G-Öksüz Kaldı |
06-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
G-Öksüz KaldıBir zaman masum merakları onu sıkıştırdığında gök, yüzünü yere dayamıştı Bilemezsiniz çamuruna nasıl da mavi mavi sızıp, bir dere şenliğiyle ona hayata yürümeyi öğrettiğini Bilemezsiniz gökten aldığı yüzle, bir ırmak asiliğinde nasıl dağa, bayıra muhalif durduğunu ve denize, okyanusa bir cesaret koşturduğunu İnmiş bir gökyüzüne dokunmanın tadını almıştı Gerçekten ve sadece onu düşünen bir şefkat kadar buluttu Gerçekten ve sadece onu aydınlatacak kadar yıldızdı Ve aydı biraz Hakikaten ve yemin ediyordu ki güneşti Ya da buna benzer, buna yakışan bir eş! Belki en doğrusu eşsizliğin yalnızlığında batımı olmayan bir yansı kaynağıydı Tanımlanamayacak kadar tanıdık işte bilirsiniz siz de aslınızı, onun bilmediği kadar Ve o da bilir aslını, sizin bilmediğiniz kadar… Buna rağmen ne de güzeldir bilmezlikten gelmek Çocuksu bir merakla aramak Aramanın keyfince kaybetme oyununa dalmak Bulunca yalancıktan ve sahiden şaşırmak Kekelemek bir süre gerçeği Sonra yutkunmak Ve söylemek… Sonra ne oldu bilmiyordu Karanlıkta kalıverdi Gün eşsiz kaldı, ay kesildi Yıldızlar da… G-öksüz kaldı O güne kadar ne zaman bulutlar içini dökse, ıslak cümleleri ilk sarınan o olurdu Bütün görünmez ulaklar onun için iniyorlardı sanki uçurumları Ellerinde dağ rüzgârları Zarf zarf özgürlük Ve sayfalarca kulluk Ağırdı mektupları Kavl-i Sakildi Düşündüğünde kaşları çöker kalırdı Söküp ayrık otlarını birer birer, kendi ayakları üstünde durarak öz meydanında, ona dik durmayı öğretirdi Değiştirirdi her şeyini baştanbaşa G-öksüz kaldı O eskiden göğü dağıtırdı avuçlarında Fakat gökten ileti gelmiyor artık Elçiliği şüpheli Uzunca bir yanılsamadır yaşadığı Yalnızlık tepesi Hıra’da kimsesizlikle seviştiği o kahırlı günlere geri mi dönse?! İki kapak arası saklı sayfalar açar mı yeniden kollarını?! G-öksüz kaldı Gün geçiyor, günler geçiyordu ki bir mesaj almıyordu O’ndan Ay ve yıl geçmekten başka ne bilirler ki zaten Habersiz ve yapayalnızdı Ölüm de henüz ona göre değil G-öksüz kaldı İnsanın göksüz kalması ölmekten beterdir Ayaklarının yeri dolanması fakat başının göğe ermemesi Yerde çakılıp kalması, toz toprak içinde, susuz… Yalın ayaklardan ibaret ve başsız bir hilkat garibesi olarak kalakalması… Bu yalnızlığıdır insanın Bu fetret; gökten habersiz kalma ne zordur Göğe sırtını dayamamak güvensizliğinde yerde dik duramaz insan O zaman yalnızlığı örtünürsün |
|