Allah’İn İsimleri (Esma-İ Hüsna) |
08-05-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Allah’İn İsimleri (Esma-İ Hüsna)Sual: Esma-i hüsna ne demektir? CEVAP Esmâ-ül hüsna, ü teâlânın güzel isimleri demektir ü teâlânın Tirmizi’de bildirilen 99 ismi şunlardır: 1- : Her ismin vasfını ihtiva eden öz adı Kendinden başka ilah bulunmayan tek Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler Bu bakımdan isminin yerini hiçbir isim tutamaz Bu isim, 'tan başkasına mecazen de verilemez Diğer isimlerinden bazılarının, 'tan başkasına isim olarak verilmesi caizdir 2- Er-Rahmân: Dünyada bütün mahlûkata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden 3- Er-Rahîm:Ahirette, sadece müminlere acıyan, merhamet eden 4- El-Melik:Mülkün, kâinatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan 5- El-Kuddûs:Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdîse lâyık olan 6- Es-Selâm:Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran Cennetteki bahtiyar kullarına selâm eden 7- El-Mü’min:Güven veren, emin kılan, koruyan, iman nurunu veren 8- El-Müheymin:Her şeyi görüp gözeten, her varlığın yaptıklarından haberdar olan 9- El-Azîz:İzzet sahibi, her şeye galip olan, karşı gelinemeyen 10- El-Cebbâr:Azamet ve kudret sahibi Dilediğini yapan ve yaptıran Hükmüne karşı gelinemeyen 11- El-Mütekebbir:Büyüklükte eşi, benzeri yok 12- El-Hâlık:Yaratan, yoktan var eden Varlıkların geçireceği halleri takdir eden 13- El-Bâri:Her şeyi kusursuz ve mütenasip yaratan 14- El-Musavvir:Varlıklara şekil veren ve onları birbirinden farklı özellikte yaratan 15- El-Gaffâr:Günahları örten ve çok mağfiret eden Dilediğini günah işlemekten koruyan 16- El-Kahhâr:Her istediğini yapacak güçte olan, galip ve hâkim 17- El-Vehhâb: Karşılıksız nimetler veren, çok fazla ihsan eden 18- Er-Razzâk:Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan 19- El-Fettâh:Her türlü sıkıntıları gideren 20- El-Alîm: Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi, ezeli ve ebedi ilmi ile en mükemmel bilen 21- El-Kâbıdilediğinin rızkını daraltan, ruhları alan 22- El-Bâsıtilediğinin rızkını genişleten, ruhları veren 23- El-Hâfıd:Kâfir ve facirleri alçaltan 24- Er-Râfi:Şeref verip yükselten 25- El-Mu’ızilediğini aziz eden 26- El-Müzililediğini zillete düşüren, hor ve hakir eden 27- Es-Semi: Her şeyi en iyi işiten, duaları kabul eden 28- El-Basîr: Gizli açık, her şeyi en iyi gören 29- El-Hakem: Mutlak hakim, hakkı bâtıldan ayıran Hikmet sahibi 30- El-Adl:Mutlak adil, yerli yerinde yapan 31- El-Latîf:Her şeye vakıf, lütuf ve ihsan sahibi olan 32- El-Habîr:Her şeyden haberdar Her şeyin gizli taraflarından haberi olan 33- El-Halîm: Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan, hilm sahibi 34- El-Azîm:Büyüklükte benzeri yok Pek yüce 35- El-Gafûr:Affı, mağfireti bol 36- Eş-Şekûr: Az amele, çok sevap veren 37- El-Aliyy: Yüceler yücesi, çok yüce 38- El-Kebîr:Büyüklükte benzeri yok, pek büyük 39- El-Hafîz:Her şeyi koruyucu olan 40- El-Mukît: Rızıkları yaratan 41- El-Hasîb:Kulların hesabını en iyi gören 42- El-Celîl:Celal ve azamet sahibi olan 43- El-Kerîm:Keremi, lütuf ve ihsânı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden 44- Er-Rakîb:Her varlığı, her işi her an gözeten Bütün işleri murakabesi altında bulunduran 45- El-Mucîb: Duaları, istekleri kabul eden 46- El-Vâsi:Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden 47- El-Hakîm:Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan 48- El-Vedûd:İyiliği seven, iyilik edene ihsan eden Sevgiye layık olan 49- El-Mecîd:Nimeti, ihsanı sonsuz, şerefi çok üstün, her türlü övgüye layık bulunan 50- El-Bâis:Mahşerde ölüleri dirilten, Peygamber gönderen 51- Eş-Şehîd:Zamansız, mekansız hiçbir yerde olmayarak her zaman her yerde hazır ve nazır olan 52- El-Hak:Varlığı hiç değişmeden duran Var olan, hakkı ortaya çıkaran 53- El-Vekîl:Kulların işlerini bitiren Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran 54- El-Kaviyy:Kudreti en üstün ve hiç azalmaz 55- El-Metîn:Kuvvet ve kudret menbaı, pek güçlü 56- El-Veliyy:Müslümanların dostu, onları sevip yardım eden 57- El-Hamîd:Her türlü hamd ve senaya layık olan 58- El-Muhsî: Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen 59- El-Mübdi: Maddesiz, örneksiz yaratan 60- El-Muîd:Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan 61- El-Muhyî:İhya eden, yarattıklarına can veren 62- El-Mümît:Her canlıya ölümü tattıran 63- El-Hayy:Ezeli ve ebedi bir hayat ile diri olan 64- El-Kayyûm:Mahlukları varlıkta durduran, zatı ile kaim olan 65- El-Vâcid:Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, hiçbir şeye muhtaç olmayan 66- El-Mâcid: Kadri ve şânı büyük, keremi, ihsanı bol olan 67- El-Vâhid:Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan 68- Es-Samed:Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci 69- El-Kâdirilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan 70- El-Muktedirilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi 71- El-Mukaddimilediğini yükselten, öne geçiren, öne alan 72- El-Muahhirilediğini alçaltan, sona, geriye bırakan 73- El-Evvel:Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan 74- El-Âhir:Ebedi olan, varlığının sonu olmayan 75- Ez-Zâhir: Yarattıkları ile varlığı açık, aşikâr olan, kesin delillerle bilinen 76- El-Bâtın:Aklın tasavvurundan gizli olan 77- El-Vâlî:Bütün kâinatı idare eden, onların işlerini yoluna koyan 78- El-Müteâlî:Son derece yüce olan 79- El-Berr:İyilik ve ihsanı bol olan 80- Et-Tevvâb:Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan 81- El-Müntekım:Asilerin, zalimlerin cezasını veren 82- El-Afüvv:Affı çok olan, günahları mağfiret eden 83- Er-Raûf: Çok merhametli, pek şefkatli 84- Mâlik-ül Mülk:Mülkün, her varlığın sahibi 85- Zül-Celâli vel İkrâm: Celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi 86- El-Muksit:Mazlumların hakkını alan, adaletle hükmeden,her işi birbirine uygun yapan 87- El-Câmi:İki zıttı bir arada bulunduran Kıyamette her mahlûkatı bir araya toplayan 88- El-Ganiyy:İhtiyaçsız, muhtaç olmayan, her şey Ona muhtaç olan 89- El-Mugnî:Müstağni kılan İhtiyaç gideren, zengin eden 90- El-Mâniilemediği şeye mani olan, engelleyen 91- Ed-Dârr:Elem, zarar verenleri yaratan 92- En-Nâfi:Fayda veren şeyleri yaratan 93- En-Nûr: Âlemleri nurlandıran, dilediğine nur veren 94- El-Hâdî:Hidayet veren 95- El-Bedî:Misalsiz, örneksiz harikalar yaratan (Eşi ve benzeri olmayan) 96- El-Bâkî:Varlığının sonu olmayan, ebedi olan 97- El-Vâris:Her şeyin asıl sahibi olan 98- Er-Reşîd:İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren 99- Es-Sabûr:Ceza vermede, acele etmeyen Başka isimler söylemek Sual: ü teâlâya Onun 99 isminden başka bir isim söylemek caiz olur mu? Mesela Padişah, Sultan, Çalap, Hüda gibi isimler caiz olur mu? CEVAP İbadet olmayan yerlerde