Balıkesirin Gelenek Ve Görenekleri |
08-14-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Balıkesirin Gelenek Ve GörenekleriBalıkesirin gelenekleri, Balıkesir'in gelenek ve görenekleri, Balıkesir örf ve adetleri Balıkesir örf adet gelenek ve görenekleri DOĞUM Çocuk ailenin temelini sağlamlaştıran,neşe sevinç kaynağıdırAncak çocuk sahibi olamayan kadınlar diğer yörelerde olduğu gibi bu yörede de çeşitli yollara başvurmaktadır Bunların başında adak yerlerini ziyaret etmek gelmektedir Ayrıca evde hazırlanan koca karı ilaçları diye tabir ettiğimiz ilaçlarda kullanılmakta ve bu konuda çeşitli inanmalar uygulanmaktadır Yörede doğacak olan çocuğun cinsiyetini saptamak içinde çeşitli yöntemlere başvurulur Bu yöntemlerden birisi ateşe şap atmaktır Şap yanınca kabarmaya başlarsa doğacak çocuk erkek,kabarmazsa kız olacağına inanılır Başka bir yolda gebenin sütünü bir bardak suya damlatmaktır Süt dağılmadan dibe inerse erkek,dağılırsa kız çocuk beklenir Doğacak çocuğun genellikle baba tarafından evin ocağını tüttürecek,soylarını sürdürecek bir erkek çocuk olması istenir Doğumun kolaylaştırmak için de şunlar yapılır: Hocalara tabar verilir Onlarda içine dualar yazarlar Daha sonra tabağın içine su konur ve gebeye içirilir Gebenin örülü saçları,düğmeleri çözülür Evdeki kapıların ve sandıkların kilitleri açılır Ayrıca gebe kadının bağırışlarının başkalarınca duyulması çok günah sayılır Duyanlar günahları bağışlanana dek çocuğun doğmayacağına inanılır Birkaç kez çocuğu olup ta ölen anneler,buna bir çare bulabilmek için kendilerince tedbirler alırlar Bunlardan bazıları şunlardır: Hasan adlı üç çocuktan birer çivi alınır Bunlar demirciye verilir Demirci bunlardan gece yarısı bir bilezik yapar Çocuk doğar doğmaz bu bilezik koluna takılır Gebenin önüne yeni kalaysız bir bakır tepsi konur Çocuk bu bakır tepsinin içine doğar Daha sonra tepsi bir yoksula verilir Hiç çocuğu ölmemiş birkaç anneden,birer parça bez alınır Bunlardan dikilen gömlek,doğar doğmaz çocuğa giydirilir Doğum olduktan sonra doğan bebeğin göbeği kesilirken ebe tarafından bebeğe göbek adı verilir Daha sonra genellikle üç gün içinde çocuğun adı verilir Ailenin büyüğü,yaşlı bir erkek tarafından çocuk kucağa alınır ve kıbleye karşı döner Çocuğun kulağına ezan okur,üç defa da adını söyler Böylece adı verilmiş olur Çocuğa genellikle erkek tarafına öncelik tanınarak büyükannenin yada dedenin adı verilir Çocuğun doğduğu yedinci günde çocuk Mevlidi okunur Mevlide bu mutlu günü kutlamaya gelen yakınlar çağırılır Çocuğun ellerinin doğduğu zamanki durumuna göre geleceğine ilişkin tahminler yürütülür Örneğin elleri kulaklarına doğru kalkmış durumdaysa ileride büyük adam olacağına, göğsünde ise bilgiç olacağına,doğar doğmaz ellerini bir şey arar gibi kımıldatırsa iyi huylu olacağına inanılır Çocuğa meme verilmesi için doğumun üzerinden üç gün geçmiş olması gerekir İlk memeden önce Kur'an üzerinden toz alınır Bu toz çocuğun ağzına ve annesinin memesine sürülür Loğusaya özel bir özen gösterilir ve "al basmasına" uğramaması için çaba harcanır Bu nedenle