Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel > Gebelik & Doğum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgiler, genel, sezaryen

Sezaryen - Genel Bilgiler

Eski 07-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sezaryen - Genel Bilgiler




Sezaryen - genel bilgiler

[/b]

Herkesin
bildiği gibi hamile bir kadında bebeğin ******l yoldan değil
de karın boşluğunun cerrahi olarak açılarak doğurtulması
işlemi sezaryen olarak adlandırılır Sezaryen son zamanlarda
tüm dünyada en çok gerçekleştirilen operasyonların
başında gelmektedir ve sezaryen ile doğum oranları giderek
artmaktadır

Özellikle ülkemizde her hamile kadının ilk aklına gelen
doğumun ne şekilde olması gerektiği, sezaryen'in mi yoksa
normal doğumun mu daha iyi olduğu sorusudur Bu sorunun cevabı
bu yazının konusu değildir Ancak burada kısaca
sezaryen'in son ana kadar her zaman bir alternatif
olarak yerini koruduğunu belirtmek isterim

Tarihçe

Sezaryen teriminin gerçek kaynağı ve ilkkez ne zaman ve nerede
yapıldıığı konusu açık değildir Sezaryen kelimesinin
orta çağda Latince kesmek anlamına gelen caedare'den
geldiği ve bu şekilde doğan bebeklerin caesones olarak
adlandırıldığı tahmin edilmektedir Bir başka iddia da
kelimenin kökeninin milattan önce 8 yüzyıla kadar
uzandığıdır Bu yıllarda Roma'da geçerlil olan lex
regis adı verilen yasanın zamanla lex cesarea
olarak değiştiği rivayet edilir Yasa hamile bir kadın
öldüğünde karnının açılarak bebeğin çıkartılmasını
ve bu sayede anne ve bebeğin ayrı ayrı gömülmesini
emretmekteydi

Konu ile ilgili pekçok spekülasyon yapılmasına rağmen
Galen, Hipokrat ve Soranus gibi antik dönem hekimleri karın
yolu ile doğum konusunda günümüze herhangi bir bilgi
ulaştırmamışlar v ebu tür bir işlem tarif etmemişleridir

1581 yılında François Rousset ilk kez sezaryen doğumlar
ile ilgili yazılar yazmış ve kendisine ulaşan mektupların
ışığında 14 tane sezaryen tanımlamıştırBununla birlikte
kendisi ne bir sezaryen gerçekleştirmiş ne de buna tanıklık
etmiştir17 yüzyılın ortalarından başlayarak doğum
hekimleri tarafından abdominal doğumlar daha sık bildirilmeye
başlanmıştır

O dönemlerde hekimlerin abdominal doğum yaptırmalarının
karşısındaki en büyük engel anestezi ve enfeksiyonlardı
1846'da dietil eter adı verilen anestezik maddenin kullanıma
girmesi dönüm noktalarından biri olarak kabul edilebilir
Kraliçe Viktorya'nın 1853 ve 1857'de iki çocuğunu bu şekilde
dünyaya getirdiği bilinmektedir Anestezi alanındaki bu
devrime rağmen enfeksiyon kontrolünün sağlanamaması ve
işlem sonrası anne ölüm oranlarının çok yüskek seyretmesi
sezaryenin sadece çok özel durumlarda yapılması gereken bir
ameliyat konumundan kurtulmasına engel olmuştur

Sezaryenin kısıtlayıcı faktörlerinden biri de cerrahi
teknik yetersizliklerdi İlk başlarda cerrahlar kestikleri
rahimi tekrar dikmekten çekindikleri için fazla miktarda kanama
olmakta ve bu kan kaybı nedeniyle anne ölümleri sıkça
görülmekteydi Hatta bazı cerrahlar sezaryen sonrasında
kanama ve enfeksiyonu kontrol altına alabilmek için rahimin
tümüyle alınmasını önermekteydiler 1882 yılında Max
Sanger sezaryende kesilen rahimin gümüş ya da ipek ipliklerle
dikilmesinin başarılı olabileceğini ileri sürdü ve
kendisinin 17 hastasından 8'inin bu şekilde hayatta
kaldığını bildirdi

Rahim duvarlarının dikilmesi ile kanamaya bağlı ölümler
azaltılmasına rağmen karın zarı iltihabının önüne
geçmekte çok büyük güçlükler vardı 1907'de karın
zarını açmadan sezaryen yapılabileceği fikri ileri atıldı
Bu yaklaşım karın zarı iltihabı riskini daha azaltmaktaydı
1912 yılında König rahimi diklemesine kestiği klasik
insizyonunu tanımladı Bu sayede uterusun alt kısımları
karın zarı ile örtülebiliyordu 1926'de Kerr uterusun alt
kısmından enlemesine kesilmesinin daha az risk taşıdığını
ileri sürdü Günümüzde yapılan hemen hemen tüm sezaryen
amaliyatlarında Kerr'in 1926 yılında tanımladığı ve kendi
adı ile anılan kesi kullanılmaktadır

