SON DİNOZOR DENVER

San Fransisko da mı Kaliforniya da mı ne öyle bir memlekette geçerdi

Bir grup oğlan arka bahçeyi kazarken eşşek kadar bir yumurta bulmuşlar, yumurtadan dana kadar bir dinozor çıkmıştı, mavi gözlü sevimli dinoya, Denver adını takmışlar sonra da beraber alemlere akmışlardı

Bu Denver a söfçü şortu ve güneş gözlüğü giydirip plaja götürürler, sörf yaptırırlar da kimse bunun dinozor olduğunu anlamazdı

Yıldız şeklinde Elton John gözlüklerini takıp rock n roll bilem yapmıştı

Eğlenceli geliyordu o zaman bize
NİNJA KAPLUMBAĞALAR

Türk gençliğine pizza sevgisi aşılayan çizgi filmdir

Bu dizide Japon Sensei Splinter, 4 tosbağası ile yeraltında saklanırken Shredder ın mutasyon ışınlarına maruz kalıyor ve en son lağım faresine dokunduğu için fareye dönüşüyordu

Tospaalar da insana benziyorlardı

Splinter bunlara en sevdiği Rönesans sanatçılarının isimlerini takıyor ve Shredder in üzerine salıyordu

Bunlar hep yeraltında lağımda yaşıyor ve sürekli ama sürekli pizza yiyorlardı

Bunlara yardım eden bir de televizyoncu kız vardı, April

Bu April in sarı bir tulumu vardı ve başka hiçbirşey giymezdi

Severek izlerdik biz bu kaplumbağaları
BENIM KÜÇÜK PONY M

Allahım, minik kanatlı, lüle lüle yeleli, kuyrukları kurdeleli beygirler oradan oraya uçuşur, biz de ağzımız açık seyrederdik

Bunların sonradan çılgın gibi oyuncakları çıkmıştı

Benim de bir tane pony silgim vardı, mor yeleli



Sanırım bunların kraliçesi alnında boynuzu olan bir unicorn idi

Fakat bu dizinin ana fikri neydi hatırlayamıyorum
TRANSFORMERS

Hayatımıza Star1 ile girmiş bir çizgi filmdi, özellikle oğlanlar daha çok severdi bunu

Çünkü araba ve kamyonlar hakkındaydı

Kahramanımız arabalar hızla giderken birden bükülüp katlanmaya başlar ve robota dönüşürlerdi

Sonra da bir güzel kötülerle dövüşürlerdi

Oyuncakları da heryeri kaplamıştı, epey popüler olmuştu
RED KIT

Gelmiş geçmiş en hızlı silah çeken kovboydu, gölgesinden bile hızlı ateş eder, sürekli Joe, Jack, William ve Avarel Dalton kardeşlerin peşinden koşar, aptal köpek Rin Tin Tin in başını beladan kurtarır, emektar atı Düldül ile muhabbet ederdi

Red Kit herkesin sevdiği bir klasikti, Milliyet gazetesi yıllarca bunun çizgi romanını vermişti

Red Kit her maceranın sonunda ortadan kaybolur, batan güneşe doğru atını sürerken, ben yalnız bir kovboyum diye şarkı söylerdi

Kıyafeti hep aynıydı, ama yıllar sonra sigara içmeyi bırakmış, onun yerine ağzında bir ot taşır olmuştu

Sarah Bernhard la, Kalamiti Jane ile maceralar yaşamış, bir keresinde Nensi diye bir kızla nişanlanmıştı

Çinli çamaşırcı, akbaba cenaze levazımatçısı en sevilen tiplerdendi

Posta arabası şirketi Wells Fargo Co

sloganı Yolculukta Banko idi

Kızılderililer le barış çubuğu içer, Papatya Kasabası nı korur, posta arabalarına eşlik ederdi

Kusursuz adamdı

Aşıktım herhalde ben Red Kit e
80 GÜNDE DEVRİALEM

Jules Verne in meşhur romanının serbest bir uyarlamasıydı bu dizi, çünkü bütün karakterler kedi, aslan, puma çita ve sair kedigillerden oluşuyordu

Yalnız Phileas Fogg un uşağını başka bir cinsten hayvan oynuyordu, Prenses Ouda bembeyaz Van kedisi gibi bir kediydi mesela

Öyküsü güzeldi ama o tam takım ful aksesuar giyinmiş centilmenin pantolonunun kıçından böyle sırma gibi bir kuyruk çıkıyor olması felaketti

15, 16 yıl önce seyretmiştik biz bu diziyi, olasılıkla TRT nin yazın yaptığı Tatil Ekranı kuşağında
JETGİLLER

Taşdevri nin gelecek çağlarda geçen versiyonuydu, bunların da herşeyi egzantrik ve moderndi

Hizmetçileri robottandı, araba yerine uçan daireleri vardı doğal olarak

Bende fazla bir heyecan uyandırmazdı gelgelelim
SEVİMLİ HAYALET CASPER

Bunun belli bir saati yoktu, her an karşınıza çıkabilirdi

Arkadaş bulmak için dolaşır, ama bunu her gören hayalet görmüşe döndüğü için kimseye yaklaşamazdı

Sonunda bir kahramanlık yaparak herkesin sevgi ve hayranlığını kazanırdı

Yıllar sonra sinema filmi bile yapılmıştı
CİCİ KIZ GEORGIE

TRT nin sarışın kızlı çizgilerinden biriydi

Bunun da özellikle sapık bir öyküsü vardı

Avustralyalı bir çiftçi nehir kenarında ölmek üzere olan bir kadın buluyor ve kadının kızı Georgie yi evlat ediniyordu

Gelgelelim adamın 2 oğlu birden kıza aşık oluyorlardı

Georgie büyüyüp serpilince böyle saçları gözlerinin üzerine düşen bir İngiliz Lordu na aşık olmuş, Londra ya kaçmıştı, tabii bunun peşinden giden abisi hapse düşmüştü

Bu çizgidizinin tarihe geçen sahnesinde Georgie nehre düşerek donma tehlikesi geçirince, abisi bunu çırılçıplak soyarak kendi de soyunup üzerine yatmış, ten ısısıyla onu hayata döndürmüştü

Dizinin sonunda kızımız zengin ama hastalıklı oğlanı bırakıp fakir ama taş gibi eski abi Abel ile mercimek fırında yapmış, bir oğlan bilem doğurmuştu, gördüğümüz ilk sevişen çizgi karakter bu Georgie idi
CLEMENTINE

Her cumartesi TRT de yayınlanırdı, muhteşem Fransızca bir jenerik şarkısı vardı

O günün çocukları arasında bugün ekol olmuş bir dizidir

Bu Clementine uçak kazası geçirip sakat kalmış bir kızcağızdı

Birgün buna kocaman bir küre içinde uça uça Hemera diye güzel bir cadı geliyordu

Sonra Clementine bu cadıyla dünyayı gezerek maceradan maceraya koşuyor, yürüyor, uçuyordu

Bu dizide çok korkunç ateşten adamlar vardı

Bunların patronu Malmot idi

Bir çizgiden umulmayacak kadar kanlı ve vahşiydiler, Clementine bunlara karşı savaşır, paçası sıkışıp korkudan altına ettiği anlarda Hemera uçan küresinin içinde gelir, Clementine i alır götürürdü

Biz de kafadan ata ata şarkısını söylerdik
ÇİÇEK KIZ LULU

Ben bunu çok severdim, Lulu isimli kız aslında Çiçek ülkesinin prensesi olduğunu öğrenmişti, ama ülkesini kurtarmak için Yedi Renkli Çiçek i arayıp bulması gerekiyordu

Yanına kedisiyle köpeğini alıp dünyayı gezmeye başlamıştı

Bunun bir çiçek anahtarı vardı, bu anahtarı bir çiçeğe doğru açar LEY LUUU LEY LUU deyince hoop üzerindeki kıyafet değişirdi

Böylece her ortama uygun elbise giyebilirdi

Lulu yu mavi entarili kötü bir kadınla, kadının uşağı olan kunduz ya da rakun cinsi Moris diye bir yaratık kovalardı

Bu kız yedi renkli çiçeği bir türlü bulamamış, nihayet kös kös eve dönüp çiçeğin evin bahçesinde açtığını görmüştü

Sonunda çiçek ülkesine giderek Seli isimli oğlanla da işi pişirmişti

Her bölümün sonunda çiçek dilinde bilmemne şu anlama gelir diye bir çiçek tanıtılırdı
KÜÇÜK PRENSES SARA

TRT nin Cumartesi kuşağında yayınladığı çok acıklı bir çizgi diziydi

Hindistan da büyüyen Sara yı babası Londra da bir kız okuluna yazdırmış, sonra iflas ederk ölünce Sara da okulda hizmetçi olmuştu

Allahım ne çileler çekti, şımarık zengin kız Lavinia buna ayakkabılarını bile boyatmıştı

Ben bu dizinin hastasıydım ama her hafta seyredemezdim çünkü o zamanlar biz annemle cumartesileri ya Süheyla teyzeme ya da Selma teyzeme giderdik, ben çığlık çığlığa ağlasam da otobüse yetişmek için kös kös annemle çıkmak zorunda kalırdım

Birgün aslında Küçük Prenses in meşhur bir çocuk kitabı olduğunu öğrendim, Allaaaa, annemle İstanbul u altüst ettik, Cağaloğlu yokuşuna bile tırmandık, sonunda Beşiktaş ta bulduk kitabı

Ben de Küçük prenses Sara nın maceralarını defalarca okudum
ŞNORKELLER

Deniz altında yaşayan birgrup yaratığın maceralarını anlatırdı

Cumartesileri TRT de yayınlanırdı

Her bölümün başında önce bu şnorkelleri keşfeden kaybolmuş bir kaptan mı ne varmış, onun hikayesi anlatılır, sonra kamera yavaş yavaş alçalır, suyun derinliklerindeki kahramanlarımızın maceraları başlardı

Çok eğlenceliydi

Mesela barları bile vardı, bi tane ahtapot davul çalardı, böyle matrak bir yerdi
AYAKKABILAR

Eskiden TRT de her Cumartesi sabahı yayınlanan çocuk kuşağında izlemiştik bunu sanırım

Ama ben ortaokuldayken de şarkısı pek meşhurdu, şu şu şu şuuu pipıılll die uzata uzata söylerdik, ne günlerdi!
ŞEKERPEMBE

Ah Şekerpembe unutulmaz bir klasikti, TRT nin Cumartesi den Cumartesi ye isimli kuşağında yayınlanırdı

Bunlar bir adada yaşardı, küçük bir oğlan, bir de bu oğlanın e leri eze eze "şekerpiembee, şeikerpembee" diye ünlediği pespembe bir deniz dinozorunun maceralarını anlatırdı

Bunlara akıl veren gözlüklü, bilge bir yunus ta vardı, o da bir mağara da yaşıyordu, dinozor yüze yüze tam mağaraya gider, oğlan arkasından "şiekerrpieembee" diye başlardı

