Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, dünyanın, hakkında, hayatları, kimlerdir, kısaca, matematikçileri, ünlü

Dünyanın En Ünlü Matematikçileri Kimlerdir, Hayatları Hakkında Kısaca Bilgi

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünyanın En Ünlü Matematikçileri Kimlerdir, Hayatları Hakkında Kısaca Bilgi



Dünyanın En Ünlü Matematikçileri Kimlerdir, Hayatları Hakkında Kısaca Bilgi
Dünyanın En Ünlü Matematikçileri Kimlerdir, Hayatları Hakkında Kısaca Bilgi

Ünlü Matematikçiler Hayatındaki Buluşları Hakkında Bütün Ansiklopedik Bilgi



ÖMER HAYYAM
Asıl adı Giyaseddin Ebu’l Feth Bin İbrahim El Hayyam’ dır 18 Mayıs 1048′-de İranin Nişabur kentinde doğan Ömer Hayyam bir çadırcının oğluydu Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının mesleğinden almıştırFakat o soyisminin çok ötesinde işlere imza atmıştırDaha yaşadığı dönemde İbn-i Sina’dan sonra Doğu’nun yetiştirdiği en büyük bilgin olarak kabul ediliyor-du Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve yüksek matematik alanlarında önemli çalışmaları olan Ömer Hayyam için zamanın bütün bilgilerini bildiği söylenirdi O herkesten farklı olarak yaptığı çalışmaların çoğunu kaleme almadı, oysa O is-mini çokça duyduğumuz teo-remlerin isimsiz kahramanıdır Elde bulunan ender kayıtlara da-yanılarak Ömer Hayyam’ın çalışmaları şöyle sıralanabilir:

Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar arasında Cebir ve Geometri Üzerine, Fiziksel Bilimler Alanın-da Bir Özet, Varlıkla İlgili Bilgi Özeti, Oluş ve Görüşler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer alır Enbüyük eseri Cebir Risalesi’dir On bölümden oluşan bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır Matematik tarihinde ilk kez bu sı-nıflandırmayı yapan kişidir O cebiri, sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini a-maçlayan bilim olarak tanımlardı Matematik bilgisi ve yeteneği zamanın çok ötesinde olan Ömer Hayyam denklemlerle ilgili başarılı çalışmalar yapmıştır Nitekim, Hayyam 13 farklı 3 dereceden denklem tanımlamıştır Denklemleri çoğunlukla geometrik metod kullanarak çözmüştür ve bu çözümler zekice seçilmiş konikler üzerine dayandırılmıştır Bu kitabında iki koniğin arakesitini kullanarak 3 dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizi-mi bulunduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır

Bunun yanısıra Hayyam, binom açılımını da bulmuştur Binom teoerimini ve bu açılımdaki kat-sayıları bulan ilk kişi olduğu düşünülmektedir (Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey aslında bir Hayyam üçgenidir)Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere kadar uzana-cak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi’ni ve Rubaiyat’ı Semerkant’ta kaleme almıştır Dönemin üç ünlü ismi Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu şehirde bir araya gelmiştir Dönemin hakanı Melikşah, adı devlet düzeni anlamına gelen ve bu ada yakışır yaşayan veziri Nizamül-mülk’e çok güvenirdi Ömer Hayyam ile ilk kez Semerkant’ta tanışan Nizam onu İsfa-han’a davet eder Orada buluştuklarında O’na devlet hülyasından bahseder ve bu büyük ha-yalinin gerçekleşmesi için Hayyam’dan yardım ister Fakat Hayyam devlet işlerine karışmak istemez ve teklifini geri çevirir4 Aralık 1131′de doğduğu yer olan Nişabur’ da fani dünyaya veda eder

LEONHARD EULER

İsviçreli Matematikçi (1707-1783) Basel Üniversitesi’nden 16 yaşında mezun olduktan sonra Rus Çariçesi IKaterina’nın Saint Petersburg’da kurduğu Akademide çalışmaya başladı(1727) Burada Güneş’i gözlemleyerek zamanın hassas bir biçimde saptanması üzerinde çalışmalar yaptı Bu çalışmaları sırasında Güneş’e çok uzun süreler bakması nedeniyle sağ gözünü kaybetti(1735) Euler, 1741′de Berlin’e gitti ve 1766 yılına kadar Bilimler Akademisi’nde kaldı Euler, 1766′da öteki gözünü de kaybetti

Euler, Matematik Tarihi’nin en üretken kişilerinden biridir Matematiğin hemen her dalında araştırma ve yayın yaptı Yaşamı boyunca 800′den fazla makale yayınladı

