Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Doğu Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
elazığ, keban, köyü, ulupınar

Ulupınar Köyü Keban Elazığ

Eski 08-19-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ulupınar Köyü Keban Elazığ



Ulupınar Köyü Keban - Ulupınar Köyü Hakkında - Ulupınar Köyü Tanıtımı -Ulupınar Köyü Resimleri



Köy Muhtarı: NACİYE TURAN

Muhtarlık Erişim Bilgileri:

Telefon:

0 (424) 586 10 55



Elazığ

Bilgiler

Nüfus 129 (2000)

Koordinatlar

Posta Kodu 23700

Alan Kodu 0424

Yönetim

Coğrafi Bölge Doğu Anadolu Bölgesi

İl Elazığ

İlçe Keban

Web Sitesi


Ulupınar, Elazığ ilinin Keban ilçesine bağlı bir köydür



Tarihi


Kürt-Alevi köyüdür


SU,ATEŞ,KURBAN ve AĞAÇ KÜLTÜ: Sayın Hocamız Selahattin BEKKI,bu dört külte göre yayımlamış olduğu yazı dizisinin;İslamiyetle alakası olmadığını,daha önceki dinlerin etkisinde olduğunu üstü kapalı dile getiriyor Dinler üzerinde biraz araştırma yaptımŞamanizmde böyle kültlerin olduğunu gördümHocamız bu araştırmayı yaparken, köyümüzün emekli öğretmeni ve aynı zamanda yazarımız olan Midran YOKUŞ kendilerine eşlik ediyorduKöy eski bir kürt köyüdür Köyümüzün yaşlılarının fikirlerini masaya bıraktığı mp3 ile kayda alarak araştırmalarını sürdürüyorduBu araştırmaları yaparken ben de oradaydımSadece Şeyh ŞADİ (MİHRAP)için şecere bakmaya,Şeyh İbrahim gile gittiklerinde yanında değildim Pir-i Davut için:Musa Kâzım soyundan geldiğini kimse söylemediDedem Hıdır DURSUN'un bana anlattığına göre yaklaşık 500 yıl önce Horasan'dan köyümüze gelip,şu anda bulunduğu yere göçünü kurmuşGeçimini de çanak-çömlek gibi eşyaları yaparak sağlıyormuşÇobanlık yaptığını yeni duyuyorumZaten o dönemde gruplar halinde her bölgede bir sülale hayvancılık yapıyormuşÖrneğin Tamırlar Mevik(mercan Deresi)ve Goman,Delibaltalar-Şakkevb…Pir-i Davut;Pir olduğu için çok sayıda öğrenci yetiştirmişHatta yanında bulunan mezarların da Pirimizin yanında ölünceye kadar hizmet ettiği zatlarmış Ağaçların üzerindeki bezleri sorduğunda ben de naçizhane fikrimi söyledimO dönemlerde elbise çok değerliydikendi elbisesinden bir parça koparmak yoklukta zor olması gerekBu bez parçalarını genelde bekârlarımız bağlar;dilekleri olduğunda da kendiliğinden çözülürmüşElbette araştırmacılar kendi (olmaması lazım) fikirlerini de katanlar vardırŞamanizm dahil olmak üzere,islamiyetten önceki hemen hemen bütün dinlerde renkli bez kullanılması görülmektedir


