İstanbulun Kiliseleri |
07-16-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
İstanbulun Kiliseleriİstanbul Kiliseleri Rum Ortodoks Kiliseleri: Ayios Demetrios (Fatih) Edirnekapı’da Prof Naci Şensoy Caddesindedir Yüksek duvarlarla çevrili bir avlunun içerisindedir Bu kilisenin Bizans devrinde var olduğu Fatih Sultan Mehmet’in bir fermanında yer aldığı fakat bu fermanın aslının patrikhane yangınında yok olduğu ileri sürülür 17inci yy da bu kilise bu bölgede yaşayan keşişlere ait olduğu bilinmektedir 1730 tarihli bir fermanda daha önce bu bölgede yanmış olan oniki kilise ile birlikte bunun da onarımına izin verildiği yazılıdır Kilisenin batı tarafındaki kapısının üzerinde ise 20 Nisan 1834 tarihli tamir kitabesi vardır Kilise bugünkü durumu ile 19 uncu yy a ait üç nefli bir bazilikadır Yan nefler orta neften bir basamak yüksektir Ahşap olup kahverengiye boyalı İkonostasis üç nefi de kapsar,ambon ve despot koltuğu ile aynı teknikte yapılmıştır Apsis dışarıya yarım yuvarlak çıkıntılıdır İçerideki nefleri ayıran sütunlar ahşaptır Binanın üst örtüsü içeriden orta nefin üzeri tonoz ,dışarıdan ise çift meyilli çatıdır Kilisenin batı tarafında kare planlı Ayios Sebastios Ayazması bitişiktir Ayios Demetrios Kanavis (Fatih) Ayvansaray’da Kırkambar sokağında Rum ortodoks kilisesidir Bizans devrinde 1204 de Nikolaos Kanavis’e ithafen yakınları tarafından inşa ettirildiği ileri sürülen bu yapı 1597-1601 yıllarında Patrikhane kilisesi olarak kullanılmıştır 1729 da çıkan büyük yangında yanmış cve ertesi sene Patrik IIPaisios zamanında tamir ettirilerek ibadete açılmıştır Giriş kapısı üzerindeki kitabeden 1835 ‘de Patrik Konstantinos zamanında yeniden tamir edildiği yazar Ayrıca Narteks’deki kitabelerde 1933,1946 ve 1960 da onarım gördüğü yazılıdır Üç nefli bir bazilika planına sahip olan binanın bema kısmı neflerden iki basamak yüksektir Apsis’in iki yanındaki diakonikon ve protesis hücrelerinin kendi apsisleri vardır Bu üç apsis çıkıntısı dışarıdan yarım yuvarlaktır Nefleri ayıran sütunlar korint başlıklı ve ahşap olup üzerleri alçı kaplanıp porfir taklidi boyanmıştır Naos’daki İkonastasis abanoz taklidi siyah ağaçtan yapılmış olup üç nefi de kapsar Bunun yan tarafındaki ambon ve despot koltuğu da aynı stildedir Galerinin korkuluklarında İsa’nın yaşamından çeşitli sahneler canlandırılmıştır Pencerelerde ise renkli camlardan haç motifleri işlenmiştir Orta nefin üst örtüsü içeriden tonoz dışarıdan ise iki yandaki nefleri de kapsayan çift meyilli çatıdır Bina dışarıdan yüksek duvarların arkasındaki avlunun içindedir Ayios Kiryakos (Fatih) Edirnekapı-Eğrikapı arasında sur dışındaki Rum mezarlığının içindeki Rum Ortodoks kilisesidir İmparator Diocletianus zamanında öldürülen ilk hıristiyanlardan olup sonradan azize ilan edilen Kiryaki’ye atanmıştır İlk yapılış tarihi bilinmemekte olup bugünkü durumu 19 uncu yy a ait olup mezarlık için yapılmış bir şapeldir Tek nefli bazilika şeklindeki bir plana sahip olup apsis dışarı yarım yuvarlak olarak çıkar Apsis’in önündeki ikonostasis mermerdendir Orta mekan içten beşik tonoz dıştan çift yüzlü kırma çatı ile örtülüdür Ayios Konstantinos ve Ayia Eleni Kilisesi (Fatih) Samatya-Yedikule arasında Kilise sokağındadır İlk yapılışının Bizans İmparatoru IKonstantinus (324-337)’un annesi Helena’nın anısına yaptırıldığı ileri sürülür Fatih Sultan Mehmet İstanbulu fethettikten sonra Karaman’dan gelen rumları burada iskan ettirmiş ve yıkık olan bu kiliseyi yeniden inşa etmelerine izin vermiştir 1689 da bu kilise tamamen yanmış ve uzun bir süre onarılmamıştır Kitabelerine göre 6 Nisan 1805 de yeniden yapılarak ibadete açıldığını öğreniyoruz 1833 de Mimar Konstantinos gözetiminde bir restorasyon geçirir Avludaki baldakinli çan kulesi ise 1903 de yapılmıştır7 Eylül olaylarında tamamen tahrip edilen bu kilise 1960 da onarılarak yeniden ibadete açılmıştır Bugünkü binanın plânı üç nefli bazilika şeklindedir Yan nefler orta neften bir basamak yüksektir Narteks’in üzerinde dikdörtgen planlı bir galeri yer alır Dış cephe oldukça sâde olup sıva ile kaplıdır Üst örtüsü orta nefin üzeri içten tonoz dıştan ise çift meyilli kiremit kaplı çatıdır İkonastasis,ambon ve despot koltuğu ahşap olup oyma kabartma tekniği ile çiçek ve yaprak motiflerini ihtiva eder Ayios Minas Kilisesi (Fatih) Samatya’da Nafiz Gürman Caddesi ile Bestekâr Hakkı Bey Sokağının bitiştiği köşededir Kilisenin bulunduğu yerde 4-5 yya ait olan Polikarpos Martirium’u bulunuyordu 1200 de Rusya’dan İstanbul’a gelen Novgoradlı Antoine yazdığı gezi notlarında buradan bahsetmektedir 1782 de yanan kilise 1833 de Mimar Konstantin Yolasığmazis’in projesi doğrultusunda bugünkü şekli ile inşa edilmiştir 6-7 Eylül olaylarında büyük tahribat görmüş ve İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü Mimarlarından Süreyya Yücel’in kontrolluğunda tamir edilmiştir Üç nefli bir bazilika planına sahiptir Nefleri ayıran sütunlar silmelerle beton kirişlere bağlanır İkonastasis diğer bütün Rum kiliselerinde görüldüğü gibi ahşap olup üç nefi de kapsar Etrafı duvarla çevrili bir avlu içerisinde yer alan kilisenin en göze çarpan mimari parçası,mermerden baldaken tarzında yapılmış çan kulesidir Kilisenin altında bir Ayazması vardır Ayios Nikolaos Kilisesi (Fatih) Samatya’da tren istasyonunun arkasındaki Muallim Fevzi Sokağındadır Yüksek duvarlarla çevrili bir avlunun içerisinde yer alır Kilise 1583 tarihli Trypon ve 1604 Paterakis listelerinde yer almaktadır 1652 de buraya gelen Antakya Patriği’nin katibi Paulus yazdığı raporunda içte çok güzel süslemeleri olduğundan bahsetmektedir 1782 ‘de yanan kilise bir müddet sonra başlatılan inşaat ile yeniden inşa edilmiş ve 21 Ocak 1830 da Patrik Konstantinos zamanında ibadete açılıştır Üstü çift meyilli kiremit çatı ile kaplı olan kilise üç nefli bir bazilika şeklindedir Apsis doğu tarafında dışarıya yarım yuvarlak çıkıntılıdır Kaba taş tuğla karışımı malzeme kullanılarak inşa edilmiştir Avludaki çan kulesi demir iskeletten yapılmıştır Ayios Nikolaos Kilisesi (Fatih) Ayakapı Abdülezel Paşa Caddesi üzerindedir İlk yapılışı Bizans devrine kadar inen bu kilise 1633 deki Cibali yangınında harap olmuş ve Sultan III Mustafa’nın (1757-1774) verdiği fermanla yeniden inşa edilmişse de kısa bir süre sonra çıkan bir yangında yanmış ve 1837’de bugünkü kilise inşa edilmiştir Üç nefli bazilika tipinde bir plana sahip olan yapının,alt kısmı penceresiz üst katında ise az sayıda dikdörtgen pencereleri olan taş,tuğla karışımı duvar örgüsüne sahip kırma çatı ile örtülü bir kilisedir Yan nefler