Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
meali, nahl, süresi

Nahl Süresi Meali

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nahl Süresi Meali






Nahl Süresi meali Mumine Sitesi
016-en-NAHL 16-en-NAHL Nahl sûresi 128 (yüzyirmisekiz) âyet olup, son üç âyeti Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir 68 âyette bal arısından söz edildiği için sûreye bu ad verilmiştirRahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla1 Allah'ın emri gelmiştir Artık onu istemekte acele etmeyin Allah, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir2 Allah kendi emriyle melekleri, kullarından dilediği kimseye vahiy ile, "Benden başka tanrı olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve benden korkun" diye gönderir3 (Allah) gökleri ve yeri hak ile yarattı O, koştukları ortaklardan münezzehtir4 O, insanı bir damla sudan yarattı Fakat bakarsın ki (insan) Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir5 Hayvanları da O yarattı Onlarda sizin için ısıtıcı (şeyler) ve birçok faydalar vardır Onlardan bir kısmını da yersiniz 6 Sizin için onlardan ayrıca akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken bir güzellik (bir zevk) vardır7 Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir memlekete taşırlar Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatli, pek merhametlidir8 Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve (gözlere) zinet olsun diye (yarattı) Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır

Nitekim, bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere eskiden insanlar, taşıma aracı olarak yalnızca büyük ölçüde hayvan gücünden yararlanmış oldukları halde, zamanla ve özellikle son asırda nakil vasıtaları, gerek çeşit, gerekse sürat bakımından akıllara durgunluk veren bir gelişme göstermiştir İşte yukarıdaki ayetin “Allah, şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır” mealindeki ifadesi ile bu gelişmeye işaret etmektedir ve şüphesiz bu gelişme, Allah’ın insanlara en büyük lütuflarından biridir
9 Yolun doğrusu Allah'ındır Yolun eğrisi de vardır Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi 10 Gökten suyu indiren O'dur Ondan hem size içecek vardır, hem de hayvanlarınızı otlatacağınız bitkiler11 (Allah) su sayesinde sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve diğer meyvelerin hepsinden bitirir İşte bunlarda düşünen bir toplum için büyük bir ibret vardır 12 O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi Yıldızlar da Allah'ın emri ile hareket ederler Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır 13 Yeryüzünde sizin için rengârenk yarattıklarında da öğüt alan bir toplum için gerçek bir ibret vardır 14 İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O'dur Gemilerin denizde (suları) yara yara gittiklerini de görüyorsun (Bütün bunlar) onun lütfunu aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir 15 Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları, yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı 16 Daha nice alâmetler (yarattı) Onlar, yıldızlarla da yollarını doğrulturlar 17 O halde, yaratan (Allah), yaratmayan (putlar) gibi olur mu? Hâla düşünmüyor musunuz? 18 Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız Hakikaten Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir

Surenin başından buraya kadar sıralanan ayetlerin çoğu, insanı, etrafını çevreleyen tabii varlık ve olaylar üzerinde düşünmeye, araştırmaya ve esrarına vakıf olmaya çağırmakta, böylece, bir yandan bu alemde hizmetine sunulan bu varlık ve olaylar hakkında daha çok bilgiler edinip bunların sağlayacağı imkan ve nimetlerden en güzel şekilde yararlanmaya teşvik etmektedir Bu insanın dünyevi terakkisi için gereklidir; diğer yandan, kainattaki incelikleri, harikaları mümkün olduğunca müşahede etmek yoluyla, bu nizamın kurucusu olan Ulu Allah’ın varlığını ve kudretinin sonsuzluğunu sezmeye, böylece güçlü bir imana sahip olmaya sevketmektedir Bu da insanın ahiret mutluluğu için gereklidir
19 Allah, gizlediğinizi de açıkladığınızı da bilir 20 Allah'ı bırakıp da taptıkları (putlar), hiçbir şey yaratamazlar Çünkü onlar kendileri yaratılmışlardır21 Onlar diriler değil, ölülerdir Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler 22 İlâhınız bir tek Tanrıdır Fakat ahirete inanmayanlar var ya, onların kalpleri inkârcı, kendileri de böbürlenen kimselerdir23 Hiç şüphesiz Allah, onların gizleyeceklerini de açıklayacaklarını da bilir O, büyüklük taslayanları asla sevmez24 Onlara: Rabbiniz ne indirdi? denildiği zaman, "Öncekilerin masallarını" derler25 Kıyamet gününde kendi günahlarını tam olarak taşımaları ve bilgisizce saptırmakta oldukları kimselerin günahlarından da bir kısmını yüklenmeleri için (öyle derler) Bak ki yüklenecekleri şey ne kötüdür!