kullanmak caizdir İbadet olarak kullanılmaz Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, ’ın isimlerinin tevkifi olduğu, yani dinin bildirdiği isimleri söylemek gerektiği, Esma-i hüsnâdan başka isim söylenemeyeceği açıklanmaktadır Şerh-i mevakıfta da, (ü teâlâya yakışan mana ile 99 isminden başka isim söylemek, âlimlerin çoğuna göre caiz değildir) buyuruluyor Yani az da olsa, ü teâlâya yakışan başka isimlerle çağırmanın da caiz olduğunu söyleyen âlimler var demektir Esma-i hüsnâdan olmadığı halde, Mevla, Rab, Nasır, Galip, Ekrem,ü teâlânın ismi olarak Kur'an-ı kerimde kullanılmıştır Hadis-i şeriflerde ise, Hannan, Mennan, Cemil gibi isimler kullanılmıştır (Feraid) Tasavvuf şairi Kuddusi efendi diyor ki: Ey rahmeti bol Padişah, Cürmüm ile geldim sana, Ben eyledim hadsiz günah, Cürmüm ile geldim sana Yunus Emre de, Çalap ve daha başka isimleri ilah manasında, ibadet dışında kullanmıştır Bir çok menkıbede, hükümdar, sultan kelimeleri ibadet dışında kullanılmıştır Âlimlerin kullandıkları isimlerden başka isimleri kullanmamalıdır Esma-i hüsna’yı ezberlemek Sual: Bir arkadaşım dedi ki: “Ebu Hüreyre’den nakledilen bir hadiste, Peygamberimizin (ü teâlânın şu 99 esma-i hüsnasını ihsâ eden, Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır) dediği iddia edilmiştir Ancak, Peygamberimizin, 'a böyle bir sınırlama koyması mümkün değildir Bu hadis sahih değildir Peygamberimiz şöyle söylemiş olabilir: ('ın isimlerinden 99'unu ihsâ eden Cennete girer, sonsuz saadete erişir)Bu arkadaşımın sözünde doğruluk payı var mıdır? CEVAP Yoktur Çünkü o hadis-i şerif, kütüb-i sittenin en kıymetli üç hadis kitabında, yani Buhari, Müslim ve Tirmizi’de vardır O hadis-i şerifi yalan saymak, bu üç büyük âlimi cahil saymak olur Din kitaplarında bu husus açıklanmıştır Herkese Lazım Olan İman kitabında deniyor ki: ü teâlânın isimleri sonsuzdur Bin bir ismi var diye meşhurdur Yani, isimlerinden bin bir tanesini insanlara bildirmiştir Bunlardan 99’una Esma-ül hüsna denir Demek ki ’ın bin bir ismi vardır Ama bunlardan 99’una Esma-i hüsna deniyor Kadı zade Ahmed efendi de, Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, (ü teâlânın 99 ismine Esma-i hüsna denir) diyor Arkadaşın dediği gibi, ’ın isimlerinden 99 unu değil, Peygamber efendimizin bildirdiği 99 ismi ihsâ etmek gerekiyor Yoksa ü teâlânın ismi çoktur Bunlardan rastgele 99’unu değil, bildirilen 99 ismi ihsâ etmek gerekir Burada ihsâ etmek, bu 99 ismi manaları ile birlikte ezberleyip amel etmek demektir Böyle yapan kimse elbette Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır Birkaç örnek verelim: Kerim: Lütfu ve ihsanı bol, çok ikram eden Müslüman da, cömert ve ihsan sahibi olmalı Gaffar: Günahları örten ve çok mağfiret eden Müslümanlar da birbirlerinin kusurlarını görmemeli Razzâk: Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan Bu ismi okurken, rızkı için endişe etmemeli Mütekebbir: Büyüklükte eşi, benzeri yok Bu ismi okurken ü teâlânın azametini ve kibriyâsını düşünerek kibirden uzak durmalı Bunlar gibiEsma-i hüsnadaki isimler okunurken, manalarını düşünmeli ve bunlarla amel etmeli Arkadaşınızın, hadis-i şerif okuyup yanlış anlaması da gösteriyor ki, tefsirden, meal ve hadisten din öğrenilmez Dinimi öğreneyim derken, yanlış anlayıp, dinsiz olup çıkabilir Bu yüzden doğru yazılmış ilmihal kitaplarından dinimizi öğrenmeye