Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fincanının, hikayesi, kahve

Kahve Fincanının Hikayesi

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kahve Fincanının Hikayesi



Yaşlı kadın bir antika dükkanından aldığı yüzyıllık fincanı özenle salon vitrinine yerleştirdi Fincanın biçimi üzerindeki işlemeler renkler onun bir sanat eseri olduğunu söylüyordu Ödediği fiyatı hatırladı; hayır hiç de pahalıya almamıştı

Hayranlıkla fincanı seyretmeye devam etti Derken birden fincan dile geldi ve kadına şöyle dedi:

“Bana hayranlıkla baktığının farkındayım

Ama bilmelisin ki ben hep böyle değildim

Yaşadığım sıkıntılar beni bu hale getirdi

Kadın şimdi hayret içindeydi Önündeki kahve fincanı konuşuyordu!

Kekeleyerek: “Nasıl? Anlayamadım?” diyebildi yaşlı kadın

“Demek istiyorum ki ben bir zamanlar çamurdan ibarettim ve bir sanatkâr geldi Beni eline aldı ezdi dövdü yoğurdu Çektiğim sıkıntılara dayanamayıp:

“Yeter! Lütfen dur artık!” diye bağırmak zorunda kaldım

Ama usta sadece gülümsedi ve; “Daha değil!” diye cevapladı beni

“Sonra beni alıp bir tahtanın üzerine koydu Burada döndüm döndüm döndüm Döndükçe başım da döndü Sonunda yine haykırdım:

“Lütfen beni bu şeyin üzerinden kurtar Artık dönmek istemiyorum!”

Ama usta bana bakıp gülümsüyordu:

“Henüz değil!”

“Derken beni aldı ve fırına koydu Kapıyı kapayıp ısıyı arttırdı

Onu şimdi fırının penceresinden görebiliyordum Fırın gitgide ısınıyordu

Aklımdan şöyle geçiyordu: Beni yakarak öldürecek”

Fırının duvarlarına vurmaya başladım Bir taraftan da bağırıyordum:

“Usta usta! Lütfen izin ver buradan çıkayım!”

“Pencereden onun yüzünü görebiliyordum

Hala gülümsüyor ve “Daha değil!” diyordu

“Bir saat kadar sonra fırını açtı ve beni çıkardı Şimdi rahat nefes alabiliyordum fırının yakıcı sıcaklığından kurtulmuştum Beni masanın üstüne koydu ve biraz boyayla bir fırça getirdi

“Boyalı fırçayla bana hafif hafif dokunmaya başladı

Fırça her tarafımda geziniyor ve bu arada ben gıdıklanıyordum

“Lütfen usta! Yapma gıdıklanıyorum!” dedim

Onun cevabı ise aynıydı: “Henüz değil!”

“Sonra beni nazikçe tutup yine fırına doğru yürümeye başladı

Korkudan ölecektim

“Hayır! Beni yine fırına sokma lütfeeen!” diye bağırdım

Fırını açıp beni içeri iteleyip kapağı kapattı Isıyı bir öncekinin iki katına çıkardı

“Bu sefer beni gerçekten yakıp kavuracak!” diye düşündüm

Pencereden bakıp ona yine yalvardım ama o yine

“Daha değil!” diyordu

Ancak bu defa ustanın yanaklarından bir damla gözyaşının yuvarlandığını gördüm

“Tam son nefesimi vermek üzere olduğumu düşünüyordum ki kapak açıldı ve ustanın nazik eli beni çekip dışarı çıkardı Derin bir nefes aldım

hasret kaldığım serinliğe kavuşmuştum

Beni yüksekçe bir rafa koydu ve usta şöyle dedi:

“Şimdi tam istediğim gibi oldun Kendine bir bakmak ister misin?”

Ona “Evet” dedim

Bir ayna getirip önüme koydu Gördüğüme inanamıyordum

Aynaya tekrar tekrar baktım ve

“Bu ben değilim Ben sadece bir çamur parçasıydım

“Evet bu sensin!” dedi usta Senin acı ve sıkıntı diye gördüğün şeyler sayesinde böyle mükemmel bir fincan haline geldin

Eğer seni bir çamur parçası iken üzerinde çalışmasaydım kuruyup gidecektin

Döner tezgahın üstüne koymasaydım ufalanıp toz olacaktın

Sıcak fırına sokmasaydım çatlayacaktın

Boyamasaydım hayatında renk olmayacaktı

Ama sana asıl güç ve kuvveti veren ikinci fırın oldu

Şimdi arzu ettiğim her şey var üzerinde

Ve ben kahve fincanı şu sözlerin ağzımdan çıktığını hayretle fark ettim:

“Ustam! Sana güvenmediğim için beni affet!

Bana zarar vereceğini düşündüm

Beni benden fazla sevip iyilik yapacağını fark edemedim

Bakışım kısaydı ama şimdi beni harika bir sanat eseri yaptığını görüyorum

Benim sıkıntı ve acı diye gördüğüm şeyleri bana verdiğin için teşekkür ederim…

Teşekkür ederim

Usta fincanı Yaratıcı insanı şekillendirir

Yeter ki acı da ki hikmeti görelim

Kahrın da hoş lûtfun da hoş demesini bir öğrenebilsek

Bunu neden anlattım biliyor musunuz? Sıkıntıda olduğunu ifade eden çok kişiden mail geliyor Hepimizin zaman zaman çok sıkıntıları oluyor Bazen acılar da çekiyoruz Bu acılar olmasa nasıl olgunlaşacağız? Hayatı nasıl öğreneceğiz? Kendimizi nasıl bulacağız?

26 Ağustos 2008 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Mario Frangoulis ile yapılmış bir röportaj okudum Mario Frangoulis bu yüzyılın en müthiş seslerinden biri Pavarotti’nin yerine aday gösteriliyor Röportajında şöyle diyor;

“Terk edilme acısı beni Mario Frangoulis yaptı

Sıkıntılar ve acılar bizi olgunlaştırır Yeter ki ders almasını bilelim

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.