Dünden Bugüne Menemen (Kubilay) Olayı |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dünden Bugüne Menemen (Kubilay) OlayıDünden Bugüne Menemen (Kubilay) Olayı Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı 23 Aralık 1930 "Kubilay Olayı", Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biridir Menemen olayının izleri toplumsal bellekten hiç silinmedi Kubilay "devrim şehidi" olarak simgeleşti Adı Mustafa Fehmi Kubilay Baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep Giritli bir ailenin çocuğu 1906 doğumlu Kubilay bir öğretmen Cumhuriyet öğretmeni 1930 yılında İzmir'in Menemen İlçesi'nde askerlik görevini yapıyor O sırada 24 yaşında Bu genç insan, Menemen?de 23 Aralık 1930?da şeriat isteyenler tarafından öldürüldü Olaylara müdahele etmek isteyen iki bekçi de katledildi Genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı, "Menemen Olayı - Kubilay Olayı" olarak tarihe geçti Menemen olayının izleri toplumsal bellekten hiç silinmedi Kubilay "devrim şehidi" olarak simgeleşti MENEMEN OLAYI Derviş Mehmet isminde bir yobaz ve altı silahlı arkadaşı 23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelmişler ve camiye girerek üzerinde dini ibareler yazılı bir bayrakla, camide bulunanları ve merakla cami önüne toplananları, kendileriyle birlik olmaya davet etmişlerdir Derviş Mehmet halka hitap ederek; "Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancak-ı Şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim" diye bağırmıştır Gösteriler ve tekbirlerle dini ibareler bulunan bayrağı Hükümet Konağı önündeki meydana dikmişlerdir Toplanan halkı dağıtıp bu yobazları yakalamaya, mesleği öğretmenlik olan Yedek Asteğmen Kubilay Bey'in askeri müfrezesi görevlendirilmiştir Kubilay Bey, şakilere nasihatta bulunarak; yaptıklarının hatalı, sakıncalı ve kötü bir şey olduğunu belirterek vazgeçmelerini ve dağılmalarını söylemiştir Şakiler buna mavzer kurşunu ile cevap vermişlerdir Kubilay Bey kendisini korumak için tabancasını çekmiş ise de, bir kurşunla yaralanarak yere düşmüş ve gözleri dönmüş canilerden biri, yaralı Kubilay Bey'in üstüne atılarak boğazından kesip başını gövdesinden ayırmıştır Bu arada iki mahalle bekçisini de şehit etmişlerdir Olay yerine yetişen askeri birlik ve jandarmalar şakilerin teslim olmalarını istemiştir Bu isteği reddeden yobazlar ateşle karşılık vermişlerdir Çatışma sonucu Derviş Mehmet ve iki arkadaşı vurularak, ikisi de yaralı ele geçirilmiştir Diğer ikisi de iki gün sonra yakalanmıştır Araştırma sonucu; olayın bölgesel bir nitelik taşımadığı, organize bir şebekenin düzenlediği, Cumhuriyet'i yıkmak amacını güden irticai ve siyasi bir hareket olduğu ortaya çıkmıştır Bunun üzerine Hükümet, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir illerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan etmiştir Yakalananlar muhakemeleri sonunda ağır cezalara çarptırılmışlardır Atatürk'ün Orduya Mesajı 28 Aralık 1930 23 Aralık 1930 Salı günü meydana gelen olay üzerine Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, 28 Aralık?ta orduya başsağlığı mesajı yayınladı İçişleri Bakanı Şükrü Bey (Kaya) ile Ordu Komutanı Fahrettin Paşa (Altay), 27 Aralık?ta, İstanbul?a giderek Dolmabahçe Sarayı?nda Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk?e olay hakkında bilgi verdiler Mustafa Kemal Atatürk, 28 Aralık?ta orduya başsağlığı mesajı yayınladı Atatürk