ölü evinden gelenlerin bir yere uğramadan loğusaya gelmelerinin,kırklar çıkmadan iki loğusanın görüşmesini ve loğusanın yalnız kalmasının sakıncalı olduğuna inanılır Ayrıca loğusa al basmasından korunabilmek için kırmızı kurdele bağlar Otuz gün boyunca anne dışarı çıkmaz Hep evde kalarak bebeğiyle ilgilenir Yirmi yedi veya yirmi dokuzuncu gününde çocuk yıkanır Günün tekli sayılarla bitmesine dikkat edilir Suyun içine bir gümüş,bir altın yüzük atılır Ayrıca bir süpürge çöpünü 29 kez parçalayıp suya atılır Bu suyla önce bebek sonra anne yıkanır Sabahtan yıkanma işlemi bittikten sonra öğleden sonra en yakınlarına kırk uçurmaya giderken genç anne güzel giyinip süslenirse ileride bebek büyüyüp genç kız veya delikanlı olunca, süsün giyiminin yakışacağına inanılır Gidilen yerden geri dönülürken ev sahibi bebeğe,para mendil,yumurta,ekmek vb verilir Yumurta,yumurta gibi güzel olsun,ekmek eli ekmek tutsun, para,parasız kalmasın, mendil;temiz olsun diye verilir Bebek kırk uçurmaya gittiği yerden boş döndürülmez Anne ve bebeği,bütün yakınlarını dolaşarak kırk uçururlar Otuz yedinci yada otuz dokuzuncu günü otuz kırkında işlem tekrarlanır Anne ve bebeği yıkanırlar Yine öğleden sonra en yakınlarından birine gidip kırk kırkını uçururlar Çocuk altı aylık olunca babasının cebinden para aldırılır Çocuğun aldığı paraya göre yorum yapılır Çocuk az para aldıysa ileride nasibinin az olacağına, çok aldıysa nasibinin çok olacağına inanılır Çocuğun aldığı parayla akşam ellerine kına yakılır İsteğe göre bu akşam eğlence de düzenlenirZamanı geldiği halde yürüyemeyen çocuklar sela vakti kollarından tutularak sallanır Eğer yürüyüp de düşüyorsa hamurdan büyükçe bir simit pişirilir Bu simit çocuğun başından aşağıya geçirilir Ayak hizasına geldiğinde parçalanırı ve mahallenin çocuklarına dağıtılır SÜNNET DÜĞÜNÜ Sünnet düğünü erkek çocuğun sünnet ettirilmesinin kutlanmasıdır Sünnet düğününü yapan aile oğlunun sünnet edilmesine duyduğu sevinci,yakınlarıyla bunu kutlayarak paylaşır İslam Dininin gereklerinden olan her erkek çocuğunun sünnet edilmesi halk arasında bazı gelenekleri beraberinde getirmiştir Düğün sahibi düğünden önce bir takım hazırlıklara başlar Daha önceden çağrılan yengeler, Çarşamba günü düğün evine gelerek sünnet çocuğunun karyolasını süsler Perşembe günü yengeler düğün sahibi adına çok yakınlara kına,tanıdıklarına da şekerle sünnet düğününe çağırırlar Düğün evinin erkekleri de çağırılması gereken erkek tanıdıkları Pazar günü sünnet düğününe davet ederler Perşembe veya Cuma günü düğün için ekmek yapılır Aşçı, bulaşıkçı ve tefçi,davulcu tutulur Cumartesi akşamı kadınlar toplanır Mevlit okunur Mevlit bittikten sonra sünnet olacak çocuk ortaya oturtulur ve eline genellikle sırça parmağına kına yakılır Sünnet çocuğuna kınayı yengeler yakar Düğün sahibi yani sünnet çocuğunun annesi kına yakan yengelere iğne oyalı bez örtü verir Orta yerde kına yakılırken sünnet çocuğunun yakınları para takarlar Bir süre sonra kalabalık dağılır Pazar günü davetliler sabah 10-13 civarı verilen davete gelirler Davete gelenlere