Kıbrıs Sorunu'nun Tarihsel Gelişimi |
07-26-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kıbrıs Sorunu'nun Tarihsel GelişimiKıbrıs Sorunu - Kıbrıs Antlaşması 1571- Kıbrıs Osmanlı devleti tarafından fethedildi ve ilk Türk cemaati adaya yerleştirildi 1878- Ruslar karşısındaki yenilgide fazla ödün vermemek için ada Britanya İmparatorluğu'na kiralandı (Osmanlı mülkiyeti devam ediyor sayılmakla birlikte yönetim tamamen İngilizlere geçti) 1914- İngiltere adaya tamamen el koydu 1923- Lozan Barış Antlaşması'nın 20 Maddesi gereğince Türkiye adanın İngiltere'ye ilhakını kabul etti 1925- Kıbrıs Crown Colony olarak ilan edildi ve adaya ilk Türkiye Cumhuriyeti konsolosu atandı 1931- Rumların Enosis isyanı başladı 1943- İngiltere güdümlü 'Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu' (KATAK) kuruldu ancak gelişemedi 1944- Doktor Fazıl Küçük 'Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi'ni kurdu 1950- Yunanistan hükümeti Birleşmiş Milletler'e ulusların kendi kaderlerini tayin haklarının Kıbrıs için de uygulanması yolunda başvuruda bulundu 1954- Yunanistan Birleşmiş Milletler'e Self-Determinasyon için başvurdu Türkiye karşı çıktı Birleşmiş Milletler Yunan talebini reddetti 1955- Türkiye ilk kez sorunda taraf olmayı kabul etti ve 29 Aralık'ta Londra'da İngiltere ve Yunanistan'ın katıldığı toplantıda Türkiye de temsil edildi Yunan terör örgütü EOKA 1 Nisan'da adada faaliyete geçti 1956- İngiliz hükümeti Başpiskopos Makarios'u Seyschelles Adaları'na sürdü Birleşmiş Milletler'de Türkiye ilk kez 'taksim' aaaini açıkladı İngiltere askeri üssünün kalması koşuluyla 'Self-Determinasyon'u kabul etmeye yanaştı 1957- NATO arabuluculuk görevini üstlenince EOKA geçici olarak ateşkes ilan etti Makarios serbest bırakıldı 15 Kasım'da Türk Mukavemet Teşkilatı kuruldu 1958- Kıbrıs'ın İngiliz Milletler Topluluğu içinde kalmasına ama Türkiye ve Yunanistan'la da bağlara sahip olmasına dayalı 'MacMillan Planı' gündeme geldi 1959- İngiltere Başbakanı ve üç devletin dışişleri bakanlarının katılımıyla Zürih Antlaşmaları onaylandı Cemaat temsilcileri olarak Makarios ve Dr Küçük de toplantıya katıldılar 1960- Kıbrıs Anayasası imzalandı Adaya simgesel Türk ve Yunan birlikleri yerleştirildi Makarios cumhurbaşkanı Fazıl Küçük Cumhurbaşkanı yardımcısı oldu 1963- 21 Aralık'ta Noel katliamı ile EOKA Türk cemaatine karşı 'etnik temizleme ve adadan kaçırma' politikasını doruğa çıkardı Eylemleri 1964 Ağustos'unun ortalarına kadar sürdü 30 Aralık'ta ise Makarios 13 maddelik anayasa değişikliği önerisini açıkladı ama Türkiye buna karşı olduğunu bildirdi 1967- Yunanistan'da ordu yönetime el koydu ve 1974'e kadar iktidarda kaldı Subaylar halkın desteğini elde etmek için Kıbrıs'ta EOKA'ya desteği arttırdılar Türkler iyiden iyiye gettolara sıkıştırılmaya başlandı Yunan ordusunun 15 bin askeri gayri resmi olarak adaya yerleştirildi Türklere karşı sürdürülen soykırımın kesilmesi için Türk ve Yunan başbakanları arasında düzenlenen toplantı da bir sonuç vermeyince Türkiye askeri müdahalede bulunacağını açıkladı Yunanlılar üç Türk köyünden geri çekilirken arkalarında 24 ölü bıraktılar TBMM hükümete müdahale yetkisi verdi Türk uçakları Kıbrıs üzerinde uçmaya başladı Donanma ve çıkarma birlikleri harekete