1928'de Alexander Fleming'in *****ilini keşfetmesi ile
enfeksiyonlar ile mücadelede de önemli aşamalar kaydedildi ve
sezaryen operasyonları daha güvenli hale geldi

Küçük bir not; ülkemizde anne ve bebeğin her ikisinin de
yaşamını devam ettirdiği ilk başarılı sezaryen amaliyatı
1900'lü yılların başında saray cerrahı olan Cemil Topuzlu
tarafından İstanbul Nişantaşında bir konakta
gerçekleştirilmiştir

Zaman içerisinde hem cerrahi hem de anestezi tekniklerindeki
değişimler, ilaç sektöründeki buluşlar ve dikiş
malzemeleri gibi pekçok faktörün etkisi ile sezaryen
günümüzde son derece güvenli ve kolay bir ameliyat haline
gelmiştir

Hangi durumlarda sezaryen gereklidir?

Pekçok durumda doğumun sezaryen ile yapılması gerekli
olabilir Genel olarak normal doğumun olanaksız ya da çok
tehlikeli olduğu durumlarda anne adayı ve/veya bebeğin
hayatını kurtarmak, ya da normal doğum eyleminin güvenli
olmadığı hallerde sezaryen önerilir Bazı endikasyonlar
sadece anne adayının bazıları da sadece bebeğin iyiliği
için, diğerleri ise hem anne adayı hem de bebeğin iyiliği
içindir

Bazı durumlarda doğumun normal yollardan olması
olanaksızdır Bu gibi hallerde doğum eylemi başlamadan önce
sezaryen kararı verilir ve 38 haftadan sonra gebelik sezaryen
ile sonlandırılır Zaman zaman da eylem başladıktan sonra
ortaya çıkan nedenler ile sezaryene karar vermek gerekebilir
Sezaryen endikasyonları gruplar halinde incelenebilir

Normal doğumun olanaksız ya da
riskli olduğu, sezaryene önceden karar verilen durumlar

Yan geliş (transvers duruş):
Bebeğin rahim içerisinde yan durması Bu durumda
bebeğin ******l yoldan doğması olanaksızdır Hem anne hem de
bebek hayatını yitirebilir Bebekler gebeliğin erken
dönemlerinde yan (transvers), baş aşağıda ya da popo
aşağıda durabilirler Gebelik sonlara yaklaştıkça yan duran
bebeklerde baş ya da popo aşağıya dönerek son pozisyonunu
alır Bu dönüşün yaşanmaması durumunda önde gelen kısım
bebeğin omuzu olacaktır Bu oldukça riskli bir durumdur

Makat geliş: Bebeğin
önde gelen kısmının poposu
olması kesin bir sezaryen gerekliliği değildir Ancak
eğer önde gelen kısım ayak ise sezaryen dışında bir
alternatif yoktur Tam ya da saf makat gelişlerde ise anne ve
bebeğin durumu dikkate alınarak normal doğuma karar
verilebilir Ancak günümüzde pek çok doktor bu riski göze
almaz ve sezaryen önerir (makat gelişler hakkında bilgi için
tıkla yın)

Pasenta previa totalis:
Bebeğin eşinin (plasenta) rahim ağzını tamamen kapatması
durumuna plasenta previa adı verilir Bu durumda normal doğum
olanaksızdır ve önceden karar verilerek sezaryen yapılırBu
durumda bebek doğum kanalına giremez Gebeliğin erken
dönemlerinde plasenta alt kısımda yerleşmiş olabilir Ancak
gebelik ilerledikçe rahimin büyümesi ile birlikte plasenta da
yukarıya doğru çekilir Son aya girildiğinde eğer buyukarı
çekilme gerçekleşmemiş ise plasenta
previadan söz edilir Plasentanın rahim ağzını
kısmen kapatması ya da hemen kenarında bulunması durumunda da
rahim ağzının açılması sırasında aşırı kanama
olabileceğinden sezaryen yapılmalıdır

Çok iri ya da çok küçük
bebek: Bebeğin tahmini doğum ağırlığının
4500 gramdan fazla ya da 1500 gramdan az olması durumda doğum
travması ve buna bağlı bebekte hasar meydana gelmesi
olasılığı yüksektir Bu tür durumların varlığında
normal doğum mümkün olmakla birlikte riski en aza indirmek
amacıyla sezaryen önerilir 4500 gramın üzerinde olan
bebeklerde yaşanabilecek en büyük risk omuz takılmasıdır
Bebeğin başı doğduktan sonra omuzları doğum kanalında
takılıp kalır Omuz takılması son derece talihsizbir
durumdur Küçük bebeklerde ise doğum travmasına bağlı kafa
içi kanamalar normal doğum sonrası daha sık görülür
Küçük bebeklerde aynı zamanda fetal duruş bozukluğu olma
olasılığı yüksektir