mesajında," Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kublay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır" dedi Atatürk, "Mürtecilerin (gericilerin) gösterdiği vahşet karşısında Menemen?deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtti Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa da aynı tarihte yayımladığı bir tamim ile Atatürk'ün mesajını orduya tebliğ etti Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün, Orduya Mesajı Şöyle: 28 Aralık 1930 Gazinin Orduya Taziyetnamesi Menemen?de ahiren vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit Vekili Kublay Beyin vazife ifa ederken duçar olduğu akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim Kublay Beyin şehadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen?deki ahaliden bazılarının alkışla tavripkâr bulunmaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hâdisedir Vatanı müdafaa için yetiştirilen; dahilî her politika ve ihtilâfın haricinde ve fevkinde muhterem bir vaziyette bulunan Türk zabitinin mürteciler karşısındaki yüksek vazifesi vatandaşlar tarafından yalnız hürmetle karşılandığına şüphe yoktur Menemen?de ahaliden bazılarının hataları bütün milleti müteellim etmiştir İstilânın acılığını tatmış bir muhitte genç ve kahraman Zabit Vekilinin uğradığı tecavüzü milletin bizzat cumhuriyete karşı bir suikast telâkki ettiği ve mütecasirlerle, müşevvikleri, ona göre takip edeceği muhakkaktır Hepimizin dikkatimiz bu mes?eledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkile yerine getirmeğe matuftur Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kublay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Büyük Erkânı Harbiye Reisi Müşir Fevzi Paşa Hazretleri, Şu Tamimle Mektubu Orduya Tebliğ Etmiştir: "Zabit Vekili Kublay Beyin feci bir surette vuku bulan şehadeti münasebetile Reisicumhur Hazretlerinin ordumuza taziyetnameleri sureti aynen yukarıya dercedilmiştir Bütün kıtaat ve müessesatta umum zabit ve neferler muvacehesinde merasimi mahsusa ile okunmasını tamimen tebliğ ederim Yüksek ordumuz hakkında her vakit ızhar buyurulan ve bu defa da pek âli bir surette tecelli eden bu muhabbet ve hlssiyatı âliyeye karşı ordumuzun lâyezal rabıta ve şükranları Reisicumhur Hazretlerine bizzat arzolunmuştur Bu kahraman arkadaşımızın şehadetinden dolayı teessürlerimi ifade ederken, bu aziz şehidin ruhunu tebcilen zati taziyetlerimin de bütün ordu arkadaşlarıma iblâğını ayrıca rica ederim" Başbakan İsmet Paşa'nın (İnönü) Konuşması 1 Ocak 1931 Başbakan İsmet Paşa soru önergesini cevaplandırırken, "Bu hareketler Devlet ve Cumhuriyet aleyhine men tecavüz ve kast mahiyetindedir" dedi Önerge sahibi Mazhar Müfit Bey de, "Kubilay gibi içinde binlerce kişi bulunan ve daima o kara yılanın gırtlağına sarılacak ve daima ezecek ve zehrini saçamıyacak bir hale sokacak bir gençlik vardır" diye konuştu Başbakan, Konuşmasında Şunları Kaydetti: "Siyasette aranılan şey bir takım adamların ve bilhassa politikacıların dini ahar fertlerin hürriyeti aleyhine ve Devletin kanunları aleyhine bir vasıtai taarruz olarak kullanmamalarıdır Memnu olan şey budur Hâdisede görüyoruz ki cehaletleri -bir kısmın cehaleti - olabilir Bir kısmının bilerek tasmimlerile ve cümlesi din elden gidiyor behanesile bu adamlar müteariz bir istikamete sevkolunuyorlar Bu hareketler Devlet ve Cumhuriyet aleyhine men tecavüz ve kast mahiyetindedir" "Dinle dünya işlerinin ayrılması meselesinin ruhu buradadır Lâyik idarede herkes itikat ve vicdaniyetinde her türlü maniadan ve memnuiyetten âzadedir" Başbakan İsmet Paşa'nın konuşmasından sonra, önerge sahibi olarak Denizli Milletvekili Mazhar Müfit Bey söz aldı Mazhar Müfit Bey, şöyle konuştu: "Muhterem şehit Kubilay?