Bi rahat bırakmazdı Şekerpembe yi
ALİS HARİKALAR DİYARINDA

Bu da klasik öykünün güzel bir uyarlamasıydı, tavşanın peşinden koşan Alis acayip bir memlekete geliyor, türlü türlü maceralar yaşıyordu

Renkli, eğlenceli, çerez niyetine bir çizgi diziydi
POLLYANNA

Bildiğimiz klasik romanın bolca melodram öğesi eklenerek uzatılmış güzel bir çizgi versiyonu idi

Bu yayınlanırken ben ilkokul sonda idim, kursa gittiğim için Pollyanna yı kaçırır, üzülürdüm

Bazı bölümlerini teyzem videoya kaydedip bana izletmişti, nedense hastası olmuştum ben bu dizinin

Ama sonunu seyredememiştim

Onun yerine elli kere falan kitabını okumuştum
ŞEKER KIZ CANDY

Bu çizgi film sonradan özel kanallarda sıkça yayınlansa da asıl popülaritesini TRT de gösterildiğinde kazanmıştı

Çok eskiydi, seyrettiğimiz ilk kocaman gözlü, kabarık sarı saçlı, acı çeken kızlı japon çizgisiydi

En acıklı bölümünde Candy nin sevgilisi Anthony attan düşüp beyin üzeri çakılarak Hakkın rahmetine kavuşmuş, Candycik "eentınii, eentiiniii" diye ağlamaktan helak olmuştu

Anneme sorsanız "ah çok ağladık Entıni ye" diye hala hatırlamaktadır

Hele dağınık, uzun saçları gözlerinin önüne düşen Terry Grandchester i reddetmesini hiç bir kız anlayamamıştı

Sonunu hiç izlemedim ben bunun
ESTEBAN

Güney Amerika da geçen çok zevkli bir çizgi filmdi

Esteban diye bir oğlan, yanında küçük bir kız ve yerli bir çocukla İnkaların altın şehrini arardı, bunlara yardımcı olan Mendoza diye bi de herif vardı

Bu kızla Esteban nihayet dillere destan altın kuşu bulmuşlar, boyunlarındaki yarım madalyonları takarak kuşu kaldırmışlardı efendim

Sonradan ne kuşlar kaldırdılar bilemem, bunlar kardeş mi çıktı, yoksam o kız, Mendoza nın kızı mıydı, böyle çapraşık işler vardı

Küçücük çocukların beynini o zamanlardan yıkayıp pembe dizilere, Aliyelere hazırlıyorlardı yani
KAYIP DÜNYALAR

Muhteşem bir Fransız çizgi filmiydi, hafta içi mi, yoksam cumartesi mi yayınlanırdı hatırlamıyorum, çok etkileyici bir jenerik müziği vardı, Clementine le beraber bize Fransızca sevgisi aşılayan ilk şarkılardandır

Bu çok acayip maceraydı, bir gezegenin katmanları arasında dolaşarak arzın merkezine, Arcadia kentine inmeye çalışan bir grup insanı anlatıyordu

Arcadia kelimesi beni büyüler, kafadan ata ata şarkısını söylerdim

Gayet karamsar, ciddi bir çizgi filmdi
VOLTRAN

İşte bir nesil bu Voltran yüzünden uykusuz kalmıştı, pazar sabahı erken kalkılır illaki Voltran seyredilirdi

Issız bir gezegene düşen bir grup pilotun maceralarını anlatırdı

Bu gezegenin güzel prensesi pilotlardan yer altındaki robot aslanları uçurmalarını rica etmiş, sonunda aslanlar biraraya gelerek , ben kolları oluşturuyorum, ben bacakları, ben de başşını oluşturuyorum, ve 3 kere VOLTRAN VOLTRAN VOLTRAN diyerek büyük robotu meydana getirmişti

Prensesi cariyesi yapmak isteyen yamuk tipli bir herifin çeşit çeşit robot canavarlarına karşı savaşır, illa biraz dayak yer, sonunda ışın kılıcı ile canavarı ikiye bölerlerdi, bu sıra da hiç değişmezdi

Bizim de kuzenlerle en sevdiğimiz oyundu

Allahtan prenses mavi aslanı kullanmaya başlamış ben de oyuna katılmıştım, çünkü aslan hakkı kutsaldı, kimse kimsenin aslanını alamazdı, yeşil aslan benim diyene, destur çek yeşil aslan Tolga nın denirdi
ROBOTEK

Eşi benzeri yapılmamış aşmış bir çizgidiziydi, hafta içi okul dönüşü izlerdik

Dünyayı uzaylılar istila etmiş, insanlar Robotek diye devasa bir gemiye iltica etmişlerdi, bu gemi alarm moduna geçtiği zaman katlanıp bükülerek robot haline gelir, uzaylılarla savaşırdı

Rick diye bir savaş pilotu, Minmey diye bir Çinli kız da vardı, bunlar aşk meşk yaşıyorlardı galiba, Minmey Çin restoranı açmıştı, yerel kıyafetler falan giyerdi

Müziği de muhteşemdi

Abimle izlerdik biz bunu, sonra da eski legolardan uzay gemileri yapmaya çalışır, uzay savaşları oynardık
SHE-RA

He-Man karakterinin kızkardeşiydi

Başka bir gezegende yaşıyordu çünkü bunları bebekken İskeletor bulmasın diye ayırmışlardı, o zamanlar Star Wars ı henüz seyretmediğimizden anlamamış, yemiştik biz de bunu yeni bir hikaye diye! Bu hatun kılıcını kaldırır YÜCE RUHUN ADINA, ADIM ŞİİRAAA diye bağırır, birden tipi düzelir, kırmızı taytı efil efil bir mini eteğe dönüşür, atının kanatları peydah olurdu

Bunun da çevresi gudik tiplerle doluydu, bazı maceralarında kardeşi He-Man gelir, kötüleri beraber pataklarlardı

He-Man kadar fenomen olamamıştı aramızda
HE-MAN

İlkokuldayken okuldan koşarak gelir artık pazartesi günü mü neyse He-Man i izlerdik

Öykü acayip tiplerle dolu bir galakside geçiyordu, kahramanımız lepiska saçlı Prens Adam oldukça pısırıkken sihirli kılıcını havaya kaldırıp GÖLGELERİN GÜCÜ ADINA, GÜÇ BENDE ARTIK deyip adaleli erkek He-Man e dönüşür, iskeletor ve elemanlarıyla kapışırdı

Başı sıkışınca küçük cin Orko, General, General in kızı Tila ve güzel Büyücü den yardım alırdı

Her bölümün sonunda Orko uçarak ekranda belirir, bize o bölümden çıkartmamız gereken dersi anlatırdı

Ben bunun birsürü kartlarını falan toplamıştım uzun süre

He-Man den sonra sıska tiplere İskeletora dönmüşsün demek moda olmuştu
LAZERYON

Pazar akşamları yayınlanırdı

Takaşi isimli bir Japon çocuğu bilgisayarında net üzerinden bir robot tasarlamış, sonra birden uzay üssünün hatlarında bir karışıklık olunca bu robot aynen imal edilmişti

O zamanlar bizde interneti bırak bilgisayar bile yoktu

Lazeryon işte bu robottu, Voltron un ışın kılıcı varsa bunun da lazer topu vardı

Tasarımcısı bu oğlan olduğundan Takaşi yi Lazeryon un pilotu yapmışlardı

Yavrum paso düşman robotlarla savaşır ama sonunda mutlaka kazanırdı

Olivia diye bir kız arkadaşı vardı, sarışın güzel bir şey

Takaşi uzayda robotları pataklar ama okulda hep Olivia dan kötek yerdi
AYI YOGİ

Kafayı piknikle, sandöviçle bozmuş; ormana gelen piknikçilerin sepetlerini yürütmeye çalışırken maceradan maceraya koşan şaşkın bir ayı idi bu

Sürekli efeemm diye konuşur, başına bin türlü iş açar, korucu dayı bunlari basınca panik içinde sağa sola koşuştururdu

Düpedüz salaktı

Yanındaki küçük Bobi mi Bobo mu, o daha zekiceydi

Ama benim için en güzeli hergün yediğim Ayı Yogi li baldı, şimdi olsa da alsak keşke , o Ayı Yogi şişesindeki balın kokusunu bilem hatırlarım hala
VİKİNGLER

Bir Viking kabilesini maceralarını anlatırdı

Bunlar boynuzlu şapkalar takar, HAYDİ YALLAH HOP HOP HOP, HAYDİ YALLAH HOP HOP HOP diyerek küreklere asılır, maceradan maceraya gemilerini zıplatırlardı

Buradaki asıl hikaye kaptanın Vicki isimli küçük çocuğuydu, hünsa bir karakterdi, erselik yani, kız mı erkek mi ben hiç anlayamazdım

Bunun da aklına hep olayı çözecek fikirler gelirdi ama önce burnunu karıştırır sonra buldumm! diye bağırırdı, sonra da kafasının etrafında yıldızlar uçuşurdu

Bu çizgi film güzel Türkçe mize tatak kelimesinin eklenmesine vesile olmuştur

Bir de "haftayaaa buluşalım haftayaa" diye bir şarkısı vardı ki biz evde ailecek söylerdik bunu

Çok şükür sonradan iyileştik!!!
PEMBE PANTER

Herkes ıslıkla Pembe Panter in müziğini öttürürdü, kendisi bizim ailede kısaca Pembo diye bilinirdi çünkü babam pek severdi bunu, bi samimiyetimiz vardı yani, pembo aşağı pembo yukarı ahahaah

Sessiz sakin dolaşır, olayları çözer, kuyruğunu eline alır sallardı

Bunun da belalısı yerden bitme pardesülü müfettiti

Peter Sellers in oynadığı Pembe Panter filmleri serisinden sonra popülaritesi tavana vurmuştu
ŞİRİNLER

Şirinler 3 elma boyunda, mavi renkli ve de kukuletalı bir grup yaratıktı

Mantarların dibinde bir köyde yaşarlardı, köy imamı da Şirin baba diye sakallı muhterem bir zattı

Bunun donuyla şapkası kırmızı idi

Ama o da diğerleri gibi üstsüz gezerdi

Sonradan köye çirkin bir kız gelmiş, Şirin baba büyüleriyle kızı Britney Spears a çevirmiş, ismini de Şirine koymuştu, Şirine yüzünden bütün şirinler birbirine girmişti

Bunların gözlüklü bilgin şirini, şişko aşçı şirini, uykucu tembel şirini, adaleli güçlü şirini vardı

Ama en güzeli peşlerindeki hain Gargamel di, kedisi Azman la bu dırdırcı Şirinler i yakalamaya çalışır, birtürlü beceremezdi

Gargamel yıllar sonra sanal alemde bizim kuşağın en çok tercih ettiği takma ad olmuştu
HEIDI

Kara saçlı ve domates yanaklı bir kızdı, kırmızı gömleği, pembe eteği ve kocaman bir poposu vardı, bu Heidi ne zaman dağlardan bayırlardan yuvarlansa eteği kafasına geçer, biz de bunun kocaman beyaz donlarını seyrederdik