Zira sapanla saptıran ortaktırlar; birisi öbürünü saptırmış, öbürü de onun saptırmasına boyun eğmiştir Öyleyse günahı ikisi beraberce yükleneceklerdir
“Saptırmanın bilgisizce olması” saptırılana dönük bir keyfiyettir Yani uydukları yolun sapıklık olduğunu bilmeden sapmışlardır, demektir Bu da tek başına iyi niyetin yetersizliğini, ihlasla beraber, doğrunun tesbiti için gayret sarfetmenin gerekli olduğunu gösterir
26 Onlardan öncekiler de (peygamberlere) hile yapmışlardı Sonunda Allah da onların binalarını temellerinden söktü üstlerindeki tavan da tepelerine çöktü Bu azap onlara, farkedemedikleri bir yerden gelmişti27 Sonra kıyamet gününde (Allah), onları rezil eder ve der ki: "Kendileri hakkında (müminlere) düşman kesildiğiniz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar derler ki: "Şüphesiz bugün rezillik ve kötülük kâfirleredir" 28 Kendilerine haksızlık ederlerken meleklerin canlarını aldıkları kimseler: Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk, diyerek teslim olurlar (Melekler onlara şöyle der "Hayır, Allah, sizin yaptıklarınızı elbette çok iyi bilendir" 29 "O halde, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!"

Allah Teala, surenin başından buraya kadar, kendisinin varlığı ve birliğine, ibadete layık olduğuna dair bir çok delil sıraladıktan sonra, inanmayanların durumlarını ve neticede gidecekleri yerleri ve bu yerlerin kötülüğünü belirtti Buna karşılık, bundan sonraki ayetlerde de iman edenlerin durumları ve varacakları yerin iyiliği ve güzelliği anlatılacaktır
30 (Kötülüklerden) sakınanlara: Rabbiniz ne indirdi? denildiğinde, "Hayır (indirdi)" derler Bu dünyada güzel davrananlara, güzel mükâfat vardır Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır Takvâ sahiplerinin yurdu gerçekten güzeldir!

Bazı tefsirlerin nakline göre hac mevsiminde Arap boyları Mekke’ye heyetler göndererek Hz Muhammed hakkında bilgi toplarlardı Bir heyet yetkilisi geldiği zaman müşrikler ona mani olmak istemiş ve dönmesini emretmişlerdi Ayrıca, “Onunla görüşmemen senin için daha hayırlı olur” demişlerdi O da “Eğer ben Muhammed hakkında bilgi almadan kavmime dönersem çok kötü bir temsilci olurum” demiş, Allah Resulü’nün arkadaşlarına onun durumunu sormuştu Onlar da, “O bize hayır getirmiştir” diye karşılık vermişlerdi Ayet bu olaya değinmektedir
31 (O yurt,) girecekleri, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleridir Onlar için orada kendilerine diledikleri her şey vardır İşte Allah, takvâ sahiplerini böyle mükâfatlandırır 32 (Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir 33 (Kâfirler) kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rablerinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı 34 Sonunda yaptıklarının cezası onlara ulaştı ve alay etmekte oldukları şey onları çepeçevre kuşatıverdi 35 Ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız ondan başkasına tapardık Onun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık" Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı Peygamberlerin üzerine açık seçik tebliğden başka bir şey düşer mi!36 Andolsun ki biz, "Allah'a kulluk edin ve Tâğut'tan sakının" diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler Yeryüzünde gezin de görün, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur!