Baş-pelvis uygunsuzluğu: Bebeğin
kilosundan bağımsız olarak bebeğin en geniş çapı olan
kafası ile anne adayının kemik yapıları arasında uyumsuzluk
olabilir Bu durum eskiden dar pelvis ya da halk arasında çatı
darlığı olarak adlandırılmaktaydı Dar pelvis yanlış bir
tanımlamadır Doğru olan annenin pelvisi ile bebek arasındaki
ilişkinin saptanmasıdır Örneğin pelvisi normal olan bir
kadında bebek iri ise baş-pelvis uygunsuzluğu olabilir oysa
aynı kadın minyon bir bebeği rahatlıkla ******l yoldan
doğurabilir Bu durumda pelvis darlığından söz edilemez
Ancak raşitizm gibi bazı hastalıklarda annenin kemik
yapılarında şekil bozuklukları olabilir Bu gibi durumlarda
******l doğum mümkün değildir

Çoğul gebelikler: Şart
olmamakla birlikte çoğul
gebeliklerde sezaryen tercih edilirÖzellikle üç ya da
daha fazla sayıda bebek varsa ******l doğumdan kaçınılır
İkiz gebeliklerde ise önde gelen bebeğin makat geliş
arkadakinin ise baş geliş olması durumunda ilk bebeğin
gövdesi doğduktan sonra arkadki bebek ile kafaları
kilitlenebileceğinden bu durum mutlak bir sezaryen
gerekliliğidir

Doğumsal anomaliler:
Bebeğin doğum kanalından geçmesini olanaksız kılan yapısal
anomalilerin varlığında da sezaryen gerekliliği vardır Bu
durumun en önemli örneği bebeğin karın duvarının
kapanmadığı ve iç orgalarının dışarıda olduğu
gastroşizis ve omfalosel durumlarıdır ******l doğum
olduğunda bu organlarda ciddi zedelenmeler meydana gelir Bazı
iskelet sistemi hastalıkları ile nöral tüp defekti gibi
durumlarda da sezaryen gereklidir Yapışık ikiz varlığında
da sezaryen uygulanır

Doğum kanalını tıkayan
kitleler: Başta myomlar
olmak üzere bazı kitleler doğum kanalını daraltarak ******l
doğumu olanaksız hale getirebilirler Dev kondilom (genital siğil)
varlığında da ******l doğumdan kaçınılır

Anne adayıdaki sistemik
hastalıklar: Bazı durumlarda anne adayının
doğumun ikinci evresinde ıkınması sağlığını tehlikeye
atabilir İleri derecede kalp hastalıkları bu durumun en
güzel örneğidir Benzer şekilde anevrizma gibi beyin
hastalıklarında da anne adayının ıkınması sakıncalı
olabilir Ikınma sırasındaki kafa ve karın içi basınç
artışı riskli olduğunda sezaryen tercih edilir

Annede herpes enfekiyonu: Anne
adayında aktif genital herpes
enfeksiyonu varlığında bebek doğum kanalından geçerken
enfeksiyonu kapabilir Bu oldukça riskli bir durumdur Aktif
genital herpes varlığında ******l doğum asla yaptırılmaz

Geçirilmiş sezaryen: Daha
önceki hamileliklerin sezaryen ile sonlandırılmış olması
mutlak bir sezaryen gerekliliği değildir Bunun tek istisnası
uterusun yukarıdan aşağıya doğru kesildiği klasik
sezaryendir Bu durumda eylem sırasında rahim kasının
yırtılma olasılığı çok yüksek olduğundan asla denenemez
Alt kısıma yatay bir kesi yapılarak gerçekleştirilen sezaryenlerden sonra ise normal
doğum denenebilir Ancak pekçok doktor bu gibi
durumlarda yine sezaryeni tercih etmektedir

Geçirilmiş : Önceden
yapılan bir myom çıkartma ameliyatında rahim boşluğuna
girilmiş ve kavite dikilmiş ise çoğu doktor sezaryeni tercih
eder

Geçirilmiş ******l oprerasyon:
******da uygulanmış bazı operasyonlardan sonra normal doğum
önerilmez

Vajinismus ve/veya korku:
Anne adayının normal doğumdan aşırı korktuğu ya da
muayeneyi tolere edemediği durumlarda hiçbir tıbbi gereklilik
olmaksızın sezaryen önerilebilir

Fetal distress bulguları:
Yapılan rutin NST incelemelerinde fetusun sıkıntıda olduğunu
düşündüren bulguların varlığında sezaryen gerekli
olabilir