orta neften bir basamak daha yüksektir Naos’daki sütunlar birbirlerine yuvarlak kemerlerle bağlanmış,porfir taklidi boyalı olup ahşap üzerine alçı sıvalıdır Naos’daki üçgen alınlıklı ikonastasis ve ambon mermerden yapılmıştır Narteks’in üzerindeki galeriye çıkış avlunun güneyinde ve yanındaki Ayios Haralambos ayazmasındaki merdivenlerle sağlanır Baldaken tipinde mermerden yapılmış bir çan kulesi vardır Ayios Nikolaos Kilisesi (Fatih) Topkapı’da Kaynata,Posta ve Karatay sokaklarının çevrelediği köşededir Aziz Nikolaos’a ithaf edilmiş olan bu kilisenin ilk temellerinin Bizans’a kadar indiği söylenir Patrik Konstantinos zamanında Kayserili mimar Konstantinos Yolasığmazis’e hazırlattırılan proje çerçevesinde yeniden inşa edilmiş ve 17 Kasım 1831 de ibadete açılmıştır Yüksek duvarlarla çevrili bir avlunun arkasındadır Üç nefli bazilika tipinde bir plana sahiptir Neflerdeki ahşap sütunlar kirişlere postamentlerle bağlanmıştır Orta nefin üzeri içten tonoz yan nefler ise düz tavan şeklinde olup dışarıdan kiremit kaplı kırma çatı ile örtülüdür Dış cephede devşirme malzeme kullanılmış olup genel örgü sistemi kaba taş v tuğla karışımı olup sadece köşelerde düzgün kesme taş kullanılmıştır Üç nefi içine alan ikonastasis,despot koltuğu ve ambon ahşap olup üzeri oyma tekniği ile yapılmış kabartma bitki motifleri ile tezyin edilmiştir Baldakenli bir çan kulesi vardır Narteksin kuzeyinde Ayios Yeoryios’a atfedilen bir ayazma bulunur Ayios Taksiarhes “Ayia Strati” Kilisesi (Fatih) Haliçe inen Ayan Caddesindedir Yüksek duvarlarla çevrili eniş bir avlunun gerisinde yer alır İlk yapılışı Bizans’a kadar inen kilise 1730 Balat yangınında yanmış ,kitabesinde yazdığı üzere 17 Eylül 1833 de restorasyonu biterek Patrik IKonstantinuz döneminde ibadete açılmıştır Üç nefli bazilika planındaki kilisenin apsis’i dışarıya yarım yuvarlak çıkıntılıdır Üst örtüsü kiremit kaplı çatıdır Ortadaki büyük iki yanlardaki daha küçük basık kemerli üç kapı ile Naos’a girilir Ahşap olan İkonastasis her üç nefi de kapsar Despot koltuğu ve ambonu ile aynı stilde yapılmıştır Kare gövdeli çan kulesi binaya bitişiktir Kilisenin doğu cephesinde Ayios Nikolaos’a atfedilen ayazması vardır Avlunun kuzeyinde ise bugün kullanılmayan Rum İlkokulu bulunmaktadır Ayios Yeoryios Kilisesi (Fatih) Edirnekapı’da Mihrimah Sultan Külliyesinin karşısında,Vaiz,Kariye Yağhanesi ve Ali Kuşçu sokaklarının çevrelediği adadadır IX uncu yy da yapıldığı bilinen bu kilise 1556 da Mihrimah Sultan külliyesinin inşası sırasında yıktırılmış ve bugünkü yerinde yeniden yapılmıştır 1726 da tamir gören kilise 13 Eylül 1836 tarihli kitabesinde yazdığına göre Patrik VIGrigorius zamanında Hacı Nikolaos’un projesi doğrultusunda temelden yeniden inşa edilmiştir Üç nefli bir bazilika planına sahip olan kilisenin yarım yuvarlak kubbe örtüsü olan apsisi dışarıya taşkındır Üzeri kırma çatı ile örtülüdür Kaba taş ve tuğla karışımı malzeme ile inşa edilmiş olan kilisenin, nefleri ayıran ahşap sütunları alçı ile sıvanarak porfir rengine boyanarak mermer görünümü verilmek istenmiştir İkonastasis,ambon ve despot koltuğu birçok rum kiliselerindeki gibi ahşap oyma tekniğindedir Yüksek duvarlarla çevrili bir avlunun ortasında yer alan kilisenin güney cephesine bitişik Ayios Basileios a ithaf edilen ayazma vardır Avluda ayrıca bugün kullanılmayan bir Rum İlkokulu ile bir de sarnıcı vardır Ayios Yeoryios Kiparisses Kilisesi (Fatih) Samatya’da Nafiz Gürman Caddesi ile Büyük Kuleli Caddesi arasındadır Meyilli olan arazinin kuzey tarafındaki yoldan iki metre aşağıda yüksek duvarlı bir avlunun içindedir Bizans döneminde varlığı bilinen bu kiliseyi 1652 de İstanbula gelen Antakya Patriğinin katibi Paulus verdiği raporunda buradan içinde çok kıymetli ikonaların bulunduğu kubbeli bir Bizans bazilikası olarak bahseder 1782 yangınında harap olan bina Patrik IKonstantinus zamanında Mimar Nikolaos Nitkitadis’in hazırladığı proje kapsamında 1834 de yeniden inşa edilir 1966 da Vasilios Athanasiades’un maddi yardımlarıyla büyük bir tamirat yapılır Kaba taş ve tuğla karışımı malzeme ile inşa edilmiş kilise üç neflu kubbeli bir bazilika planındadır Narteks sonradan eklenmiştir Apsis ve iki yanında diakonikon ve protesis hücrelerinin apsisleri yarım yuvarlak olarak dışarıya çıkıntılıdır Orta nefin üzerini, sekizgen kasnaklı her köşede bir pencerenin yer aldığı ,üzeri kiremit örtü basık bir kubbe örter İkonastasis,despot koltuğu ve ambon ahşaptan yapılmış olup üzerlarinde aynı stilde geometrik ve bitki motifleri vardır Avluda kiliseye bitişik olan ayazma,İsa’nın Tabor dağında suretin değişmesi olan Metamorfozis (=Transfigürasyon) adı ile tanımlanmıştır Ayios Yeoryios Metohion (Fatih) Fener’de Vodina caddesi ile Merdivenli mektep sokağı arasındadır İlk yapılışı 1132 olan bu kilise XVII inci yydan beri Kudüs Patrikhanesinin metohionu (=temsilciliği) ‘dur1640 da geçirdiği yangından sonra içindeki kitabesinden öğrendiğimize göre 1708 de Kudüs Patriği Hrisantos döneminde Mimar Kalfa Paulos’un projesi doğrultusunda yeniden inşa edilmiştir 1728 de bir yangın daha geçirir ve yeniden yapılır 1913 de ise bina tekrar büyük bir tamir görür Üç nefli bir bazilika planına sahip olan yapı kırma taş ve tuğla ile yapılmış olup üst örtüsü iki tarafa meyilli, kiremit kaplı çatıdır Ortadaki apsis’in iki yanında kendi apsisleri olan diokonikon ve prothesis hücreleri vardır Bunların apsisleri dışarıya yarım yuvarlak olarak çıkıntı yapar Narteksin üzerindeki neflere doğru çıkıntı yapan galeriye naos’un kuzey batısındaki ahşap merdivenle sağlanır Kilise avludan Naos’a tek bir giriş ile sağlanır Buradan naos’a iki taraftan giriş basık kemerlidir Naos’un kuzeyinde Ayios minas ayazması yer alır Ayios Yeoryios Potiras Kilisesi (Fatih) Fener ile Karagümrük arasında Tevkii Cafer Mahallesi Murat molla caddesindedir 1583 tarihli Tryphon ve 1669 tarihli Smith listelerinde adı geçen bu kilisenin daha eski tarihi hakkında bilgimiz yoktur1730 tarihinde İstanbul’da yanmış olan oniki kilisenin ihyasına dair hükümde buranın da adı geçerse de restorasyonun 1830 da gerçekleştiğini kitabelerinden öğreniyoruz Son devir Rum kiliselerinin klasik mimari özelliklerini gösterir Üç nefli bir bazilika şeklinde olup üzeri kırma çatı ile örtülüdür Binanın kuzeyindeki ek yapı olan Parakklesion bitişiktir Kaba taş ve tuğla karışımı ile inşa edilmiş olup sadece köşelerde düzgün kesme taş kullanılmıştır Nefleri ayıran sütunlar diğer çağdaşı kiliselerdeki gibi mermer taklididir Ayios Yeoryios Patrikhane Kilisesi (Fatih) Fener’de Sadrazam