Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bursa, hikayesi, ulucaminin

Bursa Ulucaminin Hikayesi

Eski 08-05-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bursa Ulucaminin Hikayesi



Bursa ulucaminin hikayesi
Yıl 1396
Osmanlı sultanı Yıldırım Beyazıd Haçlı ordusunun İstanbul'u kuşatmak için hareket ettiğini ve Niğbolu önlerinde olduğunu duyunca ordusunu hazırlayıp yola çıkar
Eğer Niğbolu kuşatmasından zaferle dönerse ,elde edeceği ganimetle 20 tane camii yapmayı vaad eder
Zafer kazanılmıştır,sıra 20 camii nin yapılmasına gelmiştir
Damadı Emir Sultan (HzPeygamberimizin soyundan ve Bursa Evliyasının büyüklerinden)kendisine 20 camii yerine 20 kubbeli büyük bir camii yapmasını tavsiye eder
Ve camii 1399 yılında ,Osmanlı İmparatorlığunun 100kuruluş yıldönümünde açılır
Açılışında kimler mi vardır
İlk Namazı kıldıran Somuncu Baba(Bursa evliyasından,Hacı Bayram veli'nın Hocası ,Açılış günü Ulucamii nin 3 kapısından aynı anda çıktığı görüldüğü ve sırrı açığa çıktığı için Bursayı terkettiği söylenir),ilk cemaati;Emir sultan Hazretleri,Sultan Yıldırım Beyazıt,Molla Fenari(Osmanlının ilk şeyhülislamI),İlk imamı Süleyman Çelebi (Mevlid'in yazarı),Müezzini ise Üftade Hazretleri(Aziz Mahmut Hüdai'nin Hocası)ve birçok Bursanın büyük şahsiyetleri hazır bulunmaktaymış

Alıntı Yaparak Cevapla

Bursa Ulucaminin Hikayesi

Eski 08-05-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bursa Ulucaminin Hikayesi



Şadırvan yeri hikayesi

Yıldırım Bayezid Niğbolu zaferinde kazanılan ganimetlerle muhteşem bir mescit yaptırmak ister
Mimarlar bugün Ulucami’nin bulunduğu mevkide karar kılarlar
Söz konusu arsa üzerinde evi, bahçesi olanlara başka yerden muadil yer verilir Hatta ceplerine birkaç kese altın sıkıştırılır gönülleri hoş edilir
Ancak yaşlı bir kadıncağız bir “Evim de evim” feryadı tutturur ki sormayın
Değerinin fevkinde ücretlere omuz silker, bütün tekliflere “olmaz” der
Önce vezirler, sonra bizzat Sultan, kadının ayağına gider, iknaya çalışırlar Ama o direnir
Sultan Bayezid caminin yerini sevmiştir
Hiç hesapta olmayan pürüz canını sıkar Hatta divanı toplar, çözüm yolu arar
Kadılar “mal onun değil mi” derler, “satarsa satar, satmazsa satmaz!”
Meclis çaresizlik içinde dağılırken Bayezid’in aklına damadı gelir
Emir Sultan’ı bulur meseleyi anlatır Mübarek sadece tebessüm eder:
-Acele etme! der, bir gecede neler değişmez?
İhtiyar kadın o gece rüyasında mahşer meydanını görür
Annenin çocuğundan kaçtığı bir dehşet anıdır
Kalabalıkta korkunç bir azap endişesi vardır
O arada bir dalgalanma olur
İnsanlar alemlere rahmet olarak yaratılan Efendimiz’in yanına koşarlar
Şefaate kavuşan kavuşana Kadıncağız da niyetlenir, ama bırakın yürümeye, kıpırdamaya mecali yoktur
Ayakları vücudunu taşıyamaz, ıstırapla yerleri tırmalar
Elinden kaçan büyük fırsat ciğerini dağlar Feryat figan ağlamaya başlar
İşte tam o sırada Emir Sultan’ı görür:
-Herkes cennete gitti, der, ben bir başıma kaldım burada!
Mübarek o gönül ferahlatan tatlı sesiyle sorar:
-Kurtulmak istiyor musun?
Kadın nefes nefese cevap verir:
-Hiç istemez miyim?
-Öyleyse Sultanımızı üzme!
Ertesi gün kadın ayağı ile gelir, evini verir
Üstelik önüne konulan ücreti bağışlar camiye

