Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlamlari, baslayan, deyimler, uüile

U-Ü...İle Baslayan Deyimler Ve Anlamlari

Eski 08-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

U-Ü...İle Baslayan Deyimler Ve Anlamlari





Ucu dokunmak: Bir işten biri zarar görür olmak söylenen bir söz birine zarar vermek"O çubuğu kıracağım fakat ucu sana dokunacak diye kıramıyorum"

Ucunu kaçırmak: Çıkmaza girmek denetimi elinden kaçırmak"İşin ucunu kaçırdın oldu mu ya?"

Ucu ortası belli olmamak: Bir işe söze nereden başlanacağı kestirilememek

Ucunda bir şey olmak: Bir şeyde gizli bir amaç bulunmak"Bu davranışının ucunda bir şey var ama anlayamadım"

Ucu ucuna: Ancak yetişecek kadar"İp ucu ucuna geldi"

Ucuz atlatmak: Güç ve tehlikeli durumdan az bir zararla sıyrılmak"Ucuz atlattık az kalsın uçuruma yuvarlanacaktık"

Uçan kuşa borcu (borçlu) olmak: Pek çok kişiye borçlu olmak"Babanın uçan kuşa borcu varmış diyorlar doğru mu?"

Uçan kuştan medet ummak: Pek sıkıntıda bulunup bu sıkıntıdan kurtulmak için her türlü çareye olmadık yerlere başvurmak yardım istemek
BilgicikCom Türkçe Edebiyat Roman Özetleri Duvar Yazıları Atasözleri Hızlı Okuma Özlü Sözler Türk
Uçsuz bucaksız: Çok geniş"Uçsuz bucaksız kırlarda dolaşmak istiyordum"

Uçkuruna sağlam: Namuslu iffetine bağlı

Uç vermek: 1 Baş vermek (çıban) 2 Bitmek sürmek (bitki) 3 Gelişme büyüme başlangıcı göstermek 4 Bilinmeyeni açıklığa kavuşturucu belirtiler ortaya çıkmak"İlk bahar geldi dallar uç vermeye başladı"


Ulu orta söz söylemek: Bir şeyin aslını bilmeden düşünüp tartmadan çekinmeden açıktan açığa konuşmak"Birden ayağa kalkıp ulu orta söz söylemeye başladı"

Uma uma döndük muma: Umut edilen beklenilen şeyler gerçekleşmeyince hayal kırıklığına uğrayan kötü durumlara düşen zayıflayıp gücünü yitiren insanlar için söylenir

Umurunda olmamak: Aldırış etmemek önem vermemek

Ununu elemiş eleğini asmış: Hayatta yapmak istediklerini yapmış geri kalan ömrü süresince artık yapacak önemli bir işi kalmamış kimseler için söylenir

Utancından yere geçmek: Çok utanmak kimsenin yüzüne bakamayıp sanki saklanacak yer aramak"Çok mahçup olmuştu utancından yere geçmek üzereydi"

Uyku bastırmak: Aşırı derecede uykusu gelmek uyuma isteği duymak"Yemekten sonra bir uyku bastırır kafamı kaldıramazdım"

Uyku çekmek: Rahat ve huzurlu bir şekilde çok uyumak"Eve gidip şöyle bir uyku çekeceğim"

Uyku gözünden akmak: Çok uykusu gelmek göz kapakları kapanmak"İki gündür yoldaydık hemen hemen hiç uyumamıştık uyku gözlerimizden akıyordu"

Uykusu kaçmak: 1 Uyuması gerekirken herhangi bir sebepten ötürü uyuyamamak 2 Bir sorun yüzünden kaygılanmak endişe duymak"Uykusu kaçmış yatakta bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu"

Uykusunu almak: Gerektiği kadar uyumuş olmak"Epeydir yatıyorsun uykunu almış olmalısın"

Uyku tulumu: 1 Uykuyu çok seven kimse çok uyuyan 2 İçine girilerek yatılan tulum biçimindeki yatak"Uyku tulumu sen de çabuk kalk!"

