Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşk, galib, hüsnü, şeyh

Şeyh Galib Ve Hüsn-ü Aşk

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şeyh Galib Ve Hüsn-ü Aşk




ŞEYH GALİB ( 1757-1799)



Divan Edebiyatımızın son büyük şairi olan Şeyh Galib, 1757’de İstanbul’da doğdu Asıl adı Mehmed Esad olan Şeyh Galib’in babası Reşid Efendi, annesi Emine Hatun’dur Babası tasavvuf eğitimi almış, mevleviliğe ve melamiliğe bağlı şiirlerle uğraşmış, kültürlü bir kişidir Şeyh Galib’in dedesi Mehmed Efendi de mevlevi tarikati aydınlarındandır

Şeyh Galib ilköğretimini babasından gördü Hamdi adlı bir bilginden Arapça dersi almış ve kendisine Esad mahlasını veren Süleyman Neşet’ten de öğrenimi sırasında faydalanmıştır

Galib ilk şiirlerinde Esad mahlasını kullanmıştır Fakat bu adın başkalarınca kullanıldığını görerek Galib mahlasını almıştır Yirmi dört yaşındayken Divan’ını yazmıştır 26 yaşındayken Türk Edebiyatı’nda mesnevi türünün en başarılı örneklerinden biri sayılan “Hüsn ü Aşk” adlı eşsiz eserini yazmıştır Bir yıl ilimle ve eserlerini yazmakla uğraştı Bu tarihte Galata Mevlevihanesi sonra Konya’da Mevlana dergahında çileye girmiştir Fakat babasının isteği üzerine çileyi tamamlamadan İstanbul’a dönmüştür Yenikapı mevlevihanesinde yeniden çileye girdikten sonra hücreye çıkmıştır Sütlüce’deki evinde, 1791 yılına kadar şeyhlik yaptı Sekiz yıl süren dergah şeyhliği sırasında Sultan III Selim, Valide Sultan, padişahın kız kardeşi Beyhan Sultan’ın yakınları arasında yer aldı Onların takdirlerini kazandı

Şeyh Galib 1799 yılında İstanbul’da vefat etti Mezarı Galata Mevlevihanesi’nin avlusundaki türbededir

Şeyh Galib’in çevresini derinden etkileyen kuvvetli bir şahsiyeti, kendisine ve sanatına tam güveni olduğu anlaşılıyor

Çok genç yaştayken güçlü bir şair ve geniş kültürlü bir aydın olarak tanınan Şeyh Galib, iddialı bir şairdir Divan Edebiyatımızda tasavvufun özellikle Mevlevilik koluna en fazla bağlı olan şairdir Galib tasavvufun mazmun, çağrışım ve fikir hazinesinden faydalanmıştır Tasavvufun tek varlık inancını, ilahi aşk, insan yüceliği, hoşgörülülük ilkelerini benimsemiştir

İran’lı Şevketi Buhari’nin açtığı Sebk-i Hindi çığırının bizdeki en büyük mensubu Şeyh Galib’dir Sebk-i Hindi’nin son güçlü şairlerini dahi 50 yıl geriden takip etmiştir

Şeyh Galib bu tarzda örneklerle, içiçe mecazlarla ve birşey söyler görünürken başka birşeyi kastettiğini bazen açıkça söyler O bizde sembolizme benzeyen şiir çığırını açmıştır

Sanatta yenilik özlemi duymuştur Divan şiirinde yapmış olduğu başlıca yenilik, bambaşka bir üslub bulması, kendi deyimiyle bir başka lugat tekellüm etmiş olmasıdır Kelime hazinesi çok zengindir; üslubu renk anlatan kelimlerle doludur Şiirleri baştanbaşa mecazlar, görülmemiş kapalı ve karanlık hayallerle örülmüştür Sembolik şiirlerdir

Onun en önemli eseri Hüsn ü Aşk mesnevisidir Bunun haricinde şairin bir Divan’ı, Şerh-i Cezire-i Mesnevi adlı bir mesnevisi, bir de Es-Sohbetü’s-Safiyye adlı bir eseri vardır

Öncelikle Hüsn ü Aşk mesnevisini olayların başlangıcından, gelişimine ve sonuna kadar ana başlıklarıyla özet niteliğinde bir incelemesini yapmak istiyorum:



1 Allah’a övgü kısmıdır Şair Allah’a şükreder, Allah’a şükredilmesi gerektiğini ve kendisinin de bu bölümü şükür için ayırdığını söyler(1-18)

2 Peygamber Hazret-i Muhammed’in Vasıflarına Dair Na’t-ı Şerif(19-42)

3 Peygamberin Şerefli Miracı ve Apaçık Mucizelerinin Hikayesi: Klasik mesnevilerde peygamber övüldükten sonra şairin tercihine göre onun mucizeleri veya en büyük mucizesi olan miracı anlatılır (43-136)