ın ruhu müsterih olsun, onun ideali, onun mefküresı olan Cumhuriyet ve inkılâbını kimse tevakkuf ettiremez O daima yürüyecektir ve daima yürüyecektir Çünkü efendiler, Kubilay gibi içinde binlerce kişi bulunan ve daima o kara yılanın gırtlağına sarılacak ve daima ezecek ve zehrini saçamıyacak bir hale sokacak bir gençlik vardır Bütün vatandaşlar müsterih olsun ki Cumhuriyet rejimi ve inkılâp, bu, tevkif edilemez, yürüyecektir, efendiler " Başbakan İsmet Paşa'nın (İnönü), Denizli Milletvekili Mazhar Müfit (Kansu) ve 43 Arkadaşının Verdiği Soru Önergesi Dolayısıyla Yaptığı Konuşma Şöyle: (1 Ocak 1931) BAŞVEKİL İSMET PAŞA (Malatya) - Kânunuevvelin 23 üncü günü Menemen?de hadise vukua geliyor Bu hadise hakkında aldığımız ilk raporlar; dökülen kanlar için bize şiddetli bir teessür ve vak?anın mahiyeti itibarile üç dört betbahtın devlet kanunlarına karşı çılgınca hareketi ve derhal cezalarını görmeleri fikri uyandırdı Müteakip raporlar Kublay Beyin yaralandıktan ve dermansız düşdükten sonra şerirler tarafından tecavüze uğradığını -eleminizi tahrik etmiyeyim, tafsilâtını hepimizin bildiği tarzda- vahşiyane muamele gördüğünü bildirdi Ayni zamanda nazarı dikkatimizi celbetmiş olan şey, hadisede hazır bulunan halkın ilk raporlara göre kayıtsız ve hissiz bir halde seyirci kalmasıdır Bu kadar malûmat bile eşkıyanın dolgunluğunu, husumetlerindeki vahşetin havsalanın almıyacağı derecede köklü olduğunu sonra etrafta bulunan kalabalığın, seyircilerin anlaşılmaz bir haleti ruhiye içinde şaşkın - lehlerine tefsir etmek için - şaşkın bir halde bulunduklarını bize telkin ediyordu Fakat meselenin bu kadarı da ehemmiyetle nazarı dikkatimizi celbetmek için kâfi idi Bundan sonra aldığımız rapor, hadise hakkında bildiğimiz tafsilâttan bir kısmını verir ki seyredenlerden bir kısmının tasvipkâr bir haleti ruhiye gösterdiklerini ilâve ediyordu O zaman bir kaç noktai nazardan hadise bütün intibahımızı açmış, bütün nazarlarımızı kendi üzerine celbetmiş bir hale geldi Kanuna karşı hareket karşısında son kuvvet olmak üzere celbolunan bir asker müfrezesinin başında bulunan 21 - 22 yaşında bir çocuk, hiç vazifesi olmadığı halde, bilâkis kendisini celbeden ihtiyaç ve kendisinin esas san?atı derhal silâhını kullanmağı emrettiği halde onun asaleti, toplnmış olan vatandaşları kan dökmeden nasihatla, ihtarla yola getirmek gayretine sevketmiştir Bu asaletin 21 - 22 yaşında bir gence karşı hazırladığı muamele hiç bir suretle kabul tefsir ve tevil görünmüyordu Hepimiz ailelerimizde yetişdirdiğimlz çocuklardan bir kurban vermiş olduk Hepimiz bu kurbanda vatan için büyük ümitlerle yetiştirilen genç ve kahraman zabitlerden vatandaş elile feda edilmiş bir şehit (vaziyeti) gördük Bir taraftan teessür ve teellüm, zaptolunmaz bir halde iken, diğer taraftarı da Devlet memuru ve Büyük Millet Meclisi karşısında mes?ul adamlar sıfatile, hadisenin mahiyet ve hakikatını tetkik etmek mecburiyetinde bulunduk Bir muhit ne kadar zehirlenmiş olmak lâzımdır ki insanlar temiz tefekkür ve muhakeme kabiliyetinden bu kadar aşağı dereceye