|
|
Konu Araçları |
efendimizin, hasan, hüseyin, peygamber, torunları |
Peygamber Efendimizin Torunları Hasan Ve Hüseyin |
09-08-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamber Efendimizin Torunları Hasan Ve HüseyinPeygamber Efendimizin Torunları Hasan ve Hüseyin Peygamber Efendimizin Torunları Hasan ve Hüseyin HZ HASAN (ranh) Peygamber efendimizin, "Cennet gençlerinin seyyidi, efendisidir" buyurduğu, torunu Hz Hasan, 625 senesinin Ramazan ayının ortasında doğdu Peygamber efendimiz, kulağına ezan ve ikamet okuyup, ismini Hasan koydu Doğumunun yedinci günü akika olarak iki tane koç kesti Saçını da kestirip, ağırlığınca gümüş sadaka verdi Âlemlerin efendisi olan sevgili Peygamberimizin terbiyesiyle yetişip, büyüyen Hz Hasan, mükemmel bir tahsil ve terbiye gördü Peygamberimiz, HzHasan'ı çok sever, ona şefkatle muamele ederdi Bir defasında Hz Hasan, kardeşi Hz Hüseyin ile Resulullahın huzurunda güreşiyorlardı Resulullah efendimiz, Hz Hasan'ı teşvik buyurdular Anneleri Fatıma-tüz-Zehra, babasına dedi ki: - Ya ResulALLAH! Hasan büyüktür, hep onun tarafını tutuyorsunuz Hâlbuki küçüğe yardımcı olmak daha uygun değil midir? Bunun üzerine buyurdular ki: - Ya Fatıma! Cebrail aleyhisselam, Hüseyin'e yardım ediyor Ebu Eyyûb-el-Ensarî, Hasan ile Hüseyin'in, Resulullahın huzurunda oynadıkları sırada huzurlarına girince dedi ki: - Ya ResulALLAH! Sen bunları çok mu seviyorsun? Peygamber efendimiz de buyurdu ki: - Nasıl sevmem Bunlar benim dünyada öpüp, kokladığım iki reyhanımdır Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre, birgün Resulullah efendimiz Hz Hasan'ı kucağına oturtmuştu O da mübarek sakallarıyla oynuyordu Resulullah efendimiz üç defa buyurdu ki: - Ben bunu çok seviyorum Sen de sev! Onu sevenleri de sev! Hz Hasan henüz akıl ve baliğ olmadan Resulullaha biat eden çocuklardandı Sekiz yaşına geldiği zaman, 632'de, önce dedesi, sonra da annesi Fatıma-tüz-Zehra vefat edince, yetim kaldı Bundan sonra da babası Hz Ali'nin terbiyesinde büyüdü Abdullah bin Sebe taraftarları fitne çıkarıp, Hz Osman'ın evini sardıkları zaman, onun imdadına gitti Babasının şehit olmasından sonra, altı ay halifelik yaptı Hz Hasan daha küçük yaştayken, Resulullah efendimizin; “Bu oğlum seyyiddir Ümit ederim ki, ALLAHü teâlâ onun vasıtasıyla iki tarafın arasını bulur” hadis-i şerifine mazhar oldu Hz Hasan, zevcesi Cade binti Eşas tarafından, 669 senesinde zehirlenerek şehit edildi Cenaze namazını Said bin As kıldırdı Kardeşi Hz Hüseyin tarafından Medine-i münevveredeki Bakî kabristanlığına defnedildi Hz Hasan hakkında sevgili Peygamberimiz; “Hasan ile Hüseyin, cennet gençlerinin büyüğüdür Babaları onlardan efdaldir” buyurdu Hz Hasan oniki imamın ikincisidir Birincisi Hz Ali'dir Vilâyet yolunda bütün velîlere feyz ve ihsanlar, bu oniki imam vasıtasıyla gelir Onbeş erkek ve sekiz kız evladı olan Hz Hasan'ın soyundan gelenlere Şerif denir Resulullah efendimizin soyu, Hz Hasan ve kardeşi Hz Hüseyin'in çocukları ile devam etmiştir Peygamber efendimiz birgün Hasan, Hüseyin, Fatıma ve Ali’yi, abası altına alıp, Ahzâb suresinin 33 ayetini okuyup; "Ey ehl-i beytim! ALLAHü teâlâ sizlerden ricsi, her kusur ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor" buyurduktan sonra, şunları ilave ettiler: “ALLAHım! Benim ehl-i beytim bunlardır!” Her müslümanın sevmesi lazım gelen ehl-i beytten olan Hz Hasan, beyaz ve güzel yüzlü olup, yüzü Resulullaha çok benzeyen yedi kişiden birisidir Resulullah efendimize ondan daha çok benzeyen kimse yoktu Birgün Hz Ebu Bekir, ikindi namazını kıldıktan sonra, yolda oynayan Hz Hasan’ın yanına gitti Onu omuzlarına aldı Hz Ali’ye buyurdu ki: - Ya Ali! Sana değil de, tamamen Resulullah efendimize benziyor Bunun üzerine, Hz Ali tebessüm etti Hilm, yani yumuşaklık, rıza, sabır ve kerem, yani cömertlik sahibiydi İki defa her şeyini ALLAH rızası için dağıttı Bir kişinin, münacatında; “Ya Rabbî! Bana on bin altın ihsan eyle!” dediğini işitince, aceleyle evine gitti ve adamın münacatında istediğini gönderdi Bol sadaka verirdi Alış-verişlerinde pazarlık eder, ucuz almaya çalışırdı Kendisine dediler ki: - Bir günde binlerce dirhem sadaka veriyorsun da bir şey satın alırken niçin uzun uzun pazarlık edip yoruluyorsun? - Verdiklerimi ALLAH rızası için veriyorum Ne kadar versem yine azdır Fakat alış-verişte aldanmak, aklın ve malın noksan olmasıdır Aldığı bir hediyeye değerinden fazla karşılık verirdi Yirmibeş kere yaya olarak hacca gitti Birgün Abdullah bin Zübeyr ile yola çıkmıştı Bir hurmalıkta dinlendiler Abdullah bin Zübeyr dedi ki: - Ağaçta hurma olsaydı, iyi olurdu Hz Hasan, sessizce duâ etti Bir ağaç hemen yeşerip hurma ile doldu Orada bulunanlar; “Bu sihirdir” dediler Hz Hasan buyurdu ki: - Hayır, sihir değil, Resulullahın torununun kabul olan duâsı ile cenab-ı Hak yaratmıştır Hz Hasan, kızına ve yeğenlerine nasihat eder; “İlme çalışınız! Ezber zorunuza gidiyorsa, yazınız ve evlerinize götürünüz” buyururdu Hz Hasan ve Hüseyin birgün çölde gidiyorlardı Bir ihtiyarın abdest aldığını gördüler Abdesti doğru almıyor, şartlarına uymuyordu Yaşlı olduğu için, “Böyle abdest sahih olmaz” demeye sıkıldılar Yanına giderek dediler ki: - Mübarek efendim! Birbirimizden daha iyi abdest aldığımızı söylüyoruz Birer abdest alalım Hangimizin haklı olduğunu bize bildirir misiniz? Önce Hz Hasan, sonra Hz Hüseyin güzel bir abdest aldılar Aldıkları abdest tamamen birbirinin aynıydı İhtiyar, dikkatle baktı ve sonra dedi ki: - Evlatlarım! Aldığınız abdestin birbirinden hiçbir farkı yok Aslında ben abdest almasını bilmiyormuşum Abdest almasını şimdi sizden öğrendim HZ HÜSEYİN (ranh) Ümm-i Hâris hazretleri anlatır: Birgün Resulullahın huzuruna varıp, bir rüya gördüğümü ve çok korktuğumu arzettiğim zaman, buyurdular ki: - Ne gördün? - Sizin vücudunuzdan bir parça kestiler, benim yanıma eklediler - İyi görmüşsün, Fatıma'nın bir oğlu olacak ve senin yanında kalacaktır Bir müddet sonra, Hz Hüseyin dünyaya geldi Resulullah her sabah namazını kıldıktan sonra, mübarek yüzünü eshab-ı kirama çevirirlerdi Üzüntülü kimseler yüzünü görseler, mesrur olurlardı O gün sabah namazından sonra, yüzlerini döndürmeden, Hz Ali'yi çağırdılar Beraber mescidden çıktılar Eshab-ı kiram nereye, niçin gittiklerini anlayamadılar Tekrar dönerler diye oturdular İkisi Hz Fatıma'nın evine gittiler Peygamberimiz Hz Ali'ye, kapıda durup, kimseyi içeri sokmamasını emretmişlerdi Hz Hüseyin doğmuş, melekler tebrik etmek için gelmişlerdi Hz Ebu Bekir duramayıp, Hz Ali'nin evine gitti Sonra Hz Ömer, sonra Hz