Bizim köylülerimiz de Horasan’da gelmemiş,Suriye’den Siverek’e oradan da Malatya’nın Bük köyüne ve Elazığ’a gelmişlerdirElazığ’da Tamır Ağa dokuz köy alıyorBirvan’a yerleşiyorlarBenim bildiğim köyler Bızmişen,Aşağı Mişelli ve Birvan…Hayvancılıkla uğraşan Sülaleler bahar olunca Tunceli Erzincan ve hatta Erzurum’a kadar Yaylacılık yapmışlardırDedelerimiz(Alevi dedesi) Erzincan’da geliyorlarmış Daha sonra Bizim köyün Dedeleri Aşağı Mişelli’ye yerleşmişlerYaylada Bir köpek yüzünden kırk iki kişi ölmüşTimurlar soyundan iki kardeş bu olay üzerine yaklaşık yüz elli yıl önce Erzincan’ın Kurutilek ve Geçit köylerine yerleşmişler(bu tarihi kronolojik olarak babadan dedeye doğru sıraladığımızda yüz elli sene yapıyor)Diğer sülaleler den de Maraş’a ve başka illere gidenler vardır Okuma yazma o dönemde erkekler tarafından çok iyi biliniyorduTamır(Timur) Ağa’nın oğullarından Mehmet ağa Keban’da devletle irtibat halindeymişGammotti Ağa ise Köyümüzün sularını taksim ederek Yazılı bir belgeyi günümüze kadar taşımıştırEn son Dedem Hıdır DURSUN ve yaşıtlarının eğitimli olduklarına tanıklık ettimAtatürk’ün Harf Devrimiyle bir gecede profösörleri cahil sınıfında kaldılarsa da yine Babamın dayısı Halit DEMİR yeni alfabeyle Eğitmenlik yapmıştırHer ne kadar yazılı kaynaklarımız yoksa dahi Dilden dile anlatılarımız bizlere ışık olmuştur Başpınarın suyunun öyle deynek vurularak çıkması da sonradan uydurulmuşturÇünkü oralar cünit(sazlık-bataklık)şeklindeymişakarsuyu daha sonra köylülerimiz çalışarak bir değirmen suyu toplamış etrafına duvar örmüş ve bu günümüze (şekli çok az da olsa değiştirilerek) gelmiştirİklim şartları yeni yeni kuraklığa doğru gidiyorBizim çocukluğumuzda o yörelerde en az yirmi çeşme vardıBaşpınarın sağı ve solunda akarsular vardıBuralara ekilen ağaçlarda o günden bu güne yaklaşık dört yüz yıl önce olduğu tahmin ediliyor Mezarların etrafının da taşlarla çevrilmesinin sebebi yerinin belli olması içindiryoksa Mübareklerin boyunun uzunluğundan dolayı değilZaten mezarlarının yerleri bellidirŞeyh Şadi’nin de mezarının yeri bellidirBir oda veya bir ev büyüklüğünde taşlarla çevrilmesi onun evi manasındadırBu sadece bizim köyde değil,gezmiş olduğum başka yerlerde de bu böyledirO dönemde fakirlik vardıEtrafını taşlarla çevirmek yeterli geliyorduŞehirlerde yatırların üzerine ev yapıyorlardıÇünkü o yöreler zengindiSinemilli Yatırımızın da üzeri kendimizi bildik bileli kapalı yapmışlardır Pir-i Davut için söylenen rivayetler ya eksik anlatılmış,ya da Hocamız kendi kafasına göre senaryolaştırmıştırHiç kimse Pirimizin at koşturmayı sevdiğini anlatmamışHala daha etrafta at koşturduğu rivayetleri varRahmetli Zeynel TUNCEL’in tarlasını sürdürdüğünde rüyasına geldiğini ve oraları ekmediği söylenmiştirMehmet KÜÇÜK’ün annesi ve babası bahçelerini gece ay ışığı altında sularken,kalp gözü açık olan annesi:Hey maşallah ne güzel de koşturuyor mübarekDiyerek atın koştuğu yerleri başını sağa sola çevirerek izliyormuşBir çok hastanın da iyi olduğuna şahitlik eden büyüklerimiz vardı Başpınarın suyunun kuruduğu rivayeti doğrudurAncak kim Fırat’a gidip de su getirmiş onu anlamış değilimÇünkü bizim köyün her yöresinde sular vardırFırat nehri bize 15 km Sayın Mehmet TEKİN rivayeti şöyle anlattı:Köylüler her yıl toplu olarak Kurban getirir keser ve orada yer giderlermişKöyde fakir iki aile büyük kurbanları olmadığından,mahçup düşmemek için akşamdan gıdikleri(oğlak)kesip,sabah o şekilde gelmişlerMübarek:gece köylülerin rüyasına girmişKesilen kurbanların sadece o iki fakir ailenin kurbanlarının kabul olduğunu bildirmişBunun üzerine bütün köylüler de gıdik kesmeye başlamışlarGüz öküzü de bilindiği üzere güzün kesilirdiBu öküzün mihrapa(Şeyh Şadi’ye)bir yıl kesildiğini hatırlıyorumAncak öküz kesimi son yıllarda yerini keçilere bıraktığı doğrudurÇünkü teknoloji gelince,öküzün işini traktör yapmaya başladıKöyde kente göç başlayınca hayvancılık ta hızla tükenmeye başladıKöyde ve civar köylerde öküz bulunmayınca yerine kurban olarak keçi kesilmeye başlandı Merhum Zekeriya ÖZMEN’in daha önce de sohbetlerine katılmıştımAnlattığı yılan hikayesini de biraz farklı kaleme almış Hocamızın kaleme aldığı yazının kendi inancı doğrultusunda biraz çarpıtılarak yazılması,sunni mezhebiyle hiçbir bağının olmadığını,dile getirmesi,Ateş,su,kurban ve ağaç kültüyle bağdaştırması Alevilerin Müslümanlıkla hiçbir bağının olmadığını,Şamanizmin devamı olarak göstermeye çalışmasını şu sözleriyle anlıyorum <> Sayın Selahattin BEKKİ maksatlı mı yoksa bilmeden mi şöyle demeye çalışıyor:Bütün aleviler İran Horasan’da gelmiştirya da Türk kelimesi çok kullandığı için Orta Asya’dan gelmiştirBütün aleviler Türk’türÇünkü Türkler İslamiyetten önce Şamanizm dinini uyguluyorlardıHer ne kadar İslamiyeti seçmişlerse dahi sunni meshepteki gibi namaz kılmıyorlar,mevlit okutmuyorlar,bizler gibi kurban bayramında kurban kesmiyorlarvs… Hocamız kahvede Ermenilerin bizim köyde yaşayıp-yaşamadığını sorduBabam dahil herkes evet yaşıyordu dediZekeriya ÖZMEN ise hayır yaşamıyordu dediBunun maksatlı bir soru olduğunu yazı dizisini okuduktan sonra anladımSanırım mum yakma Hıristiyanlarda da olduğundan dolayı,onların etkisi altında kalıp kalmadığımızı dile getirecektiZekeriya dayı hemen tezleri çürüttüSizin yanlışınız varKeban'da Tecrit döneminde kaçanları Hasan Ağa giller iki yıl sakladılarDiyince olay kapandı Sayın Selahattin BEKKİ Hocamızın yazmış olduğu yazılara biraz muhalefet oldukBilemiyorum belki köylülerimiz hocaya veya bana hak vereceklerdirFakat köyde yazılı tarih olmadığı için,büyüklerimizin bizlere anlattığı rivayetlerle anlatmaya çalıştıkHocamızın peşin hükümlü olduğunu dile getirmeye çalıştıkAlevilerin Ermişlerinin bilgili,saf ve peygamber soyundan geldiklerinden dolayı PİR ünvanına ulaştığını,anlatanımız yok muydu ya da biliyor da işine mi gelmiyor bilemiyorum SaygılarımlaFazlı ÖZDEMİR