çalışmalıyız Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli eserlerinden tercüme edilerek derlenmiş olan, nakli esas alan, en kıymetli ilmihal kitabı Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye son sözünde diyor ki: “Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri, kalb, ruh mütehassısları olup, herkesin bünyesine ve hastalığına ve zamanının zulmetine ve fesadına uygun ruh ilaçlarını, hadis-i şeriflerden seçerek söylemişler ve yazmışlardır Resulullah, dünya eczanesine yüz binlerce ilaç hazırlayan baş tabip olup, Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri de, bu hazır ilaçları, hastaların dertlerine göre dağıtan, emrindeki yardımcı tabipler gibidir Hastalığımızı bilemediğimiz, ilaçları tanımadığımız için, yüz binlerce hadis içinden, kendimize ilaç aramaya kalkarsak, (Allergie) aksi tesir hasıl olarak, cahilliğimizin cezasını çeker, fayda yerine zarar görürüz İşte bunun için, hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimi kendi anladığına göre tefsir eden kâfir olur) buyuruldu Mezhepsizler, bu inceliği anlayamadıkları için, (Herkes Kur’an ve hadis okumalı, dinini bunlardan kendi anlamalı, mezhep kitaplarını okumamalı) diyerek, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının okunmasını yasak ediyorlar Bütün Müslümanları felakete sürüklüyorlar” Hakkıyla bilen Sual: Esma-i hüsnadan olan Alîm ismine tam bilen demek uygun mudur? Bunun gibi Basîr ismine de tam gören demek uygun olur mu? CEVAP Alîmismi Kur’an-ı kerimde yüzden fazla geçiyor Hiçbir tefsirde tam bilen diye bir ifadeye rastlamadık Hemen bütün tefsirlerde, hakkıyla bilen, her şeyin içini ve dışını en mükemmel bilen diye açıklanıyor Alîm, bilen demektir Neyi bilen, her şeyi bilen demektir Nasıl bilendir? Hakkıyla bilen, en iyi bilen demektir Alîm, kısaca her şeyi hakkı ile, en iyi bilen demektir Basîr de gören demektir Neyi gören? Gizli açık her şeyi gören demektir Nasıl görendir? Her şeyin dışını ve içini bir uzuv olmadan müşahede edendir Tam gören ifadesi biraz yavan kalmaktadır Gizli açık her şeyi en iyi gören demek daha uygun olur El Hak ismi Sual: Bazıları, (’ın Hak diye bir ismi yok, ona hak demek şirk olur) diyorlar Biz hep Cenab-ı Hak diyoruz, bu şirk mi oluyor? CEVAP Hayır, şirk değildir El Hak isminin, Esma-i hüsnadan yani ü teâlânın 99 güzel isminden biri olduğu, Tirmizi’deki hadis-i şerifte bildiriliyor El Hak: Varlığı hiç değişmeden duran, var olan, hakkı ortaya çıkaran demektir El Berr ismi Sual: Esma-i hüsnadan El Berr kelimesi El Birr olarak mı yazılır? İkisi arasındaki fark nedir? CEVAP Bu kelime BR olarak yazılır Ber, bir ve bur olarak okunabilir Birr, iyilik demektir Kur'anda çok yerde geçer: Bekara 44, 177, 189; Al-i İmran 92, Maide 2 Tur suresinin 28 âyetinde ise, el-berr-ür-rahim olarak geçmektedir Bu esma-i hüsnadan olan berr'dir Bu berr olarak yazılır Berr, ayrıca kara parçası anlamına da gelir Maide suresinin 96 âyetinde, sayd-ül bahri = deniz avı, sayd-ül berri = Kara avı ifadesi geçer Şu surelerde de kara parçası olarak geçmektedir: 6/59; 6/63; 6/97;10/22; 17/67; 7/68; 17/70; 27/63; 29/65-66; 30/41; 31/32 Burr, buğday demektir Bir hadis-i şerifte, (Buğdayı buğdaya satarken birisi fazla olursa faiz olur) buyuruluyor Vel burru bil burri ifadesi geçiyor (Tirmizi) Şu halde birr, iyilik demektir Berr, Esma-i hüsnadandır, ayrıca kara parçası anlamına da geliyor Vahid ve Ehad Sual: Bir anlamına gelen