geçti ABD'nin arabuluculuğuyla Yunan birliklerinin geri çekilmesi sağlanınca Türk harekatı durduruldu 1964'ten beri Türkiye'de bulunan Rauf Denktaş gizlice adaya gitti Denktaş Yunanlı bir polis tarafından tutuklandı ama Türkiye ve ABD'nin baskısıyla iade edildi 5 Temmuz 1974- Yunanlı subayların yönettiği Ulusal Muhafız Örgütü Cumhurbaşkanı Makarios'u devirdi ve EOKA-B önderi Nikos Sampson'u 'cumhurbaşkan' ilan etti Bu hareketle Enosis'in gerçekleştirilmek istendiğini anlayan Türkiye garanti anlaşması uyarınca İngiltere'yi ortak eyleme davet etti İngiltere'nin katılmaması üzerine 19 Temmuz'da Türk çıkarma gemileri denize açıldı ve 20 Temmuz'da denizden çıkarma ve havadan indirmelerle Girne bölgesi kontrole alındı Ancak Yunan birliklerinin adada garantör olarak bulunan Türk birliğine saldırması çarpışmaları bütün ada yüzeyine yaydı 22 Temmuz'da Birleşmiş Milletler'in çağrısına uyularak ateş kesildi Bu girişim sonucu Kıbrıs'ta Nikos Sampson Yunanistan'da ise askeri cunta devrildi ve Yunanistan demokrasiye döndü 16 Ağustos 1974- Cenevre'de sürdürülen barış görüşmelerine rağmen Yunanistan hiçbir uzlaşmaya yanaşmak niyetinde olmadığını gösterdi Aksine köylerdeki Türkleri öldürmeye devam ettiler Bunun üzerine Türk ordusu adanın yüzde 37'sini kontrol altına alacak kadar ilerledikten sonra ikinci harekatı sona erdirdi 1975- 13 Şubat'ta Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu Ayrıca aynı yıl içerisinde BM gözetiminde nüfus mübadelesi gerçekleşti 1977-79- Denktaş-Makarios (1977) ve Denktaş-Klerides (1979) ile Doruk Anlaşmaları imzalandı Bu anlaşmalarla Kıbrıslı Rumlar ilk kez iki kesimli iki toplumlu federal bir çözümü benimsedi 1982- Papandreu Şubat 1982'de Kıbrıs'ta yaptığı konuşmada "Kıbrıs'ın Helenizmin bir parçası" olduğunu söyleyerek Kıbrıs sorunu ile ilgili bütün tarafların katılacağı bir "uluslararası konferans" toplanması gerektiğini ekledi BM Genel Kurulu Rum tarafının başvurusu üzerine Ada'daki "işgal ordusu"nun derhal çekilmesini ve mültecilerin "isteğe bağlı olarak" geri dönmelerini tavsiye eden kararını aldı Bunun üzerine KTFD Meclisi 17 Haziran'da radikal bir adım atarak "Kıbrıs toplumunun self-determinasyon hakkı"na ilişkin bir karar aldı 1983- 15 Kas1983'te KTFD Meclisi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) adında bağımsız bir devlet kurulduğunu dünyaya ilan etti KKTC'nin kurulması Rum tarafının Yunanistan'ın ve Batılı devletlerin yanısıra BM Güvenlik Konseyi'nin de tepkisini çekti Güvenlik Konseyi 18 Kasım'da aldığı bir kararla bağımsızlık kararını kınadı Türkiye'ye yakın bazı devletler KKTC'yi tanımanın eşiğine gelmişlerdi ki ABD ve İngiltere'nin baskıları ile bu kararlarından vazgeçtiler 13 Mayıs 1984'te de BM Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile KKTC'nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı 1984-1990- KKTC'nin kurulmasından sonra toplumlararası görüşmeler yeniden başladı KKTC kurulurken 1977-79 Doruk Anlaşmalarına atıfta bulunularak iki toplumlu iki kesimli federal bir çözüme kapılar açık bırakılmıştı Görüşmeler sürecinde; New York'ta 17 Ocak 1985'te ve 29 Mart 1986'da BM Genel Sekreteri'nin hazırlamış olduğu 'Kıbrıs Üzerine Anlaşma Taslağı' Kıbrıs Türkleri tarafından kabul edilip Rumlar