Donlarını fora eden ilk çizgi karakter herhalde buydu

Keçi çobanı Peter le dağbaşlarına çıkar oynaşırdı

En dikkat çekici bir diğer özelliği de yamuk ağzıydı

Bu kızın ağzı yanağından açılırdı

O da inadına o yamuk yandan ağzıyla "büyüükkbabaaa, büyüükbabaa" diye çığlıklar atar, büyükbaba da sussun diye buna keçi peyniri kızartırdı

Ah o peynirden nasıl canım çekerdi anlatamam

Sonradan Heidi büyük şehire inerek Clara ile arkadaş olmayı da ihmal etmedi

Ama peynirsiz yaşayamayacağı için dağlara geri dönmüştü
TAŞDEVRİ

Büyük küçük herkesin sevgilisi olmuş fenomen bir çizgi filmdi, sadece çocukluğumuzda değil, hiç durmadan tüm hayatım boyunca yayınlandı, ben ömrümce Fred Çakmaktaş la Barni Moloztaş izledim

Özellikle Fred i seslendiren Sezai Aydın ın başarısı bu çizginin popülaritesini çok etkilemiştir

Bunlar taşdevrinde yaşayan ama hertürlü modern eşyalara sahip tiplerdi

Filin hortumundan duş alır, pelikan kuşunu elektrikli süpürge niyetine kullanırlardı

Özellikle Fred in YABADABA DUUU lafına, bovling oynarken parmaklarının üzerinde yürümesine ve kaynanasını görünce "aaannneecciiğimmm" demesine çok gülerdik

Yıllar sonra bunların çağ atlamış versiyonunu da izlemiştik, bebekliklerini bildiğimiz Çakıl ile Bambam kazık kadar olmuşlar, hatta evlenmişlerdi
KALİMERO

Ama haksızlık bu öyle değil mi? Kafasında yarım kabuğuyla dolaşan ve her macerasında "ama haksızlık bu öyle değil mi?" diyen minik civciv Kalimero herkesin sevgilisiydi

Bizde bunu en çok annem beğenirdi, (yahu bizde ailecek bir çizgi film meselesi var ama dur çözecem ben bunu) Çok şirindi, biraz da safdildi yanlış hatırlamıyorsam

Pıt pıt dolaşır, başına bin türlü bela açar, kabak başına patlayınca da "ama haksızlık bu öyle dii miiii" diye sızlanırdı

Bizim nesil bu yerden bitme sayesinde haksızlıklara karşı sesini yükseltmeyi öğrenmiştir
TONTONLAR

İşte bu Tontonlar, benim hayatta ilk fanatiği olduğum çizgi filmdi

HOP HOP HOP, DEĞİŞ TONTON diyerek biçimden biçime giren, form değiştiren, hamur gibi yaratıklardı bunlar, belki de o yüzden sevmişimdir

Ne var ki benim için büyük utanç kaynağı oldular, çünküm bu tontonlar bitince saatlerce ağladığım, ortalığı ayağa kaldırdığım, yıllarca bütün aile toplantılarında anlatıldı

O kadar fanatikmişim ki, tontonlu yastığım bilem varmış

Sarısı vardı bunların yastığın üzerinde, şimdilerde Aymar ın reklamında kullanılan yaratık ta bize tontonları anımsatmaktadır
NİLS VE UÇANKAZ

Bu çizgi film, Voltron la beraber pazar sabahı uyumamızı engelleyen çizgilerden biriydi

Nils diye tembel bir çocuk artık sihirle mi, büyüyle mi neyse parmak kadar kalıyor, anaa pipim de bamya kadar oldu diye utancından kimsenin yüzüne bakamayacağı için kazına atlayıp çiftlikten kaçıyordu

Kazın ayağı ise başkaydı sayın seyirciler, ahaahahaa, evcil kaz Morton göçmen kuşlarla uçmayı kafasına koymuştu, azimle sıçan taşı deler sözünü kanıtlarcasına kendini kasarak uçmayı becermiş,o günden sonra bamya Nils olarak hatırlanan kahramanımız da bunun boynuna atlayarak çiftliği terketmişti

Serinin devamında bunların maceralarını izlemiştik
ARI MAYA

Annemin anlattığına göre ben Arı Maya izlerken o da yemeğimi ağzıma tıkarmış?? Ben bunu izlediğimi hiç hatırlamıyorum ama resimli bir kitabı bile varmış bende

Bu da böyle kız mı erkek mi bilinmez bir arıydı, en azından ben hiç bilemedim, böle pösteki gibi yekpare bir saçı, çizgili donu vardı, çiçekten çiçeğe uçardı

Sevgi ve de mutluluk böcüğüydü kendisi

Ama çizgi filmi çok acıklıydı, bir nesli hüngürt şakırt ağlatmıştı

Minik Maya annesini kaybeder bizim gözyaşlarımız sel olur akardı, aaah ah!
DEĞERLİ

Yaramaz köpek Değerli nin en önemli özelliği "kih kih kih" diye gülmesiydi

Babamın favori çizgi filmlerinin başında gelirdi

Bu pire torbası it ortalığın tozunu atar, sahibesi yaşlı teyze de hiç bir şeyin farkında olmadığından "aferim canım benim" diye Değerli yi pohpohlardı

Sanırım bu teyze Tweety deki yengeye ilham veren karakterdir, belki de kuzeni bilem olabilir
ATOM KARINCA

Atom karınca süper güçlü bir karıncaydı, kellesindeki antenler cızzztt bızztt yapar, bizimki Süpermen i utancından ağlatacak şekilde uçar, kahramanlıklar yapardı

Vallaha babam bunu pek severdi, herhalde ben de babam Atom karınca seyrettiği için maruz kalmışım

Babam gelecek yıllarda "atom karınca geliyooor" diye bağırmaya devam etti
JUMBO JET SET

Bu da Yakari ve Musti gibi "Uykudan Önce" programında yayınlanan çizgilerden biriydi, Jumbo isimli çok şeker bir yavru uçağın (??? maceralarını anlatırdı

Çok ta gaza getirici bir şarkısı vardı, bu eleman uçarken aşağıdan koyunlar, öküzler Jumbooo diye bağırırdı, tabii ben de hemen gaza gelir söylerdim

İşte ben uzun yıllar Jumbooo Juumbooo diye bağıra bağıra dolandım ortalıkta
MUSTİ

Çarpık ağızlı ve de gömlekli bir kedi yavrusunun maceralarını anlatırdı bu çizgi dizi

Ben bunun daha çok Milliyet Kardeş dergisindeki çizgiromanlarını hatırlıyorum, sene 1984, ilkokuldayım

Musti nin pek bir olayı yoktu, tintin dolaşır, kirpi kardeş, tavşan kardeş, sevgi böceği tadında takılırdı

En önemli özelliği kollarıyla bacaklarını soba borusu gibi tuhaf tuhaf oynatarak yürümesiydi, sonradan aynı özelliği Star Wars ta C-3PO da görecek, Musti yi rahmetle yadedecektik
YAKARİ

Allahım ne kadar eski ve iç bayıcı bir çizgiydi bu

İlkokuldaydım, her akşam köftemi yer, Yakari yi seyreder, sonra da yatardım

O kadar sıkıcı olmasına rağmen herhalde geç yatayım diye izliyormuşum? Bir atı, bir de yakarikikuuu yukurikikuuu diye öte öte dolaşan bir kartalı vardı

Herşey ağırçekim gibiydi bu çizgide, fenalık basardı insana

Çabucak ta biterdi, gayet embesil bir şeydi, işte bir nesil bunu izleyerek uyudu

MUPPET BEBEKLERİ

Herkesin bayıldığı çılgın Muppet Show karakterlerinin bebekliklerini anlatan bir çizgi diziydi, yaz tatili sırasında seyretmiştik biz bunu

Kermit ve Piggy nin ufaklık halleri ne kadar şeker olursa olsun, o gecelik entarisi ve fırfırlı bonesiyle Animal hepsinin feriştahı idi

Şirinlik muskası olmakta onun eline hiçbiri su dökemezdi

Bu Muppet veletleri mütemadiyen yaramazlık eder, olmadık olaylara bulaşır, sonunda tabii işin içinden sıyrılırlardı
VÜCUDUMUZU TANIYALIM

İnsan vücudu içinde geçen çok enteresan bir çizgi filmdi

Burada en unutamadığım şey akyuvarlardı

Nerede vukuat olsa akyuvarlar koşarak yetişir, yarayı tamir etmeye, pıhtılaşarak kanamayı durdurmaya çalışırlardı

Vücudun içinde ufolarla gezen tipler vardı

Olayları da anlatan sakallı yaşlı bir dede idi

Herhalde gelmiş geçmiş en öğretici çizgi film buydu

Bundan sonra şımarık sarışın kızların maceraları başladı ve bir daha hiç böylesi bir çizgi film yayınlanmadı
MONÇİÇİLER

Bunlar minicik, yüzleri hariç her yerleri tüylerle kaplı maymundan bozma şirin yaratıklardi

Bulutların üstünde Monçiçiya diye bir ülkede yaşıyorlardı

Bunların tüm derdi yaşadıklari ağaçların dallarına kuyruklarıyla tutunup daldan dala atlamaktı

Her zaman mutluydular, öyle çocuğun okul taksidi, vergi iade formu gibi dertleri yoktu

Sanki çok eskiden bende bu tipten bir oyuncak vardı, çünkü oyuncağını çizgisinden daha çok hatırlıyorum

Bunların da Şirinler gibi dedesi, güzeli, muciti vb

var oğlu vardı, ama Şirinler den daha eskidir
AFACAN AYILAR

Bunları ilk çıkartmaların, kartpostalların falan üzerinde tanımıştık

Sevgi böcüğüydüler

Bulutların üzerinde yaşayan pek pofuduk şeylerdi

Herbirinin göğsünde özelliğini gösteren bir sembol bulunurdu

Hayatta tek dertleri derdi olana yardım etmekti
AKILLI BIDIK

Küçük, mavi ve de son derece zeki köpek Bobi nin maceralarını izlerdik

Hatta bu çizgi filmden sonra bilmiş çocuklara ya da okuldaki kısa boylu ama cin gibi tiplere akıllı bıdık demek moda olmuştu

TRT nin mükemmel seslendirmesinin de hakkını vermek gerek

Taşdevri ve Ayı Yogi gibi Akıllı Bıdık ta bir seslendirme harikasıydı
SEVİMLİ AYI AİLESİ

İşte Gaye arkadaşımızın en sevdiği çizgi film bu idi

Biz nasıl Red Kit e, Süpermen e falan aşık idiysek, o da bu çizgideki salıncaklı koltuğunda oturup pipo içen, homur homur konuşan baba ayı Tom a aşıktı

Günlerce resmini bulayım diye beynimi yedi, nihayet uzun uğraşlar ve ayı araştırmaları sona erdi ve kahramanlarımıza kavuştuk: Ayı aleminin Bundy si , Hillbilly ailesi!
MİNİK FOK

Cumartesileri yayınlanırdı

Kahramanımız Seabert minicik bir fok yavrusuydu

Çevrecilik bilincimizi geliştiren ilk çizgiydi

Bunu avlayıp kürk yapmak isteyen kötü adamlar vardı, biri eskimo 2 tane velet bu kötü adamlarla uğraşır, her seferinde yavruyu kürk olmaktan kurtarırlardı