Alıntı Yaparak Cevapla

Bursa Ulucaminin Hikayesi

Eski 08-05-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bursa Ulucaminin Hikayesi



Somuncu baba ve yıldırım camii hikayesi


Türkistan'daki Buhara şehrinden yola çıkarak Mekke - Medine'yi dolaştıktan sonra 1389 yılında Bursa'ya yerleşen Muhammed Şemseddin, gösterdiği kerametlerle bir anda halkın sevgisini ve saygısını topladı

Yıldırım Bayezid'in kızı Hundi Hatun'la evlenen Muhammed Şemseddin halk arasında Emir Sultan adıyla anılır oldu
O, halkı din yoluna çağırırken Padişah'ı da bazı konularda uyarıyor, O'na yardımcı oluyordu

Bu arada, Emir Sultan'dan önce Bursa'ya gelip yerleşen ve her gün çarşıya gelip, "Somun var müminler, somun var!" diye ekmek satan bir ulu kişi daha vardı ama halk, "Somuncu Baba" dediği bu zatın kerametlerinden habersizdi

Günlerden bir gün, Yıldırım Bayezid'in damadı Emir Sultan hazretleri, elindeki çömlekle birlikte bu zatın fırınına çıkageldi! Ekmeklerle birlikte çömlekteki yemeğin de pişirilmesini istiyordu

Somuncu Baba, küreğin üzerine koyduğu çömleği fırına sürmeye çalıştı ama, nafile!
O küçük çömlek fırına bir türlü girmiyordu!

Somuncu Baba, geride durup seyreden Emir Sultan'ın yüzüne baktı ve yüzünde beliren tatlı bir tebessümle konuştu:

"-Anladım Bu işi ancak sen başarabilirsin!"

Emir Sultan küreği aldı ve kolayca içeri sürmeyi başardı
Ama fırının içinde ateş yoktu ve soğuktu
Soran gözlerle ama tatlı bir tebessümle Somuncu Baba'ya baktı
Somuncu Baba yine aynı eda ile konuştu:

"- Bekle Az sonra pişer!"

Karşılıklı gösterilen kerametlerden sonra iki ulu kişi birbirlerini tanıyıp dost olmuşlardı

Niğbolu zaferinin anısına Bursa Ulucami'yi yaptıran Yıldırım Bayezid, açılışı damadının yapmasının uygun olacağını düşünmüştü
Cuma günü, kalabalık cemaatin önünde seslendi:

"- Ya Emir! Kapıları sen aç ve cemaata vaaz edip Namaz kıldır
Şehirdeki en Velî kişi olduğun için bu şeref sana aittir!"

"- Hayır Sultanım!
Bu şerefi Şeyh Ebü Hamideddin-i Aksarayi hazretlerine vermelisiniz! O benden daha üstündür"

"- Bu zat kim ola ki?"

"- Belki duymuşsunuzdur Sultanım
Somuncu Baba derler bir ekmekçi koca vardır
Ulucami işçilerine de ekmek satmıştır İşte bu zat O'dur!"

Cami açılsın da içeri girelim diye arkada bekleyen halk arasında bulunan Somuncu Baba, "Ne ettin Emirim, bizi ele verdin, belli ettin!" diyerek bütün alçakgönüllülüğüyle camiyi açtı, kürsüye çıkıp vaaz ve nasihatlarda bulundu
Bu sırada hazırlıksız yakalandığı için hutbede konu olarak Faitha surasini tefsir etti
Ancak ard arda tekrar ettiği tefsirin ilkini herkes anlarken 7 tefsir edişinde Emirultan Hazretleri bile bu tefsirdeki sırrın kendinden çok daha üstün olduğunu görüp Emirsultan Hazretleri dahil herkes O'na hayran olmuştu

