Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hikaye, kurbağacık|masal, özetleri

Kurbağacık|Masal Ve Hikaye Özetleri

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kurbağacık|Masal Ve Hikaye Özetleri




Kurbağacık

Ormanlık bir bölgede bulunan bir su birikintisinde yaşamakta olan kurbağacık hiç arkadaşı olmadığından yakınıyordu Bu kurbağacık vaktinin çoğunu su birikintisinde yüzerek geçiriyor, bazen de sudan çıkıp, çimenlerin üstünde zıplayarak geziniyordu Her gün bir önceki günün tıpatıp benzeriydiHer gün aynı şey, hep aynı şeyler Bitmek tükenmek bilmeyen bir tekdüzelik kurbağacığı canından bezdirmişti Kurbağacık bir gün kızdı kendine:
“ Sanki bütün ömrünü bu su birikintisinde geçirmeye pek meraklısın Dünya senin zannettiğin kadarcık mı sanki? Dünya bu kadar küçücük mü sanki? Neden kurtarmazsın kendini buradan, çekip gitmezsin buralardan? Eğer sen bu yaşadığın su birikintisine dünya diyorsan, bil ki, sen bu dünyanın değil, bambaşka dünyaların kurbağasısınŞunu hiç aklından çıkarma: Arzuladığın yaşama ancak bu su birikintisinden uzaklaşarak kavuşacaksın
Kurbağacık hemen o anda kararını verdi Buradan ayrılarak yola çıkacak, gideceği yerlerde kendine arkadaş arayacaktı Kurbağacık ormanda günlerce yol aldı Artık ormanın sık ağaçları seyrekleşmiş, küçük bir düzlüğe çıkmıştıBirden yerde parlak bir şey gördüBu da neydi böyle? Parlak şeye baktığında çok şaşırdı Bunun içinde bir kurbağa vardı ve o kurbağa da kendisine bakıyordu Geriye dönüp, bir taşın arkasına saklandı İlk şaşkınlığı geçtikten sonra bu parlak şeyin çok ince olduğunu ve içinde kurbağa falan olamayacağını anladı O zaman durum apaçık ortadaydı: Parlak şey ayna olmalıydı ve aynada kendini görmüştü Kurbağacık aynayı alarak yakındaki bir ağacın kenarına kenarına yasladı Aynanın karşısına geçerek türlü şaklabanlıklar yapmaya başladı Bazen iki ayağı üstünde doğruluyor,bazen zıplıyor, bazen de derin nefes alıp göğsünü, yanaklarını şişirerek aynadaki aksini seyrediyordu Bu hareketlerin içinde en hoşuna giden, aynada kendini iri görmek olmuştu Gittikçe daha derin nefes alarak daha iri gözükmeye başladı Sonunda, öyle bir an geldi ki, kurbağacık yusyuvarlak oldu ve ayaklarının yerden kesilip yükselmeye başladığını fark etti
Kurbağacık hiç bozuntuya vermedi Yerden on metre kadar yükselince ağzından biraz hava bıraktı Daha fazla yükselmek gereksizdiHer işte her şey seviye seviyeydi Seviyesinin dozunu tam olarak ayarlamalıydı Bir kuş değildi ki o, çırpsın kanatlarını, yükselsin gökyüzüne, uçsun uçabildiğinceNereden baksan bir küçük kurbağacıktı Olmaz denirdi, kurbağalar uçamaz denirdi, hayal gibiydi ama gerçekti Uçuyordu işte Kurbağacık şöyle bir etrafına bakındı Yön tayini yaptı Ormandan gelmiş, şu tarafa gidecekti Sağ ön ayağını gideceği tarafa doğru mihaniki bir hareketle uzattı Hayret!Gitmek istediği tarafa dönüvermişti Döndü iyi de hala havada hareketsiz duruyordu Birden suda arka ayaklarını ileri gitmek için kullandığını hatırladı Arka ayaklarını yavaş yavaş göğsüne çekti, geriye doğru bıraktı, çekti, bıraktı Düşündüğü tastamam olmuştu İlerleyebiliyordu Artık canının istediği kadar gidip, istediği yerde de aşağı inebilecekti