Ama zırt pırt "Seabööört çok ayııpp" diye ayar verirlerdi diye anımsıyorum

Bir seferinde çocuklar kötü adamın ofisine girmişler, adam bunlara kim olduklarını, hangi bölümde çalıştıklarını sorunca da "biz otur konuş bölümünde çalışıyoruz" demişlerdi, ben de bu lafı yıllar sonra kazık kadar olup çalışmaya başlayınca kullanır olmuştum
ALVİN VE SİNCAPLAR

Alvin, Simon ve Theodore Chipmunk kardeşlerin maceralarını anlatan bir çizgi filmdi

Bunların en cerzebelisi Alvin di

Elebaşı oydu

Bunlar rock star falandılar galiba

Kendilerini evlat edinen Dave diye bir adamla yaşarlardı

Tuhaf gecelik entarisi gibi kıyafetleri vardı bu elemanların
YAVRU GEYİK

Feci acıklı, kesinlikle izlememek gereken bir çizgi diziydi

Pazarları yayınlanırdı

Kahramanımız Jody nin babasını yılan sokunca adamın hayatını kurtarmak için bir geyik öldürmüşler, geyiğin kimsesiz yavrusunu da bu Jody evde kedi köpek niyetine beslemeye başlamıştı

Gel zaman git zaman yavru geyik büyüdü, ailenin ekinlerini yemeye başladı

Birtürlü engelleyemiyorlardı

Sonunda Jody geyiğini vurup öldürmüştü

O geyiğin öldüğü sahne şu yaşımda bile beynimden çıkmamıştır, çıkamamıştır

Ne fenaydı yarabbim, içimiz parçalana parçalana seyrederdik biz pazar günleri bu çizgi diziyi
AFACAN İLE BABACAN

(TALESPIN) Sanırım 90 larda bir yaz tatili ekranında yayınlanmış bir Disney Çizgisiydi

1930 larda geçerdi, pırpırlı deniz uçağı olan bir ayı ve bunun dedektiflik maceralarını anlatırdı, oldukça eğlenceliydi, çok maceralıydı, oldukça sevdiğimi hatırlıyorum ben bu çizgi diziyi
TAZMANYA CANAVARI

Deli dolu, azman,kuduruk, gerçek bir canavardı

Hön hön hön diye dönerek çıka gelir, ne var ne yok yer, ortalığı silip süpürürdü

Memleketimizde çok popüler olmuş, her yerde bir sürü tişörtü, oyuncağı görülmüştür

Taz-mania, taz-mania diye hareketli bir şarkısı vardı
ROADRUNNER

Roadrunner çölde yaşayan çılgın bir kuştu, bunun belalısı Coyote diye bir çakaldı

Bunlar çölde deliler gibi koşar ama Coyote hep arkada kalırdı

Roadrunner buna bir saniye görünür, "beep beep" diye korna gibi öterek sinirini bozar, sonra yine tozu dumana katarak ortadan kaybolurdu

Coyote buna tuzaklar kurmuş, kafasına kayalar atmış, yine de yakalayamamıştı
TOM VE JERRY

En meşhur çizgi filmlerden biriydi

Jerry pervasız ve de cüretkar bir fareydi

Hiç çekinmeden yaşadığı evin buzdolabını boşaltır, deliğine taşırdı

Tom elinden geleni ardına koymaz, bunu yakalayıp ekmek arası afiyetle yemek için planlar yapardı

Bunların çizgi filminde insanların suratı hiç görünmezdi, sadece bacakları görünürdü

Tom sahibesine melek gibi gülümser sonra canavar gibi Jerry nin peşine düşerdi

İkisi de birbirini pataklar ama sonunda minik Jerry kazanırdı
WOODY WOODPECKER

Kocaman kırmızı bir saçı olan mavi bir ağaçkakandı

En acayip özelliği tuhaf kahkahasıydı, abimle biz yıllarca böyle gülmeye çalışmıştık

Bu deli kuş, ahahahaa diye katılarak güler, sonra takatakataka ağaçları gagalardı
DAFFY DUCK

Bugs Bunny nin arkadaşlarındandı

Kaçık bir ördekti, sürekli bela çıkartır, karşılığında da pestil gibi olana dek dayak yerdi

Özellikle Bugs Bunny buna etmediğini bırakmaz, kafasına örsle vurup gagasını ensesinden çıkartırdı

İstisnasız bütün Looney Toons elemanlarından dayak yemişliği vardır kendisinin
SPEEDY GONZALES

Meksikalı bir fareydi, kocaman şapkası bile vardı

Bunun en önemli özelliği acayip hızlı koşması, mütemadiyen civardaki kedilerin eline vermesiydi

Üç Küçük Domuzcuk tan sonra Gaye arkadaşımızın en sevdiği karakterdi kendisi ayrıca

Bu fare yüzünden bazı arkadaşlarımız deli gibi acılı kurufasülye yemiş, dilleri şişip dudakları kabararak resmen rezil olmuşlardır

BUGS BUNNY

Roger Rabit ten önce tavşan Bugs vardı

Bunun elinde sürekli bir havuç bulunur, "arkiidiişşş" diye konuşurdu

Deliğinden çıkar, maceralara koşardı

Bunun belalısı kel kafalı, bodur bir dayı vardı

Bir keresinde Bugs Bunny bu herifin kafasına masaj yapmış, çalı gibi saç çıkmasını sağlamıştı

Bir özelliği de kızdırmak istediği insanın kulaklarından tutup dudaklarından muccckkkk diye öpmesiydi

Kadın erkek ayırmaz, acımadan yumulurdu

Pompom bi kuyruğu vardı

Dizideki diğer tüm karakterlere türlü eziyetler etmiş, burunlarından dökmüştü fitil fitil
TWEETY

Kocaman turuncu ayakları, eşşek gözü gibi mavi gözleri olan sarışın bir kuştu

Bu da hünsa karakterlerdendi, yani kız mı, erkek mi anlaşılmazdı

Bu kuşcağız yaşlı bir nineyle yaşar, kafesinde uslu uslu otururdu

Sevimli ve güzel kedi Silvester i görünce "aaa bi kedi gördüm sanki" der, tüneğinde tepinerek "gördüm bir kedi gördüm " diye bağırırdı

Silvester in derdi günü Tweety i 2 dilim tost ekmeği arasına koyup, tuzlayarak yemekti

Bazen de bunu başarırdı, ama lokmasını sindiremeden Nine yetişir, Silvester i kuyruğundan kaldırıp poposuna vurarak "tükür tükür" diye bağırırdı

Tweety pat diye yere düşer, "yaramaz kediiii" diye Silvester i azarlardı
KAPTAN MAĞARA ADAMI

Yeni nesil Taş Devri nin süper kahramanıydı

Wilma ile Betty gazeteci olmuşlar, her işe burunlarını sokuyorlardı

Bu yüzden ne zaman kötü adamı kızdırsalar adam bunları kaçırtıyor, kızlar "İmdaaatt kaptan mağara adamııı yetiişş" diye bağırınca bu dayı zopasını alıp uçarak kızları kurtarmaya gidiyordu

Yolda benzini biter, motoru tekler, arada yere düşerdi

Fena değildi, eğlenceli bile sayılırdı

Bu dayının en büyük özelliği, baştan ayağa kılla kaplı olmasıydı
TEMEL REİS

Çocukluğumuzun efsane denizcisiydi

Sevgilisi Safinaz la bir türlü evlenmediler, yüzyıllarca nişanlı kaldılar

Safinaz fasülye sırığı gibiydi, ölçüleri 40-40-40 tı

Bu Safinaz pek ayran gönüllüydü, kendisine yan bakan, çiçek veren her herifin peşinden gider, kollarına atlar, sonra başı sıkışınca Temeeel diye bağırırdı

Temel Reis bir kutu ıspanak yiyince pazuları kocaman şişerdi

Sonra da Safinaz ı öpmeye çalışan adamı eşşek sudan gelene kadar döver, üzerinden tır geçmişe çevirirdi

Bu kötü adamların en meşhuru Kabasakal dı

Bir nesil bu Temel yüzünden "ıspanak ye, ıspanakta demir vardır, güçlenirsin çocuğum" lafını dinlemiş, zorla ıspanak yemiştir

O yüzden bizim kuşak ıspanaktan nefret eder
PAMUK PRENSES VE 7 CÜCELER

Ah bu Pamuk acıların kızıydı

Öksüzdü, cadoloz bir üvey anası vardı, kraliçe üvey ana sihirli aynasıyla konuşup dururdu

Sonunda kafayı sıyırmış, en güzel olmak için Pamuk u öldürmeye karar vermişti

Ormanda avcıdan kaçan pamuk, 7 Cüceler in evine sığınmış, bunlara kibarlık kuralları falan öğretmeye başlamıştı

Kendi de bu arada çeyizini hazırlıyor, prensini bekliyordu

Sonunda prens gelip bunu götürmüş, kraliçe de Hakkın rahmetine kavuşmuştu

Pamuk u biz çılgın Türkler bile sinemaya uyarlamıştık, başrolde de Zeynep Değirmencioğlu oynamıştı, Allah akıl fikir versin!
PİNOKYO

Disney in en klasik uzun metrajlarından biriydi

Minik tahta çocuk Pinokyo nun etli kanlı hakiki bir oğlan çocuğu olmak için uğraşmasını konu alırdı

En önemli özelliği yalan söyledikçe bununun uzamasıydı

Hatta abim benim de burnuma bakıp yalan söylediğimi anladığını iddia eder, beni korkuturdu

Bu çizgide çok güzel mavi elbiseli, kelebek kanatlı bir de peri kızı vardı hatırladığım kadarıyla
FERDINAND, ÜÇ KÜÇÜK DOMUZ

Bir de Disney in yarattığı karakterler vardı, bunların en meşhuru Barışçı Boğa Ferdinand idi

Bu Ferdinand kırlarda bayırlarda gezen, çiçek kokularıyla kendinden geçen ince hisli bir boğaydı

Bunu zorla arenaya götürüp , torero ile güreşmesi için uğraşsalar da Ferdinand çiçek koklamaya devam eder, sonunda bunu kuyruğundan çekerek kırlara geri götürürlerdi

Diğer kahramanlarımız arasında Küçük Kızılderili, Hayvanat Bahçesinden Kaçan Aslan, Üç Küçük Domuz başta gelirdi

Bunların özellikle Gaye arkadaşımız hastasıydı

Hillbilly Bears ve Speedy Gonzales ten sonra en çok bunları severdi
KLASİK DİSNEY ÖYKÜLERİ

Mikilerden başka Disney in yorumuyla çok acıklı klasik çocuk öykülerini izlerdik, Ağustos Böceği ile Karınca, Çirkin Ördek Yavrusu, Tavşan ile Kaplumbağa, bir de hiç bilmediğim bir köyden indim şehire öyküsü vardı, bunun adı Tarla Faresi ile Şehir Faresi idi

Köylü fare şehirdeki kuzeninin yanına geliyor, ama sonunda şehrin zorluklarına dayanamayıp koşarak köyüne geri dönüyordu
GUFİ