Rivayete göre Somuncu Baba camiin her kapısından aynı anda çıktı ve herkes onun elini öptüğünü düşünüp sevinir
Fakat sonradan Bursa halkı bunun bir keramet olduğunu anlar
Ayrıca Emirsultan'ın dahi camiyi açmak üzere Somuncu Baba'yı göstermiş olması tüm ahalide ona karşı olan muhabbeti daha da arttırmıştır
Ancak Somuncu Baba durumunun anlaşılması üzerine artık Bursa'da tutunamayacağını anlar ve Ulucami çıkışınca keramet göstererek kaybolur ortadan

Bursa ahalisi Somuncu Baba'yı arayadururken o sırada Bursa'da bulunan başta Emirsultan olmak üzere diğer evliyalar ve ermiş kişiler, Somuncu Baba'yı Bursa dışında yakalayıp geri döndürmek isterler
Fakat Somuncu Baba'yı ikna edemezler Bunun üzerine oradaki 33 tane evliya bugün "Dua Çınarı" olarak bilinen bölgede yer alan çınarın altında dua ederler
Sonra'da Bursa'dan başka bir şehre gider Somuncu Baba

Burada Somuncu Baba'nın da Bursa şehrine hayır dua ettiği ve oradaki diğer tüm evliyaların da buna biat ettiği söylenir
Bu duanın yapıldığı çınara daha sonra halk DUA ÇINARI demiştir
Ancak bundan yıllar evvel ağaç belediye ekiplerince yol açma çalışmaları sırasında hasara uğratılmış fakat sonrasında çürüdüğü için tamamen kesilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Bursa Ulucaminin Hikayesi

Eski 08-05-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bursa Ulucaminin Hikayesi



Kabenin kapısı
Duvarında Yavuz Sultanın kendisine Mısır seferinde hediye edilen ve Ulucamiiye kendi elleri ile astığı Kabenin örtüsü bulunmaktadır

Size dönen kabenin kapısı
Duvarda kabe resmi bulunur ve siz hangi istikametten ona bakarsanız ,kapısı size doğru dönük gibi gözükür

Vav resmi rivayeti

Bursa'daki tarihi Ulu Cami'nin duvarında hat sanatıyla yazılmış, tezhiple süslenmiş ''vav'' harfinin önünde Hızır Aleyhisselam'ın namaz kıldığı rivayeti, vatandaşların yoğun ilgisini çekiyor

Rivayetin yaygın olması nedeniyle birçok kişi, dualarının kabul olacağı düşüncesiyle ''Vav'' tablosunun önünde namaz kılıyor, dileklerinin gerçekleşmesi için tablodan minik parçalar koparıyor

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Sultan Yıldırım Bayezit tarafından 1396–1400 yıllarında yaptırtılan Ulu Cami, yaklaşık 600 yıllık geçmişiyle, inanç turizmi açısından büyük önem taşıyor

Mimarisi, ahşap işçiliği ve içindeki yazı sanatları bakımından önemli eserler arasında yer alan Ulu Cami'de bulunan hat sanatıyla yazılmış, tezhiple süslenmiş ''Vav'' harfi, halk arasında en fazla bilinen eser olarak dikkati çekiyor Arapça ''Vav'' harfinin ucunda ayrıca lale motifi yer alıyor

Bursa Müftüsü Mahmut Gündüz, duvarda asılı tablo şeklindeki bu harfin önünde Hızır Aleyhisselam'ın namaz kıldığının rivayet edildiğini belirterek, ''Halk arasında bu rivayetin yaygın olması nedeniyle birçok kişi, dualarının kabul olacağı düşüncesiyle harfin önünde namaz kılıyor, dileklerinin gerçekleşmesi için minik parçalar koparıyor'' dedi

Gündüz, 'tan başka kimseye ibadet edilmeyeceğini belirterek, şöyle konuştu:

''Bu, bir batıl inanç Dini olarak herhangi bir dayanağı yok
Rivayet bir bilgi Doğru değil
Vatandaşlara anlatıyoruz ancak vazgeçiremiyoruz
Özellikle 'Vav' harfinin önünde namaz kılmak için Ulu Cami'ye gelenler oluyor Sözle koruma sağlayamadık
Parça koparılmaması ve el sürülerek kirletilmemesi için tabloyu camla kaplattık''



Alıntı Yaparak Cevapla

Bursa Ulucaminin Hikayesi

Eski 08-05-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bursa Ulucaminin Hikayesi



