|
|
Konu Araçları |
görülen, iletişim, iletişimler, nelerdir, sorunlarına, toplumda, örnekler |
Toplumda Görülen İletişim Sorunlarına Örnekler Nelerdir? Toplumda Görülen İletişimler |
09-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Toplumda Görülen İletişim Sorunlarına Örnekler Nelerdir? Toplumda Görülen İletişimlerToplumda Görülen İletişim Sorunlarına Örnekler Nelerdir? Toplumda Görülen İletişimler Toplumda Görülen İletişim Sorunlarına Örnekler Nelerdir? Toplumda Görülen İletişimler BİREYLERİN İLETİŞİM SORUNLARI VE İLETİŞİM BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ YRD DOÇ DR ERDOĞAN BOZKURT* Tüm yaşam, bir iletişim - etkileşim olayıdır İletişim, bireyin birtakım semboller kullanarak karşısındakini etkileme süreci olarak tanımlanabilir (1) Ailede, okulda ve iş yaşamındaki iletişim sorunlarına, ülkemizde son yıllarda yapılan araştırmalarda sıkça karşılaşılmaktadır Baymur ve Yeşilyaprak�ın, yaptıkları araştırmalarda lise ve üniversite öğrencilerinin iletişim yeterlikleriyle ilgili sorunların fazla olduğu görülmektedir Bu sorunlardan bazıları; topluluk içinde konuşamamak, karşı cinsle arkadaşlık etmekten çekinmek, ana-baba ile sorunlarını tartışamamak gibi Voltanda, yaptığı gözlemler sonucunda lise öğrencilerinde aynı sorunların bulunduğunu belirtmektedir (2, 3) Mooneyin üniversite öğrencileri üzerindeki çalışmasında, öğrencilerin çok problemli olduğu alanlardan az problemli olduğu alana doğru şöyle bir sıralama yapılmıştır (4): Birinci sırada üniversite ile ilgili problemler, ikinci sırada başkaları ile iletişim kurmaya ait sorunlar, üçüncü sırada gelecekle ilgili sorunlar yer almıştır Çulha ve Derelininyaptığı araştırmada, iletişim sorunlarının ülkemizde artma eğilimi gösterdiği vurgulanmaktadır İletişim sorunları olarak; duygu ve düşüncelerini açıkça söyleyememek, rahat konuşamamak, yaş ve sosyal statü olarak daha büyüklerle rahat konuşamamak, bir arkadaş grubuna girememek, karşıt cinsle arkadaş olamamak belirtilmektedir(5) İletişim Becerisi Yetersizliğinin Bazı Nedenleri Çeşitli toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da iletişim becerileri yetersiz bireyler bulunmaktadır İnsanların bir grubu aşırı derecede çekingen, bir kısmı ise fazlaca saldırgandır Çekingenlik ve saldırganlık özelliklerinin tam ortasında ise sağlıklı iletişimi anlatan, atılganlık iletişim özelliği bulunmaktadırAtılganlık kişilik özelliği ise başkalarını küçük görmeden, onların haklarını yadsımadan kişinin kendi haklarını koruyabilme yolu olarak geliştirilen bir çeşit bireyler arası ilişkiler biçimi olarak tanımlanır Ülkemizde iletişim yetersizliğinin ya da atılganlık düzeyinin düşüklüğü ile ilgili çeşitli araştırmalar yapılmıştır Oskay (1981) ve Köknelin (1986) çalışmalarında; çocuk eğitiminde ailenin ve çevrenin çocuğun yaşına ve gelişim çağına uygun olmayan beklentilerinin olması, ailenin bu beklentilerinin gerçekleşmesi için aşırı baskı ve dayağa varan ceza ve şiddet yöntemlerine sıklıkla başvurması, yetişkinler arasındaki iletişim bozukluğunun temel nedenlerinden birisi olarak açıklanmaktadır(7, 8) Toplumumuzdaki iletişim sorunlarından bir bölümü de kuşak çatışması ve kuşaklar arası anlayış