Eğer Ben Bir Muallim Olsaydım

Eğer ben bir Muallim Olsaydım
EĞER MUALLİM OLSAYDIM


İlk mesajımızı, muallimlik-öğretmenlik mesleğine ayırdım Öy-le gerekiyordu Peygamber'imizin mübarek sözünün gereği de buydu “Ben muallim olarak gönderildim” Bu hadisi İbn-i Mace, Sünen isimli eserinin Mukaddime bölümüne almıştır

Bir manada yeryüzünün en mübarek, en bereketli ve en değerli mesleği olan öğretmenliği, 657 sayılı yasaya kurban etmek mümkün değildir Bu sebeple bu ilk mesajımızda konunun önemini, ehem-miyetini dile getirip, önümüzdeki sayıda ise, muallim-öğretmenler ile alakalı en az 30 maddelik teklifler zincirini sunmaya çalışacağım

Bizim inancımızda her imam, öğretmen muallimdir Ancak yasa ve statü gereği aralarına bazı farklar sokulmuştur Bu farklara saygı duyarak her iki mesleği ayrı ayrı ele almak daha faydalı olur kanaatin-deyim

Öğretmenlik, muallimlik mesleği çok zengin bir özelliğe sahiptir Evinde her anne ve baba, çocukları için bir öğretmendir Bir apartman yöneticisi, apartman sakinleri için bir öğretmendir Salih bir kul olan mürşitler, en büyük öğretmenlerin arasına girer Bu manada Ab-dulkadir Geylani, Mahmut Sami Ramazanoğlu, Ali Haydar Efendi, Said Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan ve adlarını saymakla bitiremeye-ceğimiz nice insanlar, bu ülkede binlerce insana muallimlik yapmış-lardır Hakkın rahmetine kavuşmuş bu güzide insanların bugün, sa-yılamayacak derecede öğrencileri vardır

80 -100 metrekarelik bir evde yaşayan bir anne çocukları için öğretmendir, muallimedir Hem de yüz öğretmen gücüne sahip bir öğretmen

Genel ve geniş manada öğretmenlere, muallimlere bakış açımız budur Ancak yukarıda söylediğimiz gibi Ribat'ın ele alacağı bu ilk konu, yasalarla sınırlandırılmış olsa bile, zengin kimlik korunarak hak ettiği hizmet seviyesi dile getirilecektir

Öncelikle her öğretmen kardeşimiz, şu gerçeği hiç aklından çıkarmamalıdır: İnsan bildiklerinin âlimi, hocası, öğretmeni; bilme-diklerinin ise talibi, öğrencisidir Bildiklerini, öğrendiklerini öğre-tir, bilmediklerini öğrenir Aslında bu ifade, Ribat Camiasının hizmetlerde ilk adımı olmuştur Dünün okuma yazmasını bilmeyen insan, bugün belli bir insan kümesinin öğret-meni, muallimi olmuşsa, bunun yukarıdaki sözle sıkı bir bağlantısından geldiği hesaba katılmalıdır

Sevgili Peygamberimiz, Ebu Davud'un Sünen'in-de geçen bir hadislerinde buyururlar ki:

“ Ben sizler için babanız durumundayım”

Her öğretmen, her muallim bu sözün sunduğu mesajı iyi anlamalı, iyi kavramalıdır Baba-oğul ara-sında ne kadar sıcak ve yakın bir ilgi ve iletişim söz konusu ise, öğretmen-öğrenci arasında da aynı ilgi ve iletişim söz konusu olmalıdır Babalar, evlatları ile mahrem konuları konuşma ortam ve özgürlüğüne sahip olduğu gibi, öğretmenler de öğrencileri ile sı-nırları belli olan mahrem konuları konuşabilmelidir

Bir diğer tarafta, öğretmenin, muallimin öğre-teceği ilmin önemi, değer ve seviyesi, nerede ise al-ternatifi olmayan bir özelliğe sahiptir

Bu hususta, sekiz yüz sene devlet olarak yaşamış Endülüs'te bir üniversitenin giriş kapısındaki yazı, çok dikkat çekicidir:

Müslümanlar, Endülüs'te İslâm medeniyetinin te-melini atarken bilhassa Kur'ân'da belirtilen dört um-deye bağlı kalmışlar ve kurdukları İslâm Üniver-sitesinin giriş kısmına şu ibareyi altın harflerle nak-şetmişlerdir:

«Dünya ve yaşayan milletler, şu beş umde ile ayakta durabilirler:

1- Âlimlerin ilmi,

2- Yöneticilerin adaleti,

3- Kahraman mücahitlerin şecaati,

4- Zenginlerin cömertliği,

5- Kendini Hakk'a vermiş asfiyanın duası»




EĞER MUALLİM OLSAYDIM - 2


1 Yeryüzünde yaşayan insanlar içerisinde en şerefli, en hayırlı ve en önemli bir meslek sahibi olduğumu sürekli içimde ve aklımda tutar, Rabbime teşekkür ederdim

