardı, ne tuzu Ah, insanlar arasında,bülbülü tanımadıkları yetmiyormuş gibi, bir de güle olan tutkusunu bilmeyen nice nice eşekler yok mudur? |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıKurt İle Köpeğin Hikayesi Bir köpek ormanda gezerken kurtla karşılaşmış Hasta ve çok zayıflamış olan kurt, ayakta zor durabiliyormuş Köpek kurdun bu haline çok üzülmüş Ne kadar kötü görünüyorsun böyle kurt kardeş? demiş Herkes bizi düşman bilse de, biz uzaktan akrabayız Doğrusu sana yardım etmek isterim Hiç sorma demiş kurt Ağır bir hastalığa yakalandığım için uzun süre avlanamadım Şimdi iyileştim ama bir av yakalayacak kadar gücüm kalmadı artık Ben de böyle aç susuz dolaşıyorum artık Sen hiç üzülme demiş köpek Ben sana yardım edeceğim Bu akşam sahibimin düğünü var Akşam olunca köyün dışındaki çalılıklara gel Ben sana düğün yemeklerinin artıklarını taşırım Birkaç gün boyunca köpek tarafından beslenen kurt, sonunda kendini toparlayıp eski kuvvetine kavuşmuş Teşekkür edip vedalaştıktan sonra da ormana gitmiş Aradan yıllar geçmiş Köpek iyice yaşlanınca sahibi onu dışarı atmış Ormanda aylak aylak gezen köpek, eski dostu kurtla karşılaşmış Hayrola? demiş kurt Çok perişan görünüyorsun Köpek içini çekip; Yaşlandım artık! demiş Sahibimin işine yaramadığım için beni kovdu Kurt; biz eski dost değil miyiz? demiş Şimdi yardım etme sırası bende Hatırlasana, benim hayatımı nasıl kurtarmıştın? Hemen bir plan yapmalıyız Tamam buldum! Senin sahibinin küçük bir çocuğu vardı değil mi? Şimdi ben gidip onu kaçıracağım, sen de geri götüreceksin Böylece sahibin seni el üstünde tutacak Bu sözleri söyleyen kurt, kaşla göz arasında gidip, çocuğu ormana getirmiş Köydeki herkes silahlanıp ormana koşmuş ancak daha ormana girmeden, yaşlı ve işe yaramaz diye evden kovdukları köpeğin çocuğu geri getirdiğini görmüşler Bu olaydan sonra yaşlı köpeğin itibarı öyle artmış ki, insanlar onun kahramanlığını yüzlerce yıl çocuklarına anlatmışlar Kurtla köpek arasındaki bu danışıklı dövüşü hiç kimse anlayamamış |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıÜrkek Tavşan İle Kurbağalar Ormanların en korkak hayvanı tavşanmış Yaprak kımıldasa hemen saklanacak yer ararmış Ona bu kadar korkak olmaması gerektiğini söylüyorlarmış ama bu sözde pek işe yaramıyormuş Kendisinden çok daha küçük hayvanların ormanda korkusuzca gezdiğini gören tavşan korkaklığına daha bir üzülürmüş Bir gün tavşan ormanda gezintiye çıkmış Tabii buna gezinti denirse Korka korka, saklana saklana yüreği ağzına gelerek yürüyormuş ormanda Tam gölün kıyısına geldiğinde vwırrrakk wırraaakkk diye bağırarak suya atlayan kurbağalar görmüş Buna çok şaşırmış Çünkü kurbağalarda kendisinden korktukları için suya atlıyorlarmış Tavşan o an anlamış ki ormanda kendisinden daha korkak hayvanlarda var O günden sonra tavşan korkusunu az da olsa yenmeyi başarmış |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıKurt İle Kuzu Kim daha güçlüyse hep odur haklı; İnanmayan dinlesin bu masalı Kuzunun biri su içiyormuş Pırıl pırıl bir dereden Aç bir kurt çıkagelmiş yukardan, Av peşinde besbelli — Vay, demiş öfkeyle; Sen kim oluyorsun da, Suyumu bulandırıyorsun benim? Şimdi anlatırım ben sana — Aman efendim, demiş kuzu; Kızmayın da bir bakın nerdeyim Ben nasıl bulandırırım suyunuzu, Akıntı benden yana Siz yukardasınız Ben yirmi adım aşağıda — Onu bunu bilmem, demiş canavar; Bulandırıyorsun işte, o kadar Hem dahası var, hımbıl: Sen bana küfretmişsin geçen yıl — Nasıl olur Devletlim, demiş kuzu; Geçen yıl dünyada yoktum Süt kuzusuyum, baksanıza — Sen değilsen