Prof. Dr. Sinsi
|
Kapıdaki Karanlık 5
Kapıdaki Karanlık 5 Hikayesi - Karanlık Hikayeleri - Aynur Engindeniz - Aynur Engindeniz Yazıları
� Sen hayalsin Yoksun sen �
� Ama burada oturuyorum Seni duyuyorum, görüyorum da � Kadın yavaşça yüzünü döndü Başı dönerken vücudu olduğu gibi duruyordu Artık korkusu, titremesi kalmayan Nazan dikkatle kadının yüzüne baktı Kadının yüzü ağlamaktan sırılsıklam olmuştu Tanıdığı kimseye benzetemedi onu Nazan Ama içinden bir ses, nedense bu kadının annesi olduğunu söylüyordu O da ağlamaya başladı İçinden hayal gördüğünü geçirse de, bu anı yaşamak, ömründe bir defa olsun, hayali de olsa, annesine sarılmak istiyordu
Basamakları inmeye çalıştı, inemedi Ayakları yerinden oynamıyordu Hatta ellerini, kollarını, göz kapaklarını bile hareket ettiremiyordu Korku yeniden yüreğini sardı Ama titreyemiyordu bile Kadına baktı Merdivenlerde kimse yoktu Aklına Havva geldi � Havva� diye çağıracak oldu, sesi çıkmadı Birden odanın içine garip bir aydınlık doldu Eşyalar yerinden oynadı, şekilleri değişti Sobanın yanındaki sandalye sallanmaya başladı Sonra dedesini o sandalyeye otururken gördü Gözünde gözlükleri, elinde küçük bir takvim yaprağı vardı O takvim yaprağını okurken, içeriye güle oynaya bir kız çocuğu girdi Gülüşü odada yankılanıyordu Küçük kız, dedesinin boğazına sarılmış, öpüyor da öpüyordu
Nazan gözlerinden ılık yaşların süzüldüğünü hissetti O da dedesini böyle öperdi Hayatının en mutlu günleri onun yanında geçmişti zaten Kendini çocuk gibi hissettiği tek yer dedesine ait bu evdi Dedesi de bunu bildiği için bu evi ona bırakmıştı
Küçük kız öpme işini bitirdikten sonra koşarak merdivenlere yöneldi Nazan üzeri üzerine gelen kıza dikkatle baktı Saçları özenle tepeden toplanıp at kuyruğu yapılmış, tepesine, bir de beyaz kurdela takılmıştı Uzun saçlar elbisesinin arkasındaki kurdelaya kadar değiyordu Kız yaklaştı, yaklaştı�Nazan�ın yanından geçip, odalardan birine girdi
� Bu benim!� dedi, Nazan içinden � Bu yüz benim çocukluğum Nasıl da hayal kurardım saçlarım böyle upuzun olsa diye Ah dede, bak bana, ne olur gör beni � Ne yazık ki dedesi onu göremezdi, çünkü o da bir hayaldi Az sonra silinip gidecekti bu sahne de Ama artık korkmuyordu bu durumdan Çünkü bir daha asla görmesi mümkün olmayacağı insanları görmüştü, hem çocukluğunu bile görebilmişti Bütün bunlar için birazcık korkmaya değerdi
Arkasındaki -çok eskiden ölmüş teyzesine ait- küçük odadan sesler gelmeye başladı Hareket edemediği için dönüp bakamadı Hiddetli bir şekilde bağıran bir kadın, ince bir sesle ağlayan bir çocuk, yanında belirdi İkisi de Nazan�ın bulunduğu basamaktan bir basamak aşağıda duruyordu Kadının elinde sigara, küçük kızın saçlarından çekiştiriyor, �Yakayım mı seni?� diye bağırıp duruyordu Kızın yanakları gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu Korkak, acı bakışlarla kadının elindeki sigaraya bakıyordu
Nazan biran gözlerini onlardan ayırıp, oturduğu yerden doğrulmuş, kadına ve çocuğa bakan dedesine çevirdi İhtiyar adam, kadına sert bir sesle:
� Safiye! Sen kimin evinde kime işkence ediyorsun? Bırak kızımı!� Kadın küçük kızın saçlarını bir kat daha eline dolayarak:
� Bana bak, ikinizin de derdini ben çekiyorum Bıktım sizden!�
