Deyimler Sözlüğü-Z- |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-Z-Kaynak:Türkceciler Deyimler Sözlüğü eyimler Sözlüğü-Z-[/url] Zahmet çekmek: Sıkıntı güçlük yorgunluk ve eziyetlere katlanmak"Senin adam olman için az zahmet çekmedim ben" Zahmete sokmak: Birine sıkıntı güçlük ve yorgunluk vermek; masraf ettirmek"Adamcağızı durup dururken zahmete sokmuşsunuz" Zaman kazanmak: Birini oyalayarak ihtiyacı olduğu zamanı mümkün olduğunca uzatmaya çalışmak Zaman kollamak: 1 Uygun bir fırsat beklemek 2 Bir işin sırasını beklemek"Zamanını kolla öyle gir işe zamansız girip de rezil olma" Zaman öldürmek: Kimi şeylerle uğraşarak belli bir zamanın geçmesini sağlamak boş şeylerle vakit geçirmek"Burda beklemekle zaman öldürüyoruz beyler" Zaman vermek: Bir iş için belli bir süre ayırmak"Bana biraz zaman verirseniz gidip onu çağırabilirim" Zaman zaman: Belli olmayan zamanlarda ara sıra"Zaman zaman o da aramıza katılırdı" Zamane çocuğu: Eski nesile göre hayli yadırganacak davranışlarda bulunup sözler sarf eden kimse"Zamane çocuğu ne olacak" Zar tutmak: Tavla oyununda istediği sayıyı getirmek için atmadan önce zarlara parmaklar arasında belli bir biçim verip öyle atmak Zart zurt etmek: Bağırıp çağırarak yükseklerden atıp tutarak çıkışmak; kendini büyük göstererek kaba kuvvet gösterisinde bulunmak Zar zor: 1 Güçlükle zorla 2 "Ucu ucuna kıt kanaat istenilen ölçüye ancak yaklaşabildi" anlamında kullanılır"Zar zor getirdik adamı" Zehir etmek: Bir şeyin tadını kaçırmak iyiyken kötü duruma sokmak"Yediğim şu yemeği zehir ettiniz bana" Zehir zemberek: İnsanın içine işleyen onurunu zedeleyen çok acı söz Zembereği boşanmak: 1 Saatin zembereği kurulmaz duruma gelmek 2 Kendini tutamayarak uzun uzun gülmek Zemheri zürafası (gibi): Kışın ince elbise giyip gezenler için söylenir Zemin hazırlamak: Bir işin gerçekleştirilmesi için uygun ortam hazırlamak meydana getirmek Zemzemle yıkanmış olmak: Biri ötekine göre çok daha iyi nitelikte olmak Zerre kadar: Hiç denecek kadar az"Onu zerre kadar sevmiyorum" Zevahiri kurtarmak: Bir işi gereği gibi değil de üstünkörü yapmak ve böylece söz gelmesini önlemek görünüşü kurtarmak"Bu girişimimizle zevahiri kurtardık daha ne istiyorsun?" Zeval bulmak: Son bulmak bozulup yok olmak çökmek Zeval vermemek: Zarar ziyan vermemek korumak" kimseye zeval vermesin" Zevkten dört köşe olmak: Çok mutlu olduğu anlaşılmak çok sevinip keyiflenmek ve aşırı zevk duymak"Takımı galip gelince zevkten dört köşe oldu" Zevkine varmak: Bir şeyin tadını alabilmek çıkarmak ve duymak; inceliklerini görebilmek"O sabah manzaranın zevkine vardık" Zevkini çıkarmak: Bir şeyin tadından güzelliğinden olabildiğince yararlanabilmek"Gelin şu gezinin zevkini çıkaralım" Zeytinyağı gibi üste çıkmak: Bir konuda haksız olduğunu kabullenmeyerek kurnazlıkla kendini haklı ya da suçsuz çıkarmaya çalışmak |