Ben yıllarca Gufi yi yaratık zannettim

Sonradan öğrendim ki köpek cinsindenmiş

Gufi saftirik bir hayvandı

Miki ve Donald ile takılır, başına bir sürü dert açar, sonunda tabii ki kurtulurdu

Gufi nin en meşhur macerası evinde spor yaptığı, bam güm duvarlara vurduğu , pencereden uçtuğu hikayeydi
DONALD AMCA

Donald ülkemizde ilk olarak Vakvak Amca ismiyle ünlenmişti

Bunu çoğumuz Miki den daha çok severdik, çünkü çok öfkeliydi, hiç iyi huylu ve de sıkıcı karakterlere benzemezdi

Donald ın Deyzi isminde bir sevgilisi, üç tane de yaramaz yeğeni vardı

Donald ın başı sürekli küçük yaratıklarla dertteydi

Pikniğe gider, karıncalar yemeklerini çalardı

Ormancı olur, yaramaz sincaplarla uğraşırdı

Ya da hamakta keyif yapmak istese bu sefer arılar buna saldırırdı

Donald yerinden fırlar, arka arkaya anlayamadığımız galiz küfürler savururdu

Bir özelliği de donsuz gezmesiydi

Prensip itibariyle sadece üstünü giyer, alttan çıplak dolaşırdı
MİKİ FARE

Dünyanın en meşhur faresiydi

Pluto isminde cibilliyeti belli olmayan bir köpekle birlikte yaşardı, kafasında kocaman kurdelesi olan Mini diye de bir sevgilisi vardı

Donald ve Gufi en iyi arkadaşlarıydı, beraber maceradan maceraya koşar, bin türlü kılığa girerlerdi

Bunların bir tane karavana dönüşen evleri vardı, bu karavanla yaşadıkları macerayı ben çok severdim
DISNEY KÖŞESİ

Biz küçükken her hafta sonu TRT de Cumartesi den Cumartesi ye diye bir program vardı

Bu program Disney köşesi ile başlar, arka arkaya bir sürü çizgi film yayınlanırdı

Programın sonunda her hafta Ankara Keçiören Belediyesi ne bağlanılır, Ponponlar ile Tontonlar ın abuk subuk yarışmaları izlenirdi

Bir grup çocuk havuzlara düşer, çuvallara girer, artık birsürü saçmalık yapar, kazanmaya çalışırlardı
LADY OSCAR

Heyecanlı bir jenerik müziğine sahip bu dizi Fransız devrimi ile sona erecek olan aşk, savaş ve kahramanlık öykülerini anlatıyordu, kahramanımız Oscar Fransua dö Jarjaye, erkek gibi yetiştirilmiş çok güzel bir kadındı

Kraliçe Marie Antuanet in korumasıydı, kraliçenin İsveçli sevgilisi Fersen e aşık olmuş, Fersen kraliçeyle al takke ver külah kralı boynuzlarken, Paris in karanlık sokaklarında isyanları bastırmak için çarpışıp durmuştu

Sonunda yıllardır kendini seven seyis Andre ile mercimeği fırına vermiş, İhtilal in patlak vermesi ile Bastille i havaya uçurup, tüm kahramanlarımız topluca Hakkın rahmetine kavuşmuştu
VARYEMEZ AMCA

Bu çizgi filmin kahramanı bizim Donald Duck ın Ördekkent te yaşayan zengin, pinti ve de nekes amcası Varyemez di

Donald birgün küçük yeğenleri Cin, Can ve Cem i Varyemez in evine bırakıyor ve de maceralarımız başlıyordu

Bu benim en sevdiğim çizgi filmlerdendir

En güzel sahnesi de Varyemez in çizgili mayosunu giyip altın para dolu hazine kasasında yüzdüğü andı

Yüzüstü, sırtüstü, kurbağalama yüzer, ağzından para püskürtürdü

Ördekkent te yaşayan Mucit bunlara türlü türlü aletler icat eder, Varyemez in hayatta ilk kazandığı şanslı parasını korurlardı

Bi tane kötü tip vardı, büyü yapmak için Varyemez in uğur parasının peşindeydi

Çok eğlenceliydi, müziği de pek neşeliydi
GENKİ

Teleon kanalında yayınlanmış acıklı bir Japon çizgi filmiydi

Genki başarısız bir boksörün oğluydu, babası kanlı bir dövüş sonunda sizlere ömür olunca zengin dedelerinin yanına gitmek zorunda kalmıştı

Kafasına boksör olmayı koymuş, sürekli çalışırdı

Gözlerini geliştirmek için elektrik direklerine tırmanıp trenlere bakardı, alkolik döküntü bir adamdan da ders alırdı, adam her fırsatta bunu eşşek sudan gelene kadar döverdi

Acıların çocuğu küçük Genki büyüyüp serpilip Tokyo ya giderek boks şampiyonasına katılmış, alkolik hocası da bu arada rahmetlik olmuştu
THUNDERCATS

Muhteşem gaza getirici jenerik müziğiyle heyecanlı bir çizgi filmdi

Bunların hepsi kedigillerden insanımsı yaratıklardı

Liderleri Lyno adeleli ve kırmızı yeleli bir tipti

Pumara, Cheetara, Bengali, Tigra diğer karakterlerdendi

Bunların yanında Kit ve Kat diye iki de çömez kedigil vardı

Hep beraber Mummra ya karşı savaşırlardı

Mummra sürekli canavarlar yaratırdı ama Lyno nun sihirli kılıcına yenilmeye mahkum olurdu

Benim kuzenlerden biri bu Cheetara nın greyfurt büyüklüğündeki memelerinin hastasıydı
YEŞİLİN KIZI ANNE

90 ların başında Show TV de yayınlanmıştı

Türkiye de basılmamış çok meşhur bir kitaptan Lucy Maud Montgomery nin Anne of Green Gables romanından uyarlanmıştı

Kanada da Prens Edward Adası nda yaşayan bir çiftçi ailesinin evlat edindiği Anne Shirley isimli kimsesiz bir kızın maceralarını anlatırdı

Bu kızın en büyük özelliği inanılmaz bir hayal gücü olması ve hayallere dalarak kendini ve herşeyi unutabilme becerisiydi

Anne, komşu çiftliğin kızı Diana ile arkadaş olmuş, okulda kırmızı saçıyla alay eden Gilbert in kafasında taştahtasını kırmıştı

Çok fazla seyredemedim ben bunu, lisede miydim neydim? Yıllar sonra Amazon dan bu romanın serisini aldım, hala daha okuyorum
LADY LYNN

Bu benim hiçbir zaman başından sonuna izleyemediğim bir çizgi dizidir

Bunu Star ya da Kanal 6 vermişti, emin değilim

Küçük lady Lynn in annesi yoktu, babası da iş için biryerlere giderdi hep

Bunun Sarah diye baba bir ana ayrı bir ablası vardı, dedeleri bu Sarah ı sever, başka kadından oldu diye Lynn i sevmezdi

Sarah veremdi, bir de nişanlısı vardı galiba, Lynn de bu nişanlının küçük erkek kardeşi ile takılırdı

Sonunda ne oldu bilmiyorum
GALAKSİ LİSESİ

Yine TRT de izlediğimiz bir çizgi diziydi

Dünyadan bir kızla bir oğlan, alelacayip yaratıklarla dolu galaksi lisesi ne geliyorlardı değişim öğrencisi olarak

Burada uzaylı tipler türlü türlü maceralar yaşamışlardı

Gayet Star Wars tan etkilenmiş eğlenceli bir diziydi
CESUR AYILAR

Gummi bears 15 yıl önce TRT nin yaz kuşağında öğleden sonraları yayınlanıyordu, bu ayıoğlu ayılar bir ağacın içinde yaşar,sihirli şerbet mi ne içer, sonra kızak gibi birşeye biner, ciyuvvv diye evlerinden çıkar, hoplaya sıçraya maceradan maceraya uçarlardı

Jenerik şarkısı da çok hareketliydi, belli bir öyküsü yoktu, her bölümde bir macera yaşarlardı
MÜFETTİŞ GADGET

Yaz tatili kuşağında TRT de yayınlanan çizgi dizilerden biriydi

Gadget kimselere benzemeyen bir kahramandı

Her yanından bir alet çıkar, tepesinden helikopter açılır, bizimki uçarak kötüleri takip ederdi

Mekanizmanın çalışması için HADİ HADİ GADGET KOLLAR ya da işte HADİ HADİ GADGET-KOPTER demek gerekirdi

Gadget çok sakar, şapşal biriydi, bunun bir de çok bilmiş bir yeğeni vardı, bunlar her bölümde başka bir macera yaşar, sonunda mutlaka kötüleri yakalarlardı
HOLLYWOOD YARAMAZLARI

Bu çizgi Star1 ilk açıldığında yayınlanmıştı, o zamanlar herkes kolaylıkla istediği kanalı seyredemezdi, sürekli antenler, yükselticiler alınır, Star ın sinyali yakalanmaya çalışılırdı

Benim abim de bahçenin üstündeki antene tırmanır, o çevirirken ben de aşağıdan "olduu, olmadııı", acık daha oynatttt" diye bağırırdım

Yıllar sonra kablo tv çıktı da kurtulduk

Bu çizgi film bir grup zengin, güzel ve şımarık gencin maceralarını anlatırdı

Esmer güzeli Bianca kötü karakterdi, Wilshire diye bir şoförü vardı

Lark iyi kahramandı, sevgilisi de Troy du galiba

Rockçi bir kızla oğlan, küçük mucit, Blaze, televoleci Switchboard diğer kişilerdendi

Bunlar sürekli dondurmalı soda içerler, ben de çok merak ederdim bu ne diye

Sonunda bir gün bildiğimiz Kızılay maden suyuna yarım tabak dondurmayı boca etmiş ve ağlayarak çöpe dökmek zorunda kalmıştım
SANDYBELLE

90 ların başında yayınlanmış bir diziydi, Sandybelle İskoçyalı ydı sanırım, bir de çoban köpeği vardı, yani lassie cinsinden bir çomar

Babası ölünce bu kız bir minibüsle dünyayı gezen bir gazeteci olmuş, annesini aramıştı

Sonunda da annesini rahibelerle dolu bir adada bulmuştu

Bir de aşık olduğu Mark Wellington diye zengin bir oğlan vardı

O da sanırım fotoğrafçı olarak bu kızcağıza eşlik etmişti seyyahatlerinde

Hiçbir özelliği yoktu, salak bir kızdı işte
CHARLOTTE

15 sene önce TRT nin yaz tatili kuşağında yayınlanmıştı, o yıl TRT yaz tatili boyunca haftaiçi sabahtan akşama kadar çizgi film yayınlayarak beni mest etmişti

Bu kız Kanada da bir çiftlikte yaşardı, annesi kaderin sillesini yiyerek babasından ayrılmış ama o gece Kanada ya geri dönmüştü

Charlotte un babası, anasını karşılamaya giderken fırtınada kaza geçirip Hakkın rahmetine kavuşunca Charlotte un aslında çok zengin bir lord olan Fransız dedesi (böle yazınca ne saçma geliyor???), Charlotte u Paris teki Mountburn malikhanesine kaçırmıştı