sofra açılır,yemek verilir Sünnet çocuğuna davetliler para,altın takarlar Davetliler yemeklerini yedikten sonra sünnet çocuğunu gezdirmek için beklerler Bir at getirilerek sünnet çocuğu bu ata bindirilir Atın üstüne duvar halısına benzeyen küçük ipek dokuma halı serilir Atın kulak kısmına kırmız veya mavi krep asılır Bunun yanında havlu,çamaşır vb de asılabilir Bütün bu asılanlar daha sonra atın sahibine kalır Ata bindirilen sünnet çocuğu davul zurna eşliğinde,atın arkasında konvoy oluşturan yakınlarının kullandıkları arabalarla mahalle aralarında gezdirilerek tekrar düğün evine gelinir Daha önce bir yakını tarafından tembihlenen çocuk attan inmez Çocuğun attan inmesi için yakın akrabaları ve babası vaatlerde bulunur Çocuk istediği şeyi almaları için " tamam " dedirtinceye kadar attan inmez Bu pazarlıktan sonra attan inmeye razı olan çocuk attan inerken başından şeker serpilir Attan indirilen çocuk yakınları tarafından sünnet odasına götürülür ve sünnetçi tarafından sünnet edilir Sünnet edilirken çocuğun yanında babası ve yakınları da bulunur Eğer sünnet çocuğu tekse çocuğa arkadaş olacağına inanıldığı için düğün evinin penceresinden aşağıdaki çocuklara doğru horoz uçurulur Kim kaparsa horoz onun olur Sünnetten sonra düğüne çağrılan kadınlar gelir Onlara sofra açılır Yemek verilir Daha sonra tefçi eşliğinde oynarlar Gündüz düğüne gelen kadınlar oynarlar Akşamüstü kalabalık dağılır Akşam yine toplanılır ancak bu kez meydan genç kızlarındır Akşam da genç kızlar oynar Geç saatlerde düğün sona erer ASKERLİK Askerlik çağı gelen ve askerlik kağıdı gelen gençler akrabaları ve komşuları tarafından toplu olarak her öğün ayrı evde olmak üzere yemeğe davet edilirlerHer genç helalleşip evinden ayrılırken işleri yolunda gitsin diye arkasından su dökülürAskere gidecek gençlerle,köy halkı köy meydanında toplanır ve köy imamı çağrılarak dua edilirBu törene gelenler askere gidecek gençlerin cebine para koyarlarGençler askere uğurlandıktan sonra askere giden gençlerin evleri ziyaret edilir Askere giden gencin evine huzur içinde dönmesi için gencin ailesi tarafından "Sıvık hamur"dan saç üzerinde çırpma pişirilerek bu hamur işi komşulara dağıtılırBu olaya "Döndürme" de denilmektedirYörede askerliğini yapmayanlar çocuk ve cahil sayılmaktadır DÜĞÜN Günümüzde artık kırsal kesimde uygulanan bu adetler gün geçtikçe azalmakta ve çağa yenik düşmektedirKırsal kesimde uygulanan evlilik aşamaları şöyledir: Görücü usulüyle kız beğenilirErkek tarafı yakınlarından birkaç kişi dünür olarak görevlendirilirDünürler iki kez kız evine giderlerBirincide iyi karşılanırlarsa ikinci gidişte kızı isterler ve söz kesilirSöz kesmeye "el öpme" denirKız evine oğlan evinden yiyecekler ve giyecekler hediye olarak gönderilirKız evinde verilen davette oğlan evi hazır bulunur ve söz kesimi gerçekleşir Perşembe veya Pazar gününe rastlayan bir gün için nişan tarihine karar verilirNişanda maddi güce göre her iki tarafta hediyeler alır ve nişanda bu hediyeler takdim edilir Oğlan evi düğün yapmaya karar verdiğinde kız evine haber gönderirKarşılıklı