Camideki içkinin hikayesi
Sultan Yıldırım Beyazıt camii bitince Emir Sutan Hazretlerine
"camii nasıl oldu?,bir eksiğimiz var mı acaba?"
diye sormuş
Emir Sultan da
"Camii çok güzel oldu sultanım ama meyhanesi eksik kalmış"demiş
Yıldırım beyazıt o zamanlarda içki içiyormuş,bu cevaba çok şaşırmış ,üstelikte bunu söyleyen peygamberimizin torunlarından biriyken
"Nasıl böyle birşey söylersin,hiç camiiye içki sokulur mu?Çok günah" demiş
İstediği dersi vermek üzere olan Emir Sultan cevap vermiş hemen
"sultanım sen insanın yaptığı mağbete içki sokmaya günah diyorsun da,Yaradanın yarattığı bu vücuda içki yi nasıl sokuyorsun"
demiş

Hacivat ve karagöz hikayesi
Daha birçok hikaye;Hangisini anlatmalı
Demirci Kambur Bali ustayı tanır mısınız
Ulucamii nin yapılışında çalışan ,arkadaşı Hacivat ile işçileri güldürdüğü için öldürülen ve Türk gölge oyunun en önemli karakteri olan bizi tanıdığımız ismi ile Karagöz'ü

Hikayeye göre, karagöz ve hacivat, bursa da ki ulucaminin yapımında görevli iki işçidir
Camiyi kısa sürede bitirmek zorunda olan işçiler var güçleriyle çalışmaktadırlar, çünkü padişah gelirde caminin bitmediğini görür ise başta ustabaşı olmak üzere bilcümle işçinin boynunun vurulma tehlikesi vardır
Ama karagöz ve hacivat boş durmamaktadır ve sürekli atışmaktadırlar birbirleriyle
Bu atışmalar o kadar eğlenceli olur ki diğer işçiler hatta çevrede ki halkta inşaatın yanına gelip onları dinler tabi ki caminin yapımı aksar bu oyalanmalar nedeniyle ve padişah seferden döner
Caminin daha bitmediğini hatta yarısının bile yapılamadığını görür ve tahmin edebileceğimiz gibi çok öfkelenir
Hemen sorumluların bulunmasını ister herkes can derdindedir
Karagöz ile hacivat ın atışmalarını çok seven işçiler ve ustabaşıda olmak üzere herkes bu çok konuşan ikiliyi suçlarlar ve ferman verilir karagöz ile hacivat ın kellesi kesilecektir ki kesilir ve karagöz ile hacivat , türk temaşa sanatında ki efsanevi yerlerini alırlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Bursa Ulucaminin Hikayesi

Eski 08-05-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bursa Ulucaminin Hikayesi



Ulu Cami… Bursa’nın simgesi…
İslam dininin en yüksek mertebeli ibadethaneleri sıralamasında; Mekke’deki Mescid-i Haram, Medine’deki Mescid-i Nebevi, Kudüs’teki Mescid-i Aksa, Şam’daki Emeviye Camii’nden sonra beşinci…
Evliya Çelebi’nin deyimiyle Bursa’nın Ayasofya’sı…
Osmanlı’ya uzun yıllar başkentlik yapmış Bursa’ya Yıldırım Beyazıt’ın en güzel armağanı…
Anadolu Türk mimarlığının en büyük ilk camisi…
Erken dönem Osmanlı sanatının en önemli örneği…
Ulu cami modelinin en gelişmiş şekli…
Her köşesi eşit detaylandırılarak Osmanlı mimarisinin kullandığı genel etkiyi en iyi yansıtan abidevi eser…

Osmanlı Devleti’nin dördüncü hükümdarı Yıldırım Beyazıt tarafından 1396- 1399 yılları arasında mimar Ali Neccar’a yaptırılan Bursa Ulu Cami, Osmanlı’nın çok sahnlı cami örneklerinden en mükemmeli
Yirmi kubbeli camide, on iki sütunlu yirmi bölüm var
3180 metre karelik iç alanıyla oldukça büyük bir cami fakat bölümler ve sütunlardan dolayı azameti pek fark edilmiyor
Ortadaki camlı kubbe (aydınlık feneri), bir taraftan cami içinde bulunan şadırvanı örterken diğer taraftan da caminin aydınlanmasını sağlıyor