Dizinin ilerleyen bölümlerinde Charlotte un buradan kurtulma ve annesini bulma çabalarını izlemiştik

Ben bunun en son bölümünü kaçırmışım haberim yok, bunu izleyecem diye televizyonu açınca karşıma Judy çıkmıştı

Şoke olmuştum, hey gidi


PORTAKAL YOLU

(KİMAGURE ORANGE ROAD) : 1987 yılında Japonya dan çıkarak tüm dünyada fenomen olmuş bir çizgi diziydi

Biz de 1991 yazında TRT de izlemiştik

Kahramanımız Kyoske Kasuga, yeni taşındığı şehirde Madoka diye bir kıza ilk görüşte aşık oluyordu

Ancak Madoka nın çocukluk arkadaşı, saftirik Hikaru da Kyoske ye aşık olduğundan Madoka aradan çekilmeye karar veriyordu

Bu dizide işte bu üçlü aşk öyküsü ekseninde liseli gençlerin maceralarını izlemiştik

Kyoske nin esrarlı telekinetik güçleri vardı, eşyaları hareket ettirir, zamanda seyahat edebilirdi

Ama çok kararsızdı, büyüleyici Madoka mı, çıtır Hikaru mu, bir türlü seçemezdi

Harika bir çizgi filmdi, müzikleri de çok güzeldi
STEP JUNE

1991 yılı tatil ekranı çizgilerinden biriydi

Step Jun kızıl saçlı ve çok zeki minik bir kızdı, o kadar akıllıydı ki evinde robotlar yapar, banyoda füzeler uçururdu

Bu kız çok akıllı diye bunu koleje göndermişlerdi

Jun kolejde Zero diye bir oğlana aşık olmuştu ama Zero Jun dan yaşca 10 yıl, boyca da 1 metre büyüktü

Böyle motorsikletle dolaşan, pislik, serseri bir oğlandı

Jun un bunun peşinde koşması o kadar komikti ki hiç kaçırmadan izlerdim

Jun a arkadaşlık eden robotu da bizim R2-D2 ya benziyormuş, şimdi farkettim

Bu dizinin çok komik, piiipiikopikoo pipikopikopikoo diye de bir şarkısı vardı
JUDY VE UZUNBACAK

Judy Abbott yetimhanede yaşayan kimsesiz bir kızdı, sürekli gülen neşeli bir karaktere sahipti ve çok güzel makaleler yazıyordu

Birgün esrarengiz bir adam makalesini beğenip bunu zengin kızların okuduğu Lincoln Memorial Lisesi ne yatılı olarak göndermişti

İşte çizgi filmde Judy nin bu okulda geçen 3 yılını izlemiştik

Oda arkadaşları sevimli ve iyi kalpli Sally ile çok zengin ve kibirli Julia idi

Judy yetim olduğunu herkeslerden saklamaktaydı

Bu yüzden sürekli bir gerilim vardı, durum ortaya çıkacak mı , çıkmayacak mı? Bir gün Julia nın egzantrik ve de yakışıklı Jervis amcası okula gelmiş ve Judy ona aşık olmuştu

Daha sonra ortaya Sally nin sportmen abisi Jimmy çıkmıştı ve o da Judy e aşıktı

Ama Julia da Jimmy e aşık olunca herşey karıştı

Bir bölümde Judy ve Jervis Lock Willow Çiftliği nde beraber tatil yapmışlar ve romantizm ayyuka çıkmıştı

Ben de hergün kaçırmadan izliyordum bunların aşkını

Sonunda Jervis Judy e evlenme teklif etti ama Judy yetim bir kız olduğunu itiraf edemeyince çareyi çocukcağızı reddetmekte buldu

Jervis verem oldu

Bunu tam mezuniyet günü öğrenen Judy yaptığı veda konuşmasında yetim olduğunu cümle aleme ilan etmiş ve New York a Jervis i ve Uzunbacak babayı bulmaya gitmişti

Hey gidi günler hey! İşte benim hayatımın çizgi filmi Judy olmuştu

MUZ ADAM

Kahramanımız Eric kendi halinde bir öğrenci idi

Ama her ne zaman ki bir tane muz yiyor, birden inanılmaz şekilde Muzadam a dönüşüyordu

Sahip olduğu az biraz beyin varsa o da bu işlem esnasında kayboluyordu! Allahtan bunun düşmanları bundan daha da gerzektiler de, bizim ki dünyayı kurtarmayı başarıyordu her seferinde

Fiona diye bir kıza aşık olmayı da ihmal etmedi tabii bu arada

Çok eğlenceli bir çizgiydi doğrusu
SİHİRLİ KURDELE

Doksanların hemen başında yayınlanmış ve çok sevilmiş bir çizgi filmdi

Himeko biraz erkek Fatma tadında küçük bir kızdı, çok hoş küçük hanımefendi ablasını kıskanırdı

Birgün bunu bir peri ziyaret etmişti (ama peri kızı aynen Himeko nun ikizi gibiydi) ve bizimkine kırmızı bir kurdele vermişti

Bu kurdele ile kızımız istediği ademoğlunun yerine geçebiliyordu! Tabii kaçınılmaz olarak sakar Himeko sayısız maceralar yaşıyordu onun bunun yerine geçerek
KONT DUCKULA

İsmi bile komik bu vampir ördek çok sevimli bir yaratıktı

Kont Duckula aslında yüzyıllardır reenkarne olan ve aktif olarak vampirlik yapan tarihi bir kişilikti ama son seferde bir hata olmuş, reenkarnasyon için gerekli kan bulunamayıp domates salçası kullanılınca bizim vejataryen vampir ortaya çıkıvermişti

Milletin boynunu ısırmak yerine şöyle sulu sulu bir havuç kemirmeye bayılıyordu! Bunun bir de evlere şenlik İgor isimli uşağı ile balina gibi bir dadısı da vardı
KÜÇÜK LULU

Birgün TRT de "az sonra çizgi film Küçük Lulu" diye bir yazı çıktı, ben de bunu çok sevdiğim Çiçek Kız Lulu zannederek hevesle ekran karşısına kuruldum, bir de ne göreyim, bu bücür kız! O zamandan beri Lulu ile pek hoşlaşmam

Bu Lulu nun lüleli saçları, hiç değişmeyen kırmızı elbisesi, bir de eteğinin altından görünen fırfırlı paçalı pazen donu vardı

Sürekli yaramazlık yapar, şişko bir oğlanla uğraşırdı

Çocukluğumuzun çizgi filmlerinden biriydi yaramaz küçük Lulu
EMİLİE

işte uykudan Önce programında yayınlanıp hepimizi uyutan çizgi filmlerden biri de bu küçük kızın maceralarını anlatan az gelişmiş çizgiydi

Bunun bir de şarkısı vardı ki, o zamanlarda istisnasız tüm küçük kızlar ezbere bilirdi :
benim adim emily
kardeşlerim steven ve pat
bir de minik kirpimiz var
çok severler hepsi beni
görünce hemen tanırlar
kırmızı başlıklı elbisemle
kalemlerim var
Unutmadan söyliyeyim, kirpinin adı da Hanfri idi
HAYALET AVCILARI

Filmlerdeki tiplerin oynadığı çizgi filmden önce işte bu hayalet avcıları vardı, 2 tane alakasız tiple çok gelişmiş bir goril başroldeydi

Tiplerin biri ince uzun sarışın, öbürü kalındı, uzun bir palto giyer, tayyareci gözlüğü takardı

Bunların kurukafalı bir telefonu vardı, çangır çungur çalar, bizimkiler öcülerin peşine koşarlardı

Çok eğlenceli, matrak bir çizgi filmdi

Sonradan bildiğimiz hayalet acvıları "real ghostbusters" olarak ortaya çıkmıştı, öz hakiki koç turizm hesabı
JUMARU

Yine TRT tarafından yayınlanmış, herkesi etkilemiş bir çizgi film idi

Bu çizgi filmde çocuklar, pinpon masası gibi bir masa üzerinde ufacık robotları dövüştürürlerdi, hem de bunlar laptopla yönetirlerdi

Seksenlerde laptop görülmüş duyulmuş şey değildi bizim memlekette

Kahramanımız Sanşiro nun robotunun adı Jumaru ydu

Jumaru oyunun başlarında dayak yese de sonunda toparlanır, herkesi döverdi

Jumaru kırılıp bozuldukça Sanşiro ile beraber ekran başında biz de ağlardık

O günlerde pek çok çocuk evde Jumaru imal etmeye kalkıp koltukları yakmış, annesinden dayak yemişti
NADIA, MAVİ SUYUN ESRARI

TRT de yayınlanmış ve çok sevilmiş çizgi filmlerden biriydi

Ayrıca pek çok Türk genci bu dizinin kahramanı Nadia ya da aşık olmuştur

Nadia 14 yaşında sirkte çalışan yetim bir kızdı

Boynunda işte bu meşhur Mavi Su denen kolyesi vardı

Birgün hırsızlar buna saldırıp kolyesini çalmaya kalkışmışlar, Nadia yı Jean adında çok akıllı bir çocuk kurtarmıştı

İkilimiz hırsızları takip ederek okyanusa ulaşmışlar veee inanılır gibi değil ama çocukluğumuzun unutulmaz denizcisi, Denizler Altında 20000 Fersah ın kahramanı, Nautilius un kaptanı Kaptan Nemo ile tanışmışlardı

Kaptan Nemo çocukları hırsızların başı, şeytani Gargoyle dan kurtarmaya kara vermişti, çünkü Gargoyle mavi suyu kullanarak efsanevi Atlantis kentini yeniden kuracak ve dünyaya hakim olacaktı
CONAN

Barbar Conan ile hiç alakası olmayan, fütüristik çigi filmler ekolünden bir diziydi

Bu çizgi filmde 2008 yılında korkunç bir nükleer silahın patlamasıyla dünyamız sulara gömülüyordu

İnsanlar uzay gemileriyle kaçmaya çalışırken kötüler bunları engellemiş, gemiler sularla kaplı dünyaya dönüp kaybolmuşlardı, yalnızca bir gemi dünya üzerinde kalan küçük bir toprak parçasına inebilmeyi başarmıştı

Bizim ufaklık Conan bu adada yıllar sonra doğmuş ve dedesiyle yaşarken, birgün sahilde Lana diye bir kız bulmuştu

Sonra kötüler bu kızı kaçırınca, kızın peşinden gidip diğer insanları aramaya koyulmuştu
SYLVANIAN AİLELERİ

Haftada bir gün akşamüzeri TRT de izlediğimiz öğüt verici, birbirimizi sevelim, birbirimizi öpelim temalı çizgi filmlerden biri de bu Sylvanianlar dı

Bunlar büyülü bir ormanda yaşayan minicik ayıcık, tavşancık vb hayvanatlardı

Her bölümün başında bizim dünyadan çok dertli bir velet ağlayarak uykuya dalar, sonra hooop sihirli ormancının yanında uyanırdı