Ali Paşa Caddesi üzerindedir Etrafı yüksek duvarlarla çevrili Patrikhane kompleksinin kilisesi olan yapı avlu kapısından girişte tam karşıya gelmektedir Kilise ile avlu kapısı arasında solda,hıristiyan alemi için oldukça önemli olan “mür” yağının üretildiği tek katlı bina yer alır Vaftizde alına sürülen bu çeşitli otların kaynatılmasıyla elde edilen bu yağ dünyada sadece burada üretilmektedir Bu kutsal yağ alelade bir ateşte kaynatılmaz Dünyanın her tarafından eskimiş inciller,kırık ikonlar ve diğer ahşap heykelcikler burada depolanır ve 4-5 senede bir yapılan bir merasimle “mür” yağının yapıldığı kazanın altındaki ateş bu malzemenin yakılmasıyla elde edilir Zemini kare mermer döşeli avlunun sağında patrikhanenin lojman binaları bulunmaktadır Kilisenin yan tarafından dar bir aralıkla arkaya doğru genişleyen bahçede ise Kütüphane,yönetim binaları ve Haralambos ayazması bulunmaktadır Fatih Sultan Mehmet tarafından patriklik tacı ve asası verilen IIGennadios zamanında patrikhane Oniki havari kilisesinde idi 1455 de buradan Pammakaristos (Fethiye Camii) Manastırına taşındı, 1597 de Şeyhülislam Çivizâde Mehmet Efendi’nin fetvasıyla bu manastırın camiye çevrilmesi üzerine Balat’daki Aya Dimitri Kilisesi patrikhane binası oldu 1602 de ise bugünkü binanın bulunduğu Hagios Georgios manastırı Patrikhane oldu ve zaman içinde gelişerek bugünkü konumunu aldı Kilise ,18 Aralık 1720 tarihli kitabesinde yazdığına göre yeniden inşa edilmiştir1827 ve 1836 da büyük onarımlar geçiren bina 1941 de bir yangın geçirmiştir En son düzenleme ise 1991 dedir Üç nefli bazilika planına sahip olan kilisenin giriş kapısı üçgen bir alınlıkla biter Ortadaki apsis’in iki yanındaki diakonikon ve protezis hücrelerinin apsisleri de yarım yuvarlak olarak dışarıya çıkıntılıdır İçerisi son derece zengin avizelerle aydınlatılmaktadır Patrikhane kilisesi olması dolayısıyla içerisine bazı rölikler ve kutsal sayılan eşyalar toplanmıştır Bunlardan en önemlisi İsa’nın kamçılanmak üzere bağlandığına inanılan taş Kudüsden buraya getirilerek İkonastasis’in güney tarafına konulmuştur Ayrıca Azize Eufemia ,Teophano ve Solomoni’ye ait olan röliklerin saklandığı üç tabut İkonastasis’in hemen yanındadır Ayrıca içerisinde çok zengin ikonalar vardır Hristos Analipsis Kilisesi (Fatih) Samatya İstasyonu arkasında Büyükkule ile Akıncı sokakları’nın arasındadır Hzİsa’nın göge yükselişine atanmış Ortodoks kilisesidir Burası hakkındaki en eski kayıt 1566 senesine aittir 1782 de yanan bina Patrik IKonstantinos döneminde yeniden yapılarak 1 Mart 1832 de ibadete açılmıştır Yüksek duvarlarla çevrili bir avlunun içinde yer alan kilise üç nefli bazilika planına sahiptir Giriş kısmı sonradan eklenmiştir Kaba yonu taşı ve tuğla karışımı olarak inşa edilmiş olup sadece köşelerde düzgün kesme taş kullanılmıştır Naos’dan üstteki galeriye korkuluklarına “Eski Ahit” den sahneler yapılmış ahşap merdivenlerle çıkılır Nefleri ayıran sütunlar mermer taklidi ahşaptır Dış görünüşünün sadeliğine karşılık İkonastasisin Yunan mabedinin cephesini andıran sütunlar ve üzerindeki üçgen arşitravla son derece görkemli bir görünüşü vardır Buradaki gümüş kaplamalı Analipsis ikonası en önemli parçalardan biridir Avludaki Zangoç evi’nin çatısında yer alan çan kulesi baldaken tarzındadır Ayrıca avluda bir ayazması vardır İoannes Prodromos Metohion Kilisesi (Fatih) Balat’da İskele Caddesi ile Mürsel Paşa Caddesi arasındadır 1334 tarihli bir belgede burasının “Avcıların Prodromos’u ve Vaftizcisi” olarak adlandırıldığını,1394 tarihli bir başka vesikada da “Nikolaos’un kilisesi” olarak adının geçtiğini görüyoruz 1400 tarihli bir başka belgede Nikolaos Hresimos tarafından yaptırıldığı yazmaktadır 1623 deki bir fermanın onayı ile tamir edilen kilise 1640 da yanmıştır 1686 de tamir edilir ve 1729 da Giritli Mimar Nikoforos tarafından genişletilerek yeniden inşa edilir 1831,1852 ve 1855 de tamir gördüğü içerideki kitabelerde yazılıdır 1670’deki bir kayıtta mülkiyetin İskenderiye patrikliğine ait olduğu yazılı olan bu kilise 1686 da Rusya elçisinin Sultan IV Mehmed’e başvurusu üzerine Tur-i Sina manastırına verilir bu tarihten sonra uzun bir süre Tur-i Sina keşişleri burada barınır ve o tarihten bu yana Tur-i Sina Dağındaki Azize Ekaterini Manastırının metohion’u olarak kabul edilmektedir Üç nefli bazilika planına sahip olan yapının üst örtüsü kırma çatıdır Nefler sivri kemerlerle birbirlerine bağlanmışlardır Ahşap İkonastasis bütün bema’yı kaplar ve yağlıboya ile İncil’den sahneler resmedilmiştir İkonastasis’den itibaren üçüncü sütuna oturtulmuş olan ambon ve merdivenlerinin korkulukları çok ince bir ahşap işçiliği gösterir Panayia Kilisesi (Fatih) Hekimoğlu Ali Paşa Caddesi ile Kızılelma Caddesinin kesiştiği yerde,Yapağı sokağındadır Yüksek duvarların çevrelediği bir avlunun içerisinde yer alır Bizans döneminde önemli bir dini merkezde yer alması bakımından önemlidir Zaman içinde tahrip olan kiliseyi 1730 da İstanbul kadısı Mehmed Raşid’e yapılan bir başvuru ile yeniden inşası için izin alınmıştır Bugünkü bina 1834 de inşa edilmiş ve 1965 de de onarım geçirmiştir Klasik Rum Kiliselerindeki gibi üç nefli bir bazilika plânındadır Nefleri meydana getiren mermer taklidi sütunlar beton kirişlerle birbirlerine bağlıdır Dışarıdan Naos’a giriş üçüzlü bir kapıdan sağlanır Bu kapının her iki tarafında iki katta da dikdörtgen pencereler vardır Cephenin üst kısmını içinde pencere olan büyük bir kemer tamamlar Çatısı kiremit örtülü olup çift meyillidir Yan tarafında yapım tarihi 1786 olan ana kilisenin küçük bir kopyası durumundaki Taksiarhes şapeli bulunmaktadır Panayia Balinu (Fatih) Balat’da Mahkemealtı Caddesindedir İlk yapılış tarihini bilemediğimiz bu Ortodoks Kilisesi içerisindeki kitabesinde yazdığı üzere Patrik IV Germanos zamanında temelden yeniden inşa edilmiştir Daha sonra 1877,1912 ve 1992 de tamir edilmiştir Üç nefli bazilika plânında olup yarım yuvarlak apsis’i dışarıya çıkıntılıdır Üst örtüsü kiremit kaplı kırma çatıdır Nefleri mermer taklidi sütunlar birbirinden ayırarak arşitravlara bağlanır Narteks’den naosa giriş basık bir kapı ile sağlanır Panayia Belgradu (Fatih) Belgratkapı’da, Hacı Hamza Mektebi sokağındadır Yüksek duvarların çevrelediği bir avlunun içinde bulunmaktadır Belgradın fethinden sonra oradan getirilenlerin iskan edildiği yer olduğu için Belgradkapı adı ile anılmaktadır Kilise de gelenlerin dini ihtiyaçlarını sağlamak amacıyla 1523 de inşa edilmiştir Belgrad’dan gelen göçmenler beraberlerinde getirdikleri Cuma Azizesi Paraskevi’nin rölik ve ikonalarını