kardeşindir, ukala — Kardeşim yok ki küfretsin size — Seninkilerden biridir öyleyse; İşiniz gücünüz beni çekiştirmek, Çobanlarınız, köpeklerinizle birleşerek Hepsini anlattılar bana Size artık haddinizi bildirmeli, Deyip kesmiş devletli; Kaptığı gibi kuzuyu doğru ormana Ve orada Görmüş hesabını güzelce; Danıştayı, yargıtayı, hepsi içinde |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıAslanla Farenin Yaşam Mücadelesi Aslanla Fare Ormanlar kralı aslan ormanda bir gün avlanmaktan gelmiş, yatmış uyuyormuş Minik bir fare aslanın üzerinde dolaşmaya başlamışAslan sinirlenerek uyanıp fareyi yakalayış Tam öldüreceği sırada fare yalvarmış: -Ne olur beni bırak! Gün olur benimda sana bir iyiliğim dokunur, demiş Aslan farenin bu sözlerine gülerek: -Sen küçük bir faresin, bana ne iyiliğin dokunur ki deyip,fareye acımış ve fareyi bırakmış Fare sevinerek oradan uzaklasmış Aradan zaman geçmiş, Aslan birgün avcıların kurduğu tuzağa yakalanmış Aslan çırpınmış, bağırmış ama tuzaktan bir türlü kurtulamamış Oradan geçmekte olan minik fare aslanın bu durumunu görmüş Hemen dişleri ile tuzağın iplerini kemirerek kesmiş Aslanı tuzaktan kurtarmış Fare aslana: - Beni küçük diye beğenmiyordun Bak senin canını kurtardım, demiş Aslan, böylece yapılan bir iyiliğin karşılıksız kalmayacağını anlamış |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıLafonten Kimdir La Fontenin Hayatı Jean de La Fontaine Doğumu 8 Temmuz 1621 Fransa/Château-Thierry Ölümü 13 Nisan 1695 Fransa / Paris Jean de La Fontaine (okunuşu Lafonten) (d 8 Temmuz 1621Château-Thierry - ö 13 Nisan 1695 Paris) Fransız şair ve yazar Yazdığı fabl eserleri ile tanınmıştır Varlıklı bir ailenin çocuğuydu Pariste kolejde okudu Hukuk tahsili yaptı Papaz yetiştirilmek istenildi ise de kiliseden ayrıldı Okul hayatında başarılı bir öğrenci olamadı Gençliğinde baba mesleği olan orman ve su kanalları işleriyle uğraştı Çeşitli memurluklarda bulunmuş, düzensiz bir hayat yaşamıştır 1673 senesinde Madam de la Sablièrenin himayesine girerek burada ilimfelsefeciler ve yazarlarla tanıştı İlk masallarını burada yazdı Çağdaşları, La Fontainei bir masal yazarı olarak görüyorlardı Halbuki La Fontaine, yazdığı masallarda Dede Korkut masallarındaki uslupla hayvanlaraahlaki karakterler vererek onların şahıslarında bazı insan karakterlerini tenkidahlak dersi vermiştir Buna edebiyatta teşhis ve intak sanatı denir La Fontainein bu hususiyeti çok geç fark edilmiştir Eserlerinde sadelik ve açıklık görülür Konuşma şeklinde akıcı şiirleri, hayvanlar üzerinde tenkitleri, incitmeden iğneleme usulleri ile Fransız edebiyatına büyük eserler kazandırmıştır adamları, etmiş, bir La Fontaine masallarındaki konular, şark klasiklerinden alınmadır La Fontaineden çok önceleri yazılmış Beydebanın Kelile ve Dimne eserindeki hikayelerin 18 tanesi[1], bu Fransız edebiyatçısı tarafından şiir şeklinde tekrarlanmıştır Masalları çoğunlukla herkesin anlayabileceği bir şekilde yazılmıştır La Fontainein canlı, hızlı, incelik ve nükte dolu bir anlatımı vardır Kişilerini hemen daima hayvanlar arasından seçerse de bazan insanları, bilhassa köylüleri de olaylara karıştırır Sık sık bahsettiği hayvanlar aslan, kurt, tilki, eşek ve horozdur La Fontaine, kötüyü göstererek iyinin ne olduğunu anlatmaya çalışmıştır Ancak şiirlerini okuyan çocuklarda herhangi bir açıklama yapılmazsa tam ters etkinin hasıl olduğu da bir gerçektir Masalları toplam olarak 238 adet olup, 12 kitapta toplanmıştır 1668de basılan ilk altı kitabında 124 masal vardır ve bunlar birinci cildi meydana getirir İkinci