Uykuya dalmak: Rahat ve derin bir şekilde uyumak

Uyur uyanık: Yarı uykulu"Uyur uyanık ayakta nöbet tutmaya çalışıyordu"

Uzağı (ileriyi) görmek: Gelecekte ne olacağını sezmek kestirmek"Dedem uzağı gören bir adamdı"

Uzaktan uzağa: 1 İlgisi pek az olan 2 Çok uzaktan"Uzaktan uzağa selâmlaşıyorduk işte"

Uzun boylu: 1 Boyu uzun olan 2 Uzun süre 3 Derinlemesine ayrıntılarıyla"Meselenin üzerinde öyle uzun boylu durmadık"

Uzun etmek: 1 Nazlanmak sözünde direnmek 2 Sözü uzatmak tartışmayı sürdürmek 3 Aşırı gitmek"Haydi uzun etme de gel benimle!"

Uzun hikâye: Pek çok ayrıntıları bulanan anlatması uzun sürecek anlatılmadan da anlaşılamayacak olan olay ya da konu

Uzun lafın (sözün) kısası: Özetle kısaca sözü uzatmayarak"Uzun lafın kısası yazar gerçekçi olmalıdır"

Uzun uzadıya: Çok ayrıntılı olarak en ince noktalarına inerek"Meseleyi uzun uzadıya inceledik"

Üç aşağı beş yukarı: Az bir farkla az fazla ya da az eksik olmak üzere yaklaşık olarak"Üç aşağı beş yukarı anlaşırız merak etme"

Üç buçuk atmak: Çok korkmak korku içinde olmak istenmeyen bir durum olacak diye korkup durmak

Üçe beşe bakmamak: Alışverişte fiyat konusunda küçük farkları önemsememek almak ya da satmak konusunda cimri davranmamak"İstediğini üçe beşe bakma mutlaka al"

Üç otuzluk: Yaşı hayli ilerlemiş (kimse)

Ümidini kesmek: Artık ummaz olmak olacağını beklememek kavuşamayacağını anlamak"Ümidimi kestim iyice kocam artık geri dönmeyecek"

Ümitsizliğe düşmek: Gerçekleşmeyeceğine olmayacağına inanmak"Ümitsizliğe düşme bu kadar belki geri gelir"

Ün kazanmak: Adı her yerde duyulmak şöhreti herkesçe bilinir olmak"O cihana ün salmış bir güreşçidir"

Üst baş: Kılık kıyafet giyim kuşam"Üstüne başına hiç bakmaz ki o"

Üste çıkmak: Suçlu olduğu hâlde suçsuz durumda olduğunu söyleyip karşısındakini suçlamak"Bir an önce bu işten kurtulmak için üste çıkmayı başarmalıyım diye geçirdi içinden"

Üstesinden gelmek: Becermek üzerine aldığı işi başarmak yapmak"Hiç endişelenme sen üstesinden gelecektir o işin"

Üste vermek: Fazladan ödeme yapmak"Üste bir milyon verdiler ama bu arabayı değişmedim"

Üst perdeden konuşmak: 1 Üstünlük taslayarak konuşmak 2 Çok yüksek sesle konuşmak"Üst perdeden konuşmaya bayılır"

Üstü başı dökülmek: Kılık ve kıyafeti çok eski olmak perişan durumda bulunmak

Üstü kapalı konuşmak: Açık kesin ifadeler kullanmadan konuşup dinleyenin kavrayışına bırakmak"Niçin üstü kapalı konuştuğunu bir türlü anlayamıyordu"

Üstünde durmak: Bir işe önem vermek o işle yakından ilgilenmek uğraşmak"Şu işin üstünde dur biraz yoksa sonun kötü olacak"

Üstünde kalmak: Artırma ya da eksiltme sırasında onda kalmak 2 Suçlanmak"Onlar kaçıp gittiler kabahat bizim üstümüzde kaldı"

Üstünden atmak: Başından savmak bir şeyi ödev olarak kabul etmemek başkasını ilgilendirdiğini belirtmek"Bu iş senin sakın üstünden atayım deme"

Üstünden dökülmek: Bir giysi bol ve biçimsiz olmak yakışmamak

Üstünden (şu kadar zaman) geçmek: Aradan (şu kadar) zaman geçmek"Üstünden şu kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ borcunu ödemedi"

Üstüne almak: 1 Alınmak bir hareketin kendisine karşı yapıldığını sanarak kaygılanmak 2 Bir görevi üstlendiğini kabul etmek"Her sözü üstüne alma lütfen!"

