Allahın İpine Sarılmak |
08-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Allahın İpine Sarılmakİnsanı yeryüzüne gönderen Allah’u Teala onu kullukla mükellef kılmış bu mükellefiyetinde de ona gerekli yollarını göstermiştir Bu yollarını zaman zaman görevlendirdiği ve kitaplar indirdiği resulleri aracılığı ile yaparak gideceği yol konusunda kendisine bir muhayyerlik bırakmamıştır Zamanın ve şartların getirdiği değişimler sonucu resullerin yolundan uzaklaşanlara tekrar olarak bir uyarıcı ve yol göstericiler göndermiş,”Biz uyarıcılar göndermeden hiçbir kavmi helak etmeyiz”(1) diyerek her zaman insanlığı yönlendiren görevlilerin olduğu belirtilmiştirZamanla ayrılığa düşen inananları da çok ciddi bir şekilde uyararak toptan biryere toplanmalarını emrederek; ” Hepiniz topluca Allahın ipine (Kur'ana) sımsıkı sarılın, parçalanmayın Allanın size olan nimetini hatırlayın Hani siz birbi-rinize düşman idiniz de o kalplerinizi birleştirdi ve onun nimetiyle siz kardeş oldunuz Ve siz ateş çukurunun kenarında idiniz de o sizi kur¬tardı Allah doğru yola gelesiniz diye ayetlerini işte böyle açıklar”(2) ” Allah'ın ipi, iman, itaat ve Kur'an-ı Ke¬rim gereğince amel etmektir Çünkü Tirmizî'nin rivayetine göre Peygamber (sa) şöyle buyurmuştur: "Kur'an Allah'ın sapasağlam ipidir, O'nun apaçık nu¬rudur O'nun hayret verici özellikleri bitip tükenmez; insanların ondan bilmele¬ri gereken şeylerin sonu gelmez Defalarca okunup durmasına rağmen eskimez, her kim ona uygun söz söylerse doğru söyler, her kim onunla hükmederse adalet uygular, her kim gereğince amel ederse doğruyu bulur Her kim ona sımsıkı ya¬pışırsa o da dosdoğru yola iletilmiş olur”(3) “ Müfessirlere göre "Allah'ın ipİ"İnden maksat, Kur'an ve İslâm'dır "Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı yapışmak", hep birlikte İslâm dinine inanma¬yı, onu kabul etmeyi ve gereklerini yerine getirmeyi ifade eder Hz Peygamber Kur'an'ı, "Allah'ın gökyüzünden yeryüzüne sarkıtılmış ipidir" diye tarif etmiştir Allah'a karşı gereği gibi saygılı olmak ve müslüman olarak ölebilmek için Allah'ın ipine toptan yapışarak tevhid inancında birleşmek, ayrılıktan uzak durmak ve hayatın sonuna kadar imanı korumak gere¬kir İslâm dini inançta ve amelde birliğe büyük önem verir Bunun içindir ki inanç alanında Allah'ın birliği ilkesini getirdiği gibi, ibadet alanında da hac ve namaz gibi insanları bir araya toplayarak müslümanların birliğini sağlayacak prensipler koymuş, amelî tedbirler almıştır Fert olarak veya bölünmüş gruplar halinde yaşa¬yanların dinlerini ve milliyetlerini korumaları kolay değildir Bunların sosyal, maddî ve manevî baskılar karşısında dayanma güçleri az olduğundan daima din ve milliyetlerini kaybetme tehlikesiyle karşt karşıya bulunurlar Bu tür baskılar pey¬gamberleri bile zor durumlarda bırakmış, bu sebeple Allah'tan ve insanlardan yar¬dım istemeye mecbur kalmışlardır”(4) ”Allah'ın ipinden maksat, İslâm dini veya Kur'an'dır Çünkü Al¬lah'ın Rasûlü «Kur'ân Allah'ın kopmaz ipidir» diye buyurmuştur «Hepiniz birden» tâbiri