Düzce-Konuralp Beldesi |
08-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Düzce-Konuralp BeldesiKONURALP MÜZESİ 18 Kasım 1994 tarihinde açılan, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerin sergilendiği Konuralp Müzesi'nde, 3 teşhir salonu, 1 laboratuar, 2 depo, 1 konferans salonu, idari kısım ve hizmet odası mevcuttur Müzede 1831 arkeolojik, 456 etnoğrafik ve 3837 adet çeşitli devirlere ait sikke olmak üzere toplam 6124 eser yer alıyor Arkeoloji ve etnoğrafya salonlarında birbirine bağlı duvar vitrinleri yer alan müzenin arkeoloji salonunda 4 adet sikke vitrini bulunuyor ANTİK ŞEHİR: PRUSIAS AD HYPIUM (KONURALP) Düzce'ye bağlı Konuralp beldesinde yer alan antik şehrin tarihi, milattan önce 3 yüzyıla kadar dayanıyor Konuralp ilk olarak tarih sahnesine Hypios adı ile çıkıyor Doğudan batıya uzanan, Küçük Melen ve Tabak Çayları yakınında, ovada son bulan bir tepenin üzerine kurulan kasabanın adı Hypios'dan sonra Kieros olarak anılmaya başlamış Kieros'un tarihi de tam olarak aydınlatılamamıştır Mariandynlere ve Herekleia Devleti'ne karşı harekete geçen Bithynler, kralları 1 Prusias (MÖ283 - MÖ183)'ın eliyle Sangarios'un doğusundaki Kieros'u zaptettiler Buraya Bithyn kolonisi yerleştirerek kısa zamanda eskisine göre daha bayındır hale getiren 1 Prusias, şehri bir çok abidelerle süsledi ve tahkim ettirdikten sonra adını da değiştirdi Böylece Kieros MÖ 2 yüzyıl sonlarında tarih sahnesinden çekildi Burası Kralın adına izafeten “Prusias” ismini aldı Bursa ve Gemlik'deki diğer Prusias şehirlerinden ayırt edilmek için bu yeni kente Prusias Pros Hypios, yani “Melen Kenarındaki Prusias” adı verildi Prusias Pros Hypios, MÖ 74 yılına kadar Bithyn hakimiyetinde yaşadı Kral, 4 Nikomedes, Philopater zamanında, siyasi çalkantılara maruz kaldı Büyük Pontus Kralı Mithridates'in diğer Bithynia şehirleri gibi Prusias Pros Hypios'u istila ederek Pontus hakimiyetine soktu Bithynia Kralı Nikomedes ise ölmeden önce krallığını Romalılar'a vasiyet yolu ile bıraktı MÖ 74'den sonra, Roma hakimiyeti başladı Bu devrede Prusias Pros Hypios, Latin kültürünün tesiri altında kaldı Merkezi Nikomedia olan Bithynia Pontus eyaletinin şehri olarak ve “Prusias ad Hypium” adıyla yaşayışına devam etti Keşfedilen ve Fransız arkeologlardan Georges Perrot'nun ilim alemine kazandırdığı bir kitabeden, Prusias ad Hypium'da on iki kabile ve her birinin iki başının olduğu anlaşılmaktadır Ekonomik hayatın Roma Çağı boyunca canlı olduğu, hemen hemen bütün devlet reislerine ait paralardan ve mimari eserlerden anlaşılmaktadır Şehrin sembolü olan Tanrıça Tyche heykeli ve bu gün Tabak Çayı yatağında toprakla kapanmaya yüz tutan Roma Köprüsü, 3 kemerli ve 10 metre boyundadır Prusias ad Hypium'un ilk çağlarına ait surlardan ise belirli bir iz kalmamıştır Roma Devri, 395'de sona ermiştir Özellikle, imparatorluğun her yerinde olduğu gibi Prusias'da da dini akımların mücadelesi görüldü Zira Hıristiyanlık önce gizli, sonra açıkça, eski ve Roma dini inançlarına meydan okuduğu gibi mağlup etmeyi de başarabilmişti Roma Devri'nin sonlarına doğru, bilinmeyen sebeplerden dolayı İmparator 1 Teheodosius (378-395) 384 ve ya 385'de Paphlogonia ve Bithynia Eyaletleri'nden bazı şehirleri alarak, bunlarla oğlu Honorius'un adını verdiği Honorius Eyaletini