tarafından reddedildi 1990- BM Güvenlik Konseyi bu tarihte 649 sayılı kararını aldı Bu kararla BM Ada'daki her iki tarafı da kabul edilebilir bir çözüm bulma yolunda çaba göstermeye çağırdı Aynı karar böyle bir çözümün iki toplumlu iki kesimli bir anlayışa sahip olması ve çözümün siyasi olarak iki eşit toplum liderinin direkt görüşmeleri yoluyla sağlanması gerektiğini vurguladı Kararın Kıbrıs Sorunu'nu 1974'te değil de 1960'lara hatta öncelerine dayandırması bir başka önemli nokta idi 1990 Temmuz'unun ilk haftası içinde Kıbrıs Rum Yönetimi "Kıbrıs" adına AB'ye üyelik için başvurdu BM'nin ve Türk tarafının uyarılarına rağmen topluluk 11 Eylül 1990'da bu başvurunun normal süreç içinde değerlendirilmesini kararlaştırdı 1991- Turgut Özal 1991'de Kıbrıs konusunda bir 'dörtlü konferans' toplanmasını önererek o güne kadar sorunun iki toplum arasında görüşülmesi gerektiğini savunagelmiş olan Türkiye'nin bu anlayışına da değişiklik getirdi Özal'ın önerisine göre Kıbrıs sorunu; KKTC Kıbrıs Rum Yönetimi Türkiye ve Yunanistan arasında ele alınmalıydı 28 Haziran 1991'de BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu raporda Türkiye'nin önerdiği Dörtlü Doruk Toplantısı'nı kabul ettiğini belirtti 1992- 100 paragraftan oluşan BM Fikirler Dizisi tarafların onayına sunuldu New York'ta sürdürülen görüşmelerin ardından BM Genel Sekreteri Butros Gali toprak düzenlemeleri ve anayasal konuların tümünü kapsayacak bir paket anlaşma hazırladı Türk tarafı 100 paragraftan 91'ini onayladığını açıkladı Rum tarafında ise Kıbrıs Rum lideri Yorgo Vasiliu paketi onaylarken daha sonra iktidara gelen Glafkos Klerides bu pakete karşı çıktı 1993- AB Haziran 1993'te Kıbrıs'ın tam üyelik için gerekli şartları taşıdığını belirten görüşünü yayınladı Aynı yıl Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi arasında Ortak Savunma Doktrini imzalandı 1994- BM Genel Sekreteri Butros Gali'nin girişimleriyle ortak anlaşma zemininin oluşturulması amaçlı Güven Arttırıcı Önlemler Paketi' düzenlendi ABD'nin destek verdiği pakete Rum tarafı karşı çıkınca 1994'te rafa kaldırıldı 1996- 3 Haziran'da bir Kıbrıslı Rum asker BM denetimindeki bölgede bir Kıbrıslı Türk asker tarafından vurularak öldü 11 Ağustos 1996'da Kıbrıslı Rum motosikletçiler Yeşil Hat'tı geçmeye kalkışınca Kıbrıslı Türk göstericiler ve Türk askerleri ile çatıştı 70'ten fazla kişi yaralandı Bir Kıbrıslı Rum öldü 14 Ağustos 1996'da Kıbrıs'ta Derinya bölgesinde Türk güvenlik güçleri Türk bayrağını indirmeye kalkışan bir Rum gencine ateş açtı Rum genç hayatını kaybetti 8 Eylül 1996'da Güney Kıbrıs tarafından açılan ateş sonucu bir Türk askeri öldü biri yaralandı 13 Ekim 1996'da Kıbrıs Türk kesimine geçen bir Rum Kıbrıslı Türk askerlerince öldürüldü 6 Şubat 1997'de Kıbrıslı Türk ve Rumlar birbirine ateş açtı Ölen ya da yaralanan olmadı 1997- 4 Ocak'ta Kıbrıslı Rumların Rusya'dan S-300 yerden havaya 150 km menzilli füze alımına ilişkin anlaşmaya imza koyması uluslararası arenayı ve dolayısıyla hassas Türk-Yunan ilişkilerini karıştırdı Türkiye Kıbrıslı Türklerin güvenliğini tehdit edecek herhangi bir gelişmeye göz yummayacağını açıkladı İngiltere ve BM de anlaşmaya sert tepki gösterdi 24 Şubat 1997'de AB Kıbrıs'ın AB'ye tam üyeliğine ilişkin