Kurbağacık bir süre uçtuktan sonra bir dere kenarında boylu boyunca uzanmış yatmakta olan yaşlı kurbağayı fark etti ‘ Mutlaka bir rahatsızlığı vardır yaşlı kurbağanın ‘ diye düşündü
‘ Çünkü hiçbir kurbağa böylesine açıkta yatmaz Eğer yatarsa bu onun tehlikelere davetiye çıkartması anlamına gelir İnip bakayım nesi varmış yaşlı kurbağanın
Yaşlı kurbağanın düşüp kaldığı bu çayırlık bir mesire yeriydi İnsanlar günlük güneşlik yaz günlerinde hafta sonlarını burada geçirirler, piknik yaparlardı Bir kendini bilmez yanında getirdiği şişenin içindekini içmiş, giderken de atmış şişeyi kırmıştı İşte yaşlı kurbağa önündeki bu kırık şişenin bir parçasına basınca ayağından yaralanmış ve canının çok acımasına dayanamayarak bayılmıştı Yaşlı kurbağa kendine geldikten sonra olanları kurbağacığa anlattı ve yardım etmesini istedi
Kurbağacık:
“ Efendim, böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmadım O cam parçasının ayağınızın altından çıkarılması lazım Ben bunu başaramamGelirken görmüştüm Az ilerde dere kıyısında iki çocuk balık tutuyordu Gidip onları çağırayım, size yardım ederler herhalde “ dedikten sonra zıplayarak uzaklaştı
Kurbağacık çocukların yanına geldiğinde:
“ Lütfen yardım eder misiniz? Yaşlı bir kurbağa ayağından yaralanmış az ilerde yatıyor Ne olur benimle gelin ona yardın edin , onu kurtarın İyilik yapmak sevaptır Haydi çocuklar, lütfen kalkın, benimle gelin “ dedi
Kurbağacığın yalvarmasına dayanamayan çocuklar, oltalarını sudan çıkarıp bir kenara koydular ve kurbağacığın peşine takıldılar Biraz sonra yaşlı kurbağanın ayağındaki cam parçası çıkarılmış ve yaralı yer temiz bir bezle sarılmıştı
Çocuklar gittikten sonra kurbağacık yaşlı kurbağaya destek oldu ve onu kuytu bir yere götürdü Burada yaşlı kurbağa, kurbağacığa yaptığı yardımlardan dolayı teşekkür ettikten sonra:
“ Nedense böylesine karşılık beklemeden yapılan iyilikler, yardımlar pek nadir oluyor Nedense herkes bir başkası bana kötülük yapmadan ben ondan önce davranıp ona bir kötülük yapayım, ilk ben vurayım diyerek kesinlikle hiç bitmeyecek bir yarışı sürdürüyorlar Gelin bu anlamsız kötülük yarışından vazgeçin, gelin kardeş olalım, elele tutuşalım, mutluluğa koşalım
diyerek seslensem ben şimdi tüm canlılara acaba beni dinlerler mi? Hep kötülük görmekten, hep üzülmekten, hep ağlamaktan bıktım artık “ diyerek sözlerini tamamladı ve ağlamaya başladı Yaşlı kurbağanın ağlaması kurbağacığın silkinmesine sebep oldu
“Dur ağlama artık yaşlı kurbağa, sil gözyaşlarını Bundan sonra ikimiz eş kardeş sayılırız Demek ki bir kötülük yarışı yapılıyor ve herkes bu yarışı önde bitirme gayreti içinde Buna karşın ben de şu andan itibaren iyilik yarışını başlatıyorum Yakında dünya turuna çıkacağım ve tüm canlılara iyiliği anlatarak onların da iyilik yarışına katılmalarını sağlayacağım İyilik bayrağı sonsuza dek gönderde dalgalanacaktır