düşsünler Hikâyesine tahammül edemediğimiz manzaraların filen vukuunu bu kadar soğuk kanlılıkla seyredebilsinler Sonra Devletin müsellâh kuvvetleri hadiseye çağırılmışken, bu kuvvetlerin ellerindeki silâhın hiç şüphe götürmez kudretlerine, muhakkak işletilmesine karşı bu kadar meydan okur bir haleti ruhiye gösterebilsinler! Müddei umumî derhal işe vaziyet etti İlk temaslardan az zaman zarfında, hakikaten adliyenin gayret ve dirayetile, bir çok hakikatlar meydana çıktı İlk çıkan hakikatlar hadiseyi ika eden çetenin on gündenberi böyle mehdilik fikrini etrafa yaydıklarını, husumet saçtıklarını, sonra uğradıkları bazı köylerde silâhlandıklarını, müzaheret gördüklerini ve Menemen Şehrini daha evvel keşfederek tertiple girdiklerini gösterdi Kezalik tahkikat, bu hadisenin filen ikama on gün evvel başlanmış olduğunu ve fevran üç dört kişi tarafından deruhde edilmiş bir teşebbüs olmayıp daha evvel Manisa?da iki üç aydanberi bir takım içtimalar neticesinde kararlaştırılmış, büyük şehirler arasında gidişler, gelişlerle tanzim olunmuş, sonra bizzat Menemen Şehri içinden bu çetenin geleceğini bilen ve onlar gelince kendilerine müzaheret için bir takım esbap hazırladıklarını söyliyen adamlarla çerçevelenmiş bulunduğunu ifade etti İlk tahkikat bu şekli verince o halde mesele şümullü bir tertibin harekete geçmesi suretinde telâkki olunmak tabii idi Yine görüldü ki adli tahkikatla tesbit olunan bu tertibin hareket safhasında öne sürülen müddeası din davası idi Yani yüzlerce senedenberi dini siyasete alet ittihaz eden bütün hareketlerin bir tekerrürü görülüyordu Elbette bunu tertip edenlerin din perdesi arkasında takip ettikleri bir takım maksatları vardı Bu maksatlardan bir kısmını belki bizzat hareket edenler, cinayet yapanlar ve bu uğurda canlarını verenler biliyordu, bir kısım maksadı belki onlar da bilmiyorlardı Hadise hakkında bu gün bildiklerimiz sureti umumiyede bundan ibarettir Hal için ve ati için alınacak tedbirleri tayin etmek üzere hadiseyi muhtelif cephelerden dikkatli olarak mütalea etmek zarureti vardır Bir defa hale taallûk eden tedbirler için karar vermekte, Hükümet kendisini kat?i vazifeler karşısında gördü Teşkilâtı esasiye; vatan ve Cumhuriyet aleyhinde fiili teşebbüs vukuunu müeyyit kat?i emareler görüldüğü vakit Hükümete bir ay müddetle idarei örfiye ilân edebilmek salâhiyetini veriyor Biz ayni cürümlerden dolayı Adliyenin meseleyi takip ve intaç etmesinde bir tereddüde düşmedik Bilakis Adliyenin ilk günlerde vaziyet edip te meselenin hakikatını meydana çıkarmak için gösterdiği kifayet ve dirayet hakikaten itminan verecek bir surettedir Yüksek bir iktidar ile meseleyi nihayetine kadar Adliyenin takip etmesinde hiç bir mani yoktur Meselenin hususiyeti şu noktadadır ki bir defa hadisenin bütün memlekette husule getirdiği elem ve teessür, sonra davayı süratle intaç etmek için görülen ihtiyaç usulde daha seri bir hattı hareketin ihtiyar edilmesini istilzam ediyordu Ondan sonra askerî ve mülkî bir çok muhatapları olan meselenin bir mahkemede rüyet olunmasındaki hususiyet; davayı sür?atle intaç etmek için ayrıca bir âmil olarak nazarı dikkate alınmak lâzım idi Sonra bilhassa, gizli tertipler ve uzun zamandanberi yapılan müzakereler neticesinde böyle bir hareket tezahur edince evvelemirde bu tertiplerin cereyan etmiş olduğu tahmin olunabilecek yerlerde gizli hareketleri faaliyetten derhal ıskat etmek lâzım