Osman ve bütün eshab-ı kiram Hz Ali'nin evine gittiler Hz Ebu Bekir, Hz Ali'den, Resulullahın nerede olduğunu sordu Hz Ali, içerde olduklarını bildirince, Hz Ebu Bekir buyurdu ki: - İzin verirsen, ben de gireyim - ALLAHın Resulü meşguldür - Benim içeri girmememi sana emretti mi? - Hayır, yalnız dörtyüzyirmidörtbin melek geldi Hz Ebu Bekir hayret edip, durdu Bir müddet sonra, Resulullah dışarı çıkıp, herkesin içeri girmesini emrettiler Eshab-ı kiram içeri girdiler Hz Ali'nin meleklerin sayısındaki sözü söylendi Resulullah efendimiz Hz Ali'ye sordular: - Meleklerin sayısını nasıl bildin? - Melekler grup grup geliyorlardı Herbiri bir dil ile konuşurlardı ve sayılarını bildirirlerdi Bunun üzerine Resulullah efendimiz buyurdu ki: - ALLAH aklını ziyade etsin ya Ali! Resulullah efendimiz Hz Hüseyin doğduğu zaman, kulağına, (O, cennet gençlerinin efendisi, seyyididir) diye seslenmişlerdi Hz Üsame bin Zeyd, bir gece Peygamber aleyhisselamı gördüğünü ve Onun, (Bunlar benim oğullarımdır, kızımın oğullarıdır ALLAHım ben onları seviyorum, sen de onları sev ve onları sevenleri de sev) buyurduğunu rivayet etmektedir Bir defasında da, (Hüseyin benden, ben Hüseyin'denim, ALLAHü teâlâ Hüseyin'i seveni sever) buyurmuştu ALLAHü teâlâ Kur'an-ı kerimde, ehl-i beyte, mealen buyuruyor ki: (ALLAHü teâlâ, sizlerden ricsi, yani her kusur ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor) Bu ayet-i kerime gelince, eshab-ı kiram sordular - Ya ResulALLAH! Ehl-i beyt kimlerdir? O esnada, Hz Ali geldi Mübarek hırkasının altına aldılar Fatıma-tüz-Zehra da geldi Onu da yanına aldılar İmam-ı Hasan geldi Onu da bir yanına, sonra gelen İmam-ı Hüseyin'i de öbür tarafına alarak buyurdular ki: - İşte bunlar, benim ehl-i beytimdir Bu ayet-i kerime ve ilgili hadis-i şerifler, Resulullahın iki mübarek torununu sevmenin şart olduğunu belirtmektedir Hz Hüseyin buyurdu ki: Birgün yüksek dedemin huzuruna varmıştım Übey bin Kâb da orada idi Bana, "Merhaba, ey Ebu Abdullah, ey göklerin ve yerin süsü" diye hitap ettiler Übey bin Kâb hazretleri dedi ki: - Ya ResulALLAH! Gökler ve yer için, senden başka süs var mıdır? Resulullah bunun üzerine buyurdular ki: - Beni insanlara Peygamber olarak gönderen ALLAHü teâlânın hakkı için, Hüseyin bin Ali, yeryüzünün merkezinin süsüdür Ondan ziyade süs, göklerin tabakalarıdır Birgün Hz Hüseyin, Resulullah efendimizin yanında idi Annesine gitmek istiyordu Hava yağmurlu idi Resulullah efendimiz duâ buyurdu Hz Hüseyin eve gidinceye kadar, yağmur ara verdi Birgün Resulullah efendimiz, Hz Hüseyin'i sağ dizine, oğlu İbrahim'i sol dizine aldı Cebrail aleyhisselam gelip dedi ki: - Hak teâlâ, bu ikisinden birini alacaktır Sen birini seç! Resulullah efendimiz buyurdu ki: - Eğer Hüseyin vefat ederse, benim canım yandığı gibi, Ali'nin ve Fatıma'nın da canları yanar Eğer İbrahim giderse, en çok ben üzülürüm Benim üzüntümü, onların üzüntüsüne tercih ediyorum Üç gün sonra oğulları İbrahim vefat etti Resulullah efendimiz, Hz Hüseyin yanına her gelişinde, onu öper ve buyururdu ki: - Selamet ve saadet o kimseye ki, oğlum İbrahim'i ona feda ettim Hz Hüseyin'in ilk çocukluğu Resulullah efendimizin derin sevgi ve şefkati içinde geçti Ancak bu hâl, çok sürmedi Zira Peygamber efendimiz vefat ettiler Hz