� Defol, tutan mı var seni? Defol evimden!� İhtiyar, elindeki kağıdı yere atıp hızla merdivenleri çıkmaya başladı Nazan hala, olanları bir film gibi, kıpırtısız izliyordu Adam küçük kızı kadının elinden kurtararak kucağına aldı Kadın hakaretler savurarak merdivene aşağı inmek üzereydi ki; küçük kız dedesinin kucağından sıyrılıp yere indi ve olanca gücüyle kadını itti Nazan�ın gözbebekleri iyice büyümüş, dehşetle yuvarlanan kadına bakıyordu Kadın gürültüyle yuvarlanarak merdivenin sonuna yığıldı Yerde cansız yatan kadının gözleri Nazana bakar şekilde açık kalmıştı
Nazan yerdeki kadının gözbebekleri içinde kendini gördü Sonra dede, küçük kız, yerde yatan kadın ve odadaki bütün her şey yavaşça bir soluk gölgeye dönüştü ve kayboldu Oda eski haline döndü Gözünden yaşlar akan Nazan, bulunduğu basamağa yığılıp kaldı Şimdi hareket edebiliyor, konuşabiliyordu Kendi kendine konuşarak ağlıyordu
Kazaydı Kazaydı
Hayır kaza değildi Beni iterken, kendi gözlerindeki kini görmedin mi? Nazan oturduğu yerde dizlerine kapadığı yüzünü kaldırdı Kadın, merdivenlerin dibinde, az önce yuvarlandığı şekilde yatıyordu Nazan gözlerini silerek ayağa kalktı
Seni annem sanmıştım Tıpkı çocukken sandığım gibi Sen ölmeyi hak etmiştin Ama kazaydı
Sen katilsin Bunu unutup, ne de güzel devam ettin hayatına Ama artık mutlu günlerin sona erecek
Senin yüzünden hep ağladım ben Hangi mutluluk Korkmuyorum senden Çık zihnimden, hayalsin sen, yoksun, gerçek değilsin
Bir daha ki gelişimde benim yerime kendin ölmüş olmayı dileyeceksin Odanın o kısmı yarıldı, kadın bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla çatlayan zeminden içeri girip kayboldu
Nazan var gücüyle Yoruldum artık diye bağırdı Bir süre ağladıktan sonra aklına Havva geldi Bütün bu gürültüye neden hala uyanmamıştı Nazan odaya, arkadaşının yanına giderken, öyle bitkin bir haldeydi ki, güçlükle adım atabiliyordu Hayalinde gördüğü iki kadını düşündü bu arada İlk gördüğü ona korkmamasını, dua etmesini söylerken ikincisi onun yerine geçip yüreğine dehşet tohumu ekmişti Hafızasını hayallerden temizlemesi mümkün olabilecek miydi
Daha altı yaşında bir çocukken meydana gelen bir kazadan dolayı, vicdanı onu hesaba mı çekiyordu Ama ya onun hakları, onun içinde, birisi o kadını gittiği yerde hesaba çekiyor muydu acaba Hayır, o öldü kurtuldu, bense hep bu acı hatırayla yaşadım Diye mırıldandı
Dedesi, o kazadan sonra Nazanı yanına almıştı Olayı unutturmak için de yıllarca doktor doktor gezdirmişti Unutturmuştu da Ta ki ikinci üvey anne gelene kadar Onun gelişiyle, aynı zulümlere maruz kalan Nazanın, unuttuğu ne kadar acı vaka varsa hepsi, yeniden çocuk kalbine doluştu
Zavallı Nazan olan biteni babasına da anlatamıyordu Uzak bir kentte çalışan babası arada bir eve geliyordu Eğer Nazan, kadının yaptıklarını babasına anlatacak olsa, babası gidince başına neler geleceğini bir Allah bilirdi Çünkü iki üvey anne de onu bu şekilde tehdit etmişti hep
Odanın kapısını usulca açtı Havva hala aynı şekilde yatıyordu Kolundaki saate baktı Daha altı olmamıştı Artık yürüyecek gücü kalmadığı için yatmaya karar verdi Terliklerini çıkartıp, yatağa girdi ve usulca arkadaşına sarıldı Sarılmasıyla kollarını çekmesi bir oldu Havvanın bedeni buz gibiydi
Aynur Engindeniz
|