geliyordu Tertip Menemen?de bu suretle tezahur edip akamete uğrayınca diğer tarafların ne suretle işlediği, henüz tahkikatla meydana çıkmamıştır Binaenaleyh kat?i ve müstacel tedbir ile muhtemel tertibin heyeti mecmuasını derhal atalete irca etmek mecburiyeti vardır Bu mülâhaza teşkilâtı esasiyenin verdiği salâhiyetin tatbiki ile üç kazada ldarei örfiye ilânını zarurî bir hale soktu İdarei örfiyeyi Büyük Meclisin tasdikına arzettik Bunun üzerine divanı harbi örfi (sefer) ahkâmını tatbik edeceği cihetle bittabi usullerde çok sür?at temin olunacaktır Hadisenin müstacel tedbirlerini böylece arzettikten sonra şimdi meseleyi muhtelif cephelerinden mütalea etmeği vazife addediyorum Meselenin dini siyasete alet ittihaz eden safhasına nazarı dikkatimizi tevcih etmeliyiz Bu safha biraz evvel dediğim gibi yüzlerce seneden beri tekerrür eden safhaların aynidir Cumhuriyetin bidayetten beri takip ettiği, Devlet işlerini din işlerinden ayırmak hattı hareketi, ihtimal ki bundan beş, sekiz sene evvel, din aleyhine bir hattı hareket gibi isnat ve ifsadata mahal verebilirdi Çünkü bu isnadatı asılsız olduğunu gösterecek en mühim ve en mukni âmil, yani zaman, henüz geçmemişti Evvelâ bu propagandayı yapıyorlardı Fakat dünya işlerinden din işleri ayrıldıktan sonra seneler geçti ve vatandaşların itikadat ve vicdaniyetinde aharın her hangi bir müdahalesi, memnuiyeti ve tasarrufu olmadığı sabit oldu Siyasette aranılan şey bir takım adamların ve bilhassa politikacıların dini ahar fertlerin hürriyeti aleyhine ve Devletin kanunları aleyhine bir vasıtai taarruz olarak kullanmamalarıdır Memnu olan şey budur Hâdisede görüyoruz ki cehaletleri -bir kısmın cehaleti - olabilir Bir kısmının bilerek tasmimlerile ve cümlesi din elden gidiyor behanesile bu adamlar müteariz bir istikamete sevkolunuyorlar Bu hareketler Devlet ve Cumhuriyet aleyhine men tecavüz ve kast mahiyetindedir Dinle dünya işlerinin ayrılması meselesinin ruhu buradadır Lâyik idarede herkes itikat ve vicdaniyetinde her türlü maniadan ve memnuiyetten âzadedir Ancak vatandaşlar bunu siyaset vasıtası ittihaz ederek aharı icbar için veya Devletin idaresinde müessir olmak için kullanamazlar İtikat ve vicdaniyatta bu izahatı verirken ilâve etmeliyim ki kanunen memnu olan hareketlerin ihtiyarı ve memnu teşekküllerin faaliyeti kanuna karşı tecavüz ve cürümdür Meselâ tekkelerin seddi kanunen tekarrür etmiş bir vaziyettir Bunların gizli olarak çalışması ve vatandaşları bir takım istikametlere sevketmeleri kendilerinin mesuliyetlerini muciptir Senelerdenberi bu hakikatler kemalile, fi?lî ve amelî olarak anlaşıldıktan sonra, Menemen gibi memleketin gerek umran ve bilhassa irfan itibarile ileri olan bir mıntakasında bu teşekküller nasıl işleyebiliyor? İnsana hüzün veren şey budur Sonra teşekküller mücadeleye sevkettikleri adamları ne derece vahşet ika edebilecek düşük ve aşağı bir seviyeye ilka edebiliyorlar, maksatları neden bu kadar mel?unanedir! Buraları insana intibah ile mülâhaza telkin eden noktalardır Bir çok defa Büyük Mecliste ve efkârı umumiye karşısında bu meseleler münakaşa olunmuştur Sureti umumiyede bilinen şey budur ki bu memlekette cereyan eden hava devlet kuvvetleri örselenebilir, örselenmiştir gibi bir vaziyet ika ederse, müfsitler baş kaldırmak için bu havayı müsait buluyorlar Onun için kanunlar devlet otoritesini, devlet kanunları ve kuvvetlerini her halü kârda masun