farkının büyük boyutlara ulaşmasından kaynaklanmaktadır Ülkemizdeki genç kuşak, düşüncelerine saygı duyulmasını, düşüncelerini anlatma, tartışma fırsatının kendilerine tanınmasını, toplumun kültür faaliyetlerine katılabilmeyi, sorunlarıyla ilgilenmeyi, toplumdan soyutlanmamayı, kendi toplumuna yabancılaşmamayı ve sorunlarına sahip çıkmayı istemektedirler (9) Köknel(1986), kuşak çatışmasının temel nedenini genç ve yetişkin kuşak arasındaki, karşılıklı olarak gönderilen iletilerin çözülüp anlaşılamamasından yani iletişim kopukluğundan kaynaklandığını vurgulamaktadır Köknel, ailenin ve çevrenin gençle kurup sürdürdüğü iletişimde ve verilen iletilerde çelişmelerin olduğunu ortaya koyarak bunu şöyle açıklamaktadır Aile bu yandan gence, büyüdüğünü, kendi başına karar vermesinin, sorumluluk yüklenmesinin gerekli olduğunu anlatır, öte yandan aklın ermez, sen daha çocuksun denilerek tüm davranışları kısıtlanır Bu çelişkiler gence de yansımakta ve onda da çelişkiler oluşturmaktadırGenç istediği zaman kendini koca adam olarak görmekte, bütün sorunlarını çözecek güçte olduğunu sanmaktadırİstemediği durumlarda ben daha çocuğum aklım ermez düşüncesinden hareketle sorumluluktan kaçmaktadır (10) Kasaturaya (1991) göre; iki insanın birbirini anlamasını engelleyen en önemli etkenlerden biri de, savunucu iletişimdirBu süreç bireyin, benlik bilincini koruma ihtiyacından çıkmıştırBireyin kendini savunma özelliği arttıkça iletişimdeki verimin düştüğünü, savunma azaldıkça iletinin anlamına ve yapısına daha çok dikkat edildiği gözlenmiştir Birbirinden çekinen ve aralarında olumsuz bir değerlendirme bulunan bireylerin etkili iletişim kurabilmeleri için öncelikle güven ortamının oluşturulmasının gerekli olduğu ifade edilmiştir Çevresindeki insanlarla başarılı iletişim kuran yetişkinlerin kişilik özelliği incelendiğinde, kendilerine güven duyan, duygusal ve düşünsel yönden olgunlaşmış kişiler olduğu gözlenmiştir Bu kişilerin bebekliklerinden itibaren güven ve sevgi dolu bir ortamda yaşadıkları görülmüştür Ayrıca başarılı bir iletişimde duygudaşlık, saydamlık ve etkin dinleme özelliklerinin bulunması gerektiği söylenmektedir Duygudaşlık (empati), karşısındaki insanın duygularını anlama yeteneği; Saydamlık, bir insanın rol yapmaması, içi ile dışının bir olması; etkin dinleme ise, karşısındaki bireyin söylediklerini de çözerek, onun dünyasına girilebildiğini ve anlaşıldığının karşıya iletilmesini anlatır(11) Tuncer (1979), ana-baba tutumlarıyla, aile yapılarının çocuğun kişilik özellikleri geliştirmelerine etkisini incelediği çalışmasında, farklı kültürel ögelerin egemen olduğu farklı toplumlarda aile yapıları ve benimsenmiş eğitim yöntemlerindeki farklılıkların, toplumdan topluma değişen özgün kişilik çizgilerinin ortaya çıktığını açıklamaktadır Ülkemizin de içinde bulunduğu Doğulu ülkelerde, girişken olmayan, geleneklere bağlı, kararsız ve aile bağları güçlü, sınırlı davranışları etkin olan bireyler yetişirken; Amerika ve Batılı ülkelerde özgürlüğüne düşkün, para ve başarıya önem veren, gelenek ve soyluluğa bağlı olmayan, davranışlarını belli kurallara göre düzenlemeyen, aile bağları zayıf bireylerin toplumda genellikle çoğunlukta olduğu