Dini Tasavvufi Halk Edebiyatı |
06-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dini Tasavvufi Halk EdebiyatıTEKKE VE TASAVVUF HALK EDEBİYATI Tasavvuf kelimesi, Arapça "suf" (yün) kelimesinden türemiştir Her türlü zevkin, rahatlığın, insanı Tanrıdan uzaklaştıracağına inananların kaba yün giysiler kullanmaları yüzünden onlara "Sufi" (yüne bürünmüş) denilmiştir Tarihte tasavvuf, Hicret'in II yüzyılında başlar (VIII yy) Tasavvuf anlayışında amaç, gönlü tüm dünyasal şeylerden (adem) arıtarak, ölmeden önce Tanrı'ya varmaktır Tasavvuf anlayışına göre, etrafımızda gördüğümüz herşey, varlıkta (vücud-u mutlak) varolan Tanrı'nın, varlığını belli etmek için yokluğa (adem-i mutlak) yansıması sonucunda varolmuştur Tanrı'nın sırlarının da yaratılan en mükemmel varlık olan insanda toplandığını görürüz İnsanın, Tanrı'nın gözbebeğindeki görüntü olduğuna inanılır Tasavvuf eğitimi veren kurumlara "tekke" denir Tekkelerin yaşayışları dış dünyaya kapalıdır; kendi içlerinde kurumlardır Tasavvuf anlayışındaki yollara "tarikat" denir Kuran hadislerinin tasavvuf anlayışına göre çeşitli biçimlerde yorumlanması sonucunda yüzlerce tarikat oluşmuştur Mevlevi - Şehir aydınları; Bektaşi - Halk aydınları için kullanılan isimlerdir Tasavvuf anlayışını benimseyen kişiye "mutasavvıf" denir İnsan, yaşadığı sürece maddeye bağlı bir varlıktır ve dolayısıyla, diğer bütün varlıklar gibi Tanrı'nın yokluktaki bir görüntüsünden başka birşey değildir Bu da, insanın "aslı olan varlıktan ayrıldığı" şeklinde yorumlanır; insan bu sebep dolayısıyla acı çekmektedir Aslına, Tanrı'ya dönerse mutlu olacaktır, ancak vücut ona engel olmaktadır Vücut engelini ortadan kaldırmak için harcanan çabaya "riyazat" (alıştırma) denir Az yemek, az içmek, az uyumak ve çileye girmek riyazat amacıyla yapılır Mutasavvıflar, bütün duygu ve düşüncelerini Tanrı'ya yönlendirebilmek için yöntemler geliştirmişlerdir Bunların başında da "zikir" adı verilen ayin gelir Zikir ayinleri sırasında, bir araya gelinip koro halinde ilahiler söylenir raks edilir; bu amaçla çoşup dünyayı unutmak ve bütün gönülle Tanrı'ya yönelmek hedeflenir Tasavvuf anlayışında ölümden sonra da hayat olduğuna inanılır Ve ölümden sonra Tanrı'ya varmak tasavvufta vardır Ancak bir mutasavvıfın en büyük isteği, ölmeden önce Tanrı'ya ulaşmaktır (Fena-fillah) *Dini tasavvufi düşünceyi yaymak düşüncesiyle gelişen bir edebiyattır *Bu edebiyatın konusu Allah aşkı ve Vahdet-i Vücud düşüncesidir *Şairleri hem divan edebiyatı hem de halk edebiyatı nazım şekillerinde kullanılmıştır *Aruz vezni ve hece vezni birlikte kullanılmıştır *Dili halkın anlayabileceği bir dildir NAZIM ŞEKİLLERİ İLAHİ *Allah’ı övmek ve ona yalvarmak için yazılan şiirlere denir *Özel bir ezgiyle okunur *Hecenin 7’li 8’li 11’li kalıbıyla söylenir NEFES *Bektaşi şairlerinin söyledikleri şiirlere denir *Tasavvuftaki Vahdet-i Vucud düşüncesi anlatılır *Hz Muhammed ve Hz Ali için övgülerde söylenilir NUTUK Pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren dervişlere tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek için söyledikleri şiirlerdir DEVRİYE Devir kuramını anlatan şiirlere denir ŞATHİYE İnançlardan teklifsizce, alaylı bir dille söz eder gibi yazılan şiirlerdir TEKKE VE TASAVVUF EDEBİYATI SANATÇILARI YUNUS EMRE (1249–1322) *Eskişehir’de doğup öldüğü söylenir *Hayatı efsanelerle örülmüştür *Dili sadedir *Allah inancını ve insan sevgisini işler *Şiirlerinde coşkun bir lirizm vardır Lirik bir şairdir *Şiirlerinde hem aruz hem de hece vezni kullanılmıştır *İşlediği konular yönüyle evrenseldir Eserleri: Divan, Risaletün Nushiye PİR SULTAN ABDAL (?-1560) *16yy! da yaşamış bir Bektaşi şairidir Sivas’ın Banaz köyünde doğmuştur Hızır Paşa tarafından Sivas'ta öldürülmüştür *Tasavvuf, tabiat, aşk ve halkın gerçek yaşayışıyla ilgili konular işler *Divan edebiyatında etkilenmemiştir Dili sadedir HACI BEKTAŞ-I VELİ (1209-1270) 13yy’da yaşamıştır, Türkistan’ın Nişabur şehrinde doğmuştur AYesevi’nin isteğiyle Anadolu’ya gelmiştir Bilinen en önemli eseri ‘’Makalat’’tır Sohbetler sözler anlamına gelir Hz Adem’in yaratılışı, Şeytan ve Şeytani işler, Allah’ın birliği gibi konuları ele almıştır |