ve muhterem tutmak için bir çok tedabir derpiş etmişlerdir Menemen hadisesinde mücrim ve mürettiplerin, maksatları için bu derece cesurane hareket ikaına kendilerinde kuvvet hissetmeleri devlet kuvvetlerinde ve Hükümet işlemesinde bir nevi zaiflık görüldüğünün farzolunduğunu reddetmek müşküldür Hakikaten böyle bir hava ve böyle bir manayi müfsitler ve fesat müstaitleri ahvalden çıkarmış olabilirler Arkadaşlar; böyle mevzuları mütalea ve teşrih ederken, lehinde ve aleyhinde olan amillere temas etmek ne kadar nazik olduğunu bilirim Fakat mevzuun ne kadar nezaketi olsa, yine ona temas etmeliyiz Bilhassa mevkii iktidarda olanların gerek parti ve gerek Hükümet itibarile, icraatını tenkit etmek yolunda açılan cereyan, diğer bir takım adamlara artık Hükümetin yerinden kalkamıyacak kadar zaif olduğu kanaatini vermektedir Fakat mevkii iktidarda olanlar Devlet kuvvetleri zaifliyor ve bir takım zararlar ve fesatlar çıkıyor diye tenkit olunmıyacaklar mı? Ne yaparlarsa, ne söylerlerse lâyuhtî mi sayılacaklar? Böyle bir zihniyet, böyle bir hattı hareket, şüphe yoktur ki, lâakal fesadın vereceği neticeleri ve zararları verecektir (Bravo sesleri) Şu halde mesele, memleketin içtimai bünyesinde, iki kutbun ortasını bulabilmektir Öteden beri, hiç olmazsa otuz seneden beri, hallolunmıyan sır da budur Memleketin tahammülü yoktur şekli altında her türlü tahdidatı ve setleri koymak için bir esbabı mucibe bulabiliriz Fakat bu esbabı mucibe diğer taraftan lâyüsel bir vaziyeti en nihayet ihdas etmeğe müstaittir Benim görüşüme göre mesele bir içtimaî mesele, bir çok nazariyatı olmakla beraber, hakikatı halde amelî bir meseledir Amelî tecrübe ve idman meselesi ve amelî terbiye meselesidir Bizim çektiğimiz sıkıntı nedir? Muhalefet havasında, tenkidatta, muhalif neşriyatta memleketin ve Devlet otoritesinin çektiği sıkıntı, memleket alınganlığının suiistimal edilmesidir Nasıl mevkii iktidar sahibi memleketin tahammülü yoktur vesilesini siper ittihaz ederek kendisini lâyuhtî mevkiinde göstermeğe istidatlı ise fırsat ve imkanı bulunca tenkit etmek vaziyetini takınmış olan adam da bütün şahsiyetleri, Devletin bütün kanun ve kuvvetlerini ayak altına almak için hiç bir hudut tanımamaktadır (Doğru sesleri, bravo sesleri) Nazik olan nokta, şahıslara taallûk eden her hangi bir terbiye icabını gözden uzaklaştıran cesaret, basit tabirile namus ticareti, Devlete taallûk eden nokta ise mevkii iktidarda bulunan bir adamı veya adamları çürütmek için gösterilen arzunun, Devletin bizzat kudretlerini ve bütün kanunların ehemmiyetsiz, itibar hakkından mahrum bir seviyeye düşürmek için gösterilen fartı gayret haline gelmesidir Bunun ortası nasıl bulunacak? Bunun ortası, bir defa, zamanla ve tecrübe ile bulunacak ve bu zaman ile tecrübe esnasında kanunları hakkile işletmekte bulunacak; yani bir vatandaş her hangi bir meseleyi tenkit ederken ve her hangi bir meselede Devleti muhatap tutarak o hususta fikirlerini söylerken hangi hududa kadar kendisi memlekete zararı olmıyan bir çerçeve içinde kalabilir, bunu kendisine bir taraftan tecavüz ettiği zaman kanunlar, diğer taraftan da hâdiseler gösterecektir Temenni edelim ki bu dersleri mümkün olduğu süratle almış olalım ve bu husustaki taşkınlıklardan memleket mümkün olduğu kadar az zarar görsün, çünkü her hâdiseden muvafık ve muhalif bir ders çıkarmazsak ve hâdiselerin verdiği derslere karşı gözlerimizi