Matematik bilimine uçsuz bucaksız katkılarının yanısıra, Euler; aynı zamanda bugün de kullandığımız matematiksel simgelerin de isim babasıdır Bunlara; pi, e sayısı, i sayısı ve f(x) vb örnek verilebilir

CAHİT ARF

Cahit Arf 1910 yılında Osmanlı İmpratorluğu sınırları içerisindeki Thessalonikide doğdu Doğumundan iki yıl sonra Balkan savaşları başladı Savaşdan dolayı Arf”ın ailesi İstanbul’a taşındı Ve 4 yaşındayken İstanbul’da okula başladı Cahit Arf’ın matematiğe ilgisi İzmir’de okuduğu yıllarda hocasının Euclid Geometrisi problemlerini çözmede onu teşvik etmesiyle başlamıştır

1926 ailesi Cahit Arf”ı okuması için Fransa’ya gönderdi ” Arf eğitimine Paris’te devam edebilmek için burs kazandı ve Fransa’ya geri döndü İki yıl sonra Ecole Normale Superiure’yi bitirdi Cahit Arf doktorasını tamamlamak için İstanbul’a öğretmen olarak geri döndü Ardından İstanbul Üniversitesi Matematik
Bölümüne kabul edildi Ve matematik çalışmalarına devam etme kararı aldı 1937 de Helmut Hasse’ nin denetiminde doktorasın yapmak için Göttingen Üniversitesine gitti 1938 de doktora çalışmasını bitirdi Arf Almanya’dan döndüğü İstanbul Üniversite’sinde 1962 yılına kadar çalıştı 1943 yılında profesörlüğe yükseldi ve 1955 te ise Ordinaryus Profesör ünvanını aldı1963 yılında İstanbul’daki Robert Kollejinde öğretmenlik yaptı 1964-1966 yılları arasında Birleşik Amerika’da Princeton enstitüsünde yüksek
çalışmalar yaptı ve 1967 ‘de geri döndü Ve Orta Doğu Teknik Üniversitesine katıldı 1980 ‘de emekliye ayrıldıktan sonra İstanbul’da yaşadı Cahit Arf bilimsel ve teknik araştırmaların Turkiye’deki merkezi olan TÜBİTAK’ın kurulmasında belirgin bir rol oynadı 1985 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı Arf, matematiğe yepyeni çalışmaları ile yaptığı katkıları dolayısıyla birçok ödül almıştır ve kariyerinde
en çok ayırt edici olan ödül ise İnönü ödülüdür Bu şekilde Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesinden birçok onursal doktoralık almıştır Arf’ın en önemli çalışmalarının birçoğu cebrik sayılar teorisi üzerineydi ve o topolojide birçok uygulama bulan Arf invaryantlarını keşfetmiştir

Onun ilk çalışması özellikle karakteristiği 2 olan cisimlerde quadratik formlara ilişkindi O, yalnızca kendi keşfi olan Arf invaryantları ile tanınmamakta hatta bir cebirsel geometri uygulaması olan Hasse-Arf teoremi ile de hatırlanmaktadır Halka teorisinde de Arf halkaları kendi adıyla anılmaktadır Arf çalışmalarına ek olarak uygulamalı
matematikte serbest sınırlar ile sınırlandırılmış elastik düzlem yüzeyler üzerine birkaç makale ve istatiksel mekanikte küme genişlemelerinin cebrik yapılarına ilişkin bir makale yazmıştır Cebir ve Sayılar Teorisi üzerine uluslararası bir sempozyum 1990′da 3 ve 7 Eylül tarihleri arasında Arf’in onuruna Silivri’de gerçekleştirilmiştir Halkalar ve Geometri üzerine ilk konferanslarda 1984′te İstanbul’da yapılmıştır Arf, matematikte geometri kavramı üzerine bir makale sunmuştur O, bir kalp rahatsızlığı ile bu dünyaya gözlerini yummuş ve İstanbul’da defnedilerek İstanbul üniversitesinde bir tören düzenlenmiştir

Taylor (1685 – 1731)

Brook Taylor, İngiltere’de Norton kentinde 9 Kasım 1685 günü doğmuştur Eğitimi ve öğretimi Cambridge’de Saint John College’inde görmüştür 1712 yılında bugün kendi adıyla bilinen Taylor açılımı teoremini bulmuş ve bu teoremi 1715 yılında yayınlamıştır Seriler, logaritmalar ve fizik konuları üzerine birçok buluşu vardır Bunların tümünü de yayınlamıştır Gerek bu buluşları gerekse Taylor açılımı teoremiyle genel matematiğe ve onun gelişmesine ölçüsüz yardımlarda bulunmuştur

