Kaz Dağlarında Tatil |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kaz Dağlarında TatilKAZ DAĞLARI Alpler'den sonra dünyanın en fazla oksijen üreten dağının Kaz Dağları olduğunu biliyor muydunuz? Durum böyle olunca da ülkemizin en fazla oksijen üreten bölgesi de tabii ki burası Mitolojideki ismi İda olan Kaz Dağları'nın jeolojik konumu nedeniyle oluşmuş ilginç bitki örtüsü, iklim ve toprak yapısı sayesinde bu bölge devamlı olarak yüksek oranda oksijen üretiyor Ayrıca Ege Denizi'nin kıyılarına kadar inen Kaz Dağları'nda hem kara hem de deniz iklimi birlikte görülüyor Çanakkale Boğazı'ndan gelen hava akımları, karadan denize doğru oluşan bir oksijen hareketi oluşturuyor Dünya'da bulunmayan bitki türleri Bitki yapısı olarak Avrupa-Sibirya bölgesiyle, Doğu Akdeniz bölgesinin tam sınırını oluşturan Kaz Dağları'nda doğal olarak her iki bölgenin bitkisel özelliklerinin harmanlanmasıyla yeni bitki türleri kendini göstermiş Bu nedenle bölgede 21 çeşit bitki türü var ki, Dünya'da sadece Kaz Dağları'nda yetişiyor 'Kesin olarak korunması gerekir' ibaresi ile kayıtlara geçen Kaz Dağı Göknarı, bu 21 çeşit bitki arasında en önemlisi Kaz Dağları'ndaki köylerde bu ağacın kozalakları çaya katılır Demlenen çaya özel bir aroma verir Aynı şekilde köylülerin Kaz Dağı adaçayı dedikleri 'Sideris trojana', Kaz Dağı çiğdemi, dağ lalesi, beyaz ve kırmızı şakayık Kaz Dağları'nda yetişen onlarca bitkiden birkaçı Bölgede bulunan endemik, yani 'Yayılışı sınırlı olan tür' denilen bitki türleri üç grup altında sınıflandırılıyor Dünya'da sadece Kaz Dağları'nda yetişen endemik türler birinci grubu, Dünya'da sadece Türkiye'de aynı zamanda Kaz Dağları'nda yetişen türler ikinci grubu, endemik olmayan ancak Türkiye'de sadece bu bölgede yetişen türler ise üçüncü grubu oluşturuyor Dünya Bankası, 'Türkiye'de Genetik Çeşitliliğin Yerinde Korunması Projesi' için 51 milyon dolar ayırmış Yedi yıl boyunca Kaz Dağları yedi bölgeye ayrılarak türleri saptanan bitkiler tek tek sınıflandırılmış Bu proje içinde 4 Bölge olarak ayrılan Kalkım'daki Koca Mezarlık denilen bölge ne yazık ki, bugün linyit kömürü çıkarmak adına kazılıyor Son yirmi yıl içerisinde zeytinlik alanların imara açılmasıyla yapılaşma dağın eteklerinden yukarılara doğru tırmanmaya başladı Ancak son dönemde zeytincilikten para kazanılmaya başlanmasıyla bu yapılaşma şimdilik hız kesmiş görünüyor İnsanların son zamanlarda doğaya dönüşü ve doğal olanı yerinde görme isteği, bölgenin korunabilmesine önemli katkılar sağladı Bu duygularla hareket eden insanlar, Kaz Dağları'nın orijinalliğini hâlâ koruyan Adatepe, Yeşilyurt gibi köylerine yerleşerek evlerini aslına sadık kalarak restore ettiler Böylece bu köyler betonlaşmanın etkilerinde kurtarılarak, bugün insanların zevkle ziyaret ettikleri yerler haline geldi Dünyanın en büyük deniz kaplumbağası Aynı şekilde Tahtakuşlar Köyü'nde emekli öğretmen Alibey Kudar ve ailesi tarafından kurulan Etnografya Galerisi ve Türkiye'nin ilk köy müzesi sayesinde de Kaz Dağları'nın geleneksel yaşantısından geriye kalan objeleri görmek, bizzat Alibey Kudar'ın ağzından onların efsanelerini dinleme fırsatı bulabilirsiniz Dünya'da sergilenen en büyük deri sırtlı deniz kaplumbağısını da görebilirsiniz Latince ismi 'Dermochhelys corıacea' olan