Restorasyon kapsamında onarımdan geçirilen şadırvanın farklı şekillerde anlatılan bir hikayesi var
Rivayete göre, caminin inşa edileceği yerdeki yapıların istimlâkı sırasında bir Yahudi kadın evini satmak istemeyince zorla alınmış
Gönül rızası olmadan alınan yerde namaz kılınmaz gerekçesiyle de evin yerine gelen kısımda şadırvan yaptırılmış…
Bursa Ulu Cami, Türkiye’de bulunan 80 ulu camiden en bilinenidir ve ortasındaki şadırvanıyla da ünlüdür
Bir çok kişi sadece bu camide şadırvan olduğunu zanneder
Halbuki ulu camilerin ayırıcı özelliklerinden biri de içinde şadırvan bulunmasıdır
Yani şadırvan Bursa Ulu Cami’ne mahsus değil, diğerlerinde de var

Caminin mermer kaide üzerinde yükselen minarelerinde tuğla kullanılmış
Taş külâhlar ise 1889 yılına kadar ahşap üstüne kurşun kaplıymış
Bir yangında tahrip olunca bu tarihten sonra taş olarak yenilenmiş, üslûbunda da Barok kullanılmış…
Hiç de iyi edilmemiş…

Bursa Ulu Cami’nin içi bir hüsn-i hat sergisi gibi
Duvarlar ve kalın ayaklar hatlarla bezenmiş
Camiye girişte ilk dikkat çeken unsur olan bu yazı ve levhalar, zamanın ünlü hattatları olan Yesari Mehmet Efendi, Mehmet Aziz Efendi, Mehmet Şefik Bey ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin de aralarında bulunduğu 21 hattatın kaleminden çıkmış
Duvar ve sütunlarda 45’i levha, 87’si duvar yazısı olmak üzere 132 hat var
Bu hatlarda 3 adet sûre, 47 âyet, 3 ayrı tarzda Ayet’el- Kürsi, 14 hadis, 25’in üzerinde tesbihat ve Esma’ül- Hüsna yazıları, (cc), Muhammed (sav) ve İslâm büyüklerinin isimleri, 2 adet şiir, 3 tane de beyit bulunuyor


Bursa Ulu Cami minberinin dünyada bir benzeri yok
Kündekâri tekniğiyle çivi kullanılmadan 6666 parçadan yapılan bu eser, ahşap sanatının güzel örneklerinden olup Selçuklu’dan Osmanlı’ya geçişi simgeliyor…

Caminin yirmi kubbeli oluşunun bir hikâyesi var
Rivayete göre Yıldırım Beyazıt, Niğbolu Zaferi öncesinde savaşı kazanmak için dua etmiş ve yirmi cami yaptırmayı adamış Zaferden sonra damadı Emir Sultan Hazretleri’nin tavsiyesiyle yirmi cami yerine yirmi kubbeli tek bir cami yaptırmış
1402’deki Ankara Savaşı’nda Beyazıt’ın esir düşmesinden sonra Timur camiyi ahır olarak kullanmış, 1403 yılında Moğol Şeyhi Emir Bedrüddin yaktırmış, 1413’te Karamanoğlu Mehmet Bey’in kuşatması sırasında cami tekrar yanmış
Onarımınıysa, Beyazıt’ın oğlu Çelebi Mehmet gerçekleştirmiş ve cami 1421 yılında ibadete açılmış
1855’teki büyük depremde 17 kubbesi çöken cami, onarılarak 1862 yılında tekrar ibadete açılmış
1889 yangınında da hasar görmüş
Bütün bunlara rağmen günümüze kadar ilk dönemki ihtişam ve dokusunu koruyarak gelebilmiş
Bugünlerde de kapsamlı bir onarımdan geçirilen cami için Mehmed Muhyiddin Üftade Hazretleri bir beytinde;
“Ey büyük cami veya ey büyüklerin toplandığı yer
Seni gece ve gündüz ziyaret edenlere müjdeler olsun
Diyor…

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.