Milliyetçilik Nedir |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Milliyetçilik NedirMilliyetçilik Nedir Milliyetçilik veya Ulusçuluk, kendilerini birleştiren dil, din, tarih veya kültür bağlarından bir üstyapı oluşturabilmiş sosyal birikimlerin adı olan millet veya ulus olarak tanımlanan bir topluluğun yaşama ve ilerleme ülküsünün toplumların ve insanlığın gelişmesini sağladığına inanan görüştür Milliyetçilik, ulus idealine bağlılığın, evrensel ilkelere bağlılık gibi ya da bireyin hak ve özgürlükleri gibi evrensel zenginliğin artmasına katkıda bulunan sosyal soyut yapılardandır 19 yüzyıl başlarından itibaren Avrupa'da, 20 yüzyılda ise tüm dünyada egemen siyasi düşünce tarzı olmuştur Dünya siyasi haritası bu dönemde milliyetçilik ilkelerine göre biçimlendirilmiştir Günümüzde özellikle azgelişmiş toplumlarda halâ yaygın bir değer olmakla birlikte, Anglosakson kültürüne bağlı toplumlarda ve Avrupa Birliği fikrini savunan çevrelerde olumsuz bir anlam yüklenmiştir Milliyetçilik konusunda Benedict Anderson, Ernest Gellner, Eric Hobsbawm, Elie KedourieAnthony Smith' Nev Nikolayeviç Gumilev gibi tarafsız yazarların teorik çalışmaları olmakla birlikte konu henüz teorik bir temele kavuşturulamamıştır Bu çalışmalarda yurtseverlik, militarizm, şovenizm, etnik aidiyet, dilsel aidiyet, ulusalcılık, irredentizm, faşizm, militancılık, dinselcilik, otoriterlik, ırkçılık, antiemperyalizm, asabiyet, hayali cemaatler, tarihsel kimlik, kahramanlık, maneviyat, atalar kültü, sadakat, egemenlik, ortak irade, vatan, romantizm, kamusallık, kültürellik kavramları açıklanmaktadır Kökenbilim "Millet" sözcüğü aslen Arapça olup (Ar: ملة), "din veya mezhep; bir din veya mezhebe bağlı olan cemaat" anlamındadır Osmanlı Türkçesinde 20 yüzyıl başlarına kadar bu anlamda kullanılmıştır 19 yüzyıl ortalarından itibaren aynı sözcük Fransızca/İngilizce nation"ulus" sözcüğü, 1932 yılında aynı kavramın Yeni Türkçesi olarak benimsenmiştir Latince kökenli olan "nation", kök anlamı itibariyle "aynı atadan gelenler topluluğu" demektir Dolayısıyla esasen Türkçe kavim veya aşiret karşılığıdır Moğolca ulus ise siyasi amaçla bir araya geçmiş olan boylar konfederasyonunu ifade eder (ayrıca kâdim Türkçedeki budun kelimesi de aynı anlamı verir) Sözcüğün evriminden kolayca görüleceği gibi, ulusun objektif temelini tanımlamak son derece güçtür Bazı uluslar kendini dil veya din temelinde tanımlarken, diğerleri ortak bir siyasi geçmişi veya siyasi ideali ulusal birliğin temeli olarak kabul etmektedir İsviçrede dört ayrı dil konuşulmasına rağmen yüzyıllardan beri paylaşılan ortak tarih güçlü bir ulusal duyguyu ayakta tutabilmiştir Amerikan ulusu farklı kökenlerden gelen göçmenlerin ortak bir siyasi yapıda bir araya gelmesinden oluşur Yahudi ulusunun tanımlayıcı ögesi dindir Yunan ulusçuluğu, dil, din ve köken ortaklığını vurgular Kökenbilim, etnoloji teriminden gelmekte olması itibariyle, aynı ırk (ethnos) sahip olma temeline dayanmaktadır Fakat, imparatorluklar ve kültürel yayılımlarla, etnik köken önemini ulusal ve milli kimliklere bırakmıştır Genetik açıdan, etnik kökenleri araştırmak, nüfus içerisinde belirli genetik işaretçilerin ölçülmesi ile mümkün olmaktadır Tarihçe Modern milliyetçi düşünce 1789-1799 Fransız Devrimi'nin fikirlerinden doğmuştur Avrupa tarihindeki ilk milliyetçi hareketlere, Napoleon istilası (1804-1815) altındaki Almanya'da rastlanır Aynı yıllarda, Rus işgalindeki Polonya'da güçlü bir milliyetçi akım doğdu 1821'de Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanan Yunanistan, Avrupa'nın milliyetçi çevrelerinde çok heyecanlı destek buldu 1848'de Avusturya İmparatorluğu'na karşı ayaklanan Macarlar, daha sonra Çekler ve Sırplar, milliyetçilik akımını Orta Avrupa'ya taşıdılar 1860-1870 yılları arasında gerçekleşen İtalya birliği, devrimci milliyetçiliğin en büyük zaferlerinden biri olarak algılandı 1870'lerde Rusya'da doğan Pan-Slavizm akımı, yayılmacı milliyetçiliğin ilk örneklerinden biri idi Milliyetçiliğe yol açan en önemli etken, daha önce hükümdar ve sülale zemininde tanımlanan siyasi aidiyet duygusunu, hükümdardan bağımsız olarak, "halk"a maletme gereğiydi Siyasi aidiyet ve itaat, "halk"ın ortak iradesine dayandırılmalıydı Bu nedenle 19 yüzyılda milliyetçilik, radikal, devrimci, anti-monarşist, yerleşik düzene zıt bir siyasi düşünce olarak değerlendirildi " Halk"ı tanımlamanın güçlüğü, milliyetçi düşünürleri -- bazen olguları ve mantığı zorlama pahasına -- olağanüstü duygusal anlamlar yüklemeye sevketti Örneğin (ayrı lehçeler konuşan) Sicilyalılar veya Venedikliler ayrı bir ulus mu, yoksa italyan ulusunun parçası mıydı? Avusturya ulusu var mıydı? Makedonlar ayrı bir ulus mu, Bulgar mı, yoksa Güney Slavların bir boyu muydu? Bu konularda farklı görüşleri savunanlar, benimsedikleri ulusa hayali bir tarih ve hayali kökenler atfederek, onun ezelden beri "doğal olarak" varolduğunu kanıtlamaya çalıştılar Farklı lehçeler konuşan toplumlarda, ortak bir ulusal dil oluşturmaya büyük önem verildi Pek çok ülkede toplumlar zıt milliyetçi idealler ekseninde karşı karşıya gelmiştir Örneğin Güney Slavların dil birliğini temel alan Yugoslav milliyetçiliği ile din ve ortak tarih birliğini temel alan Sırp ve Hırvat milliyetçilikleri çatışmıştır İrlanda'da Protestanlar Britanya ulusuna aidiyeti vurgularken, Katolikler ortak kökeni varsayan (Protestanları da içeren) İrlandalılığı öne çıkarmışlardır Farklı dil ve dinlerden toplumların yanyana yaşadığı bölgelerde, ulus yaratma çabaları, çoğunluktan farklı alt-uluslar veya azınlıklar sorunuyla karşı karşıya geldi Siyasi egemenlik eğer ulusa dayandırılacaksa, o ulusa ait olmayan unsurların ya vatandaşlık haklarından mahrum edilmesi, ya asimile edilmesi, ya da ülke dışına sürülmesi veya yokedilmesi gerekiyordu 20 yüzyılda ulus kurma çabaları bu nedenle insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden bazılarına yol açtılar Binlerce yıldan beri yanyana ve içiçe yaşamış toplumlar, ulusal kurtuluş adına sürgün ve katliamlarla tanıştılar1920-30'larda İtalyan Faşizm'i ve Alman Nazizm'i, 20 yüzyıl milliyetçiliğinin en tipik örnekleri olarak dünyanın hafızasında yer edindiler Bir Fransız Emperyalist akımı olan Ulusçuluk ve Milliyetçilik, bugünkü temsili ile fazlasıyla farklılık gösteren bir siyasi akımdırBugünün dünyasında; marjinal grupların savunumu olan milliyetçilik kavramı, esas olarak ırkçılığın politize olmuş şeklidir Özellikle IIDünya savaşı yakınöncesi ve sonrasında mimlenen faşizm ve kaynağı ırkçılık, savaş sonrası acıları ve neden olduğu yıkım nedeni ile evrilerek politik olarak bugünkü milliyetçilik anlayışına dönüşmüştür Tüm dünyadaki ülke bazındaki kümülatif oy oranları %0,1 ile %5 arasında değişiklik göstermektedir Her ne kadar milliyetçilik ideolojisine gönül verenlerce ırkçılık kavramı reddedilse de, uygulamalar yönünden takiyyeci bir üslup sergilenmektedir Çoğu kez bu aktörleri, ırkçılık söylemleri karşımızda görebiliriz Irkçılık ile milliyetçilik arasındaki fark, yoğunluk farkıdır, içerik olarak fark bulunmamaktadır |
|