burada muhafaza ettiklerinden dolayı Kilise yapıldığında ona ithaf edilmiştir Rölikler 1539 da Patrik IYeremios tarafından o sırada patrikhane olarak kullanılan Pammakaristos Manastırına taşındığı için bu işlemden sonra kilise Meryem’in doğumuna ithaf edilmiştir 1837 de yeni baştan yapıldığını belirten tarih kitabesi vardır Üç nefli bazilika planında olan yapı kaba yontu taş ve tuğla karışımı ile inşa edilmiş olup sadece köşelerde kesme muntazam taş kullanılmıştır Üst örtüsü kırma çatı ile örtülüdür,Apsis ise yarım kubbedir Ahşap İkonastasis sütuncuklar ile hareketlendirilmiş olup bunlar yuvarlak kemerler ile birbirlerine bağlanırlar Kubbeli despot koltuğunda ise zarif bir ahşap işçilik vardır Panayia Blahernai (Fatih) Komnenoslar döneminde buradaki saray kompleksinin içine alınmışsa da çıkan bir yangında tahrip olmuştur Onarımdan bir süre sonra 1434 de tekrar yanmış ve bir daha tamir edilmemiştir Hatta 1545 de buraya gelen Pierre Gilles kilisenin arsası üzerinde çingenelerin yaşadığını yazmaktadır 1860 a kadar arsa durumunda bulunan kilisenin arsası üzerine buğünkü kilise inşa edilmiştir İçerideki kitabesinde 13 Ocak 1860 da ibadete açıldığı yazılıdır 6-7 Eylül 1955 deki olaylarda tahrip edilen kilise İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünce YMimar Süreyya Yücel’in kontrolluğunda yenilenmiştir Kapalı yunan haçı planında olan kilisenin apsis’i dışarıya dört köşe çıkıntı ile açılmaktadır Orta mekanın üzerini sekizgen yüksek kasnaklı bir kubbe örter Diğer yerlerin üst örtüsü kiremit kaplı kırma çatıdır Naos bir basamakla yükselen beş cepheli apsis ile nihayetlenir Burada gümüş çerçeve içindeki kucağında çocuk İsa’yı taşıyan Meryem ikonası İstanbul’daki Rum kiliselerindeki en eski ikonadır Çan kulesi avluda demir iskelet üzerine asılmış bir çandan ibaret olup çok basittir Kilisenin yan tarafında küçük bir Ayazma vardır Bu ayazmanın ziyaret tarihi her sene 2 Temmuz’da başlayıp bir hafta devam eder Panayia Hanceriotissa (Fatih) Edirnekapı-Eğrikapı arasında Karagözcü,Ulubatlı Hasan ve Kazmacı sokaklarının çevrelediği alandadır Yüksek duvarlarla sokaktan ayrılan bir avlunun içerisindedir Aynı avluda bulunan Ayia Paraskevi Ayazması dolayısıyla Bizansın İkonaklast devrinde önemli bir yere sahiptir Yıkık olan kilise 1837 de Mimar Kosta Kalfa’nın projesi doğrultusunda yapılmıştır Bu devire ait olan Rum kiliselerinin plan yapısı olan üç nefli bazilika şeklinde olup benzerlerinin bütün özelliklerini o da taşır Apsis örtüsü yarım konik çatı olup diğer kısımlar kırma çatı ile kaplıdır Bina kaba taş ve tuğla karışımı olarak inşa edilmiş olup üzeri sıvalıdır İkonastasis ambon ve despot koltuğu ahşap olup aynı stilize motifler ile kabartma tekniğinde işlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : İstanbulun Kiliseleri |
07-16-2009 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : İstanbulun KiliseleriPanayia Muhliotissa (Fatih) Fener’de Firketeci ile Tevkii Cafer sokaklarının köşesindedir Moğol kilisesi diye de adlandırılır Bizanslı prenses Maria Paleologina Moğol Hanı Hülagu ile evlenmek üzere yola çıktığında 1264 de Hülagu ölür Bu sefer Maria, Hulagu’nun oğlu Abaka Han ile evlilik hazırlıklarına başladıysa da Abaka Han’ın öldürülmesi üzerine İstanbula döner ve kendi mülkü olan arazinin üzerine bu kiliseyi yaptırır Bizans-Mogol ilişkisinden ötürü bu kilise “Moğol Kilisesi” adıyla adlandırılmıştır 1351 de Patrikhanenin denetimine geçen kiliseyi ISelim (1512-1520) ve III Ahmet (1703-1730) camiye çevirmek isterlers de Fatih Sultan Mehmet’in vakfiyesi gereği başarılı olamazlar 1633,1640 ve 1729 da yangın geçiren kilise 1731 de tekrar restore edilir Muhliotissa,Fetihden önce inşa edilip günümüze kadar Ortodoks ibadet mekânı olarak işlevini sürdürmeye devam eden tek Bizans kilisesidir Yonca planlı bir yapı olan kilisenin orta mekanını oldukça yüksek kasnaklı,üzeri kiremit döşeli bir kubbe örterYoncanın diğer kolları da alçak yarım kubbeler ile örtülüdür Dışı sıva ile kaplı olan binanın duvar tekniği taş ve tuğla karışımıdır Narteksdeki kubbelerde mozaik izleri görülmektedir Avlunun bir köşesinde Ayia Anna’ya ithaf edilmiş bir Ayazma mevcuttur Panayia Taksiarhas (Fatih) Balat’da Ayan Caddesi üzerindedir Yüksek duvarlı bir avlunun içerisindedirBu avlunun kuzeyinde bugün kullanılmayan Balat Özel Rum Okulu vardır Avlu içinde Biri Aziz Nikolaos’ a diğeri Mihail’e atanmış iki ayazma vardır1730 daki Balat yangınında yanmış olan kilise bugünkü şekli ile yeniden yapılıp 17 Eylül 1833 de ibadete açılmıştır Bu devirdeki diğer Rum kiliseleri ile aynı teknik ve plan yapısına sahiptir Kalın gövdeli çan kulesi binaya bitişiktir Panayia Suda (Fatih) Eğrikapı Caddesi üzerindedir Yüksek duvarlı bir avlunun içinde yer alır Alt katnda Timiazoni Ayazması bulunur Bizans devrindeki bir inanışa göre bu ayazmanın suyu akıl hastalarına iyi gelirmiş İlk yapılışı Bizans devrine ait olan yapı 1815 de yeniden inşa edilmiştir Patrik VI Kyrillos zamanında 1 Ocak 1816 da yeni şekli ile ibadete açılmıştırİçerideki kitabelerde 1930 ve 1946 da onarım gördüğü yazılıdır Klasik Rum Kilisesi planı olan 3 nefli bir bazilika şeklindedir Apsis ve yandaki hücrelerin apsisleri yarım yuvarlak olarak dışarıya çıkıntılıdır Üzeri kırma çatı ile örtülü olup apsis üzeri yarım konik çatıdır Nefleri teşkil eden sütunların kare yüksek kaideleri olup beton kirişlerle bağlanırlarİkonastasis,Ambon ve despot koltuğu oldukça gösterişlidir Panayia Uranion (Fatih) Edirnekapı’da Salma Tomruk caddesindedir Cadde tarafı alçık diğer tarafları yüksek yapılmış bir çevre duvarının içindeki avludadır İlk yapılışının Bizans devrine kadar indiği bilinir Harap olup kullanılamıyacak hale gelen kilise 1730 tarihli bir hükümle yeniden inşa edilmiştir Zaman içinde harap olan kilise1834 de yeniden inşa edilerek günümüzdeki konumuna gelmiştir Aynı devirde yapılmış olan diğer Rum kiliseleri ile aynı plan yapısı ve özelliklere sahiptir Narteksin kuzeyinde Aya Kiryaki’ye atanmış bir ayazma mevcuttur Kaba taş ve tuğla ile inşa edilip üzeri sıvanıp boyanmıştır Apsis ,ana mekandan daha alçak olarak yarım yuvarlak olarak dışarıya çıkıntılıdır Ana mekan çift meyilli kiremit kaplı çatı ile örtülüdür Bulgar Kilisesi “Sveti Stefan” (Fatih) Balat ile Fener arasında Haliç kıyısında,Bulgar Eksarhhanesine bağlı olup Demir Kilise adı ile de adlandırılır 3 Mart 1878 de imzalanan Ayastefanos Antlaşması ile Balkanlar’da özerk bir bulgar Prensliği oluşmuştur Bu tarihten sonra Bulgar hükümeti yeni bir Bulgar kilisesi yapılması için çalışmalara