kaplumbağa'nın boyu 197 cm, ağırlığı da 360 kg Bu kaplumbağa 1997 yılında Edremit Körfezi'nde ölü olarak bulunmuş, sonra da galeri sahipleri tarafından mumyalanmış Müzeyi aramak için Tel: 0266-387 33 40 Mitolojinin efsaneleriyle örülü geçmişine, Yörük kültürünün hikâyelerini katan Kazdağı, bahar aylarında doğasının tüm cömertliğini ziyaretçilerine sunuyor İda yada Kazdağı , binlerce yıldır kim ne ad vermiş olursa olsun onun mütevazi heybeti bölge insanını geçmişte de etkiledi, bugünde etkiliyor, gelecekte de etkileyecek İnsanlar üzerindeki etkisi efsanelerle dile getirilmiş çağlar boyunca Adını aldığı efsane şöyle anlatılıyor “Tanrılar tanrısı Zeusun kaçamaklarından biri olan güzeller güzeli İda, Heranın öfkesinden kurtulmak için buzağı kılığına girer Bu durumu öğrenen Zeusun eşi Hera, buzağı kılığındaki İdanın başına bir atsineği musallat eder Atsineğinden kurtulmak isteyen İdanın kaçışı tanrıların dağı Olimpostan başlayıp Kazdağlarında son bulur O gün bugündür bölge İda Dağı olarak anılır” Türklerin bölgeye gelişiyle Yörük kültüründe önemli yeri olan Kaz nedeniyle Kazdağları adını alır Küçükkuyudan, Edremite yaklaşık 80 kilometre masif bir kütle halinde uzanan Kazdağlarının en yüksek noktası 1796 rakımlı Babadağ zirvesi Doğudan, batıya doğru uzanan Kazdağlarının kuzey yamaçlarından gelen rüzgarlar yoğun bitki örtüsünden aldığı oksijeni güneydeki denizin iyotuyla buluşturur Bu durum bölgenin Alplerden sonra dünyanın en yüksek oksijen oranına sahip olmasının nedeni Kazdağlarına yapılacak bir yolculukta deniz kıyısıyla, dağın yamaçları arasında sıralanan gezilecek yerlere ulaşmak son derece kolay Söz konusu mekanlara giden yollar oldukça iyi durumda Kazdağlarını gezmeye Yeşilyurt Köyü ile başlamak uygun olur Böylece bölgenin geçmişteki mimarisini ve yaşam biçimini anlayabiliriz Tamamen taş evlerden oluşan köyde büyük kentlerden gelenlerle, yöre insanı bir arada yaşıyor Son yıllarda İzmir, İstanbul, Ankara gibi kentlerimizden gelenlerin köy evlerini satın alıp restore etmeleriyle birçok ev yıkılmaktan kurtulmuş Bu evler bugün konut, pansiyon veya kafe olarak kullanılıyor Köy halkının çoğunluğunun burayı terk etmemiş olması köyün canlılığının devam etmesini sağlamış Yeşilyurttan sonra Edremite doğru devam edildiğinde Küçükkuyudan geçiliyor Buradan dağlara doğru beş kilometrelik bir yolla ulaşılan Adatepe Köyü yolculuğun ikinci durağı olabilir Adatepede Yeşilyurt gibi taş evlerden oluşuyor Ancak burada yaşayanların neredeyse tamamı dışarıdan gelenler Bu nedenle köyün evleri iyi durumda ancak sokakları bomboş Adatepenin girişindeki sarı bir tabela Zeus Altarını işaret ediyor Yaklaşık on dakikalık keyifli bir yürüyüşle ulaşılan altarın manzarası büyüleyici Bir tarafta Edremit Körfezi, diğer tarafta Midilli Adasıyla Egenin mavisi adeta ayaklarınızın altına seriliyor Söylenceye göre Zeus, Truva savaşını buradan izlemiş Ancak manzarayı izlemekten savaşı izlemeye pek fırsat bulduğunu sanmıyorum Zeustan söz açılmışken, Kazdağlarının en ünlü efsanesini anlatmamak olmaz “ Tanrıların Dağı Olimposta yapılan bir düğüne tüm tanrı ve tanrıçalar davet edilmiş, ancak nifak tanrıçası Eris çağrılmamıştı Bu duruma sinirlenen Eris düğünün eğlencesini bozmak için düğün sofrasının ortasına üzerinde “en güzele” yazılı altın