Üstüne atmak: Kendi kaptığı bir suçu birine yüklemek"Camı kendi kırdı ama suçu arkadaşının üstüne attı"

Üstüne basmak: 1 Yerinde bir fikir beyan etmek 2 İyice belirtmek"Üstüne basa basa anlat baban çok mağdurmuş de!"

Üstüne bir bardak (soğuk) su içmek: O işten umudunu kesmek o işin olacağına inanmamak parasını ya da malını almaktan vazgeçmek"Verecek mi? Sen o paranın üstüne bir bardak soğuk su iç!"

Üstüne (üzerine) düşmek: 1 Bir şeyi elde etmek için çok uğraşmak 2 (Çocuğu) sevme ya da korumada çok ileri gitmek"Şu çocuğun üstüne bu kadar düşmeyelim şımardıkça şımarıyor neredeyse başımıza çıkacak"

Üstüne fenalık gelmek: Aşırı ölçüde sıkılmak çok bunalmak

Üstüne geçirmek: 1 Bir malın tapusunu kendi üzerine yazdırmak ya da çıkartmak 2 Bir çocuğu evlât edinmek kendi nüfusunu kaydettirmek"Evi üstüne geçirmiş dedem doğru mu?"

Üstüne gelmek: Bir şey konuşulurken ya da yapılırken çıkagelmek

Üstüne gül koklamamak: Sevdiği birinden başkasını sevmemek başkası ile ilişki kurmamak

Üstüne (yatmak) oturmak: Hiç hakkı değilken başkasının malını kendine mal etmek"Vakıf mallarının üstüne oturdu adam nasıl yaptı vicdanı nasıl el verdi bilmiyorum"

Üstüne titremek: Pek fazla sevgi özen göstermek; zarar gelmesin diye itinalı davranmak"Öğrencilerinin üstüne böyle titreyen bir öğretmen daha görmedim"

Üstüne toz kondurmamak: Bir şeyin kusur eksiği olduğunu kabul etmemek"Çocuğunun üstüne hiç toz kondurmuyor"

Üstüne tuz biber ekmek: Bir üzüntüyü derdi kusuru artıracak durum oluşturmak

Üstüne üstüne gitmek: 1 Bir konuda bir kimseye sürekli baskı yapmak 2 Güç bir şeyden yılmayıp sonucu tehlikeli de olsa çekinmeden o şeyle uğraşmak"Biliyorum zor ama üstüne üstüne gitmelisin ancak o zaman başarabilirsin"

Üstüne varmak: 1 Bir şeyi yapmasını zorlayarak istemek 2 Bir kadın evli bir erkekle evlenmek"Demek tükürdü sana; üstüne varma zorlama demedim mi sana?"

Üstüne yıkmak: 1 Kendi işlediği bir suçu başkasına yüklemek 2 Kendisinin de sorumlu olduğu bir işin ağırlığını başkasına yüklemek"Evin geçim yükünü annenin üstüne yıkmışlar sorumsuzca yaşıyorlar"

Üstüne yürümek: Yıldırmak korkutmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak; ya da saldırmak"Öfkeyle delikanlının üstüne yürüdü"

Üvey evlât gibi tutmak (saymak) : Horlamak haksızlık etmek iyi davranmamak küçümsemek"Dokunma bana beni hep üvey evlât gibi tuttun ne zaman yaklaştıysam sana köşe bucak kaçtın benden"

Üzüm üzüm üzülmek: Haddinden fazla çok üzülmek"Anneciği üzüm üzüm üzülüyor ama bir çare bulamıyordu"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.