İsteğe bağlı sezaryen:
Günümüzde ülkemizde özel hastanelerde en sık yapılan
sezaryen isteğe bağlı sezaryenlerdir Burada herhangi bir
tıbbi gereklilik olmaksızın anne adayının tercihi ile bebek
miadını doldurduktan sonra (38 haftadan sonra)
kararlaştırılan bir günde sezaryen ile doğurtulur İsteğe
bağlı sezaryenlerde en sık karşılaşılan neden anne
adayının normal doğumdan korkması, uzun sürebilecek olan
eylemi çekmek istememesi, bebeğini en ufak bir risk altına
sokmak istememesi, normal doğumun uzun dönem etkilerinden
çekinmes, çift için özel bir günde (evlilik yıl dönümü,
ebeveynlerden birinin doğum günü, 020202 gibi kolay hatırda
kalacak günlerin tercih edilmesi gibi) doğumun
gerçekleştirilmesi ve hatta bebeğin burcunun
ayarlanmasıdır! Bu durumun en uç örneği bebeğin burcu
ile birlikte yükselen burcunun da ayarlanması için belirli bir
saatte sezaryen yapılmasının istenmesidir (başımıza geldi
:-) )

Bazı durumlarda ise doktor anne adayını sezaryene teşvik
eder Gebeliğin çok zor elde edildiği ya da ikinci bir gebelik
şansının düşük olduğu ileri anne yaşı,tüp bebek
sonrası gebelik gibi durumlarda normal doğumun bebeğe
yüklediği risklerden kaçınmak ve bebeğin sağ olarak
dünyaya gelmesini garanti altına almak için sezaryen tercih
edilir Eskiden Türk tıp literatüründe kıymetli
bebek olarak geçen bu endikasyon, daha sonra terimin
anlamsızlığı nedeniyle terk edilmiştir Her ne olursa olsun
tüm bebekler kıymetlidir kıymetsiz tek bir bebek bile yoktur

******l doğum planlanırken
eylemin herhangi bir anında sezaryen gerekliliği doğuran
durumlar

Zaman zaman ******l doğum için her türlü şart uygunken ve
elem devam ederken ortaya çıkan durumlar sezaryen gerekliliği
doğurabilir

İlerlemeyen eylem: Anne
adayının kasılmaları düzenli ve güçlü olmasına rağmen
rahim ağzının açılmması ya da bebeğin kafasının
aşağıya inmemesi durumunda sezaryen gereklilği ortaya
çıkar Eylemin ilerlememesinde en önemli neden bebeğin
kafasının doğum kanalına uygun şekilde girmemesidirDaha
önceden fark edilemeyen başpelvis uygunsuzluğu ya da kafanın
kanala eğri girmesi durumunda yeterli kasılmalara rağmen eylem
ilerlemez

Fetal kalp atımlarının
bozulması: Doğum eylemi sırasında kasılma
ile birlikte rahime giden kan ve oksijen miktarında azalma olur
Bu azalma aynı şekilde plasentaya ve bebeğe giden miktarlara
da yansır Normalde bebek kasılmalar sırasında görülen bu
azalmayı rahatlıkla tolere ederTolere edemediği durumlarda
ise ilk önce kalp atım hızında bir yavaşlama izlenir Fetal
kalp atımları bozulduğunda anne adayını sol yanına
yatırmak ve oksijen vermek gibi temel önlemler ile durum
düzelmiyor ise sezaryen kararı verilir Bu duruma akut
fetal distres adı verilir

Plasentanın erken ayrılması:
Plasentanın bebek tamamen doğup ilk nefesini almadan önce
rahim duvarından ayrılmasına ablasyo
plasenta ya da plasental dekolman adı verilir Böyle
bir durumda bebeğin oksijen ve besin kaynakları azalır
Plasentanın hepsinin ayrılması durumunda ise tamemen kesilir
Tam dekolman son derece acil bir durumdur Anne ve bebeğin
hayatı tehlikededir Zaman kaybetmeden acil şartlarda sezaryene
alınır

Kordon sarkması: Amniyon
kesesi açıldığında bebeğin göbek kordonu rahim ağzından
dışarıya sarkabilir Son derece acil bir durum olan kordon
sarkması varlığında kordon sıkışarak bebeğe giden tüm
kaynakların kesilmesine ve bebeğin ölmesine neden olabilir
Kordon sarkması varlığında bir kişi elini annenin vajenine
sokarak kordonu rahim içine iter Bu vaziyette ameliyat odasına
gidilir Bebek tamemen doğana kadar kişi elini ******dan
çıkarmaz Kordon sarkması durumunda sezaryen zamana karşı
yapılan bir yarıştır

Amniyon sıvısının mekonyumlu
olması : Bebeğin barsak içeriğinin (mekonyum)
amniyon sıvısında olması bebeğin sıkıntıda olduğunun
belirtisidir Mekonyum bebeğin akciğerlerine kaçarsa kimyasal
akciğer enfeksiyonuna neden olabilir Bu nedenle amniyon
sıvısında mekonyum saptandığında şart olmamakla birlikte
sezaryen tercih edilebilir

Bebeğin kafasının
sıkışması: Zaman zaman eylem normal olması
gereken şekliyle ilerlerken bebeğin kafası doğum kanalının
ortasında takılabilir Bu durumda sezaryen gerekir

[/b]
*Sezaryen
aşamaları

*Sezaryen ya da normal doğumAnkete katılın: Tercih
ettiğiniz doğum şekli nedir?