düğün hazırlıkları başlarKızın yengeleri kız tarafını,oğlanın yengeleri oğlan tarafını düğüne davet ederlerBuna "düğüne okuma" denirDüğünün başladığı gün kadınlar arası eğlence yapılır ve buna "ikindi kınası" denirErkekler keşkek döğer,kına gezdirir ve misafirleri ağırlarBütün bunlar damadın yakın arkadaşı "sağdıç" ve arkadaşları tarafından yapılırBir de bayraktar vardırBu kişi düğün konvoyunun önünde Türk bayrağını taşıyan kişidirİkinci gün "oturma" adı verilen eğlenceler yapılırBu günün akşamında da "Kına Gecesi" gerçekleştirilirDüğünün ikinci günü davetli evlerden davul zurna eşliğinde hediyeler toplanır Düğün eğlencelerinde kızlar ve erkekler ayrı evlerde toplanarak oyunlar oynanıp,maniler söylenir Düğünün son gününde "Gelin Çıkarma" yani gelin alma gerçekleşirGünün sabahında damadın arkadaşları toplanıp başta bayraktar ve arkasında konuklar ve akrabalarla kız evine giderlerÇalgılar eşliğinde kız evinden dışarı çıkar ve gelinin başına bereket gelmesi amacıyla buğday sepilirBöylece damat evine getirilirBu arada kızın çeyizi de bu düğün kervanıyla birlikte veya daha önce erkek evine taşınır Gelin erkek evine geldikten sonra odasına çıkarılırCamide yatsı namazını kılan ve arkadaşları tarafından eve getirilen damat çeşitli şakalarla birlikte gerdeğe girerBirkaç gün sonra da kız evi ve erkek evinin ziyaretleriyle evlilik töreni sona erer ÖLÜM Ölümünden sonra sırtüstü yatırılan ölüye yapılacak ilk iş ölünün çenesini çekmektir Kollarını yana getirmek ve ayak başparmakların pamuk ipliğiyle bağlamaktır Daha sonra ölü şişip patlamasın diye karnının üzerine kara saplı bir bıçak konur Ölünün bulunduğu odaya kedi girmemesine özellikle dikkat edilir Çünkü ölünün üzerinden atlayan kedinin cadı olacağına inanılır Her hangi bir yerde biri ölünce Azraillin kılıcını testilere soktuğuna inanıldığından,o mahalledeki tüm sular dökülür Bu arada konu-komşu ölü evine ölen kişinin yakınlarına baş sağlığı dilemeye gelirler "Allah taksiratını affetsin", " Allah sabırlık versin" gibi teselli edici dualarla ölünün yakınlarının üzüntülerini paylaşırlar Ellerinden gelen her türlü yardımı yaparlar Bu da halk arasında kötü gününde bile kopmayan bir bağ olduğunu gösterir Ölüm gününün ertesinde,sabah erkenden kefen su ve tabut hazırlanır Bükülmemiş pamuk ipliğiyle mezar ölçüsü alını Bu iplik daha sonra ölüyle birlikte gömülür Ölü erkekse bir erkek,kadınsa bir kadın getirir Su kazanının dibine çöre otu atılır Ateş üflemeden yakılır Su kaynadıktan sonra,yıkayıcı kefen biçer,ölü yıkamaya götürülünce döşeği kaldırılır Yerine bir tabak un konur Daha sonra bu un bir yoksula verilir Su kazanının altında kalan yanmamış odun parçalar ile kül dışarı atılır Böyle yapılmazsa o ailenin ölüyü unutamayacağına sürekli yüreğinin yanacağına inanılır Ölü evden çıktıktan sonra,hemen arkasında dışarıda bulunan çocuklara şeker,bisküvi,ceviz vb dağıtılır,Ayrıca ölünün geri kalan elbiseleri de yoksullara dağıtılır Ayrıca kadınlar ölü evden çıktıktan sonra mevlit okurlar Ölünün gömüldüğü ilk gece tevhit çekilir Daha sonar gece boyunca