kaparsak, kanunî maniaları, içtimai maniaları daima tartmazsak kendimizi mes?uliyete ilka edecek ve hesaba çekecek bir çok hâdiseler karşısında kalabiliriz Bu noktai nazardan Hükümet neşriyat hususunda derhal alınacak bir tedbir düşünmedi Bilakis hâdisenin verdiği derslerden vatandaşların, hepimizin esaslı olarak istifa edeceğimizi ümit ediyoruz Bilhassa ümit ediyoruz ki namus ticareti, şantaj ve Devlet otoritelerini kasteden neşriyat ve hava, adlî takibatla vatandaşlara hangi hudutlar dahilinde hareket etmek lâzım geldiğini filî ve amelî olarak öğretmiş olacaktır Adlî takibat bu öğretmekte ne kadar muvaffak olursa içtimai nizamın ahengini o kadar çok muhafaza etmiş olur Hâdisede pek ehemmiyetli olan diğer bir noktayı da nazarı dikkatinize arzetmek isterim O da dahilde olan her hangi bir mesele karşısında nihayet bir askeri müfrezeye, orduya müracaat olunduktan sonra bile vatandaşların kayıtsız kalmalarıdır Bunun sebebini size arzedebilirim Başlıca sebep, dahil meselelerde sık, sık ordunun müdahalesine ihtiyaç gösterilmesidir Yani; mülki, idari makamlarımız henüz ellerindeki bütün kuvvetleri kullanmadan orduya müracaat ediyor İkincisi; Askeri müfreze, vazifesinden hariç bir takım müdahalelere sevkolunuyor Askeri müfreze, bir sivil veya bir jandarma müfrezesi değildir Askeri müfreze bir yere gelince onun kumandanı taşkınlık gösteren kalabalık karşısında ne suretle hitap edileceğini, onların nasıl ikna edileceğini düşünmemelidir Onları ikna etmek imkanları kendi san?at ve ihtisası haricindedir Dahilî hadisede askeri müfreze gelinceye kadar bütün bu tertibat, vatandaşlar arasında halledilmiş olmak lâzımdır Demek ki mülki idare ikna edecek, ihtar edecek, tenbih edecek, sivil kuvvetleri ve jandarma kuvvetleri kullanılacak bunların hepsine karşı gelmiş olan mütecaviz nihayet mülki idarenin silâhile yola getirilmiyecek te Askerin silâh kuvvetle kanuna itaata icbar olunacak İşte ancak o zaman asker gelirse vazife gayet basittir, acıdır, fakat basittir Binaenaleyh asker dahil hadiselerde ancak bu hudut dahilinde kullanılabilir Bu suretle bir çok hadiseler vehamet peyda etmeden hallolunabilir Vehamet peyda eden hadiseler asker geldiği zaman onun müdahalesi ile ihtilâta meydan vermeden hallolunur Bu mevzuun muhtelif kanunlarımızdaki temaslarını mezcedip Büyük Meclise ayrıca bir kanun lâyihası takdim etmek istiyoruz Dahil hadiselerde askeri müfrezeler ne gibi ahvalde celbolunur? Ve celp olunduğu zaman karşılıklı vazifeler nelerden ibarettir Bunu gerek vatandaşlar ve gerek bizzat askeri müfrezeler sarahatle bileceklerdir Asıl olan şudur Dahilî hadiselere askerin müdahalesini davet etmekten son hadde kadar içtinap eylemek lâzımdır (Bravo sesleri) Bir diğer ihtiyaç yine nazarı dikkati celbetmiştir O da böyle fevkalâde hadiseler olunca Adliye bir takım usullerini intisar ederek hususi bir hattı hareket takip edebilmelidir Bunu da ayrıca tetkik ettiriyoruz Tabiî elimizde bulunan hadise için değil geniş zamanda sükûnetle mütalea olunarak atide, sureti daimede Adliyenin elinde medarı tatbik olacak bir hüccet bulunsun diye İşte arkadaşlar; Menemen hâdisesi münasebetile Hükûmetin hal için ve ati için vaziyeti nasıl mütalea ettiğini arzetmiş oldum Temennimiz; memlekette bu tarzda gizli tertipler kuran, facialar ikaına, Cumhuriyet aleyhine suikast ikaına teşebbüs edenlerin mahkeme karşısında seri bir surette adalet icabını