Hüseyin, bundan sonra ilmini ve edebini babasının yanında tamamladı Hz Hüseyin'in yüzü, karanlık gecede etrafını aydınlatırdı Yaya olarak yirmibeş defa hacca gitti Beraberindekiler bineklere binse de, kendisi binmezdi Çok cömert idi Buyurdular ki: - Cömert, efendi olur; cimri, hor olur Bu âlemde bir mümin kardeşinin iyiliğini, kendinden önce düşünen, öbür âlemde daha iyisini bulur Eshab-ı kiramdan Hz Dıhye, devamlı ticaret için sefere gider gelirdi Çok güzel yüzlü idi Cebrail aleyhisselam çok defa Resulullahın huzuruna Dıhye şeklinde gelirdi Birgün Cebrail aleyhisselam Fahr-i âlem hazretlerinin huzurunda bulunuyordu O zaman henüz küçük olan Hz Hasan ve Hz Hüseyin'den biri, Cebrail aleyhisselamı gördü Hemen kardeşinin yanına koşarak dedi ki: - Dıhye, dedemizin yanında oturuyor, haydi gidelim Koşup mescide girdiler Cebrail aleyhisselamın dizlerine oturdular Ellerini Cebrail aleyhisselamın koynuna soktular Resulullah efendimiz, torunlarının bu hareketini görünce hicâb edip, mâni olmak istedi Cebrail aleyhisselam, Resulullahın mahcup olduğunu görünce, dedi ki: - Ya ResulALLAH! Niçin sıkılıyorsunuz? Fatıma teheccüd namazını kılarken, Hak teâlâ beni gönderir, bunların beşiklerini sallardım Böylece Hz Fatıma rahatça namazını kılardı Bazan da bunların anneleri namazdan sonra uyurken, bunlar ağlardı Hak teâlâ yine beni gönderir, anneleri uyanmasın diye, beşiklerini sallardım, ağlamazlardı Çocukların bu hareketini bana karşı edepsizlik saymayın Bunların yanıma gelip, ellerini koynuma sokmalarında bir mahzur yoktur Resulullah efendimiz buyurdu ki: - Ey kardeşim Cebrail! Şimdi bir şey yapmadılar Daha ileri giderler endişesiyle mâni oldum Çünkü, eshabımdan Dıhye isminde birisi vardır Çok kere sefere çıkar Her dönüşünde bunlara hediye getirir Sizi Dıhye zannedip, ellerini koynunuza soktular Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam, “Ya Rabbi! Beni Habibinin yanında utandırma” diye duâ etti Oturduğu yerden ellerini cennete uzattı Bir yeşil salkım üzüm, bir kırmızı nar eline geldi Hz Hasan üzümü, Hz Hüseyin de narı aldı Bunları yerlerken, bir dilenci gelip dedi ki: - Ey ehl-i beyt! O üzüm ve nardan bana da verir misiniz? Resulullahın yüksek yaratılışlı torunları, dilenciye vermek istediklerinde, Cebrail aleyhisselam mâni olarak dedi ki: - Ya ResulALLAH! O dilenci şeytandır Cennet meyveleri ona haram iken, hile ile ondan yemek istedi Hz Hüseyin hep babasının yanında idi Babası şehit olunca, Medine'ye geldi Yezîd'e biat etmedi Kufeliler kendisini çağırıp halife yapmak istedi Kardeşi MUHAMMED bin Hanefiyye, İbni Ömer, İbni Abbas ve daha nice eshab-ı kiram mâni oldular ise de, kabul etmeyip yetmişiki kişi ile Mekke'den Irak'a yola çıktı Irak valisi Ubeydullah bin Ziyad, Ömer bin Sâd kumandasında bir ordu gönderdi Ömer, geri dönmesini bildirdi ise de, İmam kabul etmeyip harp etti 681 yılında Muharremin onuncu günü Kerbela'da şehit oldu Yezîd bunu duyunca, çok üzüldü “ALLAH İbni Mercane'ye (ibni Ziyad'a) lanet eylesin! Hüseyin'in isteklerini kabul etmeyip de onu şehit ettirdi Böylece beni kötü tanıttı” dedi Hz Hüseyin'in mübarek oğlu Zeynelabidin küçük olduğu için öldürülmedi Kadınlar ve İmamın mübarek başı ile Şam'a gönderildi Mübarek başı, Mısır'da Karafe kabristanında medfundur |
|