tebareke okunur Tebarekelerin akşam ile yatsı arasında okunmasına dikkat edilir Yedinci gün mevlit okunur Bu arada üçüncü gün "gödek" denilen lokma pişirilip,yakınlara ve fakirlere dağıtılır Yedi gün boyunca eş dost konu-komşu,tanıdıklar ölü evine yemek getirirler Kırkıncı ve elli ikinci gün yine kadınlar ölü evinde toplanarak mevlit okurlar Cüz okunur,hatim indirilir Mevlide daha fazla kişi çağrılır Genellikle tanıdıklar ve fakirler gelir sofra atılıp yemek verilir O günlerde ölen kişi anıldığı gibi,ayrıca hayırda yapılmış olur |
Balıkesirin Gelenek Ve Görenekleri |
08-14-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Balıkesirin Gelenek Ve GörenekleriBALIKESİR'DE HIDRELLEZ Mevsimlik bayramlarımız içerisinde yer alan ve halkımız arasında baharın başlangıcı olarak kabul edilen Hıdrellez Kültür-Bahar Bayramı her yıl 6 Mayıs günü kutlanmaktadırHıdrellez günü Hızır ve İlyas Peygamberlerin yeryüzünde buluştukları gün olarak kabul edilmektedirBugüne Hızır günü denilmektedir Halk arasında kullanılan takvime göre eskiden yıl ikiye ayrılmaktadır:6 Mayıs'tan 8 Kasım'a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini,8 Mayıs'tan 6 Kasım'a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadırBu yüzden 6 Mayıs günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başlaması ve hayat suyu (ab-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış Hızır'ın yeryüzüne inip zor durumda olan insanlara yardım ettiği gün olması nedeniyle mevsimlik bir bayram olmuştur Hızır inancının yaygın olduğu ülkemizde Hıdrellez Bayramı etkin olarak kutlanmaktadırHıdrellez günü yeşillik alanlarda,su kenarlarında veya türbe, yatır yakınlarında yapılırBu yerlere gidilerek Bahar bayramı coşku içinde kutlanırHıdrellezden önce çeşitli hazırlıklar yapılmaktadırBu hazırlıklar,evin temizliği,üst-baş temizliği,yiyecek içeceklerle ilgili hazırlıklardırHıdrellez gününden önce evler baştan başa temizlenirÇünkü temiz olan evlere Hızır'ın uğrayacağı düşünülürAynı zamanda Hızır'ın eve kolay girip bolluk bereket getirmesi için kapı ve pencereler açık bırakılır Hıdrellez günü ateş yakılırBu gün yaz ayının başladığı gün olarak kabul edildiğinden,kış günlerinin son işaretini yok etmek istenilmektedir Hastalıklardan korunmak isteyenler dua ederek yeşil çimenler üstüne yatarak yuvarlanırlar 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece gül dallarına bozuk paralar kırmızı atlas keselere sarılarak bağlanırÖnümüzdeki yılın bereketli geçmesi istenilmektedir YAĞMUR DUASI Genelde cuma günleri bir türbe yanına gidilerek Yağmur Duası yapılır Duadan önce yemek veya lokma dağıtılırDua yapıldığı sırada eller yere çevrildiği gibi ceketlerde ters giyilirAyrıca bütün çocukların dua edilen yerde olmasına özen gösterilirDuadan sonra herkes elindeki su kaplarıyla birbirlerine su atarBöylece duaların kabul olacağına inanılır Yağmur yağması için yapılan törenlerden biri de "kepçecik"tir12 yaşlarında bir grup çocuk tarafından uygulanan "kepçecik" şöyle yapılır: Anasının ilki olan bir çocuğun bedenine bir hasır dolanır,başına da bir