*Kaynak: DrAlper Mumcu

Alıntı Yaparak Cevapla

Sezaryen - Genel Bilgiler

Eski 07-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sezaryen - Genel Bilgiler




Sezaryen - genel bilgiler

[/b]

Herkesin
bildiği gibi hamile bir kadında bebeğin ******l yoldan değil
de karın boşluğunun cerrahi olarak açılarak doğurtulması
işlemi sezaryen olarak adlandırılır Sezaryen son zamanlarda
tüm dünyada en çok gerçekleştirilen operasyonların
başında gelmektedir ve sezaryen ile doğum oranları giderek
artmaktadır

Özellikle ülkemizde her hamile kadının ilk aklına gelen
doğumun ne şekilde olması gerektiği, sezaryen'in mi yoksa
normal doğumun mu daha iyi olduğu sorusudur Bu sorunun cevabı
bu yazının konusu değildir Ancak burada kısaca
sezaryen'in son ana kadar her zaman bir alternatif
olarak yerini koruduğunu belirtmek isterim

Tarihçe

Sezaryen teriminin gerçek kaynağı ve ilkkez ne zaman ve nerede
yapıldıığı konusu açık değildir Sezaryen kelimesinin
orta çağda Latince kesmek anlamına gelen caedare'den
geldiği ve bu şekilde doğan bebeklerin caesones olarak
adlandırıldığı tahmin edilmektedir Bir başka iddia da
kelimenin kökeninin milattan önce 8 yüzyıla kadar
uzandığıdır Bu yıllarda Roma'da geçerlil olan lex
regis adı verilen yasanın zamanla lex cesarea
olarak değiştiği rivayet edilir Yasa hamile bir kadın
öldüğünde karnının açılarak bebeğin çıkartılmasını
ve bu sayede anne ve bebeğin ayrı ayrı gömülmesini
emretmekteydi

Konu ile ilgili pekçok spekülasyon yapılmasına rağmen
Galen, Hipokrat ve Soranus gibi antik dönem hekimleri karın
yolu ile doğum konusunda günümüze herhangi bir bilgi
ulaştırmamışlar v ebu tür bir işlem tarif etmemişleridir

1581 yılında François Rousset ilk kez sezaryen doğumlar
ile ilgili yazılar yazmış ve kendisine ulaşan mektupların
ışığında 14 tane sezaryen tanımlamıştırBununla birlikte
kendisi ne bir sezaryen gerçekleştirmiş ne de buna tanıklık
etmiştir17 yüzyılın ortalarından başlayarak doğum
hekimleri tarafından abdominal doğumlar daha sık bildirilmeye
başlanmıştır

O dönemlerde hekimlerin abdominal doğum yaptırmalarının
karşısındaki en büyük engel anestezi ve enfeksiyonlardı
1846'da dietil eter adı verilen anestezik maddenin kullanıma
girmesi dönüm noktalarından biri olarak kabul edilebilir
Kraliçe Viktorya'nın 1853 ve 1857'de iki çocuğunu bu şekilde
dünyaya getirdiği bilinmektedir Anestezi alanındaki bu
devrime rağmen enfeksiyon kontrolünün sağlanamaması ve
işlem sonrası anne ölüm oranlarının çok yüskek seyretmesi
sezaryenin sadece çok özel durumlarda yapılması gereken bir
ameliyat konumundan kurtulmasına engel olmuştur

Sezaryenin kısıtlayıcı faktörlerinden biri de cerrahi
teknik yetersizliklerdi İlk başlarda cerrahlar kestikleri
rahimi tekrar dikmekten çekindikleri için fazla miktarda kanama
olmakta ve bu kan kaybı nedeniyle anne ölümleri sıkça
görülmekteydi Hatta bazı cerrahlar sezaryen sonrasında
kanama ve enfeksiyonu kontrol altına alabilmek için rahimin
tümüyle alınmasını önermekteydiler 1882 yılında Max
Sanger sezaryende kesilen rahimin gümüş ya da ipek ipliklerle
dikilmesinin başarılı olabileceğini ileri sürdü ve
kendisinin 17 hastasından 8'inin bu şekilde hayatta
kaldığını bildirdi

Rahim duvarlarının dikilmesi ile kanamaya bağlı ölümler
azaltılmasına rağmen karın zarı iltihabının önüne
geçmekte çok büyük güçlükler vardı 1907'de karın
zarını açmadan sezaryen yapılabileceği fikri ileri atıldı
Bu yaklaşım karın zarı iltihabı riskini daha azaltmaktaydı
1912 yılında König rahimi diklemesine kestiği klasik
insizyonunu tanımladı Bu sayede uterusun alt kısımları
karın zarı ile örtülebiliyordu 1926'de Kerr uterusun alt
kısmından enlemesine kesilmesinin daha az risk taşıdığını
ileri sürdü Günümüzde yapılan hemen hemen tüm sezaryen
amaliyatlarında Kerr'in 1926 yılında tanımladığı ve kendi
adı ile anılan kesi kullanılmaktadır