belirtilmektedir (12) Geleneksel Türk eğitiminde; ailede çocuğun korunduğunu, gözetildiğini, girişkenlik ve merakın desteklenmediğini, çocuğun içinden geçenleri açıkça söylemesinin engellendiği vurgulanarak; okul ortamında çocuğun sıkı bir denetime sokulduğu, öğretmenin otoritesini benimseyen, kurallara uyan çocukların ödüllendirildiği çok sayıdaki araştırmaların ortak bulgularıdır(13) Tuncer, ülkemizdeki çocuk yetiştirme yöntemindeki önemli sorunun, bireyler arası ilişkileri bozmadan, aile bağlarını gevşetmeden; bağımsız, kararlı ve girişken bireyler yetiştirmek olduğunu belirtmektedir İletişim Becerilerinin Geliştirilmesi Daha sonra yapılacak olan davranışın önceden denenmesi ya da prova edilmesi yöntemini geliştiren Friedman, Wolpe, Lazarus, Liberman, Baker, Fiedler ve Beach (1966, 1978) gibi araştırmacılar atılganlık eğitimi yöntemini geliştirmişlerdir Bu yöntem danışanın o davranışı kaygılanmadan yapabilmesini, uygulama sırasında kendine güveninin artacağını, danışanın durumunun kötüye gitmeyeceğini öğrenmesini sağlarBu tür atılganlıkeğitimiyle, çok çekingen ve saldırgan davranışları yüzünden bireyler arası iletişim sorunları bulunan kişilere yardım edilebileceği söylenmiştir (14) Morgan ve Leung (1979), kendilerini yetersiz olarak kabul eden fiziksel özürlü üniversite öğrencileri üzerinde atılganlık eğitiminin etkilerini incelemişlerdir18-40 yaşları arasında 9 bayan 5 erkek olmak üzere 14 denek üzerinde çalışılmıştır Deneysel araştırmada ön-test, son-test kontrol grup modelinden yararlanılmıştır Atılganlık eğitimi gören ve görmeyen denekler karşılaştırıldığında sosyal etkileşim becerileri, benlik ve benlik saygısı düzeyi ile kendilerini yetersiz olarak kabul eden atılganlık eğitimi verilen bireylerin sayıca arttığı denencelerin analizinden anlaşılmıştır Çalışmada fiziksel özürlü üniversite öğrencilerinin yeteneksizliğinin kabulünün gelişiminde atılganlık eğitiminin etkili olabileceğini ortaya koymuştur (15) Voltan (1980), üniversite öğrencilerinin atılganlık kişilik özelliği düzeyinin yükseltilip yükseltilemeyeceğini incelemek amacıyla deneysel bir çalışma yapmıştır Atılganlık kişilik özelliğini, bireyin kaygı dışındaki olumlu ve olumsuz duygularını, birey ya da bireylere en etkili şekilde iletebilme, karşısındaki kişinin hakkına saygı göstererek kendi hakkını koruyabilme nitelikleri olarak tanımlanmıştır(16) Bu nedenle atılgan bireyin kurduğu iletişimin sonucunda daha sağlıklı bir uyum içerisinde olacağı söylenebilir Voltan, sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerden ve kırsal kesimden gelen 17-19 yaşları arasındaki gönüllü 60 öğrenci üzerinde atılganlık eğitimi programı uygulamıştır Atılganlık eğitimi sonunda deney grubundaki öğrencilerin Rathus Atılganlık Envanterinden aldıkları puanların ortalaması kontrol grubundan anlamlı düzeyde yüksek çıkmıştır(17) Akkök (1996), ilköğretim öğrencilerinin ev ortamından çıkıp, okul ortamına girdiklerinde onlardan yeni davranış biçimleri geliştirmeleri beklenildiğini belirterek, bunun sonunda çocukların; kendilerine güvenleri olan, kendilerini düzgün ve güzel ifade edebilen ve kişiler arası ilişkilerde başarılı bireyler olarak