Prof. Dr. Sinsi
|
Ahmed B. Hanbel
Müsned
Ahmed b Hanbel, bir hadis ve bir fıkıh imamıdır Her fâkîhin ilimde ağır basan bir yönü vardır ve hiç kimse bütün ilimlerde aynı dirayette yetişemez Başka bir deyişle imamların fıkha intisabında önceki ilimlerinin bir kısmının etkisi görülür Ebu Hanife*nin fıkhı, nasıl rey ağırlıklı ise; Ahmed b Hanbel'in fıkhı da hadis ağırlıklıdır Bu yönüyle İbn Cerir et-Tâberî, İbn Kuteybe, onun sadece hadis âlimi olduğunu söylemişlerdir Başlangıçta Ahmed b Hanbel, talebelerine kendisinden yalnız hadis yazmalarını söylemişti Çünkü o, geniş anlamıyla hukukî metinlerle uğraşmanın hadisi unutturacağını, hukukçuların çekişmeleri ve ihtilaflarıyla uğraşmanın insanları şaşırtacağını biliyordu Fer'î meselelerle uğraşmak sebebiyle Kur'an ve Sünnet'in ikinci plânda kalacağından endişe ediyordu Buna rağmen talebeleri onun fetvalarını, görüşlerini yazdılar Sonraları kendisi de bu tedvîn işini olumlu karşıladı Kendisi "Müsned"i yazdı Bu kitap onun yüz elli bin hadis içinden seçtiği otuzbin civarında hadisten oluşmuştur İmam, insanlar hadislerde ihtilaf edince Müsned'e başvurabilsinler diye bu kitabı yazmıştır Müsned'i dağınık kâğıtlara yazıp, temize çekemeden vefat edince, oğlu Abdullah (213-290) kendi rivayetlerini de ekleyerek Müsned'i tedvin ve rivayet etmiştir Müsned, bâblara göre değil, senetlere göre düzenlenmiş olup, hasen ve garib hadislerin çoğunu ihtiva etmektedir İslâm tarihçisi, "Şam'ın hâfızı" İmâdeddin Ebu'l-Fidâ İsmail b Ömer b Kesir; sahabe isimlerine göre tertib edilmiş Müsned'e Kütübü Sitte'yi, Taberanî'nin Mu'cem'ini, Bezzâr'ın Ebu Ya'la'nın Müsnedlerini birleştirmiş, ancak tamamlayamadan ölmüştür (M Ebu Zehra, Ahmed b Hanbel, Çev: Keskioğlu, Ankara 1984, s 195) Müsned, terkibi itibariyle, akademik bir kitaptır ve kullanımı zordur Ancak hadis ehli olanlar bu tertibi, yani aşere-i mübeşşere hadisleriyle başlayıp ashaba, tabiine geçen senedlere ve ravi tarihine göre düzenlenmiş hadislere başvurmada zorlanmazlar Ahmed b Hanbel, Müsned'i yazarken hadisleri devamlı tashih etmiş, uygun bulmadığını çıkarmıştır Dolayısıyla kitabı, mevsuk (sağlam, güvenilir) bir kitap olmuştur Meşhur sünneti, zayıf hadisleri elemekte kullanmış; sahih, hasen ve garