Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arasındaki, eda, fark, ile, kaza, kazanın, namazları

Kaza Namazları Ve Eda İle Kazanın Arasındaki Fark

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kaza Namazları Ve Eda İle Kazanın Arasındaki Fark




Kaza Namazları ve Eda ile Kazanın Arasındaki Fark
Hakkında Kaza Namazları ve Eda ile Kazanın Arasındaki Fark




Kaza Namazları ve Eda ile Kazanın Arasındaki Fark

Kaza Namazları ve Eda ile Kazanın Arasındaki Fark

Bir namazı vaktinde kılmaya "eda" denir Vaktinden sonra kılmaya da "kaza" denir Vaktinde kılınan veya kılınacak olan bir namaza "vaktiyye" veya "salât-ı hazıra" denir Vaktinde kılınmamış olan bir namaza da "faite" denilir Bunun çoğulu "fevait" dir

Vaktinde kılınmamış olan beş vakit farz namazlarının kazası farzdır Vitir namazının kazası ise vacibdir Sünnetlere gelince: Bir sabah namazı sünneti ile beraber kaçırılınca, o günün güneş doğuşundan (kerahet vaktinin çıkışından) sonra istiva zamanına kadar bu sünnet farz ile beraber kaza edilir Güneşin yükselişinden (kerahet vaktinden) önce ve istivadan sonra sünnet kaza edilmez İmam Muhammed´e göre, bu sünnet yalnız olarak kaçırılmış olsa, yine güneşin doğuşundan sonra istiva zamanına kadar kaza edilir Bir de, öğle namazının her iki sünneti, farza yetişmek için terk edilecek olsa, farzdan sonra evvelki sünnet ve sonra iki rekat sünnet kaza edilir Fetva bu şekildedir Böylece vakit içinde sünnet iki defa gecikmemiş olur Bununla beraber son iki rekat sünnetten sonra da dört rekat sünnet kaza edilebilir Namazın sırası iki defa değişmemesi için bunu daha iyi görenler de vardır

Cuma namazının ilk dört rekat sünneti hakkında bu öne alma ve sonraya bırakma hükmü vardır Terk edilen diğer sünnetlerin kaza edilmesi gerekmez Fakat başlanıldıktan sonra, her nasılsa terk edilmiş olan bir sünnetin (nafile namazın) kazası gerekir

Örnek: Öğlenin son sünnetine başlanmış iken, cenaze namazını kaçırmamak için bu sünnet kesilmiş olsa, bu sünneti sonradan kaza etmek gerekir

Bir namazı özürsüz yere kazaya bırakmak büyük günahdır (kebiredir) Bu namaz kaza edilmekle yerine getirilmiş olur Fakat bunun geciktirilmesinden dolayı meydana gelen günahın bağışlanması için tevbe etmek ve Allah´dan afv dilemek lâzımdır Herhangi bir bahane ile namazı geciktirip kazaya bırakmakdan son derece sakınmalıdır Çünkü bunun günahı çok büyüktür İnsan, gerek yaratıcısına karşı ve gerekse insanlara karşı olan borçlarını bir an önce ödemeğe çalışmalıdır Hayatın süresi belli, çok azdır! Borçlarını ödemeden âhirete gidenlerin hallerine ne kadar acınsa azdır

UYARI: Kazaya kalan altmış, yetmiş senelik bir çok namazlar belli bir günde (Ramazan ayının son cumasında) kılınacak bir günlük namaz ile kaza edileceği ve böylece bağışlanacağı hakkındaki sözlerin hiç bir dinî değeri yoktur Bu konuda rivayet edilen bir hadis, hadis alimlerinin ve diğer alimlerin açıklamalarına göre asılsızdır, uydurmadır, ümmetin icmaına da aykırıdır Çünkü böyle herhangi bir ibadet, senelerce terk edilmiş olan farzların ve vaciblerin yerini tutamaz Böyle bir iddia, farzların ve vaciblerin terk edilmesini, önemsenmemesini gerektireceğinden akla, şeriata ve hikmete aykırıdır Günah, kolaylığa sebeb olamaz Bu usul ilminde bir esastır Bir de bu hadisi nakledenler hadis alimlerinden değillerdir Bir kaynak da gösterememektedirler: Artık bu naklin ne değeri olabilir