1712 yılında Royal Society’ye üye seçilen Taylor, daha sonraki yıllarda Newton’la Leibniz arasında süren yarışmalardan doğan sürtüşmelerde karar verecek üyelerden biriydi Tam verimli ve oldukça genç sayılan kırk altı yaşında, 29 Aralık 1731 günü Londra’da öldü Matematik kitaplarının tümünde Taylor teoremi hala yaşamaktadır ve daha da yaşayacaktır

Taylor serisi:

Matematikte, her mertebeden türevli bir f(x) fonksiyonunun (a − r,a + r) aralığındaki Taylor serisi aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır:

a = 0 için Taylor formülü basit bir şekil alır, bu özel seriye MacLaurin serisi denir

e −1/x²’nin grafiğiEğer seri belirtilen aralıktaki her x noktasında f(x)’e yakınsıyorsa f(x) analitik bir fonksiyon olarak adlandırılır Her sonsuz türevlenebilir fonksiyon analitik değildir Örneğin, f(x) =e −1/x², x ≠ 0 ve f(0) = 0 fonksiyonunun Taylor serisi sıfıra denktir ancak fonksiyonun kendisi sıfırdan farklıdır

Taylor serileri, fonksiyonların (ör logaritma) verilen bir noktadaki sayisal değerlerini bulmak için kullanılabilirler Buna ek olarak, Taylor serileri üzerinden cebirsel işlemler yapmak ör türev ya da integral almak daha kolay olabilmektedir

Pisagor (MÖ 596 – 500)

Samos’lu Pisagor’un, Milattan önce 596 yıllarında doğduğu tahmin ediliyor Doğumu gibi ölüm tarihi de kesin değildir Bugünkü adıyla bilinen Sisam Adasında 596 veya 582 yılında doğmuştur Hayatı hakkında çok az bilgiler vardır Bu bilgilerin birçoğu da kulaktan kulağa söylentiler biçiminde gelmiştir Fakat, önceleri doğduğu yer olan Sisam Adasında okuduğu, daha sonraları Mısır ve Babil’e giderek oralarda bilgilerini ilerlettiği ve ülkesine geri dönerek dersler verdiği söylenir Kendisinden önceki bilgilerin tümünü öğrenmiş ve derlemiştir Kendisi, bir Yunan filozofu ve matematikçisidir Ülkesinde hüküm süren politik baskılardan kaçarak, İtalya’nın güneyindeki Kroton şehrine gelmiş ve ünlü okulunu burada açarak şöhrete kavuşmuştur

Yarı söylentilere göre felsefe okulunun kurucusudur Bu okul aynı zamanda dini bir topluluk ve o zamanın politikasına oldukça egemendir Yine söylentilere göre, Pisagor’un matematik, fizik, astronomi, felsefe ve müzikte getirmek istediği yenilik, buluşlar ve ışıkları hazmedemeyen bir takım siyaset ve din yobazları halkı Pisagor’a karşı ayaklandırarak okulunu ateşe vermişler, Pisagor ve öğrencileri bu okulun içinde alevler arasında MÖ 500 yıllarında ölmüşlerdir Bu nedenle Pisagor ve yaptıkları hakkında az bilgiler bize kadar gelmiştir Pisagor’un ve öğrencilerinin yaptıklarının birçoğu bu alevler arasında yok olup gitmiştir

Pisagor, MÖ altıncı yüzyılda, dünyanın güneş etrafında hareket ettiğini ileri sürdüğü zaman oldukça sert olan bir hareketle karşılaşmıştır O tarihlerde kağıt olmadığı için, bu buluşlarını nasıl elde edildiği, yine bu devirlerdeki bilgilerin hangisinin Pisagor’a ait olduğu kesin olarak bilinmemektedir Hatta, okuldaki öğretim araçlarının masa üzerindeki ıslak kum olduğu söylenir Bu koşullar altındaki ilmi gerçeklerin tümü o zaman yazıya geçmediği için, birçoğu da zamanla kaybolup gitmiştir Bu nedenle, Pisagor’un okulu ve öğrencileri ile birlikte yanmalarından, eser bırakıp bırakmadığı da kesin olarak belli değildir Geometride, aksiyomlar ve postülatlar her şeyden önce gelmelidir Sonuçlar bu aksiyom ve postülatlardan yararlanılarak elde edilmelidir düşüncesini ilk bulan ve ilk uygulayan matematikçi Pisagor’dur Matematiğe aksiyomatik düşünceyi ve ispat fikrini getiren yine Pisagor’dur

