Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
adamı, bilim, mimarlar, mimarı, sinan, tasarımcı

Bir Tasarımcı Ve Bilim Adamı / Mimarlar Mimarı Sinan

Eski 10-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bir Tasarımcı Ve Bilim Adamı / Mimarlar Mimarı Sinan



Ömrünün sonuna kadar araştıran, deneyen ve yenilikler ortaya koyan bir tasarımcı ve bir bilim adamı olan Sinan, bugün bile evrensel değerlere sahip bir mimari yaratmıştır






Sinan, Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünün en üstün olduğu bir dönemde, sanatın en üst düzeyde olduğu bir evrede, bütün bu birikimi mimarlık alanında tek isim olarak temsil edebilmiş bir mimardır Tasarladığı yapıların büyük çoğunluğunu ve en seçkinlerini o zamanın başkenti İstanbul’da gerçekleştirir Bu eserleri adeta bir mimarlık yarışmasına katılırcasına, yeniliklerle dolu olarak geliştirir ve topografyanın en uygun yerlerine yerleştirerek kent siluetine büyük katkılarda bulunur Böylece İstanbul, en özgün yapı örnekleriyle sanki bir açıkhava müzesine dönüşür

BİR PERGELİN İKİ AYAĞI GİBİ

Kayseri Sancağı’nın Ağırnas Köyü’nde kesin olarak bilemediğimiz bir tarihte (1494-1499 arasında bir yıl olabilir) doğar Sinan Osmanlı kapıkulu sınıfına asker yetiştiren Acemi Ocağı’ndayken dülgerliği ister; ustalarını dikkatle izleyerek inşaatlarda çalışır Kendisi bu çalışmalarda “tıpkı bir pergelin sabit ayağı gibi kararlı” olduğunu ifade eder Diğer yandan “pergelin gezen ayağı gibi başka diyarları gezmeye özendim” der Kanuni Sultan Süleyman döneminde yeniçeri olarak Belgrad (1521), Rodos (1522), Mohaç (1526), Viyana (1529), Alman (1532), İran ve Bağdat (1534-35) seferlerinde bulunur Keşif amacıyla Van Gölü’nü geçmek için malzeme ve alet sıkıntılarına rağmen toplu tüfekli üç kadırga inşa eder Daha önceki savaşlarda da yeteneğini gösterdiği mühendislikteki başarıları nedeniyle ‘Haseki’ rütbesine getirilir 1538’deki Karaboğdan (Moldovya) seferi sırasında, Prut Nehri üzerine kısa bir sürede inşa ettiği köprü, kendisine büyük bir başarı kazandırır; aynı yıl Mimarbaşı Acem Alisi’nin ölümü üzerine ‘Mimarbaşı’ olur
Katıldığı seferler sırasında gördüğü Doğu ve Batı’daki çeşitli kültür eserleri, karşılaştığı acele çözüm bekleyen sorunlar, askerlikte edindiği disiplin, denetim ve örgütlenme bilgisi, Sinan’a büyük bir görgü ve deneyim kazandırmış, tasarım ve yöneticilik yeteneklerini geliştirmiş olmalıdır Elli yıl gibi uzun bir süre mimarbaşı olarak çalışan Sinan, bu dönem içinde 477 yapı tasarlar, tasarımlarını denetler, inşa eder ya da onarır Sinan’ın yaşamını incelediğimizde yaptıklarıyla hiçbir zaman yetinmeyip, bıkıp usanmadan düşünen, araştıran ve yenilikler ortaya koyan bir yaratıcının öyküsüyle karşılaşırız

CAMİLERİN MİMARI

Sinan, Osmanlı mimarlığında en önemli mekân olan camilerin tasarımına önemli katkıları olan bir mimardır Mimarbaşlığa getirildikten sonra yaptığı ilk cami olan Haseki (1539), dönemin geleneksel bir mekânını yansıtır, herhangi bir yenilik ortaya koyamaz Ancak bundan sonra hemen ele aldığı Üsküdar’daki Mihrimah Camisi (1540?-48), kubbeyi üç yandan saran yarım kubbeleriyle bir sıçrama noktası olur; yapıyı bitirmeden de Şehzade Camisi’ne (1543-1548) geçer Sinan, dört dayanaklı, tek kubbeli yapılardan başlayıp, yarım kubbeler ekleyerek mekânı zenginleştirmiş ve giderek orta mekânı yükselterek yapıyı bir piramit içine almıştır Şehzade Camisi, dört yarım kubbesiyle kare tabana oturan merkezi kubbenin en gelişmiş örneğidir Camide, dört ayağı destekleyen payandalar, içeride ve dışarıda bir tasarım elemanı olarak ustaca kullanılır Oysa payandalar sadece destek amacıyla kullanılsaydı çok kaba durabilirlerdi Sinan, bu payandaları daha sonra Süleymaniye ve Selimiye camilerinde de kullanır