1928'de Alexander Fleming'in *****ilini keşfetmesi ile
enfeksiyonlar ile mücadelede de önemli aşamalar kaydedildi ve
sezaryen operasyonları daha güvenli hale geldi

Küçük bir not; ülkemizde anne ve bebeğin her ikisinin de
yaşamını devam ettirdiği ilk başarılı sezaryen amaliyatı
1900'lü yılların başında saray cerrahı olan Cemil Topuzlu
tarafından İstanbul Nişantaşında bir konakta
gerçekleştirilmiştir

Zaman içerisinde hem cerrahi hem de anestezi tekniklerindeki
değişimler, ilaç sektöründeki buluşlar ve dikiş
malzemeleri gibi pekçok faktörün etkisi ile sezaryen
günümüzde son derece güvenli ve kolay bir ameliyat haline
gelmiştir

Hangi durumlarda sezaryen gereklidir?

Pekçok durumda doğumun sezaryen ile yapılması gerekli
olabilir Genel olarak normal doğumun olanaksız ya da çok
tehlikeli olduğu durumlarda anne adayı ve/veya bebeğin
hayatını kurtarmak, ya da normal doğum eyleminin güvenli
olmadığı hallerde sezaryen önerilir Bazı endikasyonlar
sadece anne adayının bazıları da sadece bebeğin iyiliği
için, diğerleri ise hem anne adayı hem de bebeğin iyiliği
içindir

Bazı durumlarda doğumun normal yollardan olması
olanaksızdır Bu gibi hallerde doğum eylemi başlamadan önce
sezaryen kararı verilir ve 38 haftadan sonra gebelik sezaryen
ile sonlandırılır Zaman zaman da eylem başladıktan sonra
ortaya çıkan nedenler ile sezaryene karar vermek gerekebilir
Sezaryen endikasyonları gruplar halinde incelenebilir

Normal doğumun olanaksız ya da
riskli olduğu, sezaryene önceden karar verilen durumlar

Yan geliş (transvers duruş):
Bebeğin rahim içerisinde yan durması Bu durumda
bebeğin ******l yoldan doğması olanaksızdır Hem anne hem de
bebek hayatını yitirebilir Bebekler gebeliğin erken
dönemlerinde yan (transvers), baş aşağıda ya da popo
aşağıda durabilirler Gebelik sonlara yaklaştıkça yan duran
bebeklerde baş ya da popo aşağıya dönerek son pozisyonunu
alır Bu dönüşün yaşanmaması durumunda önde gelen kısım
bebeğin omuzu olacaktır Bu oldukça riskli bir durumdur

Makat geliş: Bebeğin
önde gelen kısmının poposu
olması kesin bir sezaryen gerekliliği değildir Ancak
eğer önde gelen kısım ayak ise sezaryen dışında bir
alternatif yoktur Tam ya da saf makat gelişlerde ise anne ve
bebeğin durumu dikkate alınarak normal doğuma karar
verilebilir Ancak günümüzde pek çok doktor bu riski göze
almaz ve sezaryen önerir (makat gelişler hakkında bilgi için
tıkla yın)

Pasenta previa totalis:
Bebeğin eşinin (plasenta) rahim ağzını tamamen kapatması
durumuna plasenta previa adı verilir Bu durumda normal doğum
olanaksızdır ve önceden karar verilerek sezaryen yapılırBu
durumda bebek doğum kanalına giremez Gebeliğin erken
dönemlerinde plasenta alt kısımda yerleşmiş olabilir Ancak
gebelik ilerledikçe rahimin büyümesi ile birlikte plasenta da
yukarıya doğru çekilir Son aya girildiğinde eğer buyukarı
çekilme gerçekleşmemiş ise plasenta
previadan söz edilir Plasentanın rahim ağzını
kısmen kapatması ya da hemen kenarında bulunması durumunda da
rahim ağzının açılması sırasında aşırı kanama
olabileceğinden sezaryen yapılmalıdır

Çok iri ya da çok küçük
bebek: Bebeğin tahmini doğum ağırlığının
4500 gramdan fazla ya da 1500 gramdan az olması durumda doğum
travması ve buna bağlı bebekte hasar meydana gelmesi
olasılığı yüksektir Bu tür durumların varlığında
normal doğum mümkün olmakla birlikte riski en aza indirmek
amacıyla sezaryen önerilir 4500 gramın üzerinde olan
bebeklerde yaşanabilecek en büyük risk omuz takılmasıdır
Bebeğin başı doğduktan sonra omuzları doğum kanalında
takılıp kalır Omuz takılması son derece talihsizbir
durumdur Küçük bebeklerde ise doğum travmasına bağlı kafa
içi kanamalar normal doğum sonrası daha sık görülür
Küçük bebeklerde aynı zamanda fetal duruş bozukluğu olma
olasılığı yüksektir