Çarpma cetvelinin bulunuşu ve geometriye uygulanması, yine Pisagor tarafından yapıldığı söylenir En önemli buluşlarından biri de, doğadaki her şeyin matematiksel olarak açıklanması ve yorumlanması düşüncesidir Yaşayış ve inanışı, ilimle açıklama ve yorumlamayı o getirmiştir
Müzik üzerine de çalışmaları vardır Müzik tonlarının, telin uzunluğunun oranlarına bağlı olduğunu keşfetmiş ve bunun tüm sayılara yorumlamasını düşünmüştür Bir yerde bugünkü gerçel ekseni söylemeden düşünmüştür Bu da, bugünkü kullandığımız gerçel eksenin sayı sisteminde kullanılmasından başka bir şey değildir Fakat, eski Yunan matematikçileri gerçel sayıları bilmiyorlardı O zamanlar, rasyonel sayıları uzunlukları ölçmek için kullanıyorlardı Bunun için belli bir birim alıyorlar ve bu birime oranlayarak iki nokta arasındaki uzunluğu ölçüyorlardı Rasyonel sayılarla ölçülemeyen uzunluğun keşfi 2600 yıl önce Yunan matematikçileri tarafından olmuştur

Bu sonuçta, halen değerini koruyan ve koruyacak olan ünlü Pisagor teoremine dayanır Pisagor teoremi, matematikteki en büyük buluşlardan biridir Hele zamanımızdan 2600 yıl önce bulunduğu göz önüne alınırsa, bundan daha büyük bir buluş düşünülemez Pisagor’un adını 2600 yıldır andıran, onu ünlü yapan ve insanlığın varolduğu sürece de sonsuza kadar da andıracak meşhur teoremi şudur: Bir dik üçgende, dik kenarlar üzerine kurulan karelerin alanlarının toplamı, hipotenüs üzerine kurulan karenin alanına eşittir

Pisagor teoremi, rasyonel sayılarla ölçülemeyen uzunluğun da varolduğunu gösterir Örneğin, yukarıdaki şekilde olduğu gibi, dik kenarları birer birim olan dik üçgeni göz önüne alalım Geometrik olarak, bu özel hal için, Pisagor teoremi gerçeklenir Yani, büyük karenin alanı, dik kenarlar üzerine kurulan karelerin alanları toplamıdır Diğer bir deyimle, x2=2 olur Bu denklemin kökü de rasyonel olmayan karekök 2 uzunluğudur Yunan matematikçileri gerçel sayılan bilmiyorlardı Üstün zekalı Eudoxos tarafından bulunan oranlama yöntemini kullanıyorlardı Aslında, gerçel sayıların oluşumu kavramı bir ya da birçok insanın buluşu değildir Rasyonel sayıların günlük hayatta kullanılması sırasında kendi kendine gelişmiştir On tabanına göre sayıların sayılması ve yazılması, büyük bir olasılıkla iki eldeki parmakların sayılmasından doğmuştur Şu sırada bile ilkel yaşam sürdüren bazı kabilelerde buna benzer sayma yöntemi vardır On tabanına göre sayıların yazılması ve okunması, Avrupa’ya Crusades’ten sonra Arap dünyasından gelmiştir Bunu Araplar Hintlilerden, Hintliler de Helen medeniyetinden aldılar

Yunan’lı astronomlar bu sayı sistemini, MÖ 1500 yıllarından beri kullanan, Babil’lilerden almışlardır “Evrenin hakimi sayıdır Sayılar evreni yönetiyor” sözleri de Pisagor’a aittir

Pisagor, Archimedes’ten oldukça farklıdır Pisagor hem mistik ve hem de matematikçidir Mistik tarafları çoktur Bunlar, efsaneleşmiş bir biçimde destan olarak anlatılmış, evren hakkında bu günkü gerçeklere uymayan düşünceler de ileri sürmüştür Bunları bir tarafa bırakırsak, yine yaşadığı çağa göre matematikçi yönü çok ağır basar Pisagor, Mısır’da ve Babil’de çok gezdi Rahiplerden ilim öğrendi Çok tanrılı olan o zamanın dini inançlarını benimsedi Yaşadığı çağı ve aldığı rahip eğitimi göz önüne alınırsa, bunda yadırganacak pek bir şey de yoktur Oldukça doğaldır