tencere geçirilir Ayakları da çıplak olduğu halde beline bağlanan bir iple çekilerek ev ev gezdirilir Her varılan evde kepçeciğin başına su sepildikten sonra çocuklara yiyecek veya para verilir Kepçeciği gezdiren bu çocuk grubu şu dizeleri özel bir makamla yüksek sesle söylerler: Kepçecik! kepçecik! Kepçeciğe ne gereeeek! Anasınııın ilkiiii! Dam altındaaa! tilkiiii! Altın arabaaa!gümüş tekerleeeek! Gökten rahmeeet!yerden berekeeeet! Veer Allahım ver suluca rahmet! Tören bittikten sonra çocuk grubu topluca topladıkları yiyecekleri yiyip eğlenirler Kısmeti çıkmayan kızların başında kilit açılır Baht açma törenleri yapılır ve bu törene "dağara yüzük atma" denirBalıkesir'de yaygın olan diğer bir gelenekte Çırpılı Dede ve Çömlek Kıran Dede adlarıyla bilinen iki ziyaret yerine gidilmesidirBu yerlere de adaklar yapılır BARANA GELENEĞİ Barana kelimesi Farsça Barhana (Barhane) kelimesinden gelmektedirHalk arasında konak,han gibi anlamlarda kullanılan bu kelime zamanla barana şekline dönüşerek topluluk adı olarak kullanılmıştır Bugün Anadolu'nun çeşitli yörelerinde gezek,oturak,sıra gecesi ve şeker bağlaması gibi adlarla sürdürülen geleneklerle benzerlikler de göstermektedir Esas itibariyle gençlerin kendilerini eğittikleri bir örgütlenme olan Barana'da eğlence bir araçtırDaha sonraları toplumsal değişimlerin etkisiyle eğlence ön plana çıkmıştır Her yıl hasat bitiminde eylül ortası veya ekim başı gibi başlayıp Hıdrelleze kadar devam eden bu gelenek Balıkesir'in Dursunbey İlçesi'nde görülmektedir Hasat bitiminde Barana kurmak isteyen arkadaşlar biraraya gelerek Barana'yı oluştururlarBu aşamada önemli olan Barana'nın ismi ile görev bölümüdürBarana'da beş önemli görev vardırBunlar için seçimler yapılır: a)Patron veya Başkan :Gençler arasında ve toplumda sayılan ve sevilen birisi seçilir b)Hakim veya Başkan Yardımcısı :Başkan olmadığı zaman onun yerine geçer c)Çavuş :Tarafsız ve adaletli birisi seçilir d)Çavuş yardımcıları veya Falakacı:Güçlü kuvvetli ve saygılı kişilerden seçilir Seçimlerin ardından ilk toplantının nerede yapılacağı kararlaştırılırToplantının günü ve yapılan seçilen cep defterine yazılırBarana üyeleri 16 veya 17 kişiden oluşurAyrıca Baranalarada üyeler arasında en fazla üç yaş fark olması gerekmektedirBarana grupları akranlar arasında kurulur İlk toplantı bir evde olmaya başlar ve bu toplantılar kan kardeşliğini sembolize ettiği için "kanlı pilav" olarak ifade edilir Sohbet Övmede ayrıca o geceki ve gelecek toplantının söyleşilerini yapacak kişiler açıklanırSohbetin bir de yargılama bölümü vardırBu bölümde suçlular yargılanır ve suçlarına göre cezalara çarptırılırKumar oynamak,yalan söylemek,sarhoş olmak ve benzeri davranışlar suç sayılmakta ve suçlulara cezaları hemen uygulanmaktadır Gizlilik Barana'nın önemli özelliklerinden biridirSöyleşi yerinin açıklanması yasaktırSohbet ahbapları birbirlerini sevmek,saymak ve birbirlerine yardımcı olmakla yükümlüdürler Baranalar tümüyle toplumsal,ahlaksal ve eğitsel bir kurum niteliğindedirDursunbey Baranası Türk geleneklerini sürdürmektedir |
|