Baş-pelvis uygunsuzluğu: Bebeğin
kilosundan bağımsız olarak bebeğin en geniş çapı olan
kafası ile anne adayının kemik yapıları arasında uyumsuzluk
olabilir Bu durum eskiden dar pelvis ya da halk arasında çatı
darlığı olarak adlandırılmaktaydı Dar pelvis yanlış bir
tanımlamadır Doğru olan annenin pelvisi ile bebek arasındaki
ilişkinin saptanmasıdır Örneğin pelvisi normal olan bir
kadında bebek iri ise baş-pelvis uygunsuzluğu olabilir oysa
aynı kadın minyon bir bebeği rahatlıkla ******l yoldan
doğurabilir Bu durumda pelvis darlığından söz edilemez
Ancak raşitizm gibi bazı hastalıklarda annenin kemik
yapılarında şekil bozuklukları olabilir Bu gibi durumlarda
******l doğum mümkün değildir

Çoğul gebelikler: Şart
olmamakla birlikte çoğul
gebeliklerde sezaryen tercih edilirÖzellikle üç ya da
daha fazla sayıda bebek varsa ******l doğumdan kaçınılır
İkiz gebeliklerde ise önde gelen bebeğin makat geliş
arkadakinin ise baş geliş olması durumunda ilk bebeğin
gövdesi doğduktan sonra arkadki bebek ile kafaları
kilitlenebileceğinden bu durum mutlak bir sezaryen
gerekliliğidir

Doğumsal anomaliler:
Bebeğin doğum kanalından geçmesini olanaksız kılan yapısal
anomalilerin varlığında da sezaryen gerekliliği vardır Bu
durumun en önemli örneği bebeğin karın duvarının
kapanmadığı ve iç orgalarının dışarıda olduğu
gastroşizis ve omfalosel durumlarıdır ******l doğum
olduğunda bu organlarda ciddi zedelenmeler meydana gelir Bazı
iskelet sistemi hastalıkları ile nöral tüp defekti gibi
durumlarda da sezaryen gereklidir Yapışık ikiz varlığında
da sezaryen uygulanır

Doğum kanalını tıkayan
kitleler: Başta myomlar
olmak üzere bazı kitleler doğum kanalını daraltarak ******l
doğumu olanaksız hale getirebilirler Dev kondilom (genital siğil)
varlığında da ******l doğumdan kaçınılır

Anne adayıdaki sistemik
hastalıklar: Bazı durumlarda anne adayının
doğumun ikinci evresinde ıkınması sağlığını tehlikeye
atabilir İleri derecede kalp hastalıkları bu durumun en
güzel örneğidir Benzer şekilde anevrizma gibi beyin
hastalıklarında da anne adayının ıkınması sakıncalı
olabilir Ikınma sırasındaki kafa ve karın içi basınç
artışı riskli olduğunda sezaryen tercih edilir

Annede herpes enfekiyonu: Anne
adayında aktif genital herpes
enfeksiyonu varlığında bebek doğum kanalından geçerken
enfeksiyonu kapabilir Bu oldukça riskli bir durumdur Aktif
genital herpes varlığında ******l doğum asla yaptırılmaz

Geçirilmiş sezaryen: Daha
önceki hamileliklerin sezaryen ile sonlandırılmış olması
mutlak bir sezaryen gerekliliği değildir Bunun tek istisnası
uterusun yukarıdan aşağıya doğru kesildiği klasik
sezaryendir Bu durumda eylem sırasında rahim kasının
yırtılma olasılığı çok yüksek olduğundan asla denenemez
Alt kısıma yatay bir kesi yapılarak gerçekleştirilen sezaryenlerden sonra ise normal
doğum denenebilir Ancak pekçok doktor bu gibi
durumlarda yine sezaryeni tercih etmektedir

Geçirilmiş : Önceden
yapılan bir myom çıkartma ameliyatında rahim boşluğuna
girilmiş ve kavite dikilmiş ise çoğu doktor sezaryeni tercih
eder

Geçirilmiş ******l oprerasyon:
******da uygulanmış bazı operasyonlardan sonra normal doğum
önerilmez

Vajinismus ve/veya korku:
Anne adayının normal doğumdan aşırı korktuğu ya da
muayeneyi tolere edemediği durumlarda hiçbir tıbbi gereklilik
olmaksızın sezaryen önerilebilir

Fetal distress bulguları:
Yapılan rutin NST incelemelerinde fetusun sıkıntıda olduğunu
düşündüren bulguların varlığında sezaryen gerekli
olabilir