Matematiğe ispat fikrini getiren Pisagor için, sosyal ve şahsi yaşantısı bu kadar eleştiriye değmez Yalnız, Pisagor ve bazı Yunan filozofları, örneğin, Euclides, Eflatun ve Aristo gibi alimleri, yaşadığı devirlerde, bugün için bilinen ilmi gerçeklerde hataya düşmüşlerdir Bu filozofların felsefeleri, modern matematiğin kurucusu Descartes (1596-1650) ve Newton (1564-1642) kadar, modern fiziğin kurucusu Galile (1564-1642) ve modern kimyanın kurucusu olan Lavoisier (1743-1794) zamanına kadar iki bin yıllık bir gecikmeye neden olmuşlardır Eğer Yunan’lılar Euclides, Eflatun ve Aristo yerine Archimedes’i izlemiş olsalardı, Descartes, Newton, Galile ve Lavoisier’in kurdukları modern ilme iki bin yıl önce ulaşır ve bugün içinde bulunduğumuz medeniyete iki bin yıl önce varılırdı Yani, Archimedes’le Newton, Galile ve Lavoisier arasında tam iki bin yıllık ilmi boşluk vardır Bu boşlukta kolay kolay doldurulamaz Bu nedenle, Yunan’lıların medeniyetin ilerlemesine iki bin yıllık bir gecikmeye sebep oldukları bir gerçektir Avrupa’da uzun yıllar egemen olan ve hüküm süren skolastik düşüncenin temeli Yunanistan’da atılmış ve İtalya’da geliştirilmiştir Bu nedenle de uzun yıllar bu skolastik düşünce yenilememiştir Bu uğurda çok sayıda ilim adamı yok edilmiştir

Pisagor’dan önce, geometride, şekillerin aralarındaki bağlılıklar gösterilmeksizin elde edilenler, görenek ve tecrübeye dayanan bir takım kurallardı Bu nedenle, daha gelen bir yetkili ne demişse o sürüp gidiyordu Pisagor’un matematiğe ispat fikrini sokması bu yüzden çok önemlidir O çağlarda çok tanrılı din vardı Pisagor daha da ileri gidiyor ve “tanrı sayıdır” diyordu Bu sayılar, 1, 2, 3…, şeklinde bugün bildiğimiz doğal sayılardı Daha sonra, kendi kendine bir çelişkiye düştüğünü, tamsayıların hatta rasyonel sayıların bile matematiğe yetmediğini, kendi adıyla anılan Pisagor teoremiyle gördü Buna bir süre karşı da çıktı Fakat, sonunda bu yenilgiyi kabul etmesini de bilmiştir Olayda karekök 2 şeklinde rasyonel bir uzunluğun olmaması problemidir Halbuki Pisagor teoremine göre böyle bir uzunluk vardır Pisagor’un kuramını yıkan problem, a2=2b2 denklemini gerçekleyen a ve b gibi iki tamsayıyı bulmak olanaksızdır Pisagor’un karşılaştığı ikinci güçlük, bir karenin kenarının köşegenine bölümünün rasyonel bir sayı olmayışıdır

Bu söylediğimiz, a2=2b2 denkleminde adı geçen olaya eşdeğer olduğu açıktır Bu problemi bugünkü matematik diliyle söylersek, karekök 2 sayısı irrasyonel bir sayıdır İşte, karenin köşegeni gibi basit bir uzunluk, Pisagor’un doğal sayılar kümesine meydan okuyarak, Pisagor’un ilk felsefe kuramını yalanlamıştır Böylece, hiç bir zaman tekrar etmeyen sonsuz ondalıklı olan irrasyonel sayı bulunmuş olunur Pisagor’un bu buluşu, modern analizin kökünü keşfetmiştir Bu problem bir yerde, sıfır ile iki sayısı arasını rasyonel sayılarla kaplayabilir miyiz sorusunu doğurur Yanıt hemen hayır olacaktır Çünkü, 0<karekök 2<2 olan karekök 2 sayısı rasyonel değildir 1,41 ile 1,42 sayıları arasında rasyonel olmayan bir sayıdır Öyleyse, sayı doğrusu üzerindeki her bir noktaya bir gerçel sayı karşılık gelir postülatını şimdilik kabul edebiliriz Bu görüşe Pisagor'culuk denir ve bu görüşe ileride Kronecker tarafından itiraz edileceğini hemen söyleyelim