Tağut için Nisa suresi 60 ayete bak
37 (Resûlüm!) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez Onların yardımcıları da yoktur 38 Onlar: "Allah ölen bir kimseyi diriltmez" diye olanca güçleriyle Allah'a and içtiler Aksine, bu O'nun bizzat kendisine karşı gerçek bir vâdidir Fakat insanların çoğu bilmez 39 Hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıklaması ve kâfir olanların da kendilerinin yalancılar olduklarını bilmeleri için (Allah onları diriltecek) 40 Biz, bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, ona (söyleyecek) sözümüz sadece "Ol" dememizdir Hemen oluverir 41 Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, onları dünyada güzel bir şekilde yerleştireceğiz Eğer bilirlerse ahiretin mükâfatı elbette daha büyüktür 42 (Onlar) sadece Rablerine tevekkül ederek sabredenlerdir

Bu iki ayette bildirilenler, başta Resulullah (sa) olmak üzere Kureyş’in zulmü yüzünden hicret eden Müslümanlardır Gerçekten bu muhacir Müslümanlar, yurtlarını terk etmenin verdiği geçici sıkıntılardan kurtulduktan sonra, yüce Peygamberin önderliğinde din ve dünya hayatı bakımından düzenli, huzurlu ve kısa zamanda küfür tarafını alt edecek kadar güçlü bir toplum meydana getirmişlerdi
43 Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun44 Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler) İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik45 Kötülük tuzakları kuranlar, Allah'ın, kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular? 46 Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir 47 Yoksa Allah'ın kendilerini yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından (emin mi oldular)? Kuşkusuz Rabbin çok şefkatli, pek merhametlidir 48 Allah'ın yarattığı herhangi bir şeyi görmediler mi? Onun gölgeleri, küçülerek ve Allah'a secde ederek sağa sola döner

Yani gölgesi bulunan eşyanın gölgeleri bile sahiplerinin hükmünde değil, Allah’ın emri altındadır Sahibi ne kadar uğraşırsa uğraşsın, gölge Allah Teala’nın emri ve takdiri doğrultusunda ışığın geldiği noktaya ters istikamette düşer ve onun değişmesini takip eder Aynı zamanda gölge ışığın bir eseri de değildir Ancak Allah’ın bir kanunu gereğidir Dolayısıyla eşyanın gölgelerinde bile hüküm ve tasarruf Allah’ındır
49 Göklerde bulunanlar, yerdeki canlılar ve bütün melekler, büyüklük taslamadan Allah'a secde ederler50 Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar51 Allah buyurdu ki: İki tanrı edinmeyin! O ancak bir Tanrı'dır O halde yalnız benden korkun!52 Göklerde ve yerde ne varsa, O'nundur, din de yalnız O'nundur O halde Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz? 53 Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır Sonra size bir zarar dokunduğu zaman dayalnız O'na yalvarırsınız54 Sonra da sizden o zararı giderdiğinde, içinizden bir zümre, hemen Rablerine ortak koşarlar! 55 Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar) O halde bir süre daha faydalanın; fakat yakında hakikati bileceksiniz! 56 Bir de kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, mahiyetini bilmedikleri şeylere (putlara) pay ayırıyorlar Allah'a andolsun ki, iftira etmekte olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz!

İslam’dan önce bazı Araplar, ekinlerinden ve hayvanlarından bir kısmını Allah ile putları arasında bölüştürürler ve “Bu Allah’ın payı, bu da tanrılarımızın payı” derlerdi Allah için ayırdıklarını misafirlere ve fakirlere harcarlar, tanrıları için ayırdıklarını da onların huzurunda yapılacak ayin vb şeylere harcarlardı Yukarıdaki ayette buna işaret edilmektedir
57 Onlar, kızların Allah'a ait olduğunu iddia ediyorlar Hâşâ! Allah bundan münezzehtir Beğendikleri de (erkek çocuklar) kendilerinin oluyor