cilt 1678de basılan beş kitaptır En son 1694de bastırdığı üçüncü cilt ise tek kitaptan ibarettir La Fontaine, roman ve piyes de yazmıştır Nakaratlı uzunca şiirleri ve şiirlimektupları vardır Hadım, Gülünç Macera, Floransalı, Büyük Maşrapa, Köy Sevdaları komedi türündeki eserlerindendir Contes (Kont) isminde şiirlihikayeler eserinden dolayı Fransız Akademisine kabul edildi13 Nisan 1695te Pariste öldü Eserleri birçok dile tercüme edilmiştir Ancak hiçbir tercüme orijinalindeki sadelik ve çekiciliği verememiştir Türkçeye ise, Recaizade Mahmut Ekrem, Tevfik Fikret ve Orhan Veli Kanık tarafından çevrilmiştir |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıHırsızlar Ve Eşek İki hırsız, çaldıkları bir eşek yüzünden kavga etmeye başlamışlar Hırsızlardan biri satalım, diyor*muş; öteki ise satmamakta direniyormuş Sonunda kavgaya tutuşmuşlar, Başlamışlar yumruk yumruğa kavga etmeye Onlar sille tokat kavga ededursun, bir üçüncü hırsız gelmiş eşeği çekip götürmüş Eşek, bazen bir ülkedir Hırsızlar ise krallarO kadar savaşırlar, uğraş verirler; fakat aldıkları hiçbir ülke kendilerine kalmazOnlar savaşadursun, hatta üçü de savaşsın; bir dördüncü hırsız çıkar, üçünün de canına okur Yapılacak en güzel şey uzlaşmaktır İnsanlığa faydalı olan en güzel şey ne ise onu yapmaktır Ne diyelim,anlayana Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri Jean de La Fontaine |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıÖküz Olmak İsteyen Kurbağa Bir varmis, bir yokmus evvel zaman içinde kalbur saman içinde öküz olmak isteyen bir kurbaga çikmis karsimiza: Kurbaga bir öküz görmüs çayirda, o kadar hoslanmis ki, bayilmis boyuna posuna Kendisine baksaniz, boyu yumurta kadar ama kurbaga bu anlamaz ki , ille de öküze benzeyecek Öküze bakmis kabarmis, kabardikça sismis, ikinmis, sikinmis , gerilmis Bir görseniz gerginlikten nefes alamayacak hale gelmis Esine sormus: - Nasil hanim öküz kadar oldum mu ? Hanimi söyel bir sagdan bakmis, birde soldan: - Nerdeee ? demis Kurbaga daha bir hirslanmis - Al öyleyse demis Simdi nasilim Bunu söylemis ya, iyice sismisHanim gülmüs : - Vazgeç bu sevdadan demis Bizimki iyice hiddetlenmis -Sen dur hele bakalim demisSismis, birdaha, biraz daha Biraz daha sismis Derken çat diye çatlamis Iste böyle çocuklar, dünya böyle sersemlerle dolu: Her bakkal illa han hamam yaptiracak, her küçük çobanin usaklari olacak, herkes kendinde olmayana böyle hayran hayran bakacak Ondan sonrada çat diye çatlayacak Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri Jean de La Fontaine |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıKarga İle Tilki Bir dala konmuştu karga cenapları; Ağzında bir parça peynir vardı Sayın tilki kokuyu almış olmalı, Ona nağme yapmaya başladı: “-Ooo! Karga cenapları,merhaba! Ne kadar güzelsiniz,ne kadar şirinsiniz! Gözüm kör olsun yalanım varsa Tüyleriniz gibiyse sesiniz, Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın” Keyfinden aklı başından gitti bay karganın Göstermek için güzel sesini Açınca ağzını,düşürdü nevalesini Tilki kapıp onu dedi ki: “Efendiciğim, Size güzel bir ders vereceğim: Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir, Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir” Karga şaşkın,mahcup,biraz da geç ama, Yemin etti gayrı faka basmayacağına Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri Jean de La Fontaine |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıKöylüyle Yılan Bir zamanlar gayet merhametli , fakat buna karşılık biraz saf bir köylü varmışBir kış günü yolda gezinirken