Kurbağacık kendine çok güveniyordu Neden derseniz, çünkü güçlü bir kozu vardı Ne çabuk unuttunuz, uçabiliyordu ya Kıtalararası yolculuk onun için hiçten bile değildi
Ormanlık bir bölgede bulunan bir su birikintisinde yaşamakta olan kurbağacık hiç arkadaşı olmadığından yakınıyordu Bu kurbağacık vaktinin çoğunu su birikintisinde yüzerek geçiriyor, bazen de sudan çıkıp, çimenlerin üstünde zıplayarak geziniyordu Her gün bir önceki günün tıpatıp benzeriydiHer gün aynı şey, hep aynı şeyler Bitmek tükenmek bilmeyen bir tekdüzelik kurbağacığı canından bezdirmişti Kurbağacık bir gün kızdı kendine:
“ Sanki bütün ömrünü bu su birikintisinde geçirmeye pek meraklısın Dünya senin zannettiğin kadarcık mı sanki? Dünya bu kadar küçücük mü sanki? Neden kurtarmazsın kendini buradan, çekip gitmezsin buralardan? Eğer sen bu yaşadığın su birikintisine dünya diyorsan, bil ki, sen bu dünyanın değil, bambaşka dünyaların kurbağasısınŞunu hiç aklından çıkarma: Arzuladığın yaşama ancak bu su birikintisinden uzaklaşarak kavuşacaksın
Kurbağacık hemen o anda kararını verdi Buradan ayrılarak yola çıkacak, gideceği yerlerde kendine arkadaş arayacaktı Kurbağacık ormanda günlerce yol aldı Artık ormanın sık ağaçları seyrekleşmiş, küçük bir düzlüğe çıkmıştıBirden yerde parlak bir şey gördüBu da neydi böyle? Parlak şeye baktığında çok şaşırdı Bunun içinde bir kurbağa vardı ve o kurbağa da kendisine bakıyordu Geriye dönüp, bir taşın arkasına saklandı İlk şaşkınlığı geçtikten sonra bu parlak şeyin çok ince olduğunu ve içinde kurbağa falan olamayacağını anladı O zaman durum apaçık ortadaydı: Parlak şey ayna olmalıydı ve aynada kendini görmüştü Kurbağacık aynayı alarak yakındaki bir ağacın kenarına kenarına yasladı Aynanın karşısına geçerek türlü şaklabanlıklar yapmaya başladı Bazen iki ayağı üstünde doğruluyor,bazen zıplıyor, bazen de derin nefes alıp göğsünü, yanaklarını şişirerek aynadaki aksini seyrediyordu Bu hareketlerin içinde en hoşuna giden, aynada kendini iri görmek olmuştu Gittikçe daha derin nefes alarak daha iri gözükmeye başladı Sonunda, öyle bir an geldi ki, kurbağacık yusyuvarlak oldu ve ayaklarının yerden kesilip yükselmeye başladığını fark etti
Kurbağacık hiç bozuntuya vermedi Yerden on metre kadar yükselince ağzından biraz hava bıraktı Daha fazla yükselmek gereksizdiHer işte her şey seviye seviyeydi Seviyesinin dozunu tam olarak ayarlamalıydı Bir kuş değildi ki o, çırpsın kanatlarını, yükselsin gökyüzüne, uçsun uçabildiğinceNereden baksan bir küçük kurbağacıktı Olmaz denirdi, kurbağalar uçamaz denirdi, hayal gibiydi ama gerçekti Uçuyordu işte Kurbağacık şöyle bir etrafına bakındı Yön tayini yaptı Ormandan gelmiş, şu tarafa gidecekti Sağ ön ayağını gideceği tarafa doğru mihaniki bir hareketle uzattı Hayret!Gitmek istediği tarafa dönüvermişti Döndü iyi de hala havada hareketsiz duruyordu Birden suda arka ayaklarını ileri gitmek için kullandığını hatırladı Arka ayaklarını yavaş yavaş göğsüne çekti, geriye doğru bıraktı, çekti, bıraktı Düşündüğü tastamam olmuştu İlerleyebiliyordu Artık canının istediği kadar gidip, istediği yerde de aşağı inebilecekti