2 Mesleğimle alakalı olarak, meslek bilgisinin üzerime farz oldu-ğunu kabul eder, bilgi ve ilimle donanırdım Okulumda, sınıfımda ve öğrencilerimle beraber olduğum anda, iktidarlı olmanın yolunun bi-limden, ilimden geçtiğine inanırdım Çünkü bilgi iktidardır

3 Mesleğimle alakalı özel bir dosya oluşturur ve hedeflerimi ön-celikle tespit ederdim

4 Bir öğretmen olarak, topluma ve özellikle de öğrencilerime örnek-numune olup olmadığımı araştırırdım Aileme, varsa oğluma, kızıma, akrabalarıma ve sonra da öğrencilerime "Beni nasıl bilirsiniz?" sorusunu sorar, aldığım cevaplarla örnek olup olmadığımı anlardım

5 Öğrencilerime vereceğim bilgileri, sevdirmek için, önce ken-dimi sevdirmenin yolunu, formülünü öğrenir ve uygulardım İlmi, bil-giyi sevdirmeyen öğretmen, soğuk demiri döven bir demirciye ben-zer Soğuk demiri ne kadar döversen döv, şekil veremezsin Öğren-ciye bir şekil vermenin, dünya kazandırmanın yolu, sevmekten, sev-dirmekten geçer

6 Öğrencilerimi, "ilmin dilencisi" olarak görür, sorularını cevap-landırırken, ihtiyaçlarını karşılarken, güleç yüzlü, tatlı dilli davranır, onları azarlamazdım

7 Öğrencilerim için çobanlık yapıp yapamadığımı gözden ge-çirirdim Çünkü çoban, sürüsünü önce görür ve sonra gözetir Gör-mek bakmaktır, gözetmek, anlamak, farkına varmaktır Öğrencim hasta mı, yorgun mu, sinirli mi? Bunların anlaşılması gözetlemekle mümkündür

8 Öğrencilerimin başına efendi olmam için, onlara hizmet eder-dim Çünkü bir topluluğa hizmet eden, onların efendisi olur Öğret-men olarak tribünlerde oturan değil, mindere inerdim

9 Sınıfımda öğrencilerim içinde öksüz ve yetimleri araştırır, bulur ve onlarla özel ilgilenirdim Gerektiğinde evlerine gider, ikramlarda, hediyelerde bulunurdum Yetimin başını okşa-mak, öğretmenin kalbini yumuşatır

10 Sınıfımda veya sorumluluğum altında olan tüm öğrencilerimin ev adreslerini öğrenir, anne, baba ve ve-lileri ile sürekli ilgilenirdim Bayramlarda, özel dini ve milli günlerde tebrik atar, gerekirse telefonla hal ve hatırlarını sorardım

11 Öğrencilerime özellikle tatil kavramını öğ-retir, onları zihinsel tembelliğe yöneltecek her şeye karşı irşat eder, yaşına ve psikolojik yapısına uygun olan, faydalı ve helal olan her şeyle tanıştırırdım

12 Oturduğum mahallemde veya sitede, bulu-nan öğrencilerle yakın temasa geçer, dersleri zayıf olan öğrencilere karşılıksız olarak branşımla alakalı derslerde yardımcı olurdum

13 Değişen ve gelişen dünyada ve ülkede, öğ-rencilerime daha canlı, bilgili olmam için sürekli ken-dimi yenilerdim Yani öğrencilerimden daha çok ders çalışırdım

14 Öğrencilerimi bekleyen tehlikelerin ne ol-duğunu önce tespit eder, daha sonra bu tehlikelere, hile ve tuzaklara düşmemesi için, farklı mekân ve za-manlarda onlarla beraber olurdum Çay içerken, hat-ta kol kola çarşı-pazarda gezerken, bir kardeş, arka-daş seviyesine iner, talebelerimle tuzaklar arasına ba-rikat olurdum

15 Hafta sonları, Sivil Toplum Kuruluşlarını ara ara ziyaret eder, kendimi tanıtır, vakfınızda veya der-neğinizde iki veya üç saat öğrencilerinize kurs vere-bilirim, der, bundan dolayı herhangi bir ücret de al-mayacağımı bildirirdim

16 Dersine girdiğim öğrencilerimin başarısını, bir sene boyunca aldığı notları, davranışları, ev ödev-leri vs gibi tüm konuları bir araya getirir, döküman-larımın bileşkesini alarak, öğrencim hakkında âdil tavrımı ve kanaatimi ortaya koyardım

17 Bayramlarda ve özel günlerde öğrencilerime tebrik gönderirdim

18 Çalışmalarımın içerisinde, okul dışı faaliyet dosyamı tanzim eder, kolumdaki saate bakar gibi ba-kar, hizmetlerimi nerede, nasıl ve kimlere götüre-ceğimi takip ve tanzim ederdim

Selman Yiğit