Huzaa ve Kinane kabileleri: “Melekler, Allah’ın kızlarıdır” diyorlardı Halbuki kendileri kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı Aşağıdaki ayetler onların kız çocuklarına karşı takındıkları tavrı tasvir etmektedir
58 Onlardan birine kız müjdelendiği zaman öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir 59 Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir Onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın ki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür! 60 Kötü sıfat, ahirete inanmayanlar içindir En yüce sıfatlar ise Allah'a aittir Çünkü O, her şeyden üstün ve hikmet sahibidir61 Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler 62 Kendilerinin hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a isnat ediyorlar En güzel sonucun kendilerinin olduğunu anlatan dilleri de yalanın örneğini veriyor Hiç şüphesiz onlar için sadece ateş vardır ve onlar, (ateşe) terkolunacaklar 63 Allah'a andolsun, senden önceki ümmetlere de (peygamberler) göndermişizdir Fakat şeytan onlara işlerini süslü gösterdi de (iman etmediler) işte o, bugün onların velisidir Ve onlar için elem verici bir azap vardır64 Biz bu Kitab'ı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik 65 Allah gökten bir su indirdi ve onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti Şüphesiz ki bunda dinleyen toplum için bir ibret vardır66 Kuşkusuz sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır Zira size, onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından (gelen), içenlerin boğazından kolayca geçen hâlis bir süt içiriyoruz 67 Hurma ve üzüm gibi meyvelerden hem içki hem de güzel gıdalar edinirsiniz İşte bunlarda da aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır

Ayette geçen “seker” kelimesi, sarhoşluk veren şey, yani içki demektir Bu ayet Mekke’de inmiştir ki, henüz o zaman içki haram kılınmış değildi Bununla beraber yukarıdaki ayette içkinin “güzel rızık”tan ayrı zikredilmesi, Kur’an-ı Kerim’in daha o zaman dahi içkiyi hoş bir şey saymadığını gösterir Böylece bir bakıma içkinin iyi bir rızık olmadığına dolaylı olarak işaret buyurulmuştur Bundan sonra, sırasıyla, içkide-bazı zahiri faydalar yanında- büyük bir kötülük bulunduğunu (Bakara,215), sarhoş olarak namaz kılmanın haram olduğunu (Nisa, 43) ve nihayet içkinin şeytanın işlerinden bir murdar olduğunu bildiren ve içki içmeyi yasaklayan (Maide, 90-91) ayetler gelmiştir
68 Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin 69 Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır 70 Sizi Allah yarattı; sonra sizi vefat ettirecek Daha önce bilgili iken hiçbir şeyi bilmez hale gelsin diye sizden bazı kimseler ömrün en kötü çağına kadar yaşatılacak şüphesiz ki Allah bilgilidir, kudretlidir71 Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?72 Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı ve sizi temiz gıdalarla rızıklandırdı Onlar hâla bâtıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar? 73 (Müşrikler) Allah'ı bırakıp da kendilerine göklerde ve yerde olan rızıktan hiçbir şey veremeyen ve buna asla güçleri yetmeyen şeylere (putlara) tapıyorlar74 Allah'a birtakım benzerler icat etmeyin Çünkü Allah (her şeyi) bilir, siz ise bilemezsiniz 75 Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile katımızdan kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak harcayan (hür) bir kimseyi misal verir Bunlar hiç eşit olurlar mı? Doğrusu hamd Allah'a mahsustur Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler

Allah Teala bu ayette bir benzetme yapmıştır Hürriyetine sahip olmayan köleler ile güzel bir rızık ile rızırlandırıldıktan sonra, onu fakir ve yoksullara harcayan hür ve zengin kimseler eşit olurmu? Elbette bunlar eşit olmazlar İşte bunun gibi, Allah’tan başkasına tapanlar da taptıkları şeylerin köleleri durumundadırlar Yalnızca Allah’a ibadet eden müminler ise hür kimselerdir Onlar Allah’tan başka hiçbir gücün karşısında eğilmezler Elbette ki bu iki gurup da eşit değildir
76 Allah, şu iki kişiyi de misal verir: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şey beceremez ve efendisinin üstüne bir yüktür Onu nereye gönderse bir hayır getiremez Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu? 77 Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir Kıyametin kopması ise, göz açıp kapama gibi veya daha az bir zamandan ibarettir Şüphesiz Allah, her şeye kadirdir 78 Siz, hiçbir şey bilmezken Allah, sizi analarınızın karnından çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi

