Tasavvuf Kelimenin Kökeni |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tasavvuf Kelimenin KökeniKelimenin kökeni Arapça tasavvuf kelimesinin hangi kökten geldiği tam olarak bilinmemektedir En çok kabul gören görüşlere göre: Saflaşma anlamında safa kökünden, Yün elbise giyinme anlamında suf kökünden, Peygamberin evinin yanında ikamet eden ve peygamber tarafından yetiştirilen ve oldukça fakir olan Ashab-ı Suffe gibi yaşama anlamında suffe kökünden türemiş olabilir Yün giyime anlamı için delil olarak kullanılan peygamber sözlerinden bir kısmı: Enes bin Malik demiştir ki: "Rasulullah bir kölenin bile davetine gider, merkebe biner ve yün elbise giyerdi" Abdullah bin Mesud'un rivayetine göre Peygamber şöyle söylemiştir: "Allah Teala, Musa ile konuştuğu gün üzerinde yün bir cübbe, yünden yapılmış bir şalvar ve kolları yün bir elbise vardı Ayakkabıları da merkeb derisinden idi" "Suffe ehli; Medine'de durcak yerleri, sığınacak kimseleri olmayan dört yüz civarında erkekten oluşuyordu Sufilerin tekke, zaviye ve rıbatlarda toplanmaları gibi onlar da Mescid-i Nebi'nin etrafındaki hücrelerde birarada yaşıyorlardı Ziraat yapmaya, süt hayvanları ile uğraşmaya ve herhangi bir ticarete vakit ve imkanları yoktu Gündüzleri odun taşıyarak ve hurma çekirdeklerini kırıp öğüterek karınlarını doyurmaya çalışıyor; geceleri ise ibadetle ve Kur'an okumakla meşgul oluyorlardı Şu ayet-i kerimeler onlar hakkında inmişti:" "Rablerinin rızasını dileyerek sabah ve akşam O'na dua eden fakirleri yanından kovma" "Sabah akşam rablerinin rızasını dileyerek O'na dua ve ibadet eden kimselerle beraber sabret, gözünü onlardan ayırma!" Mutasavvıfların tanımları Tasavvuf, Allah'ın, seni sende öldürüp, Kendinde ebediyen diri kılmasıdır (Cüneyd Bağdadi) Tasavvuf ehlinin üç vasfı vardır Toprak gibidir, iyiye de, kötü kimseye de verir Bulut gibidir, her şeyi gölgeler Yağmur gibidir, sevilen kimseyi de, sevilmeyen kimseyi de sular (Harküş Abdülmelk bin Muhammed) Tasavvuf haldir, söz değildir, söz ile ele geçmez (Abdülkadir Geylani) Tasavvuf, Resülullah efendimizin sünnet-i seniyyesine uymak, fazla konuşmayı, fazla yemeği ve fazla uykuyu terk etmektir (Alaüddevle Semnan Ala' Ad-Dawla As-Simnani عء ) Tasavvuf, insanı Allahü tealadan uzaklaştıran şeylerin hepsini terketmektir (Ali ibn Sahl Rabban al-Tabari) İnsana lazım olan önce Ehl-i sünnete uygun inanmak, sonra şerate uymak, daha sonra tasavvuf yolunda yükselmektir (Muhammed Bak-billah) Şimdiye kadar yedi yüz vel, tasavvufun tarifinde türlü sözler söylemişlerdir Bu sözlerin özü, şu noktada toplanabilir: Tasavvuf, vakti, en değerli olan şeye harcamaktır (Ebü Sad Ebü'l-Hayr) Tasavvuf ahlaktan ibarettir Bu bakımdan ahlakı senden yüksek olan, senden daha fazla arınmış demektir (Ebü Bekr el-Kettan) Tasavvuf: Kainatı eksik görmek, hatta daha da ötesi bütün eksikliklerden münezzeh olanı müşahede ederek bu eksik varlıkları hiç görmemektir (Ebü Amr ed-Dımeşk) Tasavvuf; kulun herzaman, o an için kendisine en uygun olan şeyle meşgul olmasıdır (Amr bin Osman el-Mekk) Sufizm Peygamberlerin öğretisinin özüdür Kaynağı ilk insana kadar gider, çünkü tohumu her insanın kalbinde mevcuttur (Salahattin Ali Nader Angha ص ع عÙ? Sufizm) Tohumu Adem zamanında atılmış, filizleri Nuh zamanında oluşmuş ve İbrahim