Câfer-İ Sâdık Hazretleri |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Câfer-İ Sâdık HazretleriZeyd isminde bir adam vardı Câfer-i Sâdık hazretlerine çok îtirâzda bulunurdu Bir gün Câfer-i Sâdık’a bu adamdan bahsettiler Câfer-i Sâdık hazretleri, Ehl-i beytten olup, “Oniki İmam”ın altıncısı, “Silsile-i aliyye”nin dördüncüsüdür Babası Muhammed Bâkır, dedesinin dedesi Hazret-i Ali’dir “BANA BİR ELBİSE GÖNDER!” Câfer-i Sâdık hazretleri duâsı makbûl bir zat idi Allahü teâlâdan bir şey istediğinde daha sözü bitmeden isteği verilirdi Bir gün yalnız başına yolda gidiyordu Kendisini sevenlerden biri de arkasından yürüyordu Bir ara Câfer-i Sâdık hazretleri; “Yâ Rabbî! Elbisem yoktur, bana elbise gönder” dedi Âniden bir paket içinde elbise geldi Arkadan tâkip eden zât evlerine kadar geldi Hazret-i İmâma; “Yâ efendim siz duâ ederken ben de âmin dedim Eski elbiselerinizi bana verin” dedi Bu söz Câfer-i Sâdık hazretlerinin hoşuna gitti ve elbiselerini ona verdi Bir şahıs, İmâm-ı Câfer hazretlerinden, Allahü teâlânın kendisine çok mal verip, çok hac yapması için duâ buyurmasını istedi O da; “Yâ Rabbî! Buna elli hac yapacak kadar mal ver!” diye duâ etti O şahıs elli hac yaptı Elli birinci hac için Cühfe denilen yerde gusül edecekti Sel geldi ve orada vefât etti Dâvüd bin Alî bin Abdüllah bin Abbâs, İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık’ın “radıyallahü anh” kölelerinden birini öldürdü ve mâlını aldı Ca’fer-i Sâdık hazretleri, Dâvüd’ün yanına gidip, “Kölemi öldürdün ve mâlımı gasbettin Sana bedduâ edersem görürsün” dedi Dâvüd bin Alî “Beni bedduâ ile mi korkutuyorsun?” diyerek, alay etti Ca’fer-i Sâdık evine gidip, bütün geceyi ibâdet ile geçirdi Seher vakti Dâvüd bin Alî’ye bedduâ ettiğini işittiler Aradan bir sâat geçmeden Dâvüd bin Alî öldürüldü “EĞER BÖYLE BİR ŞEY VARSA!” Hakem bin Abbâs-ı Kelbî buyuruyor ki: “Benim Zeyd isminde bir amcam var idi O, Câfer-i Sâdık hazretlerine çok îtirâzda bulunurdu Bir gün bir hurma mevzuu açıldı Yine çok îtirâzda bulundu ve; Câfer-i Sâdık nerede, böyle işler nerede?” dedi Câfer-i Sâdık’ın bu sözden haberi oldu ve şöyle buyurdu: “Yâ Zeyd-i Kelbî, eğer böyle bir şey varsa, Allahü teâlâ sana, kelb büyüklüğünde bir hayvan musallat etsin ki o hayvan seni helâk etsin” Bir gün Zeyd bir yere giderken, yolda köpek büyüklüğünde bir arslan saldırdı ve onu öldürüp ciğerlerini söktü Bu olaydan sonra kimse Câfer-i Sâdık hazretlerine îtirâzda bulunmadı |
Câfer-İ Sâdık Hazretleri |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Câfer-İ Sâdık HazretleriCafer-i Sadık hazretleri naklen şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) eshabıyla birlikte iki dağ arasındaki yoldan geçerken şöyle buyurdular: -Şimdi karşınıza, şeytanın kendisine üç gün yaklaşmadığı bir şahıs çıkacaktır Çok geçmeden derisi kemiklerine yapışan, gözleri çukura inen ve çok yeşillik yediğinden dolayı dudakları yeşil olan bir bedevi gözüktü Yakına gelince: -Peygamber kimdir? diye sordu Peygamber Efendimizi ona gösterdiklerinde, huzura gelerek: -Ya Resulallah! İslam’ı bana öğret! dedi Peygamber Efendimiz buyurdular ki: -De ki: “Eşhedü en lâ ilahe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resulühu” Bedevi bu şehadeti ikrar etti Resulullah Efendimiz: -Beş vakit namazlarını kılmalısın; ramazan ayı orucunu tutmalısın! Bedevi: -Kabul ediyorum Resulullah Efendimiz: -Hac amellerini yapman, zekatını vermen ve cenabet guslü dökmen gerekir! Bedevi: -Kabul ettim Peygamber Efendimiz ve eshabı, söz konusu bedevi İslam’ı kabul ettikten sonra kendi yollarına devam ettiler Bir miktar yol katettikten sonra göçebe bedevinin devesi kafileden geriye kaldı Peygamber Efendimiz onu göremeyince durup sordu Eshâb-ı kiram: -Onun devesi iyi hareket edemediğinden dolayı kafileden geri kaldı, dediler Müslümanlar geri dönerek onu aramaya koyuldular Nihayet onu ordunun arkasında buldular Onun devesinin ayağı bir farenin yuvasına geçerek hem devenin ve hem de onun boynu kırılmıştı; ikisi de orada can vermişlerdi “ONU HURİLER KARŞILADI” Peygamber Efendimiz orada bir çadır kurmalarını ve ona gusül vermelerini emretti Daha sonra kendisi çadıra girerek onu kefenledi Peygamber Efendimiz alnından ter döküldüğü halde çadırdan dışarı çıkarak şöyle buyurdular: -Bu bedevi aç olduğu bir halde dünyadan göçtü; o, iman edip imanını zulümle karıştırmayan kimselerdendir; o, tertemiz bir imanla dünyadan ayrıldı İşte bundan dolayı huriler cennet meyveleriyle onu karşılamaya geldiler; onun etrafını sararak şöyle diyorlar: “Ya Resulallah! Siz aracı olunuz da bu adam cennette bizimle evlensin ve biz onun eşi olalım” |
|