başlar gerekli mali destek hükümetten sağlanır ve Fener’de kilisenin olduğu yerde konağı olan Stefan Bogodi de mülkünü kilise yapımı için hibe eder Arsa’nın alt yapısının haliç’e doğru kaygan olmasından dolayı burada kaymayı önlemek için önce demir konstrüksiyonlu bir temel düşünülür sonra depreme dayanıklı bir bina yapmak fikri ortaya atılır ve neticede herhangi bir sorun karşısında prefabrike bir kilise yapmaya karar verilir Kilisenin projesi Mimar Hovsep Aznavur tarafından çizilir,yapım işi için de uluslararası bir yarışma açılır Yarışmayı Viyana’dan RPhWaagner firması kazanır ve 1893 de statik projeleri üzerinde çalışmalar başlar Gerekli döküm işleri dört yılda üretilir ve firmanın fabrikası avlusunda geçici olarak kilise kurularak kontrolu yapılır İstanbul’a Tuna nehri üzerinden Karadeniz’e gemilerle getirilen parçaların montajı yapıldıktan sonra 8 Eylül 1898 de Eksarh IYosif’in kutsamasıyla ibadete açılır Kilise üç nefli ve transeptli bir bazilikadır Giriş kapısının üst tarafındaki galeri aynı zamanda koro’nun da kullandığı bir mekandır,bunun üzerinde döner merdivenle çıkılan yüksek bir çan kulesi yükselir Kuledeki çeşitli büyüklükteki altı çanın üzerinde Rusya’daki Yaroslavi kentinde özel dökümlerin yapıldığı yazılıdır Kilisenin taşıyıcı profilleri çelikten olup üzeri saç ve döküm levhalarla kaplanmıştır Bütün parçalar birbirine cıvata,somun,perçin ve kaynakla birleştirilmiştir Mimari üslup olarak eklektik diyebileceğimiz gotik ve barok parçalar bir arada kullanılmıştır Ermeni Kiliseleri Surp Hreşdağabet Kilisesi (Fatih) 1831 de ahşap bina yıkılarak yerine bugünkü ibadethane karğir olarak inşa edilirken temel kazısı sırasında Azize Ardemios’un kemikleri bulunur, bu kemikler kilisenin bodrumuna defnedilir ve üzerine bir ayazma inşa edilir Kilisenin açılışı 25 Haziran 1835 de yapılır ve o günden bu yana bazı küçük onarımlarla günümüze kadar gelir Bazilika planında yapılmış olan binanın büyük bir narteksi vardır Bu narteks’den koro’ya tahsis edilen galeriye çıkılır Apsis önündeki sunaklardan biri başmelek Gabriel’e diğeri Asdvadzazin’e (Tanrıyı doğuran kadın Meryem) diğeri de Surp Minas’a atanmıştır Bu her üç sunak da yarım daire şeklindeki apsislerin içinde yer almaktadır Apsis’in yanındaki paraklesion vaftizhaneye ayrılmış olup buradan hem galeriye çıkış,ana mekana giriş ve Narteks’e giriş sağlanmıştır Demir giriş kapısı üzerinde İsa’nın göge çıkışı,Aziz Georgios’un ejderhayı öldürmesi ve İsa’nın mabede girip oradaki satıcıları kovma sahneleri işlenmiştir Surp Kevork Kilisesi (Fatih) Samatya, Marmara Caddesindedir Kilisenin ilk inşası 1031 de Bizans İmparatoru III Romanos zamanındadır Tarihlerde büyüklüğü bakımından Ayasofya’dan sonra gelen ikinci kilise olarak tanımlanır III Romanos öldükten sonra manastır statüsünde olan bu kilisede kendisine ayrılan yere defnedilmiştir 1204 deki Latin istilası sırasında kilise yağmalanmış ve içindeki kıymetli her şey alınıp adeta bir harabeye dönüşmüştür VIII inci Mihael Palaiologos (1261-1282) zamanında onarılarak tekrar ibadete açılmıştır Fetihden sonra Fatih Sultan Mehmet Bursa’dan getirttiği Ermeni cemaatini Samatya’ya yerleştirmiş ve 1461 de onun emri ile kilise Ermeni Patrikliğine tahsis edilmiştir Kilisenin Ermenilere verilmesinden dolayı Rumlar ile Ermeniler arasında bir takım olaylar meydana gelmiş bu yüzden burası “Kanlı Kilise” adı ile anılmıştır Kilisenin yanındaki Ayazmadan ötürü Türkler tarafından “Sulu Manastır” adı ile isimlendirilmiş olan bu bina 1641 senesine kadar patriklik katedrali olarak kullanılmıştır 1660 da burada çıkan yangında tahrip olan kilise 1722 de yeniden inşa edilmiş ve binaya “Surp Yerrortutyan” adı verilen bir şapel eklenmiştir 10 Ağustos 1782 de burada çıkan büyük yangında kilise bir kere daha yanmış,1804 de Hagop Amira Güllapyan ve Minas Kalfa’nın projeleri doğrultusunda yeniden inşa edilmiştir 1831 ve 1843 de onarımdan geçen bina bu kez 1866 yangınını yaşamış ve bu sefer de Mimar Bedros Nemtze’nin projesi Mikhael ve Hovhannes Hagopyan’ın maddi katkılarıyla bugünkü şeklini almış ve 8 Şubat 1887 de Patrik I Harutyan Vehabedyan’ın takdisi ile tekrar ibadete açılmıştır I Dünya Savaşı sırasında kilise ve bahçesindeki okul askeri amaçla kullanılmış ve Sırp esirleri buraya yerleştirilmiş savaştan sonra tekrar ibadete açılmıştır 1993 de son bir onarım gören kiliseye Patriklik tahtı konularak ,Patriklik Katedrali olarak tescil edilmiştir Plân şeması ilk yapılışında Bazilika tipinde olmasına karşılık sonradan yapılan ilavelerle Yunan haçı şekline dönüşmüştür Muntazam kesme taştan yapılmış iki katlı görkemli bir yapıdır Ana giriş kapısı üzerindeki çan kulesi altındaki katlar ile tam bir uyum sağlar Bu kulenin iki tarafındaki simetrik çan kulesi şeklindeki kuleler sadece dekoratif olarak yapılmıştır Eski yapıdan kalan en kıymetli parçalardan biri demirden yapılmış,her kanadına kiliseye adını veren Aziz Kevork’un hayatından sahneler işlenmiş olan giriş kapısıdır Kilisenin ana mekanındaki bir büyük iki yanlarda da birer küçük sunak daha vardır Ana sunagın üzerinde İsa’nın şu sözleri yazılıdır: “Bana gelin ey yorgunlar ve ağır yüklü olanlar Ben size rahat sağlıyacağım” Kilisenin içindeki resimler son döneme aittir Narteksin üzerinde koro’ya ayrılmış geniş bir galeri bulunur Hristos Analipsis Kilisesi (Bakırköy) Bakırköy Rum mezarlığı içinde XIX uncu yy ın sonunda mezarlıkta yapılan cenaze törenleri için inşa edilmiştir Üç nefli bazilika planında olan bu şapelin mimarı Akilepsos Aleksios’dur İka yana meyilli kiremit kaplı çatısı vardır Panagi Pege Kilisesi “Balıklı” (Zeytinburnu) Asıl adı “Hayat veren kaynak” anlamına gelen Zoodokhos Peges olan bu Rum Ortodoks kilisesi Kazlıçeşme’de Balıklı Caddesi ile Seyyid Nizam Caddesi arasında,Rum Ortodoks mezarlığı yanındadır İlk yapılışı Tarihçi Prokopios’a göre Bizans İmparatoru I Leon (457-474) zamanındadır Iİustinianus (527-565) zamanında Ayasofya yapılırken oradan arta kalan malzeme ile genişletilmiştir Depremden zarar gören kiliseyi önce 790 da İmparatoriçe Eirene daha sonra da IBasileios genişleterek tamir ettirmiştir X uncu yy da geçirdiği bir yangın sonucu yanan kiliseyi 924 de IRomanos yeniden inşa ettirir 1204 deki Latin istilası sırasında burayı da işgal eden Haçlılar binaya büyük zararlar vermişlerdir Bir rivayete göre II Murad İstanbul yakınlarına geldiğinde bu civarda karargâh kurduğu kendisinin de kilisede kaldığı söylenir Fetihten sonra bakımsızlıktan harap olan kilise 1726-27 de Terkos Metropoliti Nıkodimos tarafından küçük bir yapı olarak yeniden