İşte, sayı doğrusu üzerinde rasyonel sayılarla sıfır sayısından iki sayısına sürekli olarak gitmek mümkün diyenlerle, mümkün değildir diyenler arasında uzun yıllar tartışma olmuştur Yüzyılımızda çıkan Brouwer'e kadar bu tartışma çeşitli şekillerde karşımıza çıkmıştır Mümkün değil diyenler hiç bir ilerleme göstermeden yerinde saymışlar ve az hata yapmışlar fakat, mümkün diyenlerse çalışarak ve biraz da fazla hata yaparak bugünkü modern matematiğe ulaşmışlardır Doğrunun sürekli olup olmadığı uzun yıllar tartışılmıştır Pisagor, bu kuramlarla, sayılar aracılığıyla ve kendi yöntemleriyle evrenin doğal dengesini ve evrendeki cisimlerin ilişkilerini açıklamaya çalışmıştır Şüphesiz, bu görüş ve düşünüşlerin birçoğu bugün geçerli değildir Yine de, modern matematiğin temelini Pisagor atmıştır Halbuki, MÖ 500-428 yıllarında Pisagor devrinde yaşamış olan Anaksgoras, Güneş'i, Dünya'dan kat kat daha büyük kızgın bir demir kütlesi olarak tanımlamıştır Ay ışığının Güneş'ten gelen ışınların bir yansıması olduğunu da öne süren kişi olduğu da sanılmaktadır Bu nedenle, Pisagor mistik olduğu kadar üstün zekalı bir matematikçidir sıfatları yerinde kullanılmıştır

Thales (MÖ624 – MÖ547)

Antik dönemin ünlü filozofudur ataları Fenikelilerdir Son
kaynaklar, MÖ 625 yılında Milletos'ta doğup, 545'te öldüğünü
kabul eder
Yaşadığı yıllarda; geniş bir araştırma, inceleme, düşünme ve mühendislik yeteneği ile ilginç bir ticari zekası sonucu üne kavuşmuştur Miletos Okulu' nun korucusudur
THALES zamanımıza kadar intikal eden yazılı bir eser bırakmamıştır Düşünceleri öğrencileri yoluyla zamanımıza kadar intikal etmiştir
THALES, ARİSTO' nun (MÖ 384,322) eserlerine atfen, fizik ve doğal felsefenin, EUDEME' nin (Aristo'nun öğrencisi), eserlerine atfen de astronomi ve matematiğin kurucusu kabul
edilir Bu tür görüşler, konu ile ilgili yayınlarda her geçen yıl hızla yaygınlaşmıştır Netice itibariyle de THALES' e mümtaziyet ve ebedilik vasıfları verilmiştir
THALES' in astronomide kurucu addedilmesine ve üne kavuşmasına sebep olan olaylardan birisi şudur
Atina'da MÖ 28 Mayıs 585 tarihinde görülebilecek Güneş tutulma olayını, tutulmanın vukuundan önce haber vermiş olmasıdır Thales' e büyük ün kazandıran bu olay
Babilleler tarafından bilinmekte idi
Burada önemli olan, tutulma olayının kendisi değil, haber verenin bu bilgiyi aldığı kaynaktır Gerçekte: THALES' in bu bilgiyi eski Mısır ve Mezopotamya' dan elde ettiğinde bütün
kaynaklar birleşmektedir
Matematikte kurucu addedilmesine sebep olan bilgileri de şunlardı
Bir dairenin içine üçgen çizme probleminin çözümü cisimlerin (piramitlerin) gölgesi yardımıyla yüksekliğinin hesabını üçgenlerin kenarları ile ilgili bağıntılar ters açıların eşitliği konusu, küresel üçgenlerin bazı özellikleri eşkenar üçgenlerin taban açılarının eşitliği teoremi…
Fizikte kurucu addedilmesine sebep olan bilgileri de şunlardır
Bazı cisimlerin demir üzerindeki çekim etkisi, Nil Nehri'nin taşmasının nedenlerinin açıklanması
THALES'e atfedilen ve bilimlerde kurucu unvanını almasına sebep olan bu bilgiler, THALES'ten 2000 yıl kadar önceleri Eski Mısırlılar ve Mezopotamyalılar tarafından bilinmekte idi THALES, eski Mısır ve Babil'e yaptığı birçok seyahatleri sırasında, buralarda eski dönemlerin bilim ve tekniklerini dönemin bilginlerinden (kahin, katip, rahip) öğrenmiştir Bu ilk medeniyetlerin, eski imparatorluk dönemlerinden öğrenmiş ve bu suretle Grek felsefesinin, geometri ve astronomisinin gelişmesine ilk çıkış noktası olarak temel kavramlar edinmiştir
Ülkemizde, diğer antik dönem bilginlerine olduğu gibi THALES' e mümtaziyet ve ebedilik verilmesine sebep, Batı' lı kaynakların yayınlarıdır Değişik bir ifade ile bilgilerimizin noksan olduğu dönemlerin damgasını taşır
Bize göre: THALES'in bilim tarihindeki yeri ile ilgili gerçekleri şu şekilde özetlemek mümkündür
THALES, ilk medeniyetlerin beşiği olan eski Mısır bölgesini uzun yıllar dolaşmıştır Kaynaklardan bazıları THALES'in Babil bölgesine kadar gittiğini yazar THALES eski Mısır ve Mezopotamya' ya yaptığı bu geziler sırasında matematik, astronomi ve fiziğin temel bilgilerini öğrenerek Atina' ya döndü Burada, elde ettiği bilgileri önce sistematize, bilahare de kanuniyet (teori) halinde ifade etmiştir
Bugün için "saçma" olan şu görüşler de THALES'e aittir: "Yeryüzü, suyun üstündedir ve suyun üstünde tahta parçası gİbi durur, dalgalanır", "Kehribar da cisimleri çektiği için ruha sahiptir"
THALES' in doğa felsefesi ile ilgili görüşlerini, ayrı bir İhtisas dalı olması sonucu burada konu etmiyoruz Ancak şunu belirtelim THALES, alemin yaratılışı ile ilgili bilgileri ortaya koyan Antik dönemin ilk bilginlerindendir