“Siz hiçbir şey bilmezken” ifadesi için yapılmış izahlar vardır: 1 Siz babalarınızın sulbünde bulunduğunuz sırada sizden alınan misakı bilmezken 2 Sizin için hükmedilen iyi veya kötü kaderi bilmezken 3 Menfaatlerinize olan şeyleri bilmezken
79 Göğün boşluğunda emre boyun eğdirilmiş olarak uçuşan kuşları görmediler mi? Onları orada Allah'tan başkası tutamaz Kuşkusuz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır 80 Allah, evlerinizi sizin için bir huzur ve sükûn yeri yaptı ve sizin için davar derilerinden gerek göç gününüzde, gerekse konaklama gününüzde, kolayca taşıyacağınız evler; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir süreye kadar (faydalanacağınız) bir ev eşyası ve bir ticaret malı meydana getirdi81 Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı Dağlarda da sizin için barınaklar yarattı Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini tamamlıyor 82 (Ey Resûlüm!) Yine de yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir83 Onlar Allah'ın nimetini bilirler (itiraf ederler) Sonra da onu inkâr ederler Onların çoğu kâfirdir84 Her ümmetten bir şahit göndereceğimiz gün, artık ne kâfir olanlara (özür dilemelerine) izin verilir ne de onların özür dilemeleri istenir 85 O zulmedenler azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez, onlara mühlet de verilmez86 (Allah'a) ortak koşanlar, ortak koştukları şeyleri gördükleri zaman derler ki: "Rabbimiz! İşte bunlar, seni bırakıp da tapmış olduğumuz ortaklarımızdır" Onlar da bunlara: "Siz mutlaka yalancılarsınız" diye söz atarlar87 O gün Allah'a teslim (bayrağını) çekerler ve uydurmakta oldukları şeyler onlardan kaybolup gider88 İnkâr edip de (insanları) Allah yolundan alıkoyanlar var ya, işte onlara, yapmakta oldukları bozgunculuklar sebebiyle, azaplarını kat kat artıracağız 89 O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz Ayrıca bu Kitab'ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik90 Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor

Allah Teala bu ayette dünya nizamını sağlayan üç esası emrediyor; buna karşılık üç çirkin davranışı da yasaklıyor Emrettiği esaslar: Adalet, ihsan ve akrabaya yardımdır Yasakladıkları ise: Fuhuş, münker ve zulümdür
Adalet: Her şeyi tam olarak yerine getirmek, herkesin hakkını vermek ve ölçülü davranmak demektir
İhsan: İyilik etmek, hayır yapmak, bağışta bulunmak ve emredilen şeyi gerektiği gibi yerine getirmek demektir İbadette ihsan: Allah’ı görür gibi ibadet etmektir
Akrabaya yardım: Uzak veya yakın akrabaya iyilik etmek, ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara karşı iyi davranmak demektir
Fahşa: Yalan, iftira ve zina gibi söz veya fiille işlenen günah ve çirkinliklerdir
Münker: Şeriat ve aklıselimin beğenmeyip fena kabul ettiği iş ve davranış demektir

Bağy: İnsanlara karşı üstünlük iddia edip onları, zulüm ve baskı altında yaşatmak demektir İşte Allah Teala bu üç kötü şeyi de yasaklamıştır
91 Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pek iyi bilir 92 Bir toplum diğer bir toplumdan (sayıca ve malca) daha çok olduğu için yeminlerinizi, aranızda bir fesat aracı edinerek ipliğini sağlamca büktükten sonra, çözüp bozan (kadın) gibi olmayın Allah, bununla sizi imtihan etmektedir Hakkında ihtilafa düşmekte olduğunuz şeyi kıyamet gününde mutlaka size açıklayacaktır93 Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız94 Yeminlerinizi aranızda fesada araç edinmeyin, aksi halde (İslâm'da) sebat etmişken ayağınız kayar da (insanları) Allah yolundan alıkoymanız sebebiyle (dünyada) kötülüğü tadarsınız Sizin için (ahirette de) büyük bir azap vardır 95 Allah'ın ahdini az bir karşılığa değişmeyin! Şayet anlayan kimseler iseniz, şüphesiz Allah katında olan (sevap) sizin için daha hayırlıdır 96 Sizin yanınızdaki (dünya malı) tükenir, Allah katındakiler ise bâkidir Elbette sabırlı davrananlara yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz97 Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz 98 Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!

