Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
başımıza, gelen, herşey, midir, musibet

Başımıza Gelen Herşey Musibet Midir?

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Başımıza Gelen Herşey Musibet Midir?




Veli Sırım




“İsabet eden şey” manasına gelen “musibet” kelimesi müsbet ve menfî anlamları içinde barındır Musibet, insanların başına gelen hayır-şer, iyi-kötü, müsbet-menfî her şeyi içinde toplayan bir kavramdır Ancak en belirgin ve yaygın olarak menfî anlamda kullanılan musibet kelimesi insanların başına gelen şer, zarar, bela gibi manaları içinde barındırır



“S-v-b” kökünden türeyen “Musibet” kelimesinin lügat anlamı kısaca “İsabet eden şey” şeklinde ifade edilir Bu açıdan bakınca musibet kelimesinin müsbet ve menfî anlamları içinde barındırdığını, günlük kullanımındaki gibi tamamen olumsuz anlam taşımadığını söylememiz gerekir Bir diğer ifadeyle musibet, insanların başına gelen hayır-şer, iyi-kötü, müsbet-menfî her şeyi içinde toplayan bir kavramdır

Ancak en belirgin ve yaygın olarak menfî anlamda kullanılan musibet kelimesi insanların başına gelen şer, zarar, bela gibi manaları içinde barındırır Daha müşahhas olarak ifade etmek gerekirse ölüm, hastalık, yaralanma, sakatlanma, maddî ve manevî kayıplar, uğranan zararlar, doğal afetler hep musibet terimiyle birlikte anılır, anlaşılır En ağır ve istenilmeyen “ölüm” gibi acı ve çok ağır hadiseler de musibet başlığı altında dile getirilir

Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda doğrudan musibet kelimesinin 10 yerde geçtiğini görürüz Bunlar içinde Hadid Suresi 22 ve 23 ayetlerinde bu kelimenin sınırlarının çizildiğini ifade edebiliriz

“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir ‘musibet’ yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın Şüphesiz bu Allah’a göre kolaydır

“Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez

Bu iki âyet-i kerimede Allah’ın verdiği nimetler de, bu nimetlerin elden gitmesi, zayi olması, alınması da başa gelen, kula ‘isabet eden’ musibetlerdir Zira başa gelen, isabet eden hayır da olabilir, şer de olabilir Bu açıdan bakınca felaketler, afetler, hastalıklar ve zararlar ‘şer’ yönlü musibetler; nimetler, imkânlar, mal ve kazançlar ‘hayır’ yönlü musibetlerdir



İki musibet

Diğer yandan musibetlerin “yeryüzünde vuku bulan” ve “sizin başınıza gelen” şeklinde, iki ana kategoride zikredilmesi manidardır Buna göre musibetler bir yandan yeryüzünün genelini etkileyen, diğer yandan da tek tek her bir insanın başına gelen hadiselerdir Deprem, sel baskınları, fırtınalar, kuraklıklar, savaşlar, ürün ve hayvanlara gelen zararlar genel musibetleri; ölüm, hastalık, yaralanma, açlık, susuzluk, esaret gibi felaketler de insanları birebir etkileyen musibetleri teşkil etmektedir

Yine aynı âyetlerde her iki grupta yer alan musibetlerin küllî ve cüz’î iradeyle, kader ve insan iradesiyle bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır Mezkûr musibetlerin yaratılmadan, vuku bulmadan önce bir Kitap’ta, İslam âlimlerinin yorumuyla Levh-i Mahfuz’da yazılmış oluşu kaderi ifade eder Bu cihetten musibetler Allah’ın ezeli ilminde, kimin hangi akibete maruz kalacağı takdir edilmiş ve belirlenmiştir Zamanı gelince bu musibet o kişinin veya toplumun başına gelir Elden çıkana “üzülmemek” ve Allah’ın verdiği nimetler karşısında “şımarmamak” ise doğrudan insan iradesiyle bağlantılıdır Aslında bu üzülmemek ve şımarmamak yine İlahî iradeye boyun eğmeyi ve teslim olmayı gerektirir Zira her şeyin Sahibi, sonsuz ilmi ve sınırsız iradesiyle istediği şekilde takdir etmiştir Ne verilen, ne geri alınan insanın değildir Hepsi insanlar için birer imtihan vesilesidir İnsandan beklenen ise sabretmek veya şükretmekle bu imtihanı verebilmektir

Tegabün Suresi 11 âyette buyrulduğu gibi “Allah’ın izni olmadıkça hiçbir musibet başa gelmez”

Bakara Suresi 155-156 âyetlerde ise musibet kavramının temel unsurları belirlenirken mezkûr imtihan ve neticesine dair bir müjde de zikredilir: “Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz Müjdele o sabredenleri!

“Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman: ‘Biz Allah’tan geldik ve sonunda O’na döneceğiz’ derler



Sabır ve teslimiyet

Görüldüğü gibi korku, açlık, eldeki nimetlerin eksilmesi ve kaybı musibet ifadesinin karşılığı olarak ifade buyrulur Aynı zamanda bunlar önemli birer ‘imtihan’ vesilesidirler O imtihanın ana şartı ise “sabretmek”tir O sabrın en belirgin yansıması teslimiyettir Mü’min kullar bu teslimiyeti bir musibete düçar olunca ‘Biz Allah’a aitiz ve sonunda O’na döneceğiz’ diyerek sergilerler

Musibetlere sabır ve teslimiyetle karşılık verenlerin bir diğer önemli sıfatı hadiselere bakış açılarıdır Bir mü’mine göre hayır ve şer dış görünüşten ibaret değildir Çünkü bazı musibetler vardır ki neticesi hayırdır Bazen de hayır gibi görülen şeyler de netice ve mahiyet itibariyle şer olabilir Bu yüzden aceleci davranmamak, kulluk görevini yerine getirdikten sonra neticeyi Allah’a bırakmak gerekir

Musibetlere karşı sabır ve teslimiyet nasıl mü’minin vasfı ise, tam tersine hareket ise kâfir ve inkârcıların vasfı olacaktır Nitekim Tevbe Suresi 50-51 âyetlerde bu husus şöyle buyrulur:

“Eğer sana bir iyilik erişirse, bu onları (kafirleri) üzer Eğer başına bir musibet gelirse, ‘İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışız’ derler ve böbürlenerek dönüp giderler

“De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez O bizim mevlâmızdır Onun için müminler yalnız Allah’a dayanıp güvensinler



Umumi musibet

İnsanlık tarihi boyunca vaki olan bazı musibetler vardır ki, umumî ve genel olarak gelmiştir Enfal Suresi 25 âyette şöyle buyrulur:

“Öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder) Biliniz ki, Allah’ın azabı şiddetlidir

Bu âyet-i kerimeye göre bir topluma ‘isabet’ eden ‘fitne’ çok umumîdir Sadece zâlimlerin, günahkârların ve kusurluların başına gelmez O toplumda bulunan herkesi içine alır Diğer yandan bu âyet-i kerimeyi bir uyarı ve ikaz olarak dikkate aldığımızda, böylesi bir musibeti ortaya çıkaracak fitneden yine umumî bir çerçevede kaçınılması, eğer varsa ortadan kaldırılması halinde böylesi geniş ve dehşetli bir azap ve cezanın ortaya çıkmayacağı neticesine ulaşabiliriz

Bazı musibetler de vardır ki, mü’min-kâfir fark etmeksizin yapılan ameller, işler ve davranışlar neticesinde vuku bulur İnsanın kendi iradesini kullanarak ve ‘kendi eliyle kazandıkları’ neticesinde isabet eden musibetler vardır Şu âyetlerde görüldüğü gibi:

“Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde, ‘Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık!’ diyecek olmasalardı (seni göndermezdik)” (Kasas Suresi, 62)

“Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder” (Şura Suresi, 30)



Musibetler kefarettir

Küçük veya büyük, az veya çok mü’minlerin başına gelen musibetlere bir başka yaklaşım tarzı daha vardır Yaşanan her musibeti günahlara, hata ve kusurlara birer kefaret olarak bakılmalıdır Resulüllah (asm) bu konuda şöyle buyurur:

“Müslüman’a; fenalık, hastalık, keder, hüzün, eza, can sıkıntısı ârız olmaz, hatta vücuduna bir diken batmaz ki, Allah bu musibetler sebebiyle onun hatalarını ve günahlarını bağışlamış olmasın” (Buhârî, Merdâ, 1; Müslim, Birr, 14)

Kefaret ciheti bir mü’min için musibetleri kayıp ve hüsran kaynağı değil, dünyevî ve uhrevî kazançların birer hazinesi haline getirecektir Bu imana ve imanlı bakış açısına nail olabilmek hepimizin duası ve niyazı olmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.