Miletos Okulu'nun Kurucu ve Öğretim Üyeleri

Miletos Okulu'nun Kurucu ve Öğretim Üyelerinin önemli özeIIiği, İyonya' nın önde gelen bilim, kültür ve sanat merkezi olmasıdır Aynı zamanda "Miletos Okulu" adlı bir bilim kuruluşuna sahip olmasıdır
Miletos Okulu' nun kurucusu THALES' tİr Bu okulda THALES'in öğrencileri olarak, ANAXIMANDROS (Mö 610-543) ve ANAXİMENES (MÖ 546 hayatta) yetişmiştir Kaynaklar, FİSAGOR 'un da (MÖ Sisam 570 -Metapante 500?) bu okulda yetiştiği ve Thales'in öğrencisi olduğunu belirtir
Miletos okulu kurucu ve öğrencilerinin en önemli özelliği, keskin bir araştırma, gözlem ve derleme gücüne sahip olmalarıdır Duyup gördükleri olayların açıklanmasını ve yorumlanmasını en iyi şekilde ifade etmişlerdir

EL-HARİZMİ

Ebu Abdullah Muhammed bin Musa El-Harezmi, Özbekistan'da doğdu Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir Hayatı hakında çok fazla bilgi bulunmamaktadır Batı bilim dünya-sında en sürekli, en derin etkiler bırakmış matematikçi olarak tanınmıştır

El Harizmi'nin en çok ilgi gören eserleri Kitabü'l muhtasar fi'l Cebr ve'l Mukabele ve Kitabü'l muhtasar fi Hisabü'l Hindi dir

Harizmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin ilk eser yazan kişidir Bu bilim dalı daha önce az çok işlenmiş ve kısmen geometriden ayrı bir ilim dalı olmaya başlamıştı Birinci dereceden denklemler çözülebiliyordu, hatta hesaplama metodlarıyla ikinci dereceden denklemlere çözüm bulunuyordu Fakat henüz ikinci derece denklemlerin köklerini bulma yöntemi geliştirilmemişti

İşte El Harizmi'nin El Cebr ve'l Mukabele kitabı ikinci dereceden denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak işleyen ilk eser niteliğindedir ve 600 yıldan uzun bir süre (15 yüzyıla kadar) el üstünde tutulmasının nedeni de budur

Harizmi'nin Denklem Grupları

El Harizmi, adı geçen eserinde denklemleri iki grupta toplamaktadır:

Birinci grupta, çözümleri derhal bulunabilen bizim bugünkü sembollerle ifade edersek

x2 = ax

x2 = n

ax = n

şeklindeki denklemlerdir

Bunların çözüm kurallarını gösterdikten sonra El- Harizmi ikinci denklem grubuna geçer

x2 + ax = n

x2 +n = ax

ax + n = x2

Ve bunların çözümünü bugün bildiğimiz metotla yapar

Bu kitapta ayrıca, ikinci dereceden denklemlerin hangi durumlarda iki kökünün , hangi du-rumlarda çift kökünün olacağını ve hangi durumlarda denklemin reel kökü olamayacağını çok açık bir şekilde belirtmiştir Bu kuralları bir öğretmen yeteneğiyle ortaya koyduktan sonra El Harizmi , bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır

Harizmi'nin bu eseri matematik tarihi bakımından çok önemli gelişmelere dayanak ve başlangıç olmuş 600 yıldan biraz daha fazla (15 yy sonuna kadar) matematik öğretimi için temel sayılmıştır Eser, Endülüs medreseleri aracılığıyla Batı'ya geçmiştir İlk Latince çevirisi 1183'te yapılmıştır Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamaları eseri hayranlıkla incelemişler, ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır 1486 yılında Leipzig Üniversitesi'nde okutulmaya başlanmıştır 1598 -1599 yıllarında hala cebir biliminde tek kaynak Harizmi'nin bu eseridir