ihya edilir Kilisenin bugünkü haliyle inşası II Mahmut’dan (1808-1839) alınan 1833 tarihli ferman ile Mimar Nikolaos Pağcıoğlu ve Marki Kalfa’nın projeleri doğrultusundadır 2 Şubat 1835 de Patrik IKonstantinos kiliseyi kutsayarak ibadete açar Üç nefli bazilika planında olan yapı çift meyilli kiremit döşeli çatı ile örtülüdür Nefleri ayıran sütunlar mermer taklididir İkonastasis Ahşap olup üç nefi de kapsar Burada yağlıboya ile yapılmış olan Meryem ve Çocuk İsa,Mikhael,Gabriel gibi baş meleklerle bazı azizlerin portreleri yapılmıştır Kilisenin yanında hastalara şifa verdiğine inanılan içinde balıkların yaşadığı bir ayazma mevcuttur Buraya gelip şifa bulanlar daha sonra bir ikona getirip hediye etmeleri Bizansdan beri süren bir gelenek olmuştur Bu yüzden kilisenin çok zengin bir ikon kolleksiyonu vardır Girişin sağ tarafında duvara bitişik demir iskelet üzerine oturan bir çan kulesi vardır Kilisenin avlusu eski Rum mezarlığından sökülerek buraya getirilen üzerlerinde karamanlıca yazılar mezar taşları ile döşenmiştir Surp Pırgıç Ermeni Kilisesi (Zeytinburnu) Ermenice “Kurtarıcı” anlamına gelen Surp Pırgıç Hastahanesi içinde hastaların ve yakınlarının dini ibadetleri için Leblebicioğlu Bostanının bulunduğu arazide hastahane yapılırken Harutyan Amira Bezciyan’ın maddi yardımları ve Hassa Mimarı Garabed Balyan’ın hazırladığı proje doğrultusunda yapılmıştır 3 Mayıs 1834 de Patrik II Isdepanos Zakaryan’ın takdisi ile ibadete açılmıştır 1898 de Tahtaburunyan ailesinin maddi yardımı ve Kirkor Melidosyan’ın ilave projesi ile bugünkü halini almış ve Patrik Mağakya Ormanyan tarafından 1 Aralık 1906 de tekrar ibadete açılmıştır 1966 da kiliseye bir galeri çekme kat ilave edilmiştir onarımı ve bazı ilaveleri yapılış Ermeni kiliselerinde nadir görülen bazilika planında bir yapıdır Apsis’in iki yanındaki hücrelerden biri vaftizhane diğeri ise hazine odası olarak kullanılır Apsis kemerinin üzerinde İsa’nın şu sözleri yer almaktadır: “Bana gelin ey yorgunlar ve ağır yüklü olanlar,ben size rahatlık vereceğim” Apsis’in önünde üç kubbeli bir kilise görünümünde ahşap sunak yer alır Muntazam kesme taştan yapılmış olan kilisenin iyon tarzı sütuna oturan yarım yuvarlak kemerli bir girişi vardır Bu girişin üzerinde ki üçüzlü pencerenin altında kilisenin kitabesi bulunur Çan kulesi çift meyilli çatının tam ortasında ön cephededir Ayia Eufemia Kilisesi (Kadıköy) Kadıköy çarşısının bulunduğu meydanda Rum Ortodoks Kilisesidir Halkedonlu (Kadıköy0 azize Eufemia’ya ithaf edilmiştir Kadıköylü zengin bir ailenin kız olan Azize Euphemia, hıristiyanların henüz büyük bir takipte bulundukları devrede inancı yüzünden 303 de öldürülmüştür Daha sonra ailesi onun naaşını Halkedon’un dışında bir mezara gömerler Hıristiyanlık Bizans’da İmparator IConstantinus (324-337) zamanında resmen tanındığında mezarının bulunduğu yere ailesi bir Martirion yaptırırlar Daha sonra 451 de toplanan Ökümenik konsilinde,Ortodoks aleminin koruyucusu ilan edilir ve ölüm tarihi olan 16 Eylül de Yortu günü olarak kabul edilir O tarihten itibaren de her yıl yortu kutlamaları yapılır Bu tarihi hem doğu hem de batı kiliseleri ortak olarak Yortu günü kabul etmişlerdir Eski kaynaklar bu azizenin adına İstanbul’da bugün mevcut olmayan 4 kilise daha olduğundan bahsederler Bunların içinde en önemlisi Sultanahmed’de Hipodrom yakınında olanıdır Azize’nin röliklerinin de bulunduğu bu kilisedeki rölikler İkonoklast dönemde İmparatorun emriyle buradan kaldırılmıştır Daha sonra 798’de İmparatoriçe Eirene rölikleri törenle geri getirmiştir Diğer kiliselerin Olibreu (Şehzadebaşı),Petrion (Cibali civarı) ve Petra (Edirnekapı civarı) da olduğu söylenir Kadıköy meydanındaki bu kilisenin antik Ayia Eufemia kilisesinin bulunduğu yer ile hiçbir ilgisi yoktur Bizans devrinde burada Ayia Basis manastırı bulunuyordu daha sonra burası Ayia Euphemie Metropolitlik Manastırı olarak kullanılan bina zaman içinde yıkılmıştır Bugünkü kilise 1694 de Kadıköy metropoliti Gabriel tarafından yeniden yaptırılmıştır1830 da Kadıköy Metropoliti II Zaharias Rusya’dan temin ettiği mali destek ile kiliseyi büyütmüştür Zaman içinde bakımsız kalan bina 1993 de Metropolit III Iokem’in mali desteği ile yenilenmiş ve 1 Nisan 1993 de yeniden ibadete açılmıştır Kapalı Yunan Haçı plânındadır Ortada yüksek kasnaklı bir kubbesi bulunur İkonastasion ahşaptır ve kabartma bezemelidir İçerisinde gümüş kaplı ikonalar bulunmaktadır Kilisenin sağ tarafında taştan inşa edilmiş çan kulesi vardır Ayios İoannis Hiristosmos Kilisesi (Kadıköy) Eski Kalamış vapur iskelesinin karşısında Rum Ortodoks kilisesidir İlk yapılışı hakkında kesin tarih bilgimiz yoktur Kalamış Caddesi açılırken bazı temel izlerinden burada yan-yana iki kilise olduğu düşünülebilir 1947 de yan tarafa demir çubuklardan bir çan kulesi yapılmıştır Dış cephe son derece sade olup yüksek pencerelerle içerisinin aydınlatılması sağlanmıştır Yan taraftaki kuyunun mermer teknesi kabartma nakışlarla süslü olup ortasında aziz Ayios Ioannis’in kesik başı vardır Bu yüzden bu kuyuya kutsallık atfedilmiş ve “Ayios Ioanis Prodromos Ayazması” adıyla da anılmasına neden olmuştur Rum Ortodoks Kilisesi (Kadıköy) Yeldeğirmeni Karakolunun yanında bulunan bu kilise 1895 de Rum Okulu olarak inşa edilmiş sonra okul 1918 de yanda inşa edilen yeni binaya taşınınca burası kiliseye dönüştürülmüştür Demir çubuklardan yapılmış olan çan kulesindeki dökme çan Samatyalı Zilciyan Usta’nın yapımıdır Ayia Triada Kilisesi (Kadıköy) Bahariye Caddesi Nisbetiye Sokağında Rum Ortodoks kilisesidir 1902 de Patrik III Yovakim ve Kadıköy Metropoliti Yermenos zamanında yapılmış olup metropolit’in mezarı kilisenin bahçesindedir Kapalı Yunan haçı planlıdır Orta mekanın üzerini dört sütun üzerine oturan yüksek kasnaklı bir kubbe örtmektedir İki tarafında birer çan kulesi bulunmaktadır Dış cephe oldukça sadedir Giriş kapısının olduğu cephe yuvarlak geniş bir kemerin içinde yer alan kapı ve üzerindeki yuvarlak kemerli sütunlarla hareketlendirilmiş olup bu kemerin üzerine de sivri bir alınlık yerleştirilmiştir Bu kısım dışarıya çıkıntılıdır Etrafı demir parmaklıklı alçak bir duvar ile çevrilidir Kilisenin altında Bizans döneminde yaşamış günahkar bir kadın iken hıristiyan olup günahlarını bağışlatmak için manastıra kapanan Ayia Ekaterini’ye atfedilen bir ayazma mevcuttur Surp Levon Ermeni Kilisesi (Kadıköy) Kadıköy Altıyol’da Ermeni Katolik kilisesidir Parmaksızoğlu isimli bir Ermeni’nin Bahariye Caddesinden Hasırcıbaşı Sokağına kadar uzanan büyük bir bağı vardı 1890 da ölümünden