Kürt kökenli Canbegan Aşiretinden olan atalarımız Suriye'ye gelip yerleşirler Bir süre Suriye'de kaldıktan sonra yaşam koşulları zorlaştığı için 1500 yılarında Suriye'den ayrılan atalarımız Keban'ın doğusunda bugünkü köyümüzün bulunduğu yere kümeler halinde çeşitli yerlere yerleşerek hayvancılıkla uğraşarak geçimlerini sağladılar Aşiretimizin büyük kısmı Adıyaman, ve Konya Cihanbeyli ilçsinde yerleşiktir Çok büyük bir kürt aşiretidir bazı yörelerde alevi iken bazı bölgelerdede sünni inancındadır Köyümüzün çevresindeki diğer çoğu alevi köyleri Türkçe konuşmaktayken köyümüzde Kürtçe konuşulması Kürt kökenimizin en büyük göstergesidir


Yerleştiği alanlar (Mevkiler) Jake Mevkisi Gomedoran Mevkisi Gomepiran Mevkisi Goman Mevkisi Çem Mevkisi


1700 yıllarında kış evlerinin bulunduğu alana yerleşerek toplu halde yaşamaya başladılar Fakat burası yazın çok sıcak olduğu için yaz evleri dediğimiz yerde, herkes yaz evi yaparak burada yazın oturdular Ancak yaşam koşulları çok zor olduğu için, köyden 1800 yıllarında Erzincan ve Maraş yöresine bazı aileler göç ettiler Erzincan'a göç edenler Merkez Geçit köyü kurdular Maraş'a gidenler ise Başpınar Köyünü kurdular Köyde kalanlar çeşitli isimler halinde büyük aileler oluşturdu