nefsinde tecrübe etmelerini görmektir Diğer taraftan memleketin heyeti umumiyesinin bu hâdise münasebetile intibahı uyanmış ve gerek hattı hareketimizde gerek kanunlarımızda gerek içtimai münasebetlerde mevcut eksiklikleri meydana çıkarmış olsun Bunların islahında müsbet neticeler alabilelim Şehit Kubilây, ailelerimiz içerisinde, hatıralarımızda, Cumhuriyet için başlı başına hizmet etmiş bir fedakâr olarak yaşıyacaktır Ordunun verdiği bu aziz kurbanın bize ilham ettiği vazifeleri hepimiz dikkatle yerine getirmeliyiz (Alkışlar) MAZHAR MÜFİT B (Denizli) - Arkadaşlar, Menemen hâdisesi hakkında vukubulan sualimize Başvekil Paşa Hazretlerinin verdikleri cevaptan, beyanat ve izahatından menemen hâdisesinin ne suretle zuhur ve nasıl idare edildiğini ve tahkikatın neticesine ıttıla ettik Vak?anın zuhurunda gösterdiği şekle nazaran biz bunun şümullü ve mürettep olduğuna kani idik Başvekil Paşa Hazretlerinin beyanatları da bu kanaatimizi teyit etti Şu halde efendiler, vak?anın şekil ve ârâzına göre bunun fevkalâde vakayi meyanına ithali lâzım gelir Fevkalâde ahvalde tabii ve normal zamanlar için yapılan kavanin acaba kâfi midir, değil midir? Eğer arkadaşlarım, tabii zamanlar için yapılan kanunlar bütün vakayi ve hadisatta, fevkalâde ahvalde de kafi gelseydi, vazu kanun, eksen devletlerde kendi esasI kanunlarında ve bizim de teşkilâtı esasiyemizde olduğu gibi fevkalâde vekayi için bir idarei örfiye ve fevkalâde mahkemeler tesisi lüzumunu hissederek kaydetmezdi, demek oluyor ki, fevkalâde vekayi için behemehal fevkalâde kavanine ihtiyaç vardır Neden efendiler? Bazı böyle fevkalâde vekayi ve ceraim vardır ki onların mütecasirleri, onların şefleri, onu idare eden eller seri olarak derhal ve fakat adiIâne olmak şartile tahkik edilip te cezaya çarptırılması lâzımdır ki ibreti umumiye temin olunabilsin Efendiler, görüyorsunuz ki bu vak?ada yalnız dört beş serseri bir kaç esrarkeşin ferdi ve şahsi hareketi değildir Başvekil Paşanın beyanatından anladık ki üç aydan beri Manisada bu hususta içtimalar oluyor, büyük şehirler arasında gelip gitmeler yapılıyor, tertibat alınıyor; mahalli vak?a olarak Menemen kasabası tesbit ediliyor, orası ile muhabere ediliyor Efendiler; şu halde bu üç ay zarfında cereyan eden bu ahval ve vekayii anlıyacak olan idarei mülkiyemiz nerede idi? Bunun valisi, polisi, zabıtası, jandarma kumandanı yok mu idi? Bu meselede Hükümeti merkeziye ne kadar sür?at ve dirayet göstermişse ve biz onlara ne kadar şükrana borçlu isek maalesef mahalli memurlarından da vazifelerini yapmadığından tekâsül ve ihmallerinden dolayı haklarında bittahkik kanunun hükmünü talep etmek te o kadar hakkı sarihimizdir Efendiler; idarei mülkiye ve bilhassa zabıtanın en büyük mahareti ve liyakati fi?lin vukuundan sonra faili tutmak değil, maharet, o fi?lin vukuundan evvel lâzım gelen vazifeyi yaparak o fl?le meydan vermemektir Zabıtai maniayı mükemmel işletmektir (Bravo sesleri) İdarei mülkiyede güç ve mühim olan nokta budur (Bravo sesleri) Diyorum ki fevkalâde vekayi için fevkalâde kanun ister ve fevkalâde tabiri için de hiç bir zaman ve bilhassa bu vakayı için hiç bir zaman hatırımdan terör veyahut istiklâl mahkemeleri geçmemiştir Paşa Hazretlerinin beyanatından memnuniyetle anladım ki hal için ve istikbal için bazı tedbirler ittihazı lâzımdır Hal için ittihaz olunan tedbirler arasında idarei örfiye vardır Bu lâzımdır alıntı |
|