sonra bu arazi varisleri tarafından parsellenmiş bir parçası da kilise yapımı için kurulan “Ermeni Katolik Cemaati Vakfı”na verilmiştir Cemaat 1911 de kiliseyi yaptırarak ibadete Surp Levon ismiyle açmıştır Surp Takavor Kilisesi (Kadıköy) Kadıköy’de Muvakkithane Caddesinde Ermeni Gregoryen kilisesidir Bu kilisenin adı ilk defa Sarkis Hovhannesyan “Başkent İstanbul’un Topoğrafyası” isimli eserinde geçmektedir Ona göre burada “Surp Asdvadzazin” isminde ayrıca içinde Surp Takavor’a atanmış küçük bir şapelin bulunduğu yıkılmaya yüz tutmuş bir kilise vardı Bu bina Patrik Abraham zamanında,Harutyan Amira Nordukyan’ın maddi katkıları ile tamir edilmiş ve 4 Temmuz 1814 de ibadete açılmıştır Ağustos 1855 de çıkan bir yangında yanan bina bu sefer Erzurumlu Murat Garabetyan’ın maddi katkısı ile mimar Mıgırdıç Kalfa’nın hazırladığı proje doğrultusunda yeniden inşa edilir ve Aziz Kral anlamına gelen “Surp Takavor” adı 1858 de ibadete açılır Bu onarım sırasında avluya Hamazasbyan Muradyan adında bir de okul ilave edilir 1862 de ölen Murat Garabetyan mabedin avlusuna defnedilir Bir müddet sonra eşi de vefat edince o da oraya defnedilir Görkemli mermer lahitleri girişin sağında ve solunda yer almaktadır 1936 da tekrar bir onarım geçiren binaya bu sefer maddi yardımı Divriği’nin Kesme köyünden Hovhannes ve eşi Mariam Noradukyan yapar 1978 de Herman Türkmen dış camekanları yeniler ve kilise kapısıyla çan kulesi arasındaki alan kapatılarak cemaatin durabileceği yer genişletilmiş olur Binanın mimarisi klasik Ermeni mimarisinden uzaktır Kapalı haç planındadırOrta mekanın üzerini yüksek kasnaklı bir kubbe örtmektedir Haçın diğer kolları ise kiremitle kaplı çatıdır Dış görünüşü oldukça sadedir,sadece giriş cephesi kesme taş ile kaplanmış olup yarım yuvarlak kemerli ikiz pencerelere sahiptir Gotik mimari tarzında yapılmış olan çan kulesi yapının kubbe’den sonra dikkati çeken ikinci mimari unsurudur İstanbul’da itfaiye teşkilatı kurulmadan evvel bu kilise kendisine bir tulumbacı takımı kurmuştur Bunların ahşap olan koğuşu Güneşlibahçe sokağına bakmakta idi sonra bu teşkilat kaldırılınca burası yıkılarak kargir iki katlı bir dükkana dönüştürülmüştür Anglikan Kilisesi (Kadıköy) Moda,Yusuf Kamil Paşa Sokağındadır 1878 de İngilizler tarafından Galata kulesi yakınında inşa edilen Kırım kilisesinin mimarı tarafından projelendirilmiştir İnşaat maliyetinin büyük bir kısmını Modada oturan Sir James William Whittall sağlamış,burada oturan diğer İngilizler de katkıda bulunmuşlardır Etrafı alçak bir duvar ve demir parmaklıklar ile çevrili olan bu kilisenin cemaati son derece azdır ve tapu kaydına göre de sahibi Bayan Irene Whıttall görünmektedir Apsis cephesinde ki vitraylarda İncil’den sahneler işlenmiştir Ayios Panteleimon Kilisesi (Üsküdar) Kuzguncuk İcadiye Caddesindedir Aziz Pantelemion’a ithaf edilmiş Rum Ortodoks kilisesidir Sokaktan bur duvar ile ayrılan avlunun içindedir Son devir Rum kiliselerinden olan yapı’nın 1831 de ibadete açıldığını içindeki kitabelerden öğreniyoruz 26 Eylül 1872 de yanan kilise Mimar Nikola Ziko’nun hazırladığı proje doğrultusunda 1890 de inşaata başlanmış ve yeniden ibadete açılışı ise 28 Haziran 1892 dir Kapalı Yunan Haçı planında olan kilisenin orta mekanını örten kubbe dört sütuna oturmaktadır Zarif bir mimari yapıya sahip olan mermerden avlu giriş kapısı üzerinde 1911 de Andon Hüdaverdioğlu tarafından yaptırılan çan kulesi vardır Kilisenin yanında yol üzerinde kare planlı küçük bir ayazma bulunmaktadır İlya Profiti Rum Ortodoks Kilisesi (Üsküdar) Üsküdar Yenimahalle’de Hacı Murat sokağında Rum Ortodoks kilisesidir İlk yapılış tarihi hakkında bir bilgimiz bulunmamaktadır II Mahmud’un 1831 tarihli fermanı ile inşa edilmiştir Sokaktan bir duvar ile ayrılan avlunun içindedir Klasik bazilika planına sahip olan binanın apsisi yarım daire şeklinde dışarıya taşkındır Avlu içerisinde kiliseye bitişik altı tane lahit ile 1945 de tamir edilmiş küçük bir de ayazma mevcuttur Surp Haç Kilisesi (Üsküdar) Üsküdar Selamsızda Kozanoğlu (eski adı Papaz Abraham) sokağındadır Balatlı Abraham adlı bir rahip 1676 da buraya ahşap bir kilise yaptırdığı içerideki kitabelerden birinde yazılıdır Mezarı kilisenin avlusundadır 1727 de Patrik Hovhannes zamanında tamir görmüş ve genişletilmiş olup 1797 de yanına bir de okul açılmıştır 1808 de bir onarım geçiren bina Patrik III Garabed zamanında yeni baştan Hassa Mimarı Hovhannes Serveryan tarafından hazırlanan projesi doğrultusunda yeni baştan bugünkü halinde yapılır ve 22 Eylül 1830 da takdis edilerek ibadete açılır 1882 de çatısı onarılırken yanına bir de kesme taştan kat aralarında pencereler açılmış çan kulesi inşa edilmiştir Kilisenin 1710 tarihinde kurulmuş olan Miatzal isimli korosu Ermeni cemaati için çok önemlidir ve eneski ermeni korosu olarak halen aynı isimle hizmet vermektedir Muntazam kesme taştan inşa edilmiş olup tonoz kubbe ile örtülüdür Apsis’in ortasındaki sunak 1842 de Hassa Mimarı Hovhannes Aznavuryan tarafından kiliseye hediye olarak yaptırılmıştır Bu sunağın arka tarafında tören elbiselerinin bulunduğu oda vardır Bu sunağın çevresinde İsa ve oniki havari’nin Saray ressamı Umed Beyzad tarafından yapılmış resimleri vardır Sunak kemerinde “Kutsal Haç’ının gölgesinde bizleri koru” yazılıdır Avlusundaki büyük sarnıç 1831 de Pişmişyan tarafından yaptırıldığı mermer kuyu bileziğinde yazılıdır Surp Karabet Kilisesi Kilisesi (Üsküdar) Üsküdar,Bağlarbaşı,Vasiyet Sokaktadır İlk inşaatının ahşap olduğu ileri sürülen bu Ermeni Gregoryen Kilisesi 1617 de Atik Valide ve Çinili Külliyesinin inşası için Van’dan getirtilen Ermeni ustalar tarafından yapılmıştır 1727 de Patrik Hovhannes zamanında tamir ettirilmiş,daha sonra 1844 deki büyük onarımla tamamen yenilenmiş olan kilise 1887 deki büyük Yenimahalle yangınında yanmıştır II Abdülhamit’den alınan izin ile Apik ve Matus kardeşler tarafından ailelerinin ruhu için yeniden yaptırılarak bugünkü halini almıştır İbadete açılış tarihi 12 Haziran 1888 dir Son onarım tarihi 1984 dür Ermeni kiliselerinde çok az görülen bazilika planında bir yapıdır Muntazam kesme taştan yapılmış olan yapının giriş cephesi iki katlı olup üçgen bir arşitravla nihayetlenir Kiremit kaplı çatısı iki tarafa meyillidir Girişin iki yanında yer alan çan kulelerinin üstü sivri ve dilimli birer kubbe ile örtülü olup üzerlerinde birer haç vardır Sütunlarla üç nefe ayrılmış kilisenin doğu nefi ahşap oymalı korkulukları ile zeminden biraz daha yüksek olup koro’ya ayrılmıştır Apsis’in iki tarafında iki ayrı küçük şapel vardır