gelişmelerinin, sağlanabileceğini açıklamıştır İlköğretim öğrencilerine kazandırılacak beceriler aşağıdaki gibi gruplanmıştır İlk kazandırılacak beceriler; dinleme, konuşmayı başlatma, konuşmayı sürdürme, soru sorma, teşekkür etme, kendini tanıtma, başkalarını tanıtma, iltifat etme, yardım isteme, bir gruba katılma, yönerge verme, yönergelere uyma, özür dileme ve ikna etmedir Grupla bir iş yürütme becerileri arasında başkalarının görüşlerini anlamaya çalışma; duygulara yönelik beceriler grubunda ise kendi duygularını anlama, duygularını ifade etme, başkalarının duygularını anlama, karşı tarafın kızgınlığı ile başa çıkma, sevgiyi-iyi duyguları-ifade etme, korku ile başa çıkma ve kendini ödüllendirme iletişim yeterlikleri arasında sayılabilir Saldırgan davranışlar ile başa çıkmaya yönelik beceriler; arasında ise izin isteme, paylaşma, başkalarına yardım etme, uzlaşma, kızgınlığı kontrol etme, hakkını koruma ve savunma, alay etmeyle başa çıkma, kavgadan uzak durma, yer almıştırStres durumlarıyla başa çıkmayla ilgili beceriler arasında ise; başarısız olunan bir durumla başa çıkma, grup baskısıyla başa çıkma, utanılan bir durumla başa çıkma, yanlız bırakılma ile başa çıkma sayılabilir (18) Görüldüğü gibi, ilköğretim öğrencilerine kazandırılacak becerilerin büyük bölümünü iletişim becerileri oluşturmaktadır Ayrıca bu çalışmada her becerinin nasıl kazandırılacağı ile ilgili çok sayıda etkinlik bulunmaktadır Baltaş ve Baltaş(1997), daha iyi insan ilişkileri ve daha iyi iletişim kurabilmek için bedenin iyi kullanılmasının yanında, bireyin duygusal olgunluğa ulaşmasının gereğini açıklamaktadırlar Duygusal olgunluk, bireyin kendi duygularını anlaması ve yaşam düzeyini yükseltebilecek yönde düzenlemesi, başkalarının duyguları için empati göstermesi biçiminde tanımlanmıştır Coleman; duygusal olgunluk kavramı yerine, kendinin farkında olma (self awareness) ve ertelenmiş haz (delayed gratification) kavramlarını kullanmıştır Bu iki kavramın oluşturduğu beceriye bireyin sahip oluş derecesine göre, hayattaki başarısının artacağı belirtilerek; bu özelliğe duygusal akıl adı verilmiştir Daha sonra bu kavram duygusal zekâ olarak ifade edilmiştir Bu kavram bireyin kendi duygularının farkında olması biçiminde tanımlanmıştır(19) Sorias (1986), toplumsal ruh sağlığının hedefi olarak, bireyin temel ihtiyaçlarını karşılayan ve yaşamını sürdürmesini sağlayan sosyal ilişkilerin güçlendirilmesini belirtmektedir Ruh sağlığı üzerinde son yıllarda yapılan çalışmaların girişkenlik(atılganlık) düzeyinin yüksekliğinin ruh sağlığını korumaya yarayan destek sistemi olarak görev yaptığı, stres durumlarında fiziksel ve ruhsal çözüntüyü azaltabileceği ifade edilmiştir Sorias; Brady, Eisler,Miller ve Person dan da yararlanarak bireyler arası doyum verici iletişim biçimi olan anlatımcılık (expresiveness) ile atılganlığı içine alan sosyal becerinin yararlarını bireyin olumsuz ya da olumlu duygularını ilişki içinde olduğu birey ya da bireylere anlatabilmesini, kendi haklarını savunabilmesini, kendisine ters gelen istekleri geri çevirebilmesini, gerektiğinde başkalarından yardım isteyebilmesinin kolaylaştırılması şeklinde özetlemiştir Davranış modifikasyonu ilkelerine