Allah Teala, Kur’an okumak isteyen kimseye, önce şeytanın şerrinden Allah’a sığınmasını emretmektedir Bu sığınma “Euzü billahi mineşşeytanirracim” demekle olur Kavulmuş şeytandan Allah’a sığınırım demektir
99 Gerçek şu ki: İman edip de yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hakimiyeti yoktur 100 Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır101 Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- "Sen ancak bir iftiracısın" dediler Hayır; onların çoğu bilmezler

Rivayete göre şiddet ifade eden bir ayet gelince kafirler: “Muhammed bugün emrettiğini yarın yasaklayarak ashabıyla alay ediyor” diyorlardı Bu ayet onlara bu konuda cevap teşkil eder Nesh ve değiştirme, kulların maslahatına, ihtiyaçlarına göre Allah’ın bir lütfu olarak gerçekleşir Bu durum, bir doktorun hastasına, tedavinin seyri boyunca bir ilaç vermişken değiştirip başka bir ilaç vermesine benzer Binaenaleyh bir ayetin neshedilip yerine başka bir ayetin gönderilmesi, Allah’ın “ilim” sıfatına bir eksiklik getirmez, bilakis “hakim” olmasının bir eseridir
102 De ki: Onu, Mukaddes Rûh (Cebrail), iman edenlere sebat vermek, müslümanları doğru yola iletmek ve onlara müjde vermek için, Rabbin katından hak olarak indirdi103 Şüphesiz biz onların: "Kur'an'ı ona ancak bir insan öğretiyor" dediklerini biliyoruz Kendisine nisbet ettikleri şahsın dili yabancıdır Halbuki bu (Kur'an) apaçık bir Arapçadır

Müşrikler, insanları şüpheye düşürmek ve onların kalplerini çelmek maksadıyla, Kur’an’ı Peygamber’e Rum ve Hıristiyan dinine mensup Cebra veya Yaiş adında bir kölenin öğrettiğini ileri sürdüler Halbuki köle, Rum olduğu için, Arapçayı doğru dürüst bilmiyordu Kur’an’ın fesahat ve belagatı karşısında ise, bütün Arap edipleri hayretlerini gizleyememişlerdi Kur’an indikten sonra, Kabe duvarında askıda bulunan, en üstün şiirlerini bile askıdan almışlar ve Kur’an’ın üstünlüğünü itiraf etmişlerdi Arapçayı doğru dürüst bilemeyen yabancı bir köle böyle üstün bir eser meydana getirebilir miydi? Elbetteki hayır İşte yukarıdaki ayet onların bu tutarsız iddialarına cevap vermektedir
104 Allah'ın âyetlerine inanmayanlar yok mu, kuşkusuz Allah onları doğru yola iletmez ve onlar için elem verici bir azap vardır 105 Allah'ın âyetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur İşte onlar, yalancıların kendileridir 106 Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan başka- fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır

Rivayet olunduğuna göre Kureyş kafirleri, Ammar ile babası Yasir ve anası Sümeyye’yi, zorla dinlerinden döndürmeye kalkıştılar Onlar bunu kabul etmeyince, Sümeyye’nin iki ayağını iki deveye bağlayıp ters istikamette çektirerek parçaladılar Yasir’i de şehit ettiler İslam’da ilk şehitler bunlardır Ammar ise, onların işkencelerine dayanamayarak, diliyle onların istedikleri şekilde inkar etti Durum Resulullah (sa)’a bildirilince, “Ammar başından aşağıya kadar imanla doludur İman onun etine, kanına karışmıştır!” buyurduktan sonra Ammar’a: “Seni yine zorlarlarsa, istediklerini söyle” dedi Bu durum, zorlama karşısında sadece dille inkar etmenin caiz olduğuna bir delildir
107 Bu (azap), onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın kâfirler topluluğunu hidayete erdirmemesinden ötürüdür 108 İşte onlar Allah'ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir Ve onlar gafillerin kendileridir 109 Hiç şüphesiz onlar ahirette ziyana uğrayanların ta kendileridir110 Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısıdır Bütün bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayan, pek esirgeyendir 111 O gün, herkes gelip kendi canını kurtarmak için uğraşır ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir, onlara asla zulmedilmez 112 Allah, (ibret için) bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi Sonra onlar Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler Allah da onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku sıkıntısını tattırdı