karların üzerinde bir yılan görmüşUpuzun uzanmış karların üzerinde, kımıldıyacak hali kalmamışYa öldü ya ölecekAcımış yılana,alıp evine götürmüşOcağı bir güzel yakıp yılanı ocak başındaki bir minderin üzerine koymuş Soğuktan uyuşmuş olan yılan sıcağı görünce yeniden canlanmışCanlanmasıyla birlikte başlamış ıslıklar çalarak başını kaldırmayaSonra da kıvrım kıvrım kıvrılarak atılmaya hazırlanmış Köylü yılanın kendisini sokmaya hazırlandığını görünce : " Vay hain, demek benim iyiliğime karşı yapacağın buydu" demiş Hemen baltasını kaptığı gibi yılanı üç parçaya bölmüş Diyeceğimiz şu ki ; acımak,iyilik güzel şeydir ama layık olana acımalı ve onlara yardım etmeliNankörlere acımakla ve yardım etmekle başımıza bela alırız |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıTilki İle Leylek Tilki hocanın iyiliği tutmuş bir gün Hacı leyleği yemeğe buyur etmiş - Ama, demiş tilki, bizde misafir Umduğunu değil bulduğunu yer Meğer tilkinin cimrisi hepsinden betermiş Bir çorba çıkarmış topu topu O da sulu mu sulu Hem nerden getirse beğenirsiniz? Tabakta Leylek gagasıyla uğraşadursun Tilki bitirmiş hepsini bir solukta Leylek kızmış, ama çekmiş sineye Bir zaman sonra O da tilkiyi buyur etmiş yemeğe - Hay hay, demiş tilki, nasıl gelmem? Ben dostlara naz etmesini sevmem Tam saatinde gelmiş Leyleğe türlü diller dökmüş Şu güzel bu güzel, Hele yemeğin kokusu Gel iştahım gel! Gerçi tilkilerin iştahı Pek nazlı değilmiş ama Et kokusu başka şeymiş - Kuşbaşı galiba, demiş Bayılırmış etin böylesine Hele kıvamında pişmişine Derken yemek sofraya gelmiş, Gelmiş ama nasıl? Kokusunu al, eti arada bul! Dar boğazlı upuzun bir çömlek içinde Tam leyleğin gagasına göre Tilki burnunu burgu etse nafile Kısmış kuyruğunu evine dönmüş Aç kaldığına mı yansın Bir kuşa rezil olduğuna mı? El alemi aldatanlar Bu masal size: Bir gün sizi de sokarlar Kurduğunuz kafese |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine Masallarıİki Katır İki katır yürüyormuş yan yana, Biri yulaf yüklüymüş, biri para: Köylülerden tuz vergisi toplamışlar, Koca bir heybe dolusu mangır Para yüklü katırda bir çalım, bir çalım, Başı havalarda, Boynunda çıngırak şıngır mıngır: Zenginim zengin der gibi, sağa sola Derken eşkıyalar sökün etmiş; Doğru vergi katırının üstüne tabii Yakalamış geminden, durdurmuşlar Katır diretmiş, savunmaya kalkmış parayı Eşkıyalar da veryansın etmiş sopayı İşte o zaman ağlamış katır, Ve dert yanmış tanrılara: — Ben böyle mi olacaktım, demiş, Yulaf yüklü katıra Fiske bile vurulmasın da, Ben dayak yiyeyim ölesiye! — Ya, kardeş, demiş öteki; Yüksek işler iyilik getirmez her zaman; Yulaf taşımakla kalsaydın benim gibi, Başına bir belâ gelmezdi |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıAslan Payı Evvel zaman içinde bir gün, Kısrak, keçi ve kız kardeşleri koyun Bir aslanla birlik olmuşlar Yaman bir aslanmış bu, çevrenin derebeyi Kazançta da, kayıpta da ortağız demişler Ertesi gün bir geyik düşmüş nasılsa Keçinin kurduğu ağlara Hemen ortaklarına haber salmış keçi Toplanmışlar hemen ve aslan Pençeleriyle sayıp ortakları tek tek -Dört kişiyiz, demiş bu avı paylaşacak Der demez de dörde bölüvermiş geyiği Birinci parçayı kendine ayırmış, tabii Aslan payı olarak: -Bu parça benim, demiş, biliyorsunuz neden; Benim adım aslan da ondan Buna karşı bir diyeceğiniz olamaz sanırım Yasaya göre ikinci parça da benim hakkım Dileyen kitapta yerini bulur: En güçlü kimse en haklı odur Üçüncü parça en değerli ortağın olacak Ben değilim de kim o en değerli ortak Dördüncü parçaya gelince, ha, bak! O parçaya el