birlik ve beraberliğin din dahil her saha¬da Müslümanlar için elzem olduğunu belirtiyor Kitap ehli gibi veya İslâm'dan önceki cahiliyet dönemindeki insanlar gibi, tek hedef olan Hak'tan ayrılmak sureti ile ihtilâfa girmeyiniz deniyor”(5) Bu ifadelerin,yani “Toptan Allahın ipine yapışın”sözlerinin günümüz açısından nekadar ehemmiyet arz ettiğini bizleri nelere dikkat etmemiz konusunda uyardığını anlayabiliyoruz "Allanın ipi olan Kur'ana hepiniz sarılınız"Biriniz sarılıpda diğerleriniz seyretmesin Herkes kendisi sarılarak kurtulmaya çalışsınBazıları şeyh efendilerin eline sarılmanın yeterli olacağına inanır Bazılarıda şeyhin eline sarılan halifesinin eline sarılmayı yeterli görürHayır, herkes bizzat kendi eliyle Kur'ana sarılacak Şeyh efendilerin eli, bizi toplum içinde kaybolmuş halde iken bulup, elimizden tutup Kur'ana götüren eldir Çağımızda bazı sapık cereyanlar tasavvuf maskesi altında hareket ediyorlar Kur'anın tefsirini okumayı yasaklayıp kendi kitaplarının okunmasını emreden, Kur'ana değil kendisine sımsıkı sarılmayı emreden in¬sanlar var Şerlerinden Aîlaha sığınırız(6)Rabbimizin toptan diyerek tüm muhataplarını ikaz edip uyardığı halde ve herkesin rehber olarak kitabımızı kabul etmesine rağmen şu anki bölünmüş ve parçalanmışlıkla bu ikazın manasının ne kadar anlam ifade ettiğini daha kolay ve bariz anlayabiliyoruz Allah’ın nimetini hatırlamak: “Âyet-i kerimede zikredilen "Allahın nimeti'nden maksat, İsi amin, mü-minleri kaynaştırması ve bir araya getirmesidir Ayette zikredilen "Düşmanlık"tan maksat ise savaş düşmanlığıdır Zira bu âyet-i kerime, müslüman olma¬dan önce yüz yıl birbirlerini yok edercesine savşan Evs ve Hazreç kabile¬lerine işaret etmektedir İslam gelince, birbirleriyle savaşan bu iki kabile İslama girip kardeş olmuşlar ve öteden beri süregelen savaşa son vermişlerdir”(7)” Cenâb-ı Hakk'ın "İşte Onun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz" buyruğu, onlar arasında İslam'¬dan sonra carî olan bütün güzel davranış ve muame¬lelerin Allah'ın lütfuyla meydana geldiğine delâlet etmektedir Çünkü onların kalbinde bu vesileyi yaratan Cenâb-ı Hak'tır Bu sebep ise, Allah'tan meydana gelen ve iyi fiilin meydana gelmesine sebep olan bir nimettir Bu da, fiillerin yaratılması konusundaki, Mu'tezile'nin görüşünü iptal eder Ka'bî şöyle demiştir: "Bu, hidâyet, beyân, sakındırma, marifet ve lütuflar ile meydana gelir”( Aynı şekilde O'nun ipine sarılmak (birinci temel esas) ve kalplerinin arasını uzlaştırmak (ikinci temel esas) suretiyle kardeş olmaları sayesinde, düşmek üzere oldukları ateşin kenarında onları kurtarmasından dolayı yüce Allah üzerlerindeki nimetini hatırlatıyor”(9) Bu nimetle Araplar “ İslâm'dan sonra içinden çıktıkları dehşet verici duruma işaret etmektedir İslâm'dan önce Arap kabileleri düşman kamplara bölünmüştü ve bu kamplar incir çekirdeğini doldurmaz nedenler için savaş yapıyorlardı İnsan hayatı kutsiyetini kaybetmişti ve insanlar vicdansızca öldürülüyordu Eğer İslâm lütfedip onları kurtarmasıydı, düşmanlık ateşi tüm Arabistan'ı