Ormancı buna aynen Alis gibi acayip bir şerbet içirir, bizimki bir anda cüceye döner, Sylvanianlar la aynı boya (bkz

bamya boy) inip kocaman bir ağacın dibindeki minicik kapıdan geçerek bunların yanına koşardı

Sylvanianlar bu çocuğun derdine derman olurlardı

Tabii burada kötü tipler de yaşardı, tipsiz bir yarasa ile gerizekalı bir timsah Sylvanianlar a gıcık olup bunları ormandan atmaya çalışsalar da beceremezlerdi

Her bölümün sonunda çocuk kahraman dersini almış şekilde kös kös evine dönerdi
BELLE VE SEBASTİAN

Sebastian Pireneler de yaşayan kimsesiz bir oğlandı

Annesi bunu doğurduktan sonra aslen bir Çingene olduğu için yerinde duramamış ve dağlarda gezmeye gitmiş ama bir türlü geri dönmemişti

Yaşlı bir dayıyla yaşayan Sebastian bir gün Belle isimli kocaman bir köpek bulmuştu, bunu köylüler canavar sanıyor, adam öldürmekle suçluyorlardı

Sebastian, Belle i alıp dağlara kaçmış, annesini aramaya başlamıştı

İşte biz de bu köpek ve çocuğun dağlardaki maceralarını izlemiştik

Yanlış hatırlamıyorsam bir de minicik bir köpek daha vardı bu çizgide

Sonunda ne olduğunu anımsayan lütfen anlatsın
TENTEN

Çizgi romanlardan doğmuş Belçikalı bir gazeteci oğlandı

Adam mı çocuk mu belli değildi, yaptığı işlere bakarsan koca adam, yumurta suratına, tepesindeki bir lüle saça bakarsan böyle genç, süt gibi bir oğlandı

Fındık diye cins bir köpeği vardı

Maceralarında yakın dostu çılgın kaptan Hadok ve deli mucit profesör Turnasol Tenten e eşlik ederlerdi

Ne zaman Tenten suçlu duruma düşse ikiz dedektifler Dupont&Dupont çıkagelirdi

Tenten, maceralarında bütün dünyayı dolaşmış, bir keresinde aya bile çıkmıştı

Hatta bir macerada Himalayalar a gidip (belasını arıyor ya!) kar adamı Yeti yi görmüşlüğü vardı yanlış hatırlamıyorsam
ASTERİKS

Yıllarca hem çizgi romanlarını okuyup hem de çizgi filmini izlediğimiz en sevilen kahramanlardan biri de cesur Galyalı Asteriks ti

Bunlar Roma işgali altında inleyen Fransa da bir türlü ele geçirilememiş minik bir Galya köyünde yaşıyorlardı

Asteriks in can dostu, sırtında kocaman taşları taşıyabilen, üçyüz kiloluk Hopdediks ti

Hopdediks in minicik Idefiks diye bir köpeği vardı, bu köpecik çok tabiatseverdi

Ne zaman bir ağaç kesilse ağlardı

Her kavgada Romalılar ı dağıtan elemanların sırrı köy büyücüsü Hokus Pokus un pişirdiği "deve gücü tazı hızı şerbeti" idi

Ne zaman savaş çıksa bizimkiler bu şerbetten içer ve Romalılar ın ağızlarını burunlarını kırarlardı

Ama Hopdediks küçükken şerbet kazanına düştüğü için onun içmesine izin vermezlerdi

Köyün şefi Toptoriks, Romalıları kocaman balıklarla döven balıkçı Palamutiks, güzel kızı da Dilberiks idi

Bir de sesi çok çirkin bir Şair vardı

He maceranın sonunda köyün meydanına şölen sofrası kurulur, yaban domuzu kızartması yenir, ama Şair şarkı söylemesin diye bir ağaca asılırdı
GALAKSİ ŞERİFLERİ

Hikayeye göre 2086 da iki uzaylı "hey dünyalı biz dostuz" diyerek bizim gezegene geliyorlar ve de bundan sonra insanlar uzayda yayılmaya başlıyorlardı

Tabii bunlarla birlikte evrende çeşitli belalar da artınca güvenliği sağlamak için Galaksi Şerifleri devreye giriyordu

Buna resmen uzayda geçen western diyebiliriz

Gezegenler John Wayne filmlerinden fırlamış gibi olurdu

Şeriflerin lideri Zach diye bir adamdı

Hatta bunun karısını kötü uzaylılar kaçırıp kadının aklını almışlardı
RAHAN

Bu abimin bile bildiği oldukça eski bir çizgi filmdi

Rahan prehistorik çağlarda yaşayan numunelik bir dayıydı

Bunun kabilesi yanardağ altında mı ne kalıp yokolunca diğer kabileleri aramak üzere yola düşmüştü

Boylu poslu, uzun sarı saçlı, solaryum yanığı renkli ve ayı postundan bir don giyen heyecanlı bir gençti Rahan

Boynunda babasından yadigar dişli bir kolye vardı, yanlış hatırlamıyorsam bu dişlerin her biri cesaret, bilgelik vb bir erdemi temsil ediyordu

Rahan bıçağını bir kaya parçasının üzerinde fırdöndürüp ne yöne gideceğine karar verirdi

Karşısına göl çıksa üşenmez kano yapardı

Arpası fazla gelmiş denen cinstendi

Kendine benzerleri ararken yolda gördüğü esmer tiplere iyilik, güzellik, insanlık dersleri de vermeyi ihmal etmezdi
UÇAN FİL DUMBO

Çocukluğumuzda bizi ağlatan acıklı Disney çizgi filmlerinden biri de bu yelken kulaklı ufaklıktı

Dumbo bir sirkte doğmuştu

Annesinin bunu hortumunda salladığı sahneye en taş kalpliler bile dayanamazdı

Kulakları yüzünden herkes Dumbo yla dalga geçerdi

Annesi de onu korumaya çalıştığı için hapse yani sirkteki kafeslerden birine atılmıştı

Fakat bir gün sirkteki kırmızı üniformalı minik fare buna bir ot vermiş ve Dumbo kulaklarını flap flap çarparak uçmaya başlamıştı

Uçarken o yeşil otu hortumun ucuyla tutardı

Sonuçta Dumbo meşhur olup paranın gözünü vurmuş, annesini de kurtarmıştı

Biz de ağladığımızla kalmıştık
BAY MERAKLI

Rahmetli Cenk Koray ın sunduğu tatil programı Stüdyo Pazar içinde aralara serpiştirilmiş bir çizgi karakterdi

Ekranda ince bir çizgi görünür, sonra ortaya çıkan bir el bizimkini çiziverirdi

Bay Meraklı lala lala laaa laa yürürken onu heyecanlandıran birşey görür, badabirirgurukiri baaa diye anlaşılmaz bir dille çizerle kavga eder, sonunda ppppppuaahahahahaa diye kahkahayı basardı

Ailede herkesin sevdiği unutulmaz bir karakterdi
LAFF-A-LYMPICS OLİMPİYATLARI

Görülmüş en az katılımlı olimpiyat oyunu bu Laffalimpik idi, sadece 3 takım yarışırdı: Scoobyler, Yogiler ve de Gerçek Kötüler

Bütün karakterler diğer çizgi serilerden toparlama tanıdık tiplerdi

Gerçek Kötüler hep hile yapar, yaptıkları hile en sonunda ağır çekim gösterilirdi

Ama hiçbir zaman kazanamazlardı

Çünkü hep Scoobyler kazanırdı

Of Allahım bir kere bu kötülerin kazandığını göremedik, hep Skubi hep Skubi

Sadece bir kez Yogiler kazanmış, biz de şoke olmuştuk
SOKAK KURBİŞLERİ

Comic Strip kuşağındaki çizgi filmlerden biriydi

Bunlar mütemadiyen iş arayan, sürekli pizza yiyen ve tuhaf tuhaf rap yapan birtakım kurbağalardı

Bu kuşakta ayrıca Karate Kat, Minik Canavarlar ve de Tigersharks ı da izlerdik

Tigersharks resmen Thundercats in su altında geçen versiyonuydu

Minik canavarlar Dracula, Frankenstein gibi öcülerin 0-5 yaş grubu maceralarını anlatırdı

Karate Kat ise dedektif bir kediydi

Benn bir karate makinesiyimmm der, kötülere dalardı
TAO TAO

TRT de yayınlanmış mutluluk dolu çizgi filmlerden biri de bu pandacığın maceralarını anlatan Tao Tao idi

Tao Çin de yaşayan bir yavru pandaydı, arkadaşlarıyla bütün gün ormanda koşar oynardı

Bunlar yoruldukça Tao nun annesine gider, ondan bir öykü anlatmasını isterlerdi

Anne panda da aynen Adile teyze gibi, onları hiç kırmaz, her zaman bir hikaye anlatırdı

İşte biz de her bölümde bu ana pandanın anlattığı hayvan ökülerinden birini izlerdik
BRAVESTARR

Gelecekte, uzayda geçen western çizgi filmlerden biri Bravestarr dı

Kahramanımız bir Amerikan yerlisiydi

Bunun en önemli özelliği başı sıkıştığında "ayıınıın gücüüü, pumanın hızııı, atın bilmem nesiii" diye bağırıp gaza gelmesi ve bu hayvanların özelliklerine sahip olarak coşmasıydı

Kahramanımız gezegenindeki acayip bir minerali kötülere karşı koruyor ve her bölümün sonunda bize bu bölümden çıkarmamız gereken dersi anlatıyordu

Salağız ya biz anlamayız
UZAY ŞÖVALYELERİ

(SABER RIDER AND THE STAR SHERIFFS) 21

yüzyılın sonlarında insanlığın tüm kainata yayılacağını varsayarak yapılmış uzayda geçen çizgi filmlerden biri de Saber Rider idi

Kahramanımız siyahlı beyazlı üniforması ve robot atıyla, İskoçyalı bir sövalye idi

Ekibindeki şeriflerden biri Şumi her yarışı kazanan bir şoför, ötekisi de attığını vuran bir kovboydu

Bir de April diye baştan ayağa kırmızılar giyen, uzuuun sarı saçlı bir kız vardı ekipte

Bunların gemisi robota dönüşüyor, kahramanlarımız gezegenleri kötülere karşı koruyorlardı
HAYALET AVCILARI

Meşhur film serisinden uyarlanmış çok eğlenceli bir çizgi filmdi

Yanlış hatırlamıyorsam yaz tatili ekranında, hafta içi akşam üzeri yayınlanırdı

Bunlar dört çılgın bilim adamıydılar

Hangar gibi bir ofisleri, kabarık kızıl saçlı kaçık bir sekreterleri, bir de evlere şenlik bir arabaları vardı

Hayaletleri yakalayıp elektrik süpürgesi gibi bir cihazla hapsederlerdi

Bazen hayaletler şehirde serbest kalır, ortalık şenlik yerine dönerdi

Bir de bunların başlarına ekşiyen Slimer diye çok şeker, yeşil bir hayalet vardı

Bu da sürekli yemek yer, heryere salya bulaştırırdı
CAPTAIN FUTURE

Çok değişik bir çizgi filmdi

Bir bilim adamı karısını ve ortağını alıp Ay da gizli bir üsse yerleşiyordu

Ortağının bedeni iflas etmiş olduğundan bilim adamı herifin beynini bir kasaya yerleştirmiş, bizimki bundan sonra hayatına Beyin olarak devam etmişti