bir elma atar Güzel olduğunu düşünen tanrıçaların ellerinde dolaşan elma sonunda üç güzelin arasında kalır Zeusun huzuruna çıkan Hera, Afrodit ve Athena elmayı en güzele vermesini isterler Zor durumda kalan Zeus en güzeli seçmesi için İda Dağında çobanlık yapan Parise gönderir onları Ancak Paris sıradan bir çoban değil Truva Kralının oğludur Doğduğunda kahinlerin bu çocuk Truvanın mahvına sebep olacak demeleri nedeniyle İda Dağına bıraktırılmış ve burada büyümüştür Paris kendisine Helenanı aşkını vadeden Afroditi güzel seçer Ardından Helenayı alıp Truvaya kaçırır Böylece on yıl sürecek savaşlar başlar ve kehanet doğru çıkar Yani Truva mahvolur” Adatepe Köyünden tekrar anayola çıkıp Edremite doğru yöneldikten yaklaşık 20 kilometre sonra kaplıcalarıyla ünlü Güreye ulaşırsınız Ancak Güreye girmeden önce dağlara doğru tabelalar Tahtakuşlar Etnografya Galerisini işaret eder 1994 yılında Unesco ödülünü alan galerinin kurucusu emekli öğretmen Alibey Kudar Muhtemelen sizi o karşılayacak ve doyumsuz sohbetiyle Kazdağlarının öykülerini anlatacaktır Galeride Yörük kültürünün gündelik kullanım objelerinin yanında Kazdağlarının şifalı bitkilerini de bulmanız mümkün Bu bitkilerin nasıl kullanılacağını ve nelere iyi geldiğini yine Alibey Kudar sizlere anlatacaktır Dünyada sadece Kazdağlarında yetişen 21 bitki türünden biri olan Kazdağı Köknarının kozalaklarını buradan alabilir ve demlediğiniz çaya katarak keyifle içebilirsiniz Galeriden sonra yola devam ettiğinizde içinden geçeceğiniz Güre özellikle serin havalarda kaplıcaları ve termal sularıyla mutlaka değerlendirilmesi gereken bir seçenek Güreden sonraki durağımız patikalarda yürümek ve Kazdağlarının zirvesinden akıp gelen gürül gürül suların yanıbaşında keyif yapmak isteyenler için Sutüven Şelalesi Akçayı geçer geçmez Zeytinli tabelasını takip ettiğinizde kasabanın içindeki tabelalar sizi Sutüven Şelalesi ve Hasanboğuldu Büvetine ulaştırır Dilerseniz aracınızı Beyoba Köyünde bırakabilir ve buradan başlayan hoş bir patikadan kısa bir yürüyüşle şelaleye ulaşabilirsiniz Homerosun İlyada Destanında bölgeyi, “bin pınarlı İda” diye tanımlamasının nedeni, yaklaşık 15 metreden dökülen şelaleyi görünce daha iyi anlaşılıyor Şelale ve çevresi doğaseverler için tam bir cennet görünümünde Şelaleden dere boyunca yapılacak kısa bir yürüyüş sizi etkileyici öyküsüyle ünlü Hasanboğuldu Büvetine ulaştırır Akan suların darbeleriyle oluşan havuzlara büvet deniyor Burasıda büyükçe bir havuz görünümünde Ünlü öykücümüz Sabahattin Alinin bir kitabında anlattığı Yörük kızı Emine ile ovalı Hasanın hazin aşk hikayesinin son bulduğu Hasanboğuldu Büveti yaz aylarında yüzmek için uygun bir mekan Kazdağları doğasının bir aynası olan Sutüven Şelalesi ve Hasanboğuldu Büvetinin ardından Edremiti görmek gerekir Edremitin girişinde yer alan ve yüz yıllık zeytinyağı geleneği olan Midas firmasının açtığı ve geçmişte zeytinyağı üretiminde kullandıkları malzemeleri sergiledikleri müze görülmeye değer Buradan bölgenin ünlü sızma zeytinyağını alma şansıda bulabiliyorsunuz Kazdağlarının geleneksel köylerini ve doğasını gezmenin ardından , bu geleneklerin ve coşkulu doğanın bölgenin daha büyük yerleşimlerini nasıl etkileyip, şekillendirdiğini anlamak için son durak kesinlikle Edremit olmalıdır |
|