Bunlardan kuzeydeki vaftizhane olarak kullanılmaktadır Surp Krikor Lusavoriç (Üsküdar) Kuzguncuk iskelesinin karşısında Çarşı Caddesinde Ermeni Gregoryen kilisesidirYapılış tarihi içerisindeki kitabesinde yazdığına göre Patrik Zakaryan Ağavani’nin (1831-1839) zamanında Hassa Mimarı Hovhannes Amira Serveryan’ın proje ve kontrolunda inşa edilerek 11 Mayıs 1835 ibadete açılıştır Zamanla tahrip olan yapı 1865 tarihli ferman üzerine Bedros Ağa Şalcıyan ve Kuzguncuk’daki Ermeni cemaatinin maddi katkılarıyla büyük bir onarım geçirmiştir 1967 de ise kilisenin içinde bazı düzenlemeler ve tamirat yapılmıştır Kilise ana caddeden alçak bir duvar üzerine demir parmaklıkların ayırdığı küçük bir avlunun içindedir Dış görünüşü son derece sade olup iki kat ve giriş kapısı yuvarlak kemerler içerisine alınmıştır Plan şeması Ermeni kiliselerinde çok kullanılan kapalı Yunan haçıdır Orta mekanın üzerini örten basık kasnaklı kubbe penceresizdir Apsis’in iki yanında küçük şapellerden biri vaftizhane olarak kullanılmaktadır Cephede açılmış olan yüksek pencerelerden içerisi çok fazla ışık almaktadır Apsis’in arkasındaki geçitten çan kulesine geçilmektedir Dış görünümünün sadeliğine karşı iç son derece abartılı tablolar ve çeşitli süsleme unsurları kullanılmıştır Kapıdan girince sağda kilisenin atandığı Aziz Lusavoriç’in portresi bulunmaktadır İçteki galerilere geçişi sağlayan ceviz ağacından yapılmış korkuluklar ,ince işçilikleri ile büyük bir sanat eseridir Ayios Dimitrios Kilisesi (Adalar) Büyükada’nın kumsal semtinde büyük bir bahçe içindedir 1856-1857 de Ada’da yaşayan Rum ortodoks cemaat tarafından yaptırılmış olup mimarı Fıstıki Kalfa’dır Üç nefli bir bazilika plânında olan bu kilise’nin orta nefi Dimitrios’a yan nefler ise doktor aziz Pandeleimon (=Lokman Hekim) ve İliya’ya (İlyas Peygamber) atanmıştır Kilisenin orta mekanını içten kubbe dıştan ise çift meyilli kiremit kaplı bir çatı örtmektedir Bu kubbede oniki havari arasında İsa tasvir edilmiştir Orta mekanın sağ tarafında büyük bir çerçeve içinde oniki havari resmedilmiştir Ambon ve despot kürsüsü ahşaptır Üç nefi de kapsayan ahşap,oymalı ikonastasis’de baş melek Mikhael’in altın kaplama bir ikonu ile gümüş çerçeve içinde Meryem’e ait diğer bir ikon bulunmaktadır Ayios Nikolaos Kilisesi (Adalar) Kapalı Yunan haçı plânındaki bu yapının üzerini dört fil ayağına oturan bir kubbe örtmektedir Kubbede Pantokrator (dünyaya hakim) İsa resmedilmiştir Kubbeye geçişteki pantantiflerde ise dört incil yazarının portreleri bulunmaktadır Mimari bakımdan önemli olmayan bu kilisenin avlusunda demir karkas üzerine asılı çanı vardır Ayios Yeoryios Kilisesi (Adalar) Büyükada, Asker Azizlerden Georgios’a ithaf edilmiştir Bizans devrinde burada mevcut olan bir manastırın üzerine 1906 yılında Büyük Ada’lı ortodoks cemaatin ve rahip Dionisios’un maddi katkılarıyla yapılmıştır Mimari bir özelliği yoktur Kilisenin en değerli eşyası gümüş bir çerçeve içindeki Aziz Georgios’u at üzerinde elinde mızrakla gösteren ikonudur Ayios Nikolaos Kilisesi (Adalar) Heybeliada’da İşgüzar sokağı ile İmralı kavşağında,evvelce mevcut olup yıkılmış olan bir kilisenin yerine 1857 de inşa edilmiş Rum ortodoks kilisesidirAziz Nikolaos’a ithaf edilmiştir 1894 depreminde büyük zarar görmüş ve II Abdülhamid’den alınan izin ile tamir edilmiştir Kapalı Yunan haçı planında olan yapının orta mekanını dört kemere oturan bir kubbe örtmektedir İkonastasis mermerden yapılmış olup üzerine azizlere ve Meryem’e ait ikonlar yerleştirilmiştir Apsis’in sağındaki duvarda gümüş kaplanmış 1895 tarihli Azize Barbara ikonu ile yine gümüş kaplı Aziz Nikolaos’un ikonu vardır Ayios Spiridon Manastırı Kilisesi (Adalar) Heybeliada’da Çam Limanı mevkiindeki tepenin üzerindedir Halk arasında “Tarik-i Dünya” adı verilir Trakyalı olup Heybeli Ada’ya yerleşmiş bir keşiş olan Arsenios tarafından 1862 de küçük bir kulübe şeklinde inşa edilmiştir Bu bina 1894 depreminde yıkılınca Ortodoks cemaat tarafından yeniden yapılmıştır Arsenios 1906 da vefat edince buraya gömülmüştür Kayserili bir rahip olan Kyprianos Stylianidis kilisenin etrafına taştan bir duvar çektirmiş bazı yerleri de onarmıştır 1954 de Patrik Athenagoras’ın ricası üzerine onarımdan geçmiştir Tek nefli bir bazilika planına sahip olan kilisenin üstünü çift meyilli bir çatı örtmektedir İçinde bulunduğu avlu kısmen kapatılmış olup adeta bir narteks görevini görür Apsis yarım yuvarlak şeklinde dışarıya taşkındır Ayios Yeoryios (Aya Yorgi) Manastır ve Kilisesi (Adalar) Burgaz Adası’nda, deniz tarafındaki manastırın önündeki “Cennet Yolu “denilen yol ile tepedeki kiliseye ulaşılır Aşağıdaki manastır 1920 de buraya yerleştirilen ,ihtilalden sonra Rusya’dan kaçan Beyaz Rusların kazaen çıkardıkları bir yangın sonucu yanmıştır Tepedeki kilise 1882 de inşa edilmiş olup 1894 de deprem sonucu yıkılmıştır Bugünkü bina 1897 de inşa edilmiştir Yunan Haçı plânındaki bu kilisenin orta mekanının üzeri dört fil paye’nin taşıdığı kemerlere oturan yüksek kasnaklı kubbe ile örtülüdür Yan kolların üzerindeki kubbeler küçüktür Kilisenin avlusundaki üç adet çan vardır Yortu günü 23 Nisan’dır İoannes Prodromos Kilisesi (Adalar) Burgaz Ada’da Takımağa sokağındadır Vaftizci Yahya’ya ithaf edilmiştir Bizans’ın İkonaklazma devrinde bu akıma karşı olan Patrik I Metodios ,Ignatios ve Fotios İmparator Teofilos tarafından adaya sürgün olarak gönderilmişlerdi Burada toprak altında bir hücrede yanında iki katil ile 7 yıl hapsedilmiş olan Metodios’a söylenceye göre adalı bir balıkçı tepedeki delikten yiyecek atarak onun hayatta kalmasını sağlamıştır Teofilos’un ölümünden sonra karısı Teodora ikonaklazma karşı olduğu için Metodios’u İstanbul’a getirtir ve patrik tayin eder O da kiliselerden kaldırılan bütün ikonaların yerlerine konmasını sağlar İgnatios ise İmparatoriçeden Burgaz adasında yaşadıkları zindanın bulunduğu yere bir kilise yapılmasını ister ve 842 de Aya Yani (İoannes Prodromos) kilisesi inşa edilir Metodios ölümünden sonra hıristiyanlığa yaptığı hizmetlerden dolayı “Aziz” kabul edilir Zaman içinde harap olan kilise 1759 da yenilenmiş 1817 de büyük bir onarım görmüştür 10 Temmuz 1894 depreminde yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir Bugünkü kapalı yunan haçı planlı ve merkezi kubbeli olan kilise bu tarihten kalmadır ve zindanın tam üstüne inşa edilmiştir Bu hücre 3,5 x 175 m ebadında 2 m yüksekliğinde taştan yapılmış bir odadır Buraya 11 basamaklı bir merdivenle inilmekte olup kilisenin Yortu günü olan 29 Ağustosta ziyaretçiler tarafından ziyaret edilmekted |
|