Bu ülkeden maksat Mekke’dir Zira Mekkeliler Allah Resulü’nü yalanladılar ve nail oldukları bunca refaha karşı nankörlük ettiler de arkasından yedi yıl korkunç kıtlığa uğradılar
113 Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi 114 Artık, Allah'ın size verdiği rızıktan helâl ve temiz olarak yeyin, eğer (gerçekten) yalnız Allah'a ibadet ediyorsanız, onun nimetine şükredin 115 (Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmaksızın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir) Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir 116 Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helâldir, şu da haramdır" demeyin, çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler

Bir kısım Araplar, kendi kendilerine bazı şeyleri helal, bazılarını da haram sayıyorlardı Bazı hayvanları erkeklere mahsus görüyorlar, kadınlara yasaklıyorlardı İşte yukarıdaki ayet, onların bu durumlarına işaret ederek, Allah’ın yasakladığı şeylerden başka bir şeyin haram olmayacağını bildirmektedir
117 (Kazandıkları) pek az bir menfaattir Halbuki onlar için elem verici bir azap vardır118 Sana anlattıklarımızı, daha önce, yahudi olanlara da haram kılmıştık Biz onlara zulmetmedik, fakat, onlar kendilerine haksızlık ediyorlardı119 Sonra şüphesiz Rabbin, cahillik sebebiyle kötülük yapan, sonra da bunun ardından tevbe edip durumunu düzeltenleri (bağışlayacaktır) Çünkü onlar tevbe ettikten sonra Rabbin elbet çok bağışlayan, pek esirgeyendir120 İbrahim, gerçekten Hakk'a yönelen, Allah'a itaat eden bir önder idi; Allah'a ortak koşanlardan değildi121 Allah'ın nimetlerine şükrediciydi Çünkü Allah, onu seçmiş ve doğru yola iletmişti122 Ona dünyada güzellik verdik Muhakkak ki o, ahirette de sâlihlerdendir 123 Sonra da sana: "Doğru yola yönelerek İbrahim'in dinine uy! O müşriklerden değildi" diye vahyettik 124 Cumartesi tatili, ancak onda ihtilaf edenlere (farz) kılınmıştı Kıyamet günü Rabbin, muhakkak onların ihtilafa düştükleri şey hakkında aralarında hüküm verecektir 125 (Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir

Hakk’a davet açısından insanlar üç sınıfa ayrılabilir Bu ayet-i kerimede üç sınıfa yapılacak davet şeklinin bir özeti sayılmalıdır:
1Aklı selim sahibi ve eşyanın hakikatini öğrenen araştırıcı alimler Davette “hikmet” ile davranma bunlar içindir Zira hikmet, kesin olan delillerdir
2Halkın çoğunluğunu teşkil eden ve henüz sağlam fıtratını koruyan orta sınıf Güzel öğüt bunlar içindir
3Mücadeleci, inatçı ve düşman kimseler Mücadele yolunun en güzeliyle davet edilmesi istenenler de bunlardır Zira unutmamak gerekir ki, Allah Hz Musa’nın Firavun’a bile yumuşak sözle davette bulunmasını emretmiştir

126 Eğer ceza verecekseniz, size yapılan işkencenin misliyle ceza verin Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır

Resulullah (sa), Uhud savaşında amcası Hz Hamza’yı kafirler tarafından burnu ve kulakları kesilmiş, ciğeri çıkarılmış bir şekilde görünce: “Allah’a andolsun ki, eğer Allah bana zafer verirse senin yerine yetmiş kişiyi böyle yapacağım!” diye yemin etti Bunun üzerine yukarıdaki ayet indi Resulullah (sa) yeminine kefaret verdi ve onu uygulamadı
127 Sabret! Senin sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir Onlardan dolayı kederlenme; kurmakta oldukları tuzaktan kaygı duyma! 128 Çünkü Allah, (kötülükten) sakınanlar ve güzel amel edenlerle beraberdir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.