Bındalar Çipeller Delibaltalar Dervişler Haci Mehmetler(Abbas Ağa) Hasan Ağalar İbireheler Karasanlar Lafe Giller Memişler Salmanlar Temirler Torsolar


Köyümüzün adı 1960 yılına kadar Birvandı İsim değişikliği ile Çatalelma oldu, 1965 yılından sonra mahkeme Elazığ İl Encümen kararı ile Ulupınar adını aldı


Köyümüz de cilalı taş devrinden günümüze kadar bir çok insan topluluklarının yaşadığı, bu kültürlerin belirtileri Deliktaşta, Başpınarda, Köy Mezarlığında Mihrap göze çarpmaktadır

Kültür

Köyümüz tamamen alevi Kürt olan insanlardan oluşurKürt alevi kültürü yaşanır Dilimiz Kürtçe'dir Köyümüzün mutfağı oldukça fazla yemek çeşidine sahip olmakla birlikte ana yemeklerimiz yaz sebzeleri, et ve bulgura dayalıdır Bahar aylarında hemen hemen her yerde kendiliğinden yetişen pancarlarla başlayan mevsim yemekleri yaza doğru sebzelerin yetişmesiyle her türlü sebze yemeğine yerini bırakır En ünlü sebze yemeğimiz Pırpır (Semizotu) dır Salatası ve yoğurtlusu yapılan bu sebzenin kış aylarında da nohut mercimek ve fasulye ile pişirilerek tüketilir Yetiştirilen domates, dolmalık biber, yarmalık biber, patlıcan ve taze fasulyede kurutularak kış aylarında yenilmek üzere hazırlanır


Ekinlerin derilmesi ve harmanın kaldırılmasından sonra Hedik yapılarak bulgur elde edilir Bulgur yemeklerimizin en önemlileri Kıfte Tıjı (İçli Köfte), Kıfte Pan (Yassı Köfte), Kıfte Dav (Ayranlı Köfte), Kıfte Halima (Sulu Köfte) dir


Köyümüzde eskiden hayvancılığın yaygın olması et yemekleri kültürünü de geliştirmiştir Etli yemeklerimizin başında Etli Bulgur Pilavı gelir Bunun yanı sıra Haşlama, Kavurma ve Çoban Kavurması etli yemeklerimiz arasındadır


Ayrıca Dut Pekmezi, vişne ve üzüm şurubu önemli yiyecek ve içecekler arasında gelir Yine Nışastalı Dut Pestili, Beyaz üzüm pestili ve siyah üzüm pestili yapılır En önemlisi Cevizden ve üzümden yapılan (Sucuk (Orcik) köyümüzün en önemli çerezi sayılır Hatta orcik festivali bile yapılmaktadır Badem ve ceviz de köyümüzün önemli çerezlerindendir

Coğrafya


Doğusunda Çakmak, Güneyinde Piran, Batısında Şina ve Sağdıçlar ve Kuzeyinde Büyükçalı ve Hal Köyleri vardır Elazığ'a 35 km keban'a 12 km mesafede dir Elazığ - Keban yoluna 2 km dir istanbul-Ulupınar arası 1247 km'dir

İklim


Köyün iklimi, karasal iklimi etki alanı içerisindedir

Nüfus

Yıllara göre köy nüfus verileri

2007

2000 129

1997 230

Ekonomi


Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır


Köyde,meyve ve sebze çeşitlilği vardırÇok güzel bir köydürTarım alanları geniştirNem ve toz bulutları çok azdırSaat gecenin 0100'ı iken çocukları bahçelerde saklambaç,tırmanma yarışı yapıyor veya salıncakta sallanıyor iken görebilirsinizBurası turistlerin de dikkatini çekmektedirBaşpınar adı verilen doğal,dağlardan gelen suyu mahalleliye verilmektedirAyrıca her yıl "başpınar günü" adı verilen bir gün vardır Bu özel günde kurban kesilirHerkes değişik yemeklerini biribirine sunarBu da köydeki iletişimi artırıp,hoşgörü ortamı yaratılmasına katkı sağlamaktadırİnsanları sevecen,yardımsever ve Gakkoş'lardır





Kaynak:Vikipedi Özgür Ansiklopedi

Kaynak : Yerel Net

Köyünüze Ait Bilgi ve Resimleri Bu Konu Altında Paylaşabilirsiniz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.