Kurbağacık bir süre uçtuktan sonra bir dere kenarında boylu boyunca uzanmış yatmakta olan yaşlı kurbağayı fark etti ‘ Mutlaka bir rahatsızlığı vardır yaşlı kurbağanın ‘ diye düşündü
‘ Çünkü hiçbir kurbağa böylesine açıkta yatmaz Eğer yatarsa bu onun tehlikelere davetiye çıkartması anlamına gelir İnip bakayım nesi varmış yaşlı kurbağanın
Yaşlı kurbağanın düşüp kaldığı bu çayırlık bir mesire yeriydi İnsanlar günlük güneşlik yaz günlerinde hafta sonlarını burada geçirirler, piknik yaparlardı Bir kendini bilmez yanında getirdiği şişenin içindekini içmiş, giderken de atmış şişeyi kırmıştı İşte yaşlı kurbağa önündeki bu kırık şişenin bir parçasına basınca ayağından yaralanmış ve canının çok acımasına dayanamayarak bayılmıştı Yaşlı kurbağa kendine geldikten sonra olanları kurbağacığa anlattı ve yardım etmesini istedi
Kurbağacık:
“ Efendim, böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmadım O cam parçasının ayağınızın altından çıkarılması lazım Ben bunu başaramamGelirken görmüştüm Az ilerde dere kıyısında iki çocuk balık tutuyordu Gidip onları çağırayım, size yardım ederler herhalde “ dedikten sonra zıplayarak uzaklaştı
Kurbağacık çocukların yanına geldiğinde:
“ Lütfen yardım eder misiniz? Yaşlı bir kurbağa ayağından yaralanmış az ilerde yatıyor Ne olur benimle gelin ona yardın edin , onu kurtarın İyilik yapmak sevaptır Haydi çocuklar, lütfen kalkın, benimle gelin “ dedi
Kurbağacığın yalvarmasına dayanamayan çocuklar, oltalarını sudan çıkarıp bir kenara koydular ve kurbağacığın peşine takıldılar Biraz sonra yaşlı kurbağanın ayağındaki cam parçası çıkarılmış ve yaralı yer temiz bir bezle sarılmıştı
Çocuklar gittikten sonra kurbağacık yaşlı kurbağaya destek oldu ve onu kuytu bir yere götürdü Burada yaşlı kurbağa, kurbağacığa yaptığı yardımlardan dolayı teşekkür ettikten sonra:
“ Nedense böylesine karşılık beklemeden yapılan iyilikler, yardımlar pek nadir oluyor Nedense herkes bir başkası bana kötülük yapmadan ben ondan önce davranıp ona bir kötülük yapayım, ilk ben vurayım diyerek kesinlikle hiç bitmeyecek bir yarışı sürdürüyorlar Gelin bu anlamsız kötülük yarışından vazgeçin, gelin kardeş olalım, elele tutuşalım, mutluluğa koşalım
diyerek seslensem ben şimdi tüm canlılara acaba beni dinlerler mi? Hep kötülük görmekten, hep üzülmekten, hep ağlamaktan bıktım artık “ diyerek sözlerini tamamladı ve ağlamaya başladı Yaşlı kurbağanın ağlaması kurbağacığın silkinmesine sebep oldu
“Dur ağlama artık yaşlı kurbağa, sil gözyaşlarını Bundan sonra ikimiz eş kardeş sayılırız Demek ki bir kötülük yarışı yapılıyor ve herkes bu yarışı önde bitirme gayreti içinde Buna karşın ben de şu andan itibaren iyilik yarışını başlatıyorum Yakında dünya turuna çıkacağım ve tüm canlılara iyiliği anlatarak onların da iyilik yarışına katılmalarını sağlayacağım İyilik bayrağı sonsuza dek gönderde dalgalanacaktır
Kurbağacık kendine çok güveniyordu Neden derseniz, çünkü güçlü bir kozu vardı Ne çabuk unuttunuz, uçabiliyordu ya Kıtalararası yolculuk onun için hiçten bile değildi