dayanan sosyal beceri ya da girişkenlik eğitiminin psikiyatrik bozukluğu olmayan bireylerin diğer insanlarla ilişkilerinin daha doyum verici olmasını sağlamak, karşılarına çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek, depresyon, mental gerilik, şizofreni ve kişilik bozuklukları tedavisinde yararlı olabilecek bir yöntem olarak gösterilmiştir (20) Tartışma ve Yorum Geleneksel tarım kültüründen, modern sanayi toplumunun kültürüne geçişin sancılarının yaşandığı ülkemizde yeterli iletişim becerilerine sahip bireylerin yetiştirilmesi toplum ve birey açısından istenen ve beklenen bir olgudur Toplumumuzun sahip olduğu geleneksel kültürel ögeler, otoriter ana-baba tutumu, baskıcı çocuk yetiştirme yöntemleri, hızlı sosyal ve kültürel değişme gibi nedenlerin bireyler arası iletişimde çeşitli sorunlar çıkardığı söylenebilir Bu sorunlar ise bireyin uyumunu olumsuz yönde etkilemektedir Geleneksel Türk eğitiminde; ailede çocuğun korunduğunu, gözetildiğini, girişkenlik ve merakın desteklenmediğini, çocuğun içinden geçenleri açıkça söylemesinin engellendiği vurgulanarak; okul ortamında çocuğun sıkı bir denetime sokulduğu, öğretmenin otoritesini benimseyen, kurallara uyan çocukların ödüllendirildiği çeşitli araştırmaların ortak bulgularıdır Ayrıca iletişim sorunları olan bireylere yardım edebilmek için psikologlar değişik terapi teknikleri geliştirmişlerdir |
Toplumda Görülen İletişim Sorunlarına Örnekler Nelerdir? Toplumda Görülen İletişimler |
09-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Toplumda Görülen İletişim Sorunlarına Örnekler Nelerdir? Toplumda Görülen İletişimlerCanlıların İhtiyaçları Yaşayan, hareket edebilen varlıklara canlı denir İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler canlı türlerini oluşturur Canlıların İhtiyaçları Bütün canlılar hareket ederler Hareket etmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar Enerjiyi de beslenerek elde ederler Canlıların diğer ihtiyacı, solunum yapmaktır Yani oksijen alıp karbondioksit vermektir Canlıların bir başka ihtiyacı da barınma ihtiyacıdır Tehlikelerden, hava şartlarından korunmak için kendilerine yuva yaparlar ya da uygun ortam seçerler Yeryüzü, pek çok canlının yaşayabilmesi için uygun bir ortamdır Çünkü canlıların yaşayabilmesi için; GÜNEŞ - HAVA - SU gereklidir Bu maddelerden birinin olmaması canlıların yaşamını sürdürememesi demektir Tüm canlıların besin kaynağı bitkilerdir Bitkiler topraktan mineralleri ve suyu alır Güneş ışığını kullanarak besin ve oksijen üretir Ürettiği besini ve oksijeni hem kendisi hem de otla beslenen hayvanlar kullanarak yaşamlarını sürdürür Doğadaki her canlı başka bir canlının besin kaynağıdır Beslenmeyen canlı hayatsal faaliyetlerini yerine getiremez, varlığını sürdüremez Besinlerin içindeki enerji sayesinde bitkiler büyür, çiçek açar, meyve verir, çoğalır Hayvanlar hareket eder, büyür, çoğalır Bu nedenle bütün canlıların yaşam kaynağı Güneş’tir Susuz, besinsiz, oksijensiz bir yaşam düşünülemez Yeryüzü : Üzerinde yaşadığımız toprak ve denizler, Dünya Toprak : Yer kabuğunun , toz durumuna gelmiş kaya kırıntılarıyla çürümüş canlı artıklardan oluşan ve canlılara yaşam ortamı sağlayan bölümü |
|