4 Hüdavendigar (Mevlana) Hazretlerinin Şerefli Vasıflarına Dair(137-154)

5 Kendi Rehberine Dair: Bu bahsi tamamlamasına sebeb olan kişinin babası Reşit Efendi olduğunu, babasının mevlevi tarikatine bağlı olduğunu ve kendisine babasının şiir yazmayı öğrettiğini söyler(155-172)

6 Kitabı Yazmanın Sebebine Dair: Bu kısımda şair, kendisinin samimi bir mecliste yer aldığını, fakat bu meclis dostlarının Nabi ve eseri “Hayrabad” a ayrı bir değer vererek bu esere nazire yazmanın ihtimali olmadığını, kimsenin bunu yapamayacağını söylemelerine kızarak eserini yazmaya karar verdiğini ifade eder Ayrıca şair burada kendi şiir anlayışını ve şairlerin nasıl olması geretiğini söyleyerek bir nevi şiir poetikasını açıklamıştır (212-213 217-220)

Merd ana denir ki aça nevrah

Erbab-ı vukufu ede agah

Olmaya sözü bedihi-i tam

Ede nice tecrübeyle itmam

Diyerek yeni bir yol açana, sanat erbabına bir şey öğretene adam deneceğini; (şairin) sözünde tam bir açıklık olmaması gerektiğini, birçok eksikliği tecrübeyle tamamlaması gerektiğini söyler

Ayrıca yine bu bölümde Nabi ve Hayrabad’ı küçümser adeta hakaret eder(204-211) daha sonra da özür diler(215-216)

7 Muhammet Oğulları Destanının Başlangıcı(240-253)

8 Meclisleri(254-262)

9 Avlanmaları(263-270)

10 Baharları: Çok güzel bir bahar tavsiri vardır Fakat Muhabbet Oğulları baharın farkında değildirler Çünkü kendi gönüllerinin derdine düşmüşlerdir (271-287)

11 Tuhaf Bir Hadise: Bir gece tüm âlemde bir fırtına, bir sarsıntı yaşanır O gece her yerde tuhaf olaylar olur(288-299)

12 Hüsn ve Aşk’ın Doğuşu: O gece iki asilzade doğar İşte tüm o tuhaflıkların sebebi budur Kız Hüsn, oğlan ise Aşk’tır Felek bu iki çocuğun belesıdır (300-311)

13 Hüsn ile Aşk’ın Nişanlanmaları: Kabilenin büyükleri bu iki çocuğu nişanlarlar(312-315)

14 Aşk’ın beşikte Dinlenmesi(316-318)

15 Tardiyye: aşk beşikte iken dadısı ona bu şiiri okurmuş

16 Sözün Tamamlanması(319-330)

17 Hüsn’ün Beşikte Dinlenmesi(331-337)

18 İlk Hadiselerin Ortaya Çıkışı: Bir anda aradan yıllar geçer ve bu iki çocuk okula gitme yaşına gelirler(338-342)

19 Edeb Mektebinde Sınıf Arkadaşı Olmaları: Edeb Mektebi sembolik olarak dergahı temsil etmektedir Hocaları Molla Cünun’dur Bu iki gencin birbirlerine aşık olmaları gül ile bülbül hikayesine atıf yapılarak anlatılmıştır(343-357)

Birşahta iki gonce-i gül

Birbirlerine olurdu bülbül

20 Molla Cünun’un Vasıfları: Molla Cünun mürşidi sembolize eder (358-374)

21 Hüsn’ün Aşk’a Aşık Olması: Aslında bu toplumda doğru karşılanmayan bir durumdur Bir kızın bir erkeğe aşık olması durumunu şair, Züleyha’nın Yusuf’a aşık olmasına benzetmektedir Ayrıca Hüsn için sevgili olacak yerde aşık, Azra olacak yerde Vamık olmasına benzetmiştir(375-384)

22 Sevişmeleri: Bu dönem islamiyetin ağır etkisine rağmen aşkları ortaya çıkar Ne kadar belli etmek istemezse de kimi zaman Hüsn’ün duyguları ortaya çıkıyor Aslında Aşk da Hüsn’e karşı derin duygular beslemektedir Fakat o sadece boynunu eğmeyi tercih eder(385-418)

23 Hüsn’e Dair(419-474)

24 Aşk’a Dair(475-529) Hüsn ve Aşk’a dair bölümleri oldukça uzun detaylı tasvirlerin olduğu bölümlerdir Şair bu bölümde divan edebiyatının tüm mazmunlarını kulanmıştır

25 Saki’ye Hitab(530-541)

26 Hüsn’ün Arasıra Aşk’ın Yalnız Olduğu Yere Gelmesi (542-580) Hüsn geceleri Aşk’ın yalnız olduğu yerlere gelir, yalnızca ona belli etmeden Aşk’ı seyretmeyi tercih ederdi


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.