Dini Tasavvufi Halk Edebiyatı |
06-24-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dini Tasavvufi Halk EdebiyatıTasavvuf, Türklerin İslamiyet'i kabulunden sonra Anadolu'da kendini göstermiştir Tasavvuf düşünürlerine "mutasavvıf" denir Mutasavvıflara göre, Allah'a bilmeden O'na ulaşılamaz Dini tasavvufi halk edebiyatı, Allah aşkı, doğruluk, nefse hakim olma, ahlak, toplum gibi konuları işler Manzum Eserler Şiirsel özelliğe sahip, dini tasavvufi halk edebiyatı ürünleridir İlahi Türk Halk Edebiyatı'nda din ve tasavvuf konularında, ezgiyle söylenen şiir türüdür İlahinin özel bir biçimi yoktur Koşma, semai biçimlerde olur 7-8 heceli olanları genellikle dörtlüklerden, 11 ve daha çok heceli olanları ise beyitlerden oluşur Nefes Alevi ve Bektaşi şairlerin, ayinlerde, meclislerde ezgiyle okunan, koşma biçimindeki şiirleridir Nutuk Tarikata yeni giren dervişlere, tarikat derecelerini, tarikat adâbını öğretmek için söylenmiş şiirlerdir Deme Tükmen Alevi Bektaşilerinin, aşık tarzı halk edebiyatı nazım türü olan nefese verdiği isimdir Devriye Özellikle Alevi-Bektaşi Edebiyatı'nda, tasavvuf düşüncesinin devir kuramını konu edinen şiirlerdir Destan, koşma, nefes, ilahi gibi biçimlerde yazılırdı Şathiye Tekke şairlerini,n tasavvuf konularını örtülü bir biçimde işledikleri, Tanrı'ya senli benli bir söyleyişle seslendikleri şiir türüdür Şathiyelerde, dinsel inançlar konu edilinirken yer yer alaycı bir dil kullanılır İlk bakışta saçma sanılan bu sözlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili türlü kavramlara değindiği görülür Şeriata aykırı ya da anlamsız gibi söylenmiş şathiyeler, varlık birliği inancına bağlı türlü görüşleri yansıtır Mensur Eserler Düz yazı (nesir) olarak yazılmış yapıtlardır Fütüvvetname Fütüvvetle ilgili değerlendirmelerin, geleneklerin yer verildiği, fütüvvetin ilkelerini, tarihini, niteliklerini, törelerini konu edinen yapıtlara verilen addır Bu yapıtlarda, fütüvvetlerin özellikleri açıklanır, fütüvvet yoluna girerken uyulması gereken kurallar belirtilir Günümüze ulaşan en eski fütüvvetname, 10 yüzyılda mutasavvıf Sülemi tarafından yazılan Arapça Kitab ül-fütüvve'dir Silemi, yapıtlarında, füttüvetin kurallarından, yol ve yordamından söz eder; fütüvveti uygunsuz davranışlardan kaçınmak, Tanrı'ya itaat etmek, ahlak üstünlüklerini, güzelliklerini korumak şeklinde tanımlar Gazavetname Türk Edebiyatı'nda, savaşları konu edinen yapıtlara verilen isimdir Gazavetname ile daha çok din düşmanları üzerine, gazilerin düzenledikleri akın ve savaşları, bu sırada gösterilen kahramanlıkları anlatan yapıtlar kastedilir Bu kentin ya da bir kalenin alınmasını konu edinen yapıtlara "fetihname", düşmanın yenilgisiyle biten savaşları konu edinenlere ise "zafername" denirse de, bu gibi farklılıklar daha sonra birbirine karıştırılmış ve bunların tümüne birden "gazavetname" denilmiştir Menakıbname Menakıbnamelerde, kahramanların, din ulularının, tarikat büyüklerinin yaşamları, gösterdikleri kerametler yer alır Kahramanlar, olağanüstü nitelikler taşır, olağanüstü işler yaparlar Battalname Battal Gazi'nin menkıbeleşmiş hayatı üzerine kurulmuş destansal halk hikayesidir Yapıtta, Battal Gazi'nin tarihsel kişiliği çerçevesinde oluşan menkıbelerin yanısıra, başkalarına ait kahramanlıkların Battal'a mal edilmesi ve hikâyecinin düşsel katkısı ile oluşan; böylece gerçek tarihten iyice uzaklaşan serüvenler anlatılır Battal'ın adı çerçevesinde oluşmuş iki halk hikayesi vardır: Arapça "Z'at ül-himme" (halk ağızında Zelhimme) ile Türkçe "Battalname" |
|