Alıntı Yaparak Cevapla

Kurbağacık|Masal Ve Hikaye Özetleri

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kurbağacık|Masal Ve Hikaye Özetleri








Bir varmış, bir yokmuş,
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,
Allah’ın yarattıkları buğday tanesinden çokmuş
Kimi kavak gibi uzun, kimi kabak gibi tombulmuş, Kimi yürürken tıs tıs eder, kimi kuş gibi uçarmış

Yeşil mi yeşil, güzel mi güzel bir orman içinde iki arkadaş kaplumbağa yaşarmış Birinin adı Meyşa diğerininki ise Tişni imiş Meyşa ile Tişni çok iyi arkadaşmış

Meyşa hareketli, yardımsever, çalışkan, dost canlısı bir kaplumbağaymış Tişni ise tembel, dünyayı umursamayan, herkesten uzak durmayı seven bir kaplumbağaymış Tek ar*kadaşı Meyşa imiş Meyşa ve Tişni her akşam aynı ağacın altında buluşurlarmış

Meyşa her gün sabah uzun uzun yürür, yolda gördüğü hayvan*larla tanışır, arkadaş olurmuş Tisni’ninse her gün yaptığı tek şey bol bol yemek yemek ve uyumakmış
Meyşa, Tişni’ge devamlı olarak;
— Haydi, Tişni sen de biraz gez, hareket et, çok şişmanla*dın, dermiş Tişni ise;
— Biz kaplumbağalar zaten yavaş hayvanlarız; bizim ha*reketimizden ne olacak, diyerek yatarmış Sürekli yemek ye*diğinden çok obur bir kaplumbağa olup çıkmış Bulduğu her otu yiyormuş Meyşa ona;
— Her otu yeme zehirlenirsin, dermiş ama o bildiğinden hiç şaşmaz, kimsenin sözüne kulak asmazmış
Bir gün Meyşa, Tişni’yi ormanda gezmeye ikna etmiş Bir*kaç adım gidince Tişni “Yoruldum!” diye şikâyet etmiş
Dinlenmek için bir yerde durmuşlar Sürekli boğazını düşünen Tişni, yiyecek bulmak için etrafa bakmaya başlamış Daha önce görmediği kırmızı meyveli bir sarmaşık görmüş Yemek için meyvelere doğru ilerlemiş Meyşa;
_ Hayır, Tişni onları yememeliyiz Ne olduğunu bilmiyo-
ruz, zararlı olabilirler, demiş
_ Baksana kırmızı kırmızı meyveler Ne kadar da güzel
Görünüyor, gel sen de ye, demiş Tişni,
Meyşa yememesi için çok yalvardıysa da Tişni’yi vazge-
çiremernis Tişni hem yiyor hem de Meyşa’yı;
— Gel gel, sen de ye çok lezzetli, diye çağırıyormuş

Tişni tıka basa yedikten sonra uyumaya gitmiş Daha yeni uykuya dalmış ki dayanılmaz bir karın ağrısiyla uyanmış
Meyşa, arkadaşının yanına koşmuş; ama elinden gelen hiçbir şey yokmuş Tişni karın ağrısıyla kıvranıyormuş Meyşa ne yapacağını şaşırmış Aklına arkadaşı geyiği çağırmak gel*miş Geyik hastalıklardan anlarmış Koşa koşa geyiğin yanı*na gitmiş Tişni’nin başına gelenleri ona anlatmış Geyik şifalı otlardan bir ilaç hazırlamış Tişni’ye bunu içirmiş
Tişni o günden sonra bir daha asla bilmediği yiyecekleri yememiş Meyşa ile birlikte her gün ormanda uzun yürüyüş*ler yapmış Meyşa artık onun çok yemesine de engel oluyor*muş Tişni şişmanlıktan kurtulmuş, sağlıklı bir kaplumbağa ol*muş İki arkadaş ormanda uzun yıllar yaşamışlar


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.