yakabilirdi Bu lütuf, bu ayetlerin nazil olduğu dönemde Medine'de elle tutulur bir şekilde gözlenebiliyordu Yıllardan beri birbirine düşman olan, kanlı savaşlar yapan ve birbirlerine vahşi saldırılarda bulunan Evs ve Hazrec kabileleri İslâm'ı kabul ettikten sonra birbirleriyle kardeş olmuşlardı Sadece bununla da kalmamış, tarihte hiç eşine rastlanmayacak bir şekilde Mekke'den gelen muhacirlerin rahat etmesi için emsalsiz fedakârlıklar yapmışlardı”(10)Çeşitli tefsirlerde beyan edildiği gibi, ”Allahın nimeti”,düşman olanların islamla kaynaşması ve yek vücut olmasıdır(11)Allahın nimetine her zaman mazhar olan kulları,gerğinide yerine getirmek zorundadır Nimetlerle mükafatlandırıldığımız dünya hayatında,nimetlerden dolayıda hesaba çekileceğimiz muhkem naslarla sabittir kulluk görevinin kendimizce kabul edilmesi ve bu nimete şükür imtihanın ömrümüzce süreceği bize sağlam haberlerle bildirilmiştir Ateş çukurun kenarındamıyız: "…Hani siz bir ateş kuyusunun tam kenarında iken O sizi oraya düşmekten kurtardı" “Kur'an-ı kerim duyguların ve bağların kaynağı olan "kalbe" dayanmakta, "aranızı uzlaştırdı" demeyip "kalplerinizi uzlaştırdı" demek suretiyle derin noktalara nüfuz etmektedir Böylece kalpleri, Allah'ın misakı, ahdi ve eli altında görünümüyle tasvir ediyor Ayrıca içinde bulundukları durumu resmederek canlı ve beraberinde kalpleri süsleyen hareket halindeki bir sahne şeklinde gözler önüne sermektedir "Siz bir ateş kuyusunun tam kenarında iken" Ateşten bir uçurumun içine düşme hareketi meydana gelirken kalpler Allah'ın elini görüp O'na tutunarak kurtuluyorlar, uzanıp Allah'ın ipine sarılıyorlar Tehlike ve dehşetten sonra kurtuluş manzarası Bu, beraberinde kalpleri ürpertip titreterek sürükleyen canlı ve hareketli bir sahnedir Neredeyse gözler, bu sahneyi nesillerin gerisinden izleyebilecek gibi oluyor(12) Her inananın şiddetle düşünmek ve tefekkür etmek zorunda olduğu en önemli konuların başında,yukarıdaki ayet gelmelidir”Acaba ateş çukurunun kenarındamıyız? ”Bir imtihan için geldiğimiz ve belli süre kalacağımız şu dünya aleminde,bu ateş çukurunun kenarından nasıl kurtulabiliriz?Kurtulmak için ne gibi gayretlerimiz olmalı,neler yapmalıyız? Bu konuda da bize yine Allahın bir nimeti olan K ur’anı Kerim yol göstermektedir En kısa olarak Asr Suresi bu konunun bir özeti gibidirBütün insanların hüsranda olduğunu kurtuluşunsa ifade edilen kişilerin olacağı beyan edilmiştir Buna benzer birçok muhkem haberlerle kişiler uyrılmakta, aynı zamanda birazda tehdit vari olarak ateş çukuru hatırlatılmaktadır Şimdi tekrar düşünecek olursak; acaba bizlerde ateş çukurunun kenarındamıyız?Kurtulmak için çabamız varmıdır? Kaynaklar: 1) Şuar-208 2) Ali İmran-103 3)Vehbe Zuhayli Tefsirül Münir c-2 s-293 4)Kuran Yolu Tefsiri c-1 s-477 5)Ali Arslan Büyük Kuran Tefsiri c-3 s-7 6)Mahmut Toptaş Şifa Tefsiri c-2 s-107 7)Tefsiri Taberi c-2 Fahruddini Razii Tefsiri Kebir c-6 s-517 9)Seyyit Kutup Fizilal 10)Mevdudi Tefhim c-1 s-283 11)Saffetüt tefasir c-1 s-412 12)Seyyit Kutup age YAKUP DÖĞER |
|