Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
diyanet, sigortasıdır, sistemin

Diyanet Sistemin Sigortasıdır.

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Diyanet Sistemin Sigortasıdır.






Diyanet sistemin sigortasıdır
Diyanet sistemin sigortasıdır


--------------------------------------------------------------------------------


Devletten aldığı emirler doğrultusunda halkı yönlendirir İtikat ve ibadet yönünde yetiştirir Dinî bir kuruluş olsa da, din ile devletin arasındadır Devletten yana olmak mecburiyetindedir


Duran Kömürcü, Vakit'te bugün yer alan yazısında Diyanet İşleri Başkanlığı'nı sorguluyor Diyanet'in sistemin sigortası olduğunu kaydeden Kömürcü, "Diyanet’in kuruluşu masum değildir Amaç; dini yaşamak ve yaşatmak değil, sistemi meşrulaştırmak, halkın tepkisini önlemek, Diyanet eliyle halkı baskı altında tutmaktır" tesbitinde bulunuyor İşte Duran Kömürcü'nün yazısı:


Diyanet’in serüveni


Duran Kömürcü / Vakit


Diyanet’in kuruluşu masum değildir Siyasi bir yapının içinde Müslümanları baskı altında tutmak için vardır


Amacı; imamlar ve vaizler vasıtası ile İslâmi anlayışı bugünkü yapıya adapte ederek mevcut sistemin meşruluk kazanmasını sağlamaktır Dinin türevlerinden olan itikat ve ibadeti öne çıkararak, muamelatı yok saydırmaktır Kendilerinin olmasını istediği, milli bir din icat ederek Diyanet İşleri Başkanlığı’nca halka onaylatmaktır


TC kuruluşu ile Osmanlı’nın Şeriyye ve Evkaf Vekaleti yerine, muamelatı, nas’a ait hükümleri Büyük Millet Meclisi’nin uhdesine vererek, itikat ve ibadete dair işleri yürütmek için 1924’de Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur


Osmanlı Devleti’nin müftülerinden, dine aykırı görüş ve fetvalarından dolayı idama mahkum olan Rifat Börekçi Diyanet İşleri Başkanlığı’na getirilmiştir O da vazifesini gerektiğince yapmış, müftülere gönderdiği tamimde; “Vaiz ve hatipler, cumhuriyet inkılaplarını benimsemiş aydın kişilerden atanmalıdır…” direktifini vermiştir


Dinin maslahatı yerine devletin maslahatını esas almış, icat ettikleri milli dini meşrulaştırma gayretine girmişlerdir

1932’de ezanı Türkçeleştirmiş, 1933’te salat-ı selamları “Türkçe ezanın yanında Arapça salat-ı selamın okunması ahenksizdir Maksad-ı milliyeye uygun değildir”;


1937’de de, ölüm haberi olarak getirilen salat-ı selamı, “hasta, asabı bozuk insanlara kötü tesir bırakıyor” diye kaldırmıştır


Amaç; dini yaşamak ve yaşatmak değil, sistemi meşrulaştırmak, halkın tepkisini önlemek, Diyanet eliyle halkı baskı altında tutmaktır Nitekim 1942’de Diyanet İşleri Başkanı olan Prof Dr Şerafettin YALTKAYA müftülere gönderdiği tamiminde;


“İtikat ve ibadete ait meseleleri ara sıra hatırlatınız Her vesile ile başkalarına iyilik yapmak, doğru sözlü olmak, yardıma muhtaç olanların yardımına koşmak gibi insani vazifelerin üzerinde durulması, Hava Kuvvetleri, Kızılay gibi müesseselere yardımcı olunması…” diye emir buyurmuşlardır


Devletin, dün ve bugün dini kontrol altında tutmak ve yönlendirmedeki iradesi hiç değişmemiştir Dini hep yedekte tutmuşlar, yararlanacakları kadar da yararlanmışlardır Devlete ait vergi toplama, ormanı koruma, bulaşıcı hastalıklardan korunma… gibi meselelerle, hutbeler işgal edilmiş ve edilmeye devam edilmektedir


Dünyada gelişen dinî uyanışla harekete geçen yeni duruşlar, devlet-siyaset ve diyanet eksenindeki tepkilere karşı da; “Kökten dinci, mürteci, yobaz, gerici Din ideolojik alana çekiliyor, din siyasi alana çekiliyor, devlet dine müdahale etmiyor Dinimiz sevgi ve hoşgörü dinidir” sloganları ile baskı uygulanıyor Dinine bağlı olanı, yaşamak ve yaşatmak isteyenleri hep bu yaftalarla suçluyor ve vazifelileri vazifesinden alıyorlar Siyaset, kamu görevlilerinin hiçbirine yasak değildir Sadece Diyanet çalışanlarına yasaktır


1982’de bir adım daha atarak, Diyanet’in yapısını laikliğe bağladılar “Laiklik ilkesi doğrultusunda” vazife yapılacağı vurgusunu getirdiler… “Devletin dine müdahalesi serbest, dinin devlete karışması yasak oldu


Bütün bunlar, sistemi meşrulaştırma, Müslümanları yozlaştırma siyasetidir


İsterler ki;

Din kendilerine uysun, ya da kendilerinin koydukları kalıpta yürüsün Dinin, sosyal ve siyasi yapısı unutulsun Dinin, sadece itikat ve ibadet kısmı işlensin Şeriati içeren hiçbir şey gündeme gelmesin


İsterler ki; Kendilerinin tarif ettiği, olmasını istedikleri milli din revaç bulsun Kur’an unutulsun Hadisler dile gelmesin


İsterler ki; Din görevlisi, laik olsun, demokrat olsun, Cumhuriyet ilkelerine sadık olsun, ilkeler çerçevesinde aydınlığa(!) yürüsün! Kur’an ölüler için ağıt kitabı olarak kalsın, anılmasın Hükümleri bildirilmesin


Ezcümle; Türkiye Cumhuriyeti’nde Diyanet İşleri bunun için kurulmuştur, bunun için vardır Varlığı da sistemin vazgeçilmezleri arasındadır Dinin hükümlerini unutturmada baş aktördür


İmam Hatip okulundan sonra Hukuk tahsili görmüş bir arkadaşımıza; “Yahu bizim zamanımızda hocalarımız hiç şeriattan bahsetmezdi Şimdi yeni mi çıktı?” sorusunu sorduracak kadar dinden uzaklaştırılmışız Din, sadece iyiye, güzele ve doğruya ait düşüncelerden ibarettir artık


Netice olarak söylenirse, Diyanet sistemin sigortasıdır Devletten aldığı emirler doğrultusunda halkı yönlendirir İtikat ve ibadet yönünde yetiştirir Dinî bir kuruluş olsa da, din ile devletin arasındadır Devletten yana olmak mecburiyetindedir


Diyanet’in kuruluş gayesi de budur Dün böyle idi, bugün de böyledir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.