Vahid ve Ehad kelimeleri arasındaki fark nedir? CEVAP Evet Vahid de, Ehad da (Bir) manasına gelir Birisi sıfat ismi, birisi zat ismidir Vâhid, ü tealanın sıfat isimlerindendir, Esma-i hüsnada bildirilen 99 isminden biridir Vâhid, zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan anlamındadır Bir âyet meali şöyledir: (Elbette ilahınız vahiddir, birdir) [Saffat 4) Ehad de Onun zat ismidir Bir âyet meali şöyledir: (De ki, ehaddir, birdir) [İhlas 1] Burada zatı bakımdan bir demektir Buradaki (Bir) kelimesini sayı bakımından bir gibi anlamamalı Öyle anlaşılırsa madde, cisim gibi anlaşılır Halbuki hiç bir şeye benzemez, hayal edilen şey mahlûktur, O her hayalden farklıdır Mücessime ve Müşebbihe denilen fırkalar, ’ı yürüyen, oturan, madde, cisim gibi görür Bir âyet-i kerime meali şöyledir: (Onun benzeri hiçbir şey yoktur, O hiçbir şeye benzemez) [Şura 11] ismine saygı Sual: ismini saygı ifadesiz yazmak, söylemek caiz midir? CEVAP Selef-i salihin saygı ile söyler ve saygı ile yazardı Terki bid’attir Bir yazıda, bir konuşmada bir defacık olsun saygı ile yazmalı veya söylemelidir! Onun için dilimizi ü teâlâ demeye alıştırmalıyız! ü teâlâ razı olsun Sual: ( razı olsun) denince saygı sözü terkedilmiş olur mu? CEVAP Evet (ü teâlâ, razı olsun) demelidir! Kısaltmalar Sual: Dini yazılarda saygı kelimelerini her seferinde yazmalı mı? (CC, SAV, RA) gibi kısaltma yapmak uygun mu? CEVAP Din kitaplarında diyor ki: ü teâlânın ismini okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince, sübhânallah, tebârekallah, celle-celalüh veya teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak, ilkinde vacip, tekrarında ise müstehaptır Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacip, tekrarında müstehaptır (cc), (sav) (ra) gibi kısaltma yapmak uygun değildir Mirât-i kâinât kitabında diyor ki: Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltarak birkaç harf yazıyorlar Bu doğru değildir Çok sakınmalıdır! Hafife almak tehlikelidir Sual: Kısaltmalar her tarafta kullanılıyor Bir metini okurken (CC) geçtiğinde onu harf bazında söylemiyoruz, yüksek sesle Celle Celalühü diyoruz Bu konuları konuşmakla vaktimizi boşa geçirmiş bulunuruz Bu konular İslam’a göre sivrisinek vızıltılarıdır CEVAP ü teâlânın ismini doğru yazalım, CC yazmayalım demeyi sivrisinek vızıltısı olarak görmek çok tehlikelidir, insanın imanını tehlikeye atabilir Dinde bir şeyi hafife, basite almak tehlikelidir Din kitapları CC yazılmamalı diyor Ama günümüzdeki kimseler yazıyor Her tarafta kullanılması ölçü değildir Ölçü din âlimlerinin bildirdikleridir Sinek vızıltısı olsaydı, din âlimleri bunu kitaplarına yazmazdı Bir söz ile insan küfre düşer, bir söz ile imana gelir Bir söz ile hanım boş olur, bir söz ile elin kızı elin erkeğine hanım olur Küçük harfle yazmak Sual: Lafzatullahı yani kelimesini allah diye baş harfini küçük yazmak küfür mü, yoksa haram mı? Çünkü ’tan başka büyük yok CEVAP Ne küfür, ne haram, ne de mekruhtur İslam harflerinde zaten büyük harf yok Dolayısıyla, Kur'an-ı kerimde ismi küçük harfle yazılır Türkçe’de özel isimlerin büyük harfle yazılması âdet olduğu için, büyük harfle yazıp, yadırganmaya sebep olmamalıdır Yalnız demek Sual: Konuşurken,vaaz ederken, ( diyor ki) demek uygun mu? CEVAP Uygun değildir, saygısızlık olur teâlâ demek de uygun değildir ü teâlâ demelidir ü teâlânın ismini