Deyimler Sözlüğü-Z- |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-Z-Zıddına gitmek: Karşısındakini sinirlendirmek sinirini bozmak; bir şeyin tersine hareket etmek"Niçin devamlı benim zıddıma gidiyorsun" Zılgıt yemek: Azarlanmak paylanmak"Senin yüzünden öğretmenden zılgıt yedik" Zınk diye durmak: Birdenbire aniden durmak"Önümdeki adam zınk diye durunca ne yapacağımı şaşırdım" Zırnık (bile) vermemek: Az da olsa en ufak bir şey de olsa vermemek"Ona bu mirastan zırnık bile koklatmayacağım" Zıvanadan çıkmak: 1 Çok sinirlenip öfkelenmek taşkınca hareketlerde bulunmak 2 Delirmek aklını oynatmak"Biraz daha konuşup da beni zıvanadan çıkarmayın!" Zihin açıklığı: İyi sağlıklı düşünebilme gücü"Sana `tan zihin açıklığı dilerim" Zifiri karanlık: Çok karanlık"Zifiri karanlıkta yola çıktık" Zihni bulanmak (karışmak): Sağlıklı düşünemez olmak olaylar arasındaki bağlantıyı kaybetmek ne yapacağını şaşırmak"Bir anda zihnim bulandı saçmalamaktan korkup konuşmayı yarıda kestim" Zihnini bulandırmak: 1 Kuşkulandırmak 2 Düşünemez hâle getirmek Zihnini çelmek: 1 Bir kimseyi yanıltmak 2 Kandırıp baştan çıkarmak Zihnini kurcalamak: Aklına takılan bir şeyi anlamaya kavramaya çalışmak"Akşamki mesele zihnimi kurcalayıp duruyor" Zihnini oynatmak: Çıldırmak aklını yitirip delirmek"Sen zihnini mi oynattın?" Zil takıp oynamak: Çok sevinmek Zimmetine geçirmek: 1 Kendine mal etmek 2 Bir hesabı birinin borcuna eklemek"Devletin onca malını zimmetine geçirmiş" Zincire vurmak: Prangaya vurmak (mahkûmu)"Bütün esirleri zincire vurup zindana atmışlardı" Zindan kesilmek: 1 Çok karanlık duruma gelmek 2 Yaşanılan yer çok sıkıntı verici yaşanılamayacak derecede kötü hâle gelmek Ziyafet çekmek: Konukları yemek vererek ağırlamak"Düğünümde bir ziyafet bile çekemedim" Ziyan etmek: Yersiz boş yere harcamak"O kadar ekmeği ziyan etmeye utanmıyor musun?" Ziyanı yok: "Önemli değil önemi yok!" anlamında kullanılır Ziyaret etmek: Birini görmeye biriyle görüşmeye bir yeri görmeye gitmek"Hastaları ziyaret etmek görevlerimiz arasındadır" Zokayı yutmak: Aldatılıp zarara sokulmak Zora binmek: İş güçleşmek ancak zor kullanarak halledilecek hâle gelmek"Bir yolunu bulun sakın işi zora bindirmeyin" Zora gelmemek: Sıkıntıya ve baskıya katlanamamak güçlüğe sabredememek"Zora gelemem ben lütfen ısrar etmeyin!" Zorun ne?: "Ne istiyorsun amacın ne?" anlamında kullanılır Zoru olmak: Kendisini zorlayan bir sıkıntısı derdi olmak"Adamın bir zoru olduğu yüzünden belliydi" Zurnanın zırt dediği yer: Yapılmakta olan işin en hassas en önemli en can alıcı noktası Züğürt tesellisi: Kötü bir işte en önemli şeyi kaybettiği zaman bazı önemsiz iyi olmayan bir yan bularak sevinmek ve kendini avutma Zülfüyâre dokunmak: İşle ilgili olanı hatırlı ve güçlü kimseyi veya yüksek bir makamı kimi söz ve davranışlarla gücendirmek darılmasına yol açmak"Hayır geri duramam zülfüyâre dokunsa da söyleyeceğim" |
|