El Harizmi matematiğin yanı sıra astronomi ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12 yy da Latince' ye çevrilmiştir Bunun yanısıra Ptolemy'nin coğrafya kitabını düzeltmelerle yeniden yazmış, 70 tane bilim adamıyla birlikte çalışarak 830 yılında bir dünya haritası çizmiştir Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır Güneş saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılmış eserleri de vardır

CARL FRİEDRİCH GAUSS

"Matematikçilerin Prensi" olarak da bilinen Carl Friedrich Gauss (eski yazım kuralıyla Gauß)1777 1855 yılları arasında yaşamış ünlü Alman matematikçi ve bilim adamıdır

Üstün zekası henüz okumayı bilmiyor olmasına rağmen toplama ve çıkarmayı yapabildiğinden dolayı ön plana çıkmaktadır Güç koşullarla sağladığı eğitimini 14 yaşında bir asilin verdiği destek sayesinde tamamlamayı başardı 16 yaşında Eukleides Geometrisi'nin alternatifi olacak bir geometri hazırladı 1795 yılında Göttingen Üniversitesi'ne girdi Üniversite yıllarında, sadece pergel ve cetvel kullanarak on yedi kenarlı düzgün bir çokgenin çizilmesi metodunu bulmuştur Bu buluşu mezarının üzerine oyulmuştur Archimedes tarafından başlatılan bu geleneğin bir matematikçiyi etkilediği anlaşılmaktadır 1799 yılında Cebrin Temel Teoremi olarak bilinen (n'inci dereceden bir denklemin tam n tane kökü vardır) teoremi kanıtlayarak doktora derecesini aldı 1832 yılında manyetik olayların ölçülmesini sağlayan birim sistemini geliştirdi Bu nedenle manyetik akı birimine, gauss adı verildi 1833 yılında bir telgraf cihazı geliştirdiAyrıca ilkokulda öğretmeninin öğrencilerden 1'den 100'e kadar olan sayıların toplamını istemiştirBunun üzerine Gauss, "Gaus Yöntemi" ile soruyu çözer ve öğretmene verirÖğretmen sorunun sonucunu hesaplayarak Gauss'un doğru sonucu bulduğunu görmüştür

KURT GODEL

Kurt Gödel (28 Nisan, 1906 – 14 Ocak, 1978), mantıkçı, matematikçi ve matematik felsefecisidir Kendi ismiyle anılan Gödel'in Eksiklik Teoremi ile tanınır

Teoremlerinde tam sayı aritmetiğini içerecek kadar karmaşık herhangi bir sistemin içinde, sistemin aksiyomlarından yola çıkarak doğruluğu veya yanlışlığı kanıtlanamayacak önermeler bulunacağını ispatlamıştır Bunun için ise Gödel numaralandırılması ismi verilen bir metod geliştirmiştir Meşhur teoremini Viyana Üniversitesindeki doktora çalışması sırasında 1931 yılında ispatlamış, bununla 20 yüzyıl matematiğinin yönünü değiştirmiştir

1940'larda Princeton Üniversitesi İleri Araştırmalar Enstitüsünde Kurt Gödel, Einstein’ın kütle çekimi alanı denklemlerine, ekseni etrafında dönen bir evreni tanımlayan bir çözüm getirdi Evrenin dönüşü ışığı (ve dolayısıyla cisimler arsındaki nedensellik bağlarını da) birlikte sürükleyecekti Dolayısıyla maddi cisimde, ışık hızını aşmaya gerek kalmaksızın uzayda ve zamanda kapalı bir halka çizecekti Gödel’in modeli, zamanda geriye gitmenin görelilik kuramınca yasaklanmadığını ortaya koydu Kurt Gödel, Einstein'ın alan denklemlerini kullanarak, bir evren modeli tasarladı Tasarım Einstein'ınkine benziyordu ama Gödel'in yaklaşımında kozmolojik sabitlere negatif bir değer veriliyordu Einstein da kuramının bazı durumlarda geçmişe yolculuğa izin verdiği düşüncesinden rahatsızlık duyduğunu ifade etmiştir Yalnız Gödel'in bu modeli gökbilimcilerin gözlemlediği kütleçekimsel kızıla kayma tarafından yanlışlanmaktadır

İçine kapanık bir kişiliği olan Gödel, son yıllarında zehirleneceği paranoyasına kapılarak hiç bir şey yememeye başlamış, bunun sonucunda beslenme eksikliğinden 14 Ocak 1978'de Princeton'da ölmüştür

Alıntı


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.