Bilim adamı ve Beyin beraber bir robot ve android icat etmişlerdi (C3P0 nun dedesi) Gelgelelim kötü adamlar bilim adamıyla karısını öldürmüş, ve bunların çocuğunu bu Beyin, Robot ve Android büyütmüştü, işte Captain Future bu çocuktu

Captain Future zeki, çevik ve ahlaklı bir bilim adamı ve sportmen kişilik olarak büyümüştü

Ve bilimsel yeteneklerini insanların hizmetine sunmuştu
SCOOBY DOO

Star da yayınlanırdı

Fred, Shaggy, Vilma, Daphne ve salak köpek Scooby nin maceralarını anlatırdı

Bunlar her bölümde illa ki bir takım öcülere, hayaletlere, canavarlara bulaşır, zavallı Scooby nin korkudan ödü patlardı

Fakat kahramanlarımız sonunda esrarı çözer ve hayalet maskesinin altından o bölümün kötü kişisi çıkardı

Bir kez olsun gerçek bir hayalet görseler dişimi kırardım!
SİNBAD

Binbir Gece Masalları ndan uyarlanmış eski bir çizgi film idi

Minik Sinbad ın maceralarını anlatırdı, bunun özellikle sarı şalvarını unutamamışımdır

Omzunda kuşuyla denizlerde dolaşır, çeşitli maceralar yaşardı

Alaaddin in uçan halısı da bu çizgide görünmüştür
RICHIE RICH

Star da yayınlanırdı

Bu çocuk artık zenginliğin dibine vurmuş, bir eli balda ötekisi çikolatada, Dolar isimli çomarı ve arkadaşlarıyla maceralar yaşardı

Hayal edip edilemeyecek herşeyi vardı

Sevgilisinin adı Gloria idi galiba

Tipik ingiliz uşakları tadında bir de uşağı vardı

bundan esinlenmiş Silver Spoon-Gümüş Kaşıklar diye bir dizi film de izlemiştik ufakken

başrolünde Şampiyon filmindeki sarı oğlan oynuyordu

Yıllar sonra yapılan Richie filminde ise Macaulay Culkin oynamıştı
MOCK VE SWEET

çuç çu ri çuç çuu dorrik dorrik moguu moguu



Herhalde gelmiş geçmiş en sevimli, en şeker çizgi tipler, bu köstebek kardeşler Mock ve Sweet idi

Hele o Mock un pilot şapkası ile gözlükleri çok bitirimdi

Bu tıfıllar acep yukarıda neler oluyor diye meraka düşüp kaz kaz kaz kazarak yeryüzüne çıkıyor, kötülerle mücadele edip iyilere yardımcı oluyorlardı, ama bu çizgi filmin asıl unutulmaz özelliği, istisnasız o zamanın tüm çocuklarının ezbere bildiği "dorrik dorrik mogu mogu" şarkısıydı

Erhan Konuk un Pop Saati programının jeneriği nasıl beyinlere kazındıysa, mogu mogu da öyle bir unutulmaz klasik olmuştu, bugün bile bizim kuşaktan birini dorrik dorrik? diye selamlarsanız size mogu mogu! diye cevap verir
MARCO

Minik yavruları ağlat ağlatabildiğin kadar ekolünden, acıklı bir çizgi film de Marco ydu

Marco ailesiyle İtalya da yaşardı, babası da doktordu, ama fakirlere parasız baktığından borçlar almış yürümüş, Marco nun annesi de Arjantin e çalışmaya gitmişti

Gel zaman git zaman anneden ses çıkmaz olunca Marco kalkıp Arjantin e gitmiş, annesini aramaya koyulmuştu

Zaten asıl ağlatıcı sahneler bundan sonra başlamıştı

Her bölümde tam o geldiğinde annesi gitmiş olur, izleyenlerin gözlerinden yaşlar boşalırdı

Neyse ki mutlu sonla biterek bunalttığı yüreklere biraz su serpmişti
FLANDERLER İN KÖPEĞİ

Yetmişlerde yapılmış salya sümük ağlatan çizgi filmler ekolünden, çok acıklı bir çizgi diziydi

Hollanda da geçerdi

Nello isimli fakir bir oğlanın hikayesini anlatırdı

Nello nun Alois adında babası zengin bir kız arkadaşı vardı

Bu kız otantik sabolar, uçları kıvrılan bir de şapka giyerdi

Nello birgün Patraş diye bir köpek buluyor, ve köpekle çocuk can ciğer arkadaş oluyorlardı

Çizgi filmin sonunda Patraş Hakkın rahmetine kavuşuyor ve kimse gözyaşlarını tutamıyordu

Ooofff, zaten bunun arkasından da çocuğun kendi geyiğini vurduğu çizgi film geldi ve minicik beyinlerimizde yer etti
REMI

Biz küçükken çizgi filmler eğlendirici değil üzücü olurdu, çizgi film ne kadar çoluk çocuğu ağlatmışsa o denli iyi sayılırdı

İşte bu Remi de en acıklı, en damar çizgi filmlerin başında gelirdi

Remi köyde kendi halinde yaşar giderken anne-babası sandığı insanların gerçek ailesi olmadığını öğrenmiş ve canavar üvey baba tarafından Vitalis diye yaşlı bir adama satılmıştı

Vitalis in köpekler ve maymunları başrolde oynattığı bir gezici tiyatrosu vardı

Remi bundan sonra her bölümde felekten sille tokat dayak yemiş, kızlı erkekli seyreden tüm çocuklar gözyaşlarına boğulmuştu

Of içim daraldı

Sonunda gerçek annesini bulduydu
KARAKANAT

Karakanat Darkwing Duck çok eğlenceli bir Disney çizgi filmiydi

Açılış şarkısı harikaydı

Çılgın Pilot la maceralar yaşar, sevimli ve de akıllı kızı Gasoline ile uğraşırdı

Bu Gazolin in tombik bir erkek arkadaşı da vardı sanırım

Ama Karakanat ın en güzel yanı, kötülerle karşı karşıya geldiğinde sarfettiği "ben gecenin içinde kanat çırpan terör", "ben begonyalarda iz bırakan sümüklüböcek", "ben saçlarına yapışan sakız" gibi repliklerdi

En sevdiği renk mor olan karizmatik bir ördekti
TSUBASA

İşte bizim kuşağa dünyanın yuvarlak olduğunu öğreten , popülaritesi tavan yapmış çizgi film bu idi

Ender arkadaşımızın da en sevdiği çizgi film buydu

Tsubasa Nankatsu takımının kaptanıydı, kalecileri Wakabayaşi ile çocuk liginde şampiyonluğa oynarlardı

Saha koş koş bitmezdi, futbolcular koştukça dünyanın yuvarlak olduğu ispatlanırdı

Bunlar da fizik kurallarına aykırı vuruşlar yapar, top korkunç bir hızla kaleye gider, kaleci topa direnç göstererek durdurmaya çalışır ama topla beraber gol olurdu

Bir keresinde çok iddialı bir kaleciye karşı oynuyordu Tsubasa, seyirciler bu kalecinin hiç gol yemediğinden dem vuruyorlardı ki kalecide de acayip bir kendine güven vardı, Tsubasa meşhur vuruşu ile topu kaleye yollamış, herkes gol olacağını beklerken kaleci topu inanılmaz bir refleksle çelmiş, top kornere çıkmıştı ve kaleciden kendine olan güveninden dolayı şu yaran cümle gelmişti: "kahretsin sadece kornere çelebildim!"
GOL (STRIKER)
Japon futbol çizgi filmleri ekolünden izlediğimiz ikinci çizgi Gol idi

Bunun kahramanı Benjamin diye İtalyan-Japon kırması bir çocuktu

Bu çizgi filmin en önemli özelliği, sürekli Tsubasa ile karıştırılan , maagnuum vuruuşuu, aakuulee vuruşuuu, cart vuruşu, curt vuruşu teknikleri idi, kahramanlarımız magnum vuruşu diye bağırır, sonra bacaklarını anatomiye tamamen aykırı şekilde havaya kaldırıp, zavallı topa bi tane geçirirlerdi

Top topluktan çıkar, şirazesi kayar, yamulur, bir elips haline gelerek ağları delerdi

Sayısız Türk çocuğu mahalle maçında bu vuruşları yapayım derken pantolonlarını yırtmış, bacaklarını ayırmışlardır
PEPEN İN BALONU

Bu aslında çizgi olmasa da hepimiz uykudan önce Pepen i izlemiştik

Bu Pepen bir boruyu üfürünce oyuncak maymun, karga, kızıl saçlı kız birden balonun içine girip uçarak bir yerlere gider, maceralar yaşardı

Karga "hey Pepen uçur bizi haydi" derdi, maymunun da "üzüntü ve muz kabuğu" lafı klasik olmuştur

Varsan baksan Yakari kadar embesil, uyutucu birşeydi
KUMKUM

En eski çizgi filmlerdendi, sevgili Gaye arkadaşım bunun özellikle hastasıydı

Hatta en baştan beri siteye Kumkum u koymadık diye bize kızmıştı kulakları çınlasın! Kumkum taşdevrinde yaşayan bir gurup çocuğun maceralarını anlatırdı

Bunlar dağ başında yaşar, başlarını düzenli olarak belaya sokarlardı

O zamanlar İstanbul da Kumkum çocuk mağazası bile açılmıştı
BİBERLEYELİM

İşte bizim kuşağın en çok seyrettiği, herkesin ezbere bildiği, hepimize "biraz biberleyelim çocuklar" lafını öğretmiş çizgi film bu idi

TRT bunu her iki program arasında, her boşlukta, her fırsatta gösterir, biz de her seferinde izlerdik

Bir müzeye kaldırılmış beyzbol topunun hatıralarını anlatıyordu

Bu top oradan oraya gidiyor, stadyumda oyuncular "haydi biraz biberleyelim çocuklar" diyerek topu atıp tutuyorlardı

En sonunda meşhur bir oyuncu buna bir tane geçirip stadyum dışına yolluyor, o tarihten sonra bizimki müzelik oluyordu

Filmin sonunda da kameraya kıçını dönüp meşhur oyuncunun imzasını gösterirdi

Bu "biberliyelim"i herhalde hatırlamayan yoktur, hepimizin beyninde yer etmiş efsanevi bir çizgi filmdi
SPACE ADVENTURE COBRA

Bu aslında oldukça eski bir manga iken animesi yapılmış, Show Tv de bunu alıp yayınlamıştı

Sarışın ve de yakışıklı kahramanımızın sol kolu silahtı, bu kolunu çıkartır, lazer kılıcıyla önüne geleni doğrardı

Kırmızı taytlarıyla bir ekoldü

Ayrıca çok seksi bir yardımcısı da vardı bunun

Hakettiği yerlere gelememiş bir anime klasiği idi bu çizgi dizi

Sonunda ne oldu bilemiyorum