uzatanın Kafasını koparırım, inanın! |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıTarla Kuşu İle Yavruları Bir tarla kuşu varmışBuğdaylar yeşerirken kendisine bir yuva yapmışHer gün birer yumurta yapıp üzerine yatmışBir süre sonra yavruları yumurtadan çıkmışAma bir türlü uçmayı öğrenememişlerTarla kuşu bundan dolayı çok üzgünmüşYiyecek aramaya giderken yavrularını sık sık uyarırmış : " Aman yavrularım gözünüzü dört açınYarın tarla sahibi gelince kulak verip dinleyinNe konuştuklarını öğreninBiz de ona göre davranalım" Tarla kuşu gidince, tıpki söylediği gibi tarla sahibi ve oğlu gelmişOğluna dönüp : " Tamam , buğdaylar olgunlaşmışBugün git komşulara haber verBabam ekinleri biçmek için sizleri imeceye çağırıyor, de Yarın erkenden orakları alsın gelsinler" demiş Tarlakuşu yuvasına dönünce yavrularının telaş içinde olduğunu görmüş " Ne oldu? Çiftçi neler söyledi " diye sormuş " Komşularına haber verdiYarın sabah yardıma gelmelerini söyledi" Tarlakuşu : " Öyleyse hiç korkmayın " demiş" Yer değiştirmemiz için daha vakit var Yarın gene dinleyin bakalım ne konuşacaklar?" Ertesi gün tarla kuşu gene yiyecek toplamaya gitmişTarla sahibi gene oğluyla birlikte gelmiş " Ekinler çok olmuşArtık bu halde bekletemeyizGördün mü komşuların bize ettiğini? Git bari akrabalara haber ver , yarın sabah erkenden burada olsunlar" Yavrular bu defa daha çok korkmuşlarAnneleri gelince herşeyi anlatmışlarTarlakuşu gene aldırmamış" Siz rahatınıza bakın" demişYemlerini yiyip uyumuşlar Ertesi gün tarlakuşu gene gün doğmadan yiyecek toplamak için yola çıkmışBir süre sonra çiftçi oğlu ile gelmişGelip gidenin olmadığını görünce oğluna dönmüş: " Biz hata ettik oğlum, " demiş " Komşuya, akrabaya güvenmeyecektikDostun akrabanın da en iyisi insanın kendisidir oğlum, bunu hiç unutmaYarın çoluk çocuk orakları alıp işe kendimiz girişelimNe zaman biterse bitsinİşin en iyisi bu" demiş Akşam yuvasına dönen tarlakuşu bu haberi alınca : " Şimdi iş ciddiHemen açalım kanatları," demişYavrularını peşine takıp terketmiş yuvasını Hani ne derler insanın dostu da kendisidir, düşmanı da İnsan önce kendine güvenmeli |
La Fontaine Masalları |
11-04-2012 | #15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
La Fontaine MasallarıAğustos böceği ile karınca Ağustosböceği bütün yaz Saz çalmış, türkü söylemiş Karakış birden bastırınca Şafak atmış zavallıda; Bir şey bulamaz olmuş yiyecek: Koca ormanda ne bir kurtçuk, ne bir sinek Gitmiş komşusu karıncaya: — Aman kardeş, demiş, hâlim fena; Bir şeycikler ver de kışı geçireyim Yaz gelince öderim, Hem de faizi maiziyle; Ağustosu geçirmem bile Ödemezsem böcek demeyin bana Karınca iyidir hoştur ama Eli sıkıdır: Can verir, mal vermez — Sormak ayıp olmasın ama, demiş; Bütün yaz ne yaptınız? — Ne mi yaptım? demiş ağustosböceği; Gece gündüz türkü söyledim; Fena mı ettim sizce? — Yoo, demiş karınca, ne mutlu size; Ama hep türkü söylemek olmaz; Kışın da oynayın biraz 29 KARGA İLE TİLKİ Bay karga konmuş bir dala Koca bir peynir ağzında Tilki kokuyu almış gelmiş: — Günaydın, Sayın Karga, demiş; Bu ne güzellik böyle: Bakmaya doyamıyorum size Şu tüylere bakın, pırıl pırıl; Sesiniz bilmiyorum nasıl; O da renginiz kadar güzelse Ne yalan söyleyeyim Bu ormanda güzel yoktur üstünüze Karga bu sözlere bitmiş: — Şuna bir gak diyeyim de ses görsün, demiş; Gak der demez peynir düşmüş, tilki yutmuş — Kara bayım, demiş kargaya; Şu sözümü hiç unutma, Kaptırdığın peynire değer: Her dalkavuk çıkarı için över, Yüzüne güler, peynirini yer Karganın aklı gelmiş başına İş işten geçtikten sonra |
|