söyleyince, işitince, yazınca, celle-celalüh, teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak birincisinde vacib, tekrarında ise müstehabdır Resulullah efendimizin ismini işitince salevat söylemek de böyledir (Redd-ül-muhtar) Hazret-i Yezdan Sual: Yezdan, Zerdüştlerin iyilik tanrısına verdikleri isim imiş Bu durumda mehter marşında geçen (Kur’anda zafer vaat ediyor, hazret-i Yezdan!) ifadesi uygun mu? CEVAP Mahzuru yoktur Eski İran’ın en büyük dini olan, ateşe tapınmayı kuran Zerdüşt, putların arasından Yezdan ve Ehremen isminde iki uknum tayin etti Yezdan iyilik tanrısı, Ehremen ise kötülük tanrısı veya Yezdan’ın nur, aydınlık, Ehremen’in de zulmet, karanlık olması gibi, benzeri görülmemiş batıl bir inanç ortaya koydu (Cevap Veremedi kitabı) Yezdan, ilah, mevlâ demektir Onlar bu güzel ismi taptıkları şeye koymuşlar Bundan dolayı Yezdan isminin kötü olması gerekmez Putlarına Mevlâ ismini de koyabilirlerdi Bu durumda Mevlâ isminin de kötü olması gerekmezdi Kâinat, bir sanat eseridir Sual: Tabiattaki varlıklar ve kâinat için, sanat eseri demek, için de, sanatçı demek caiz mi? CEVAP Bütün kâinat, tabiattaki her varlık, birer sanat eseridir Böyle söylemenin mahzuru olmaz Bir yaprak parçası, muazzam bir fabrikadır Bir kum tanesi, bir canlı hücre, fennin bugün biraz anlayabildiği ince sanatların birer sergisidir Bugün, fennin buluşları, başarıları diye övündüklerimiz, bu tabiat sanatlarından birkaçını görebilmek ve taklit edebilmek sonucu ortaya çıkmıştır Her sanat eserinin, bir sahibi olur ü teâlâ da, bütün kâinatın sahibidir Onun yaratması, bir sanatçının bir şey yapması, bir eser ortaya çıkarması gibi değildir Bir sanatçının yaptığı eseri de yaratan, yine ü teâlâdır ü teâlâ, bir şeyi yaratmak istediği zaman, ona sadece (Ol) der, o şey hemen var olur ü teâlâ için sanatçı demek ise, caiz olmaz İmam-ı Rabbani hazretleri de, buyuruyor ki: ü teâlânın isimleri, tevkîfîdir, yani dinin sahibinin bildirmesine bağlıdır İslamiyet’in söylediği ismi söylemeli İslamiyet’in bildirmediği isim ne kadar iyi, güzel isim olsa da söylenemez (2/67) ’a sanatkâr demek Sual: ü teala için sanatkâr, mühendis demek caiz midir? CEVAP Değildir; çünkü ü tealanın isimleri tevkifiyyedir Yani dinimizin bildirdiği isimler kullanılır Manası ne kadar güzel olsa da dinin bildirmedikleri kullanılmaz Mesela (İnsanoğlunun mühendisi, kalbini çok muhteşem şekilde yerleştirmiştir) veya (Kâinatın sanatkârı gezegenleri yerli yerine yerleştirmiştir) demek caiz olmaz; fakat ü tealanın sanatı veya ü tealanın mühendisliği denir İkisi farklıdır Birinde, dinin bildirmediği isim söylenmiş oluyor ki, caiz değildir Diğerinde ise, bizzat Onun yaptığı iş söyleniyor Onun sanatı, mühendisliği deniyor Bu caiz oluyor Sun-i ilahi veya sunullah da denir ın eseri, sanatı demektir San’i de denir San’i, yapan, yaratan anlamındadır Âlim ve Alîm isimleri Sual: S Ebediyye’de, (ü teâlâya âlim denir, fakat âlim demek olan fakîh denmez, çünkü İslamiyet ü teâlâya fakîh dememiştir) deniyor Esma-ül-hüsna’da Âlim diye bir isim yok, el-Alîm ismi var ü teâlânın Âlim ismi de mi vardır? CEVAP Evet, vardır Bir âyet-i kerime meali şöyledir: (Gaybı ancak bilir O, Âlim-ül-gayb [gaybı bilen]dir) [Haşr 22] Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri de buyuruyor ki: ü teâlânın isimleri sonsuzdur İnsanlara bildirilen bin bir ismi var diye meşhurdur Bunlardan doksan dokuzuna Esma-ül-hüsna denir (İtikadname) |
|