Kazaya kalan namaz, bizim için yerine getirilmesi gerekir Biz bunu yerine getirmek zorundayız, bunu yapmazsak azaba hak kazanmış oluruz Şu kadar var ki, kazaya kalmış olan bir namazı Yüce Allah dilerse bağışlar ve dilerse bağışlamaz Herhangi bir ibadet sebebiyle de sahibine bir çok sevablar da verebilir Kimse bunlara karışamaz ve bunlar üzerinde kesin hüküm, veremez Yukarıdaki iddia, kesinlikle kazası gereken bir namazın, ona denk bir ibadetle kaza edilmesi hakkındaki farziyeti inkâr etmektir ki, bu asla caiz olamaz Bu konu üzerinde, Merhum Aliyyü´l-Kari´nin ve diğer alimlerin incelemeleri vardır Aliyyü´l-Kari´nin Mevzuatına", Abdurrahim Fetvasına ve "Mev´ize-i Hasene´ye" bakabilirsiniz!

Bir kimsenin namazı kazaya kalınca bakılır: Eğer o kimse tertib sahibi ise, bu kaza namazı ile vakit namazları arasında sırayı gözetmek gerekir Tertib sahibi değilse, bu namazı kaza etmeden diğer namazları kılabilir

Bir kimsenin tertib sahibi sayılabilmesi için, en az altı vakit namazı kazaya kalmamış olmalıdır Altı vakit namaz kazaya kaldı mı, tertib sahibi olmaktan çıkar; artık onun ne kaza namazları arasında ve ne de kaza namazları ile vakit namazları arasında sırayı gözetmesi gerekmez

Kazaya kalmış namazlarda eskiye ve yeniye gelince, bunlar iki kısımdır Yakın zamanda kazaya kalanlar altı vakte ulaşınca, ittifakla sıra gözetme gereğini kaldırır Evvelce kaçırılmış bulunan (eski) namazlara gelince, bunlar da altı vakte ulaşmışsa, geçerli kabul edilen fetvaya göre sıra gözetmenin gereğini kaldırır

Örnek: Bir kimse, vaktiyle bir ay namaz kılmayıp sonradan bunları kaza etmeden vakit namazlarını devamlı olarak kılmaya başlamışken tekrar bir vakit namazını kazaya bırakacak olsa, bu son namazını hatırladığı halde onu kaza etmeden vakit namazını kılabilir Böyle bir kimse, geçmişteki kaza namazlarını tamamen kılmadıkça tertib sahibi olamaz Sahih olan görüş budur



Alıntı Yaparak Cevapla

Kaza Namazları Ve Eda İle Kazanın Arasındaki Fark

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kaza Namazları Ve Eda İle Kazanın Arasındaki Fark






Tertib sahibi olan zat, bir farz namazını veya İmam Azam´a göre vacib olan bir namazı özürsüz yere veya hayız ve nifas gibi namazı düşürecek bir nitelikte olmayan bir özürden dolayı vaktinde kılmamış olsa, bu namazı, ilk vakit namazından önce kaza etmesi gerekir Çünkü gerek kaçırılan namazların arasında ve gerek bunlar ile vakit namazları arasında sırayı gözetmek esasen şarttır Ancak kazaya kalan namaz unutulup sonradan hatıra gelmişse veya vakit daralmış veya kaçırılan namazlar çok olur da tertib sahibi olmaktan çıkılmışsa, vakit namazı kılınır

Örnek: Tertib sahibi olan kimse, her nasılsa uykuya dalıp o günün sabah namazını kılamamış olsa, bu sabah namazını o günkü öğle namazından önce kaza etmesi gerekir Bunu hatırladığı halde onu kaza etmeksizin öğle namazını kılsa, bu namaz İmam Muhammed´e göre bozulur İmam Ebû Yusuf´a göre, farz olmaktan çıkar, nafile olur İmam Azam´a göre ise, muvakkat olarak sahih olur Şöyle ki : Bundan sonra o sabah namazını kaza etmeden beş vakit namazı daha kılacak olsa, bu altı vaktin hepsi de sahih olmuş olur Fakat böyle beş vakit namazını daha kılmadan o sabah namazını kaza ederse, arada kılmış olduğu vakit namazları fasid olup yeniden kılınmaları gerekir

Yine böyle bir kimse, sabah namazını kaçırmış olduğu halde, bunu unutup öğle namazını kılacak olsa, bu öğle namazı sahih olur

Yine bir kimse, kazaya kalmış olan yatsı namazını fecirden sonra hatırlamış olur da, vakit yalnız sabah namazını kılmaya müsait bulunursa, sabah namazını kılar, yatsı namazını daha önce kaza etmemesi, bu sabah namazının sıhhatına engel olmaz Ancak kaza namazını hatırladığı halde, vakit namazını pek uzatıp da bu bakımdan vaktin daralmasına sebebiyet verilmiş olursa, o zaman vakit namazı caiz olmaz

Kazaya kalmış namazlar (faiteler) birkaç tane olur da, vakit bunlardan yalnız bir kısmı ile vakit namazına müsait bulunsa, sahih olan görüşe göre, sırayı gözetme gereği düşer

Yine bir kimsenin, vitirden başka altı vakitten çok veya altı vakit namazları kazaya kalmış olsa, bunları kaza etmeden vakit namazlarını kılması sahih olur Çünkü bu durumda tertibe riayet edilmesinde güçlük vardır Kazaya kalmış namazlar (faiteler), vitirden başka altı vakit olunca çok sayılır, altıdan az olunca da az sayılır

(İmam Şafiî´ye göre, kazaya kalan namazlarla vakit namazları arasında sıra gözetilmesi şart değildir, müstahabdır)

Bir kimse, bir günlük namazlarından birini kaçırmış olduğu halde, bunu bir türlü belirleyemezse, bir günlük namazını yeniden kılar Çünkü böyle yapmakla kazaya kalan namaz, kesinlikle kılınmış olur; diğerleri de birer nafile olur

İki, üç ve daha ziyade günlerde birer vakit namaz kaçırılmış olduğu halde, bunların hangi namazlar olduğu belirlenemeyince de, o kadar günün namazları yeniden kılınır

Kazaya kalan namazlar bir çok olunca, bunların her birini belirleyerek niyet edilmesi gerekmez; çünkü bunda güçlük vardır Onun için şöyle niyet edilmesi uygun olur: "ilk veya en son kazaya kalmış sabah veya öğle namazını kılmaya" diye kılınır

Bir kimse, ne kadar namazı kazaya kaldığını bilmese, kuvvetli olan görüşüne göre hareket eder Üzerinde kaza namazı kalmadığına kanaat getirinceye kadar kaza namazı kılar

Bir kimse, bir namazı kılıp kılmadığında şübhelense, namazın vakti henüz çıkmamışsa onu yeniden kılar Namazın vakti çıktıktan sonra şübhelense, bir şey yapması gerekmez Çünkü farzın sebebi olan vakit çıkmıştır Bir müslümanın namazını vaktinde kılmış olması ise bir asıldır

Müslüman olmayanların yurdunda İslâmı kabul edip bilgisizliğinden dolayı namazlarını kılamamış olan bir kimse "sonradan İslâm yurduna gelip din görevlerini öğrense, önceki namazları kaza etmesi gerekmez Fakat İslâm ülkesinde bulunup da ihtida eden (İslâmı kabûl eden) kimse, bu hususta özürlü sayılmaz İslâmı kabul ettiği tarihten itibaren namazlarını kılmakla yükümlü olur Çünkü İslâm yurdunda cehalet bir özür sayılmaz Herkes din görevlerini ehlinden sorup öğrenebilir

Bir kimse kaza namazını kılarken, cemaatla vakit namazına başlanacak olsa, namazını tamamlamadıkça cemaata katılmaz, ister tertib sahibi olmasın

Kazaya kalan aynı vaktin namazı, usulü üzere cemaatla da kılınabilir Cemaat bahsine bakılsın!

Kaza namazlarının evde kılınması daha iyidir Çünkü günahları örtüp açıklamamak lâzımdır Böyle bir açıklama, Hakka karşı saygısızlık sayılır ve başkaları için de kötü bir örnek olabilir

Bir kadın: "Yarınki gün şu kadar namaz kılayım veya şu kadar gün oruç tutayım" diye niyet ettiği halde o gün adet görmeye başlasa, o namazı veya orucu temiz olacağı günlerde kaza eder

Kaza namazlarının belli vakitleri yoktur Üç kerahet vakti dışında, istenilen her vakitte kaza namazı kılınabilir

Örnek: Kazaya kalmış bir öğle namazı, akşamdan sonra kılınabileceği gibi, bir akşam namazı da öğleden önce veya sonra kılınabilir

Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir Bu niyetlere niyet edilmesi evlâdır Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakıl bulunan nafile namazlar da böyledir Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evlâdır Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah´ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa, bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar Boşuna yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilirler


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.