kurmuştu Yeni düzenlemede Prusias ad Hypium da bu eyaletin sınırları içinde önemli bir şehir mevkiini koruyabilmişti 535 yılına doğru Prusias (Konuralp), Claudiopolis'ten sonra bölgede ikinci önemli şehir oldu Konuralp'de bulunan Hac işaretli mezar mermerleri de bu devre ait arkeolojik kalıntılardandır 395'de Büyük Theodosius öldü ve Roma İmparatorluğu resmen Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölündü Bu dönemde Prusias ad Hypium da Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarında kaldı Düzce, Osman Gazi'nin beyliği sırasında Türk hakimiyetine katıldı Orhan Gazi'nin mahiyetinde Geyve, Alp Suyu, Karacebüş hisarlarını fetheden Konur Alp, Akçakoca ve Abdurrahman Gazi, Bizans devrinde Regio Tarsia adı verilen Akova'ya akınlara başladı Konuralp, Bolu topraklarına karşı bir sefer düzenlemiş, Düzbazar'ı ele geçirdikten sonra da, şimdi yeri hala belirlenemeyen Uzunca-Bel'de Bizanslılar'la iki gün vuruşmayarak beklemiş ve arkasından son darbeyi vurmuştur Osman Gazi, Düzce Pazarı (yani ovayı) ve Bizans Prusias'ını, Konur Alp'in yönetimine verdi 14 yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren bu bölge Konur Alp ili ve kısaca “Konrapa” diye anılmıştır KONURALP'TEKİ TARİHİ ESERLER ANTİK TİYATRO(40 BASAMAKLAR): Konuralp'in etnik zenginliğini gösteren en önemli kalıntılarından biri de tiyatrosudur Halk arasında 40 Basamaklar olarak da bilinen antik tiyatro, MS birinci yüzyıla kadar yöreye hakim olan Prusias Krallığı döneminin sanatsal zenginliğini gösteren en canlı eserler arasındadır Adı her ne kadar 40 Basamaklar olarak anılsa da, tiyatro ilk zamanlarından bu güne, sahnesi yıkılmış, oturma kademeleri ise yarı yarıya yok olmuş bir eser olarak kalmıştır Tepenin üst kısmına yaslanmış olarak duran tiyatro, yarı daire şeklinde olup, iki ucu kesilmiş , oturma kademeleri yarı daireden daha kısa bir şekil almıştır Güneye bakan tiyatronun uzunluğu 100 metre, genişliği ise 74 metredir Beyaz, sağlam ve mahalli güzel kalkerli taşlardan yapılmıştır Üst kısmındaki oturma kademelerinin yarısı iyi korunabilmiş durumdadır Aslan pençeleri ile süslenmiş olan oturma kademelerini bölümlere ayıran yedi merdiven bulunuyor Sahne binası büyük dikdörtgen şeklinde olan tiyatronun, sağda ve solda bir koridora açılan kemerli geçitleri ile orkestranın bulunduğu kesime geçiliyor Kemerlerden yalnızca en sağdaki, yarı daire şeklinde ve örtülü olanı bugüne kadar ayakta kalmıştır Sahnenin önündeki üç büyük kemerli kapıdan ise bu gün yalnızca biri sağlam olarak duruyor Cephede korniş altında büyük harflerle yazılı Yunanca kitabeden ise küçük bir parçası bugüne kadar muhafaza edilebilmiştir Yaklaşık 2000 yıllık tiyatronun alanı içinde kalan yapıların istimlak edilmesi, Konuralp Belediyesi tarafından çevre düzenlemesi ve aydınlatmasının yapılmasından sonra düzenlenen çeşitli etkinliklerle yeniden canlandırıldı Antik Tiyatro son yıllarda düzenlenen festival ve konserlere de ev sahipliği yapıyor MERMER KÖPRÜ: Konuralp'in batısından geçip, Efteni Gölüne dökülen Tabak Deresi üzerinde; Akçakoca yolu ile Çilimli yol ayrımındaki mermer köprünün bu gün yalnızca 10 metrelik üç kemeri görülebiliyor Beyaz mermer bloklardan ve hiç harç kullanılmadan yapılmış olması köprünün en büyük özelliği olarak tanımlanıyor |
|