zamanında ise çiçek açmıştır Üzümleri Musa zamanında yetişmiş ve İsa zamanında olgunlaşmış ve Muhammed zamanında ise saf bir şarap haline gelmiştir (Beyazıt Bestami) Tasavvuf islam dinini gerçek manada yaşamak demektirDinin emir ve yasaklarını zorlamadan muhabbetle yapmak demektir Farklı görüşler Ruhu kötü huylardan temizleyip (safa), hakiki bilgiye (yani marifete) ulaşma yoludur Hakiki bilgi ise Allah'ı bilmektir Mistisizm'in İslam özelindeki hali olduğunu iddia edenler olduğu gibi, mistisizmin semavi olmayan Çin-Hindu dinlerinden gelmesi nedeni ile İslam ile tamamen farklı olduğunu iddia edenler de olmuştur Sufizm'in tanımı çeşitli mutasavvıflarca farklı şekillerde yapılmıştır Bu tanımlardan birine göre, Sufizm, insanın akıl yoluyla erişemediği ilah hakikatleri ve gayb alemine ait hakikatleri sezgiyle arama yoludur Hedef, insan-ı kamil olmaktır Bir başka deyişle, Sufizm, İslam inanışına göre, kişiliği kötü huylardan temizleyip, ruhu pak edip, olgun olma (kemale erme) yoludur Muhammed'e dayanan, silsile yolu ile Allah'ı idrake vesile, Peygamber varisi olduğuna inanılan Evliyalar, Mutasavvıflar tarafından, zamana uygun "Hakk'tan aldığını halka sunuş" yolu olarak kabul edilmiş,dinin yalnız fıkıh olmadığı ,İslam'ın İlm Fıkıh,İlm Kelam, Ahlak ve Sufizm olmak üzere dört ana temelden oluştuğu inancı ile Sufizmsiz dinin yaşanamayacağı görüşü Mutasavvıfların ana ilkesi olarak ortaya çıkmıştır Kimilerine göre, sufizm ve tasavvuf aynı şey değildir Sufizm mutasavvıflıktan daha yüksek bir aşamayı ifade eder Mutasavvıflar Sufi olmaya çalışmışlarsa da başaramamışlar, tekkeler, ekoller kurmuşlardır Oysa Sufizm'de ekol yoktur Sufizm Batı Türkistan'da doğmuştur İlk 350 yıldaki sufiler ilhamlı insanlardı, mala mülke değer vermezler, bazen çıkınları bile olmadan gezer ve her gittikleri yeri aydınlatırlardı Batı Türkistan'daki bu ilk sufiler, tarikatçılık gütmedikleri için, tarikat şeyhleri gibi isim yapmamış, tarihe isimsiz nefer olarak geçmişlerdir Sufizm insanın kendisini keşfetme yoludur Dini kurallara bağlı, dogmalarla birlikte çalışan bir olgu değildir "Ben kimim?, nerden geliyorum? ve nereye gideceğim?" sorularını soran kişilerin sufi methodları yoluyla cevap bulabilmeleri mümkündür Sufizmin bilhassa çok önemli iki boyutu vardır : 1Dikey boyut :İç yasamı keşfetme, insanın aslını, özünü bulması, 2Yatay boyut: insanlara hizmet etmek ve dünyevi ilişkileri uyum, güzellik ve sevgi boyutunda ayarlamak( bu boyuta dünya görüşü boyutu diyebiliriz)(Kaynak: Bakınız Mevlana Celaleddin Rumi, Hazret Inayet Han, AM Schimmel) Kimilerine göre, Sufizm 13 yüzyıla dek sürmüş, 14 yüzyıldan itibaren, yerini tasavvufa bırakmıştır Kimilerine göre de, mutasavvıf yolunun hedefine ulaştığı zaman sufi olur Sufizm ile Sufi Tarikatları arasındaki ayrım bugün çoğunlukla bilinmemektedir Sufizm bir yaşam tarzıdır, hayata farklı bir bakıştır Tarikatlar ise Sufizmden kaynaklanan, kurumlaşmış olgulardır Buz ile su ilişkisi gibidir Buz sudan oluşmuştur, ama suyun katılaşmış, donmuş halidir Okyanusla bir testi su benzemeside Sufizmle Tarikatlar arasindaki ilişkiyi gayet güzel anlatmaktadır : Okyanusdan su alıp testiye doldursanız testideki su ne kadar okyanus özelliğini korur ki? (Hazret İnayat Han, Hazreti Mevlana) Kaynak : Wikipedia |
|