İsteğe bağlı sezaryen:
Günümüzde ülkemizde özel hastanelerde en sık yapılan
sezaryen isteğe bağlı sezaryenlerdir Burada herhangi bir
tıbbi gereklilik olmaksızın anne adayının tercihi ile bebek
miadını doldurduktan sonra (38 haftadan sonra)
kararlaştırılan bir günde sezaryen ile doğurtulur İsteğe
bağlı sezaryenlerde en sık karşılaşılan neden anne
adayının normal doğumdan korkması, uzun sürebilecek olan
eylemi çekmek istememesi, bebeğini en ufak bir risk altına
sokmak istememesi, normal doğumun uzun dönem etkilerinden
çekinmes, çift için özel bir günde (evlilik yıl dönümü,
ebeveynlerden birinin doğum günü, 020202 gibi kolay hatırda
kalacak günlerin tercih edilmesi gibi) doğumun
gerçekleştirilmesi ve hatta bebeğin burcunun
ayarlanmasıdır! Bu durumun en uç örneği bebeğin burcu
ile birlikte yükselen burcunun da ayarlanması için belirli bir
saatte sezaryen yapılmasının istenmesidir (başımıza geldi
:-) )

Bazı durumlarda ise doktor anne adayını sezaryene teşvik
eder Gebeliğin çok zor elde edildiği ya da ikinci bir gebelik
şansının düşük olduğu ileri anne yaşı,tüp bebek
sonrası gebelik gibi durumlarda normal doğumun bebeğe
yüklediği risklerden kaçınmak ve bebeğin sağ olarak
dünyaya gelmesini garanti altına almak için sezaryen tercih
edilir Eskiden Türk tıp literatüründe kıymetli
bebek olarak geçen bu endikasyon, daha sonra terimin
anlamsızlığı nedeniyle terk edilmiştir Her ne olursa olsun
tüm bebekler kıymetlidir kıymetsiz tek bir bebek bile yoktur

******l doğum planlanırken
eylemin herhangi bir anında sezaryen gerekliliği doğuran
durumlar

Zaman zaman ******l doğum için her türlü şart uygunken ve
elem devam ederken ortaya çıkan durumlar sezaryen gerekliliği
doğurabilir

İlerlemeyen eylem: Anne
adayının kasılmaları düzenli ve güçlü olmasına rağmen
rahim ağzının açılmması ya da bebeğin kafasının
aşağıya inmemesi durumunda sezaryen gereklilği ortaya
çıkar Eylemin ilerlememesinde en önemli neden bebeğin
kafasının doğum kanalına uygun şekilde girmemesidirDaha
önceden fark edilemeyen başpelvis uygunsuzluğu ya da kafanın
kanala eğri girmesi durumunda yeterli kasılmalara rağmen eylem
ilerlemez

Fetal kalp atımlarının
bozulması: Doğum eylemi sırasında kasılma
ile birlikte rahime giden kan ve oksijen miktarında azalma olur
Bu azalma aynı şekilde plasentaya ve bebeğe giden miktarlara
da yansır Normalde bebek kasılmalar sırasında görülen bu
azalmayı rahatlıkla tolere ederTolere edemediği durumlarda
ise ilk önce kalp atım hızında bir yavaşlama izlenir Fetal
kalp atımları bozulduğunda anne adayını sol yanına
yatırmak ve oksijen vermek gibi temel önlemler ile durum
düzelmiyor ise sezaryen kararı verilir Bu duruma akut
fetal distres adı verilir

Plasentanın erken ayrılması:
Plasentanın bebek tamamen doğup ilk nefesini almadan önce
rahim duvarından ayrılmasına ablasyo
plasenta ya da plasental dekolman adı verilir Böyle
bir durumda bebeğin oksijen ve besin kaynakları azalır
Plasentanın hepsinin ayrılması durumunda ise tamemen kesilir
Tam dekolman son derece acil bir durumdur Anne ve bebeğin
hayatı tehlikededir Zaman kaybetmeden acil şartlarda sezaryene
alınır

Kordon sarkması: Amniyon
kesesi açıldığında bebeğin göbek kordonu rahim ağzından
dışarıya sarkabilir Son derece acil bir durum olan kordon
sarkması varlığında kordon sıkışarak bebeğe giden tüm
kaynakların kesilmesine ve bebeğin ölmesine neden olabilir
Kordon sarkması varlığında bir kişi elini annenin vajenine
sokarak kordonu rahim içine iter Bu vaziyette ameliyat odasına
gidilir Bebek tamemen doğana kadar kişi elini ******dan
çıkarmaz Kordon sarkması durumunda sezaryen zamana karşı
yapılan bir yarıştır

Amniyon sıvısının mekonyumlu
olması : Bebeğin barsak içeriğinin (mekonyum)
amniyon sıvısında olması bebeğin sıkıntıda olduğunun
belirtisidir Mekonyum bebeğin akciğerlerine kaçarsa kimyasal
akciğer enfeksiyonuna neden olabilir Bu nedenle amniyon
sıvısında mekonyum saptandığında şart olmamakla birlikte
sezaryen tercih edilebilir

Bebeğin kafasının
sıkışması: Zaman zaman eylem normal olması
gereken şekliyle ilerlerken bebeğin kafası doğum kanalının
ortasında takılabilir Bu durumda sezaryen gerekir

[/b]
*Sezaryen
aşamaları

*Sezaryen ya da normal doğumAnkete katılın: Tercih
ettiğiniz doğum şekli nedir?

*Kaynak: DrAlper Mumcu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.