Süleymaniye’den sonra Sinan, Edirne’de gördüğü Üç Şerefeli Camisi’nin etkisiyle altıgen şema üzerinde pek çok deneme yapar Bu denemelerde, daha önce devamlı uygulamaya çalıştığı merkezi simetrik mekân şemasından farklı olarak mekânın enine yayıldığını görüyoruz Sinan’ın fark ettiği bir başka durum ise altıgen şemada, dikdörtgen mekânın, kubbe ve yarım kubbelerle sorunsuz olarak örtülmesidir Her ne kadar altıgen şemayı sevmiş görünüyorsa da Sinan’ın, zaman zaman tekrar kare plana döndüğünü izliyoruz Ancak her dönüş yenilik ve atılım doludur

Sinan, arayışlarına devam etmeyi hiç bırakmaz Sekizgen tabana oturan kubbesiyle Rüstem Paşa Camisi, yeni bir tasarımın ürünüdür Denediği bu şema, Edirne’deki Selimiye Camisi’nde olgunluğa ulaşır Osmanlı mimarlığının çok sevilen bir eseri olduğu kadar, Sinan’ın da en beğendiği yapı olan Selimiye Camisi ile Ayasofya’yı geçme arzusuna gerçekten ulaşmıştır Taşıyıcı sistem güvenli, mekân anıtsal bir kubbe altında yalın ve bütündür Altıgen ve sekizgen şemaların hem mekân, hem taşıyıcılık bakımından Ayasofya ile benzerliği yoktur Selimiye’de anıtsal boyutlarda kullanılan sekizgen şema ile Ayasofya artık simge yapı olmaktan çıkmıştır

BİR TASARIMCI VE BİLİM ADAMI

Osmanlı döneminde mimarlar devlet protokolünde çok önemli bir yer almamasına rağmen Sinan’ın konumu çok farklıdır Üç sultanın yanında pek çok saray erkanı için de yapı tasarlayan Sinan’ın, sevilen ve beğeni toplayan bir mimar olduğu bellidir İstanbul’a su getirmesi için Sultan Süleyman tarafından görevlendirilen Sinan, çok zor ve bilgi gerektiren bu işi başarı ile tamamlar ve sultanın takdirini kazanır Sultan Süleyman’ın Süleymaniye gibi kendi adına yaptırdığı büyük bir caminin açılışını Sinan’a yaptırması bu takdirin en belirgin ifadesidir
“Resmini çizip inşa ettiğim cami, mescit ve öbür önemli yapıları on üç bölüm halinde yazıp benzersiz bir risale oluşturdum, adını da ‘Tezkiretü’l Ebniye’ koydum Umut ederim ki, kıyamete dek ona göz gezdirecek temiz yürekli dostlar, çabamdaki ciddiyet ve gayreti öğrendiklerinde insaflı bir gözle bakıp beni hayır dualarıyla anarlar, inşallah” der Sinan Onun hayatı ve eserleri hakkında kendi anlattıkları sıradan bir kişinin insanca davranışlarını gösteren anılar niteliğindedir Ama eserlerine bakıp çok uğraş ve bilgi isteyen karmaşık tasarım ve uygulamalarını Batı’yla karşılaştırdığımızda çok sayıda eseri inanılmaz kısa sürelerde kusursuz olarak gerçekleştirmiş bir bilge kişi karşımıza çıkar

Sinan geleneğe körü körüne bağlı değildir Dışa açık, analizci, gördüklerinden doğru dersler ve ilhamlar alan, onları kendi görüşleri doğrultusunda senteze ulaştıran bir tasarımcı ve bilim adamıdır Ömrünün sonuna kadar araştıran; deneyen; topografya, kompozisyon, mekân, kütle ve strüktür sorunlarına yeni çözümler arayan ve gelişmiş, değişik örnekler sunan Sinan, Osmanlı ve hatta İslam mimarisinin simgesidir




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.