geleneksel tavrını değiştirerek Kıbrıs'ın AB'ye tam üyeliğinin gerçekleşebilmesi için Ada'da önce siyasi bir çözümün şart olduğunu açıkladı Yunanistan da bu açıklamaya tepkilerini bildirdi AB ilk defa topluluğa tam üyelik konusunda Kıbrıs Türklerinin de dikkate alınması gerektiğini tam üyelik görüşmelerine Ada Türklerinin de katılması gerektiğini belirtmek suretiyle net bir şekilde ifade ediyordu Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos bu açıklamaların hemen ardından AB'nin Doğu'ya doğru genişlemesini veto edeceğini açıkladı 1999- AB'nin 10-11 Aralık 1999'da yaptığı Helsinki zirvesinde Türkiye'nin AB'ye tam üyelik için adaylığı resmi olarak kabul edildi Türkiye için tarihi bir öneme sahip olan bu zirvenin sonuç belgesinde genişleme sürecindeki Türkiye'nin konumu ve Kıbrıs sorunuyla ilgili özel maddeler de yer aldı Buna kapsamda "Avrupa Birliği Konseyi politik bir çözümün Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne katılımını kolaylaştıracağının altını çizer Üyelik müzakerelerinin tamamlanmasına kadar kapsamlı bir çözüme ulaşılamamış olursa Konsey'in üyelik konusundaki kararı yukarıdaki husus bir ön şart olmaksızın verilecektir Bu konuda Konsey tüm ilgili faktörleri dikkate alacaktır" ifadelerine yer verilmiştir 2000- AB Komisyonu'nun 7 Kasım 2000'de açıkladığı ve Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecindeki "yol haritasını" çizen Katılım Ortaklığı Belgesi'nde (KOB) yer alan Kıbrıs'la ilgili ifadeler Türkiye-AB arasında büyük bir krize neden oldu Komisyon'un Yunanistan'ın baskısıyla KOB'un kısa vadeli öncelikler bölümüne Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin baskıcı ifadeler eklemesi Türkiye tarafından "önkoşul" olarak algılandı KOB'un içeriğinin Helsinki zirvesinin çizgisinde yer almasını isteyen Türkiye AB'nin bu tutumuna sert tepki gösterdi 2001- Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Romano Prodi Kıbrıs sorunu çözülmeden de Güney Kıbrıs'ın üyelik başvurusunun değerlendirilebileceğini söyledi Rauf Denktaş ile Glafkos Klerides 4 Aralık'ta Lefkoşa'daki 'Yeşil Hat'ta BM gözetiminde biraraya geldiler 15 Mayıs 2002- Ada 1979 yılından bu yana ilk kez bir BM genel sekreterini ağırladı BM Genel Sekreteri Kıbrıs Rum kesimi lideri Glafkos Klerides'le görüştükten sonra KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'la da bir araya geldi Bundan sonraki süreç ise Annan planı ve Kıbrıs Rum Kesiminin AB ye üye olması ile devam etmiştir Düzeltmeler ve eklemeler sırasıyla 10 Aralık 2002 26 Şubat 2003 ve 29 Mart 2004 tarihlerinde oldu Genel Sekreter planın en son şeklini taraflara 31 Mart 2004 tarihinde İsviçre'de Bürgenstock kentinde verdi İki aşamalı müzakere sürecinin ardından 24-31 mart arası İsviçre’nin Bürgenstock kasabasında Türkiye ve Yunanistan’ın da katılımıyla yapılan zirvede BM Genel Sekreteri Annan taraflara nihai belgeyi taraflara sundu Annan Planı 24 nisan 2004'te Ada’da yapılan referandumlarla halkoyuna sunuldu Ancak referandum sonuçları Kıbrıs sorununu çözmekten uzaktı Zira Kıbrıs Türk halkının yüzde 6491’i plana ‘evet’ derken Kıbrıs Rum halkının çoğunluğu (yüzde 7583) plana ‘hayır’ dedi Bu aylardır sürdürülen zorlu müzakere sürecinin tekrar çözümsüzlükle sonuçlanması anlamına geliyordu |
|