Prof. Dr. Sinsi
|
Ruhun Ölümü
Nasıl öleceğinizi, ölümün nasıl bir şey olduğunu, ölürken neler olacağını hiç düşündünüz mü? Şimdiye dek, önce ölüp sonra da dirilerek insanlar arasına dönen ve neler görüp, neler hissettiğini anlatan hiç kimse olmamıştır Bu nedenle ölümün nasıl bir şey olduğunu, bir insanın ölüm anında neler hissettiğini bilmemize teknik olarak imkan yoktur Ancak insana hayatını veren ve zamanı gelince de geri alan Allah, ölümün nasıl gerçekleştiğini Kitabında bizlere bildirmiştir Bu nedenle, ölümün nasıl gerçekleştiğini, ölmekte olan bir insanın gerçekte neler yaşayıp, neler hissettiğini ancak Kuran'dan öğrenebiliriz Kuran'a baktığımızda ise oldukça ilginç bir gerçekle karşılaşırız Çünkü Kuran'da haber verilen ve tarif edilen ölüm, "tıbbi ölüm"den, yani diğer insanlar tarafından gözlemelenen ölümden çok farklıdır Öncelikle, bazı ayetler de ölüm anında, ölecek kişi tarafından görülen, fakat diğer insanlar tarafından gözlemlenemeyen olaylar yaşandığı bize haber verilir Vakıa Suresi'nde şöyle buyrulmaktadır:Hele can boğaza gelip dayandığında,Ki o sırada siz (sadece) bakıp, durursunuz,Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz (Vakıa Suresi, 83-85)Bir başka ayette de, bu "gözlemlenemeyen olaylar"ın inkarcılar için bir zorluk anı olduğundan şöyle bahsedilir:Onların malları ve evlatları seni imrendirmesin; Allah bunlarla, ancak onları dünyada azablandırmak ve canlarının onlar inkar içindeyken zorluk içinde çıkmasını istiyor (Tevbe Suresi, 85)Buna karşın, müminlerin ölümü ise "güzellikle" olur:Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin" (Nahl Suresi, 32)İşte bu ayetlerde bize ölüm hakkındaki çok önemli ve değişmez bir gerçekler haber verilir: Ölüm anında, ölen kişinin yaşadıkları ile dışarıda onu izleyen kişilerin gördükleri şeyler çok farklıdır Örneğin bir insan hayatı boyunca iflah olmamış azılı bir inkarcı olmasına karşın, dışarıdan, uykusu sırasında "rahat" bir ölümle ölmüş gibi algılanabilir Oysa o anda başka bir boyuta geçen ruhu, büyük acılar içinde ölümü tadmaktadır Ya da tam tersine, acı çektiği sanılan bir müminin ruhu, ayette de bildirildiği gibi bedeninden, melekler tarafından "güzellikle" ayrılır Kısaca, "bedenin tıbbi ölümü" ile, Kuran'da tarif edilen ölüm gerçekte çok farklı olaylardır İşte "tadılan" bu gerçek ölüm, az önce belirttiğimiz gibi inkarcılar için büyük bir azap, müminler içinse büyük bir nimet ve güzelliktir İnkarcıların canlarının "zorluk" içinde çıktığını Kuran'dan biliyoruz Ayetler de bu "zorluk" ayrıntılı olarak tarif edilir- Ölüm anında inkarcının sırtına ve yüzüne vurularak canının alınması:Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah'ı gazablandıran şeye uydular ve O'nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı (Allah,) amellerini boşa çıkardı (Muhammed Suresi, 27-28)- Ölümün şiddetli sarsıntıları ve meleklerin inkarcıya ölüm anında, ebedi azaplarını müjdelemeleri: Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen (Enam Suresi, 93)Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o inkar edenlerin canlarını alırken görmelisin Bu, ellerinizin önceden takdim ettiği işler yüzündendir Yoksa şüphesiz Allah kullara zulmedici değildir (Enfal Suresi, 50-51)Ayetlerden açıkça anlaşıldığı gibi, inkar eden bir kişinin ölümü kendisi için büyük bir azaptır Dışarıdaki yakınları onun rahat yatağında huzurlu bir şekilde öldüğünü sanırlarken o, gerçekte, maddi ve manevi çok büyük bir azabın içine girmiştir Ölüm melekleri, acı vererek ve aşağılayarak onun canını bedeninden çıkarırlar Kuran'da, bu melekler, kafirlerin canlarını bedenlerinden, "ta en derinden acıyla sökerek çıkaranlar" (Naziat Suresi, 1) olarak tarif edilirlerBaşka ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman, "Son müdahaleyi yapacak kim" denirArtık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır (Kıyamet Suresi, 26-28)İşte inkarcı, artık hayatı boyunca inkar etmiş olduğu o büyük gerçekle yüzyüzedir Ölümle birlikte, yaşamı boyunca işlediği büyük suçun, inkarının cezasını çekmeye başlayacaktır Meleklerin sırtına vura vura, canını en derinden sökerek almaları, kendisini bekleyen sonsuz azabın yalnızca çok hafif bir başlangıcıdır Bunun aksine, ölüm, mümin için büyük bir mutluluk ve neşenin başlangıcıdır Ruhu en derinden acıyla sökülen kafirin aksine müminin ruhu, "yumuşacık çekip alanlar" tarafından (Naziat Suresi, 2), "güzellikle" ve "selamla" (Nahl Suresi, 32), adeta uykuda ruhun acısızca bedenden ayrılıp farklı bir boyuta geçmesi gibi (Zümer Suresi, 42) alınırÖlümün gerçeği işte budur Dışardaki insanlar, yalnızca tıbbi ölümü bilirler; hayati fonskiyonları sona ermek üzere olan bir beden görürler Ölen kimseyi seyredenler, ne onun yüzüne ve sırtına vurulduğunu, ne ayaklarının dolaştığını, ne de canının köprücük kemiğine dayandığını görürler Bu görüntü ve hislerle yalnızca ölen kişinin ruhu muhatap olur Oysa gerçek ölüm, dışarıda insanların göremeyeceği bir boyutta ölen kişi tarafından bütün yönleriyle "tadılmakta"dır Bir başka deyişle, ölüm sırasında yaşanan olay, bir "boyut değişikliği"dir Buraya kadar incelediğimiz ayetlerden anlaşılan gerçekleri kısa maddeler halinde şöyle özetleyebiliriz: Mümin de kafir de, ecelleri gelince ne bir saat ertelenir ne de bir saat öne alınırlar Her nerede olurlarsa olsunlar vakitleri gelince ölüm onları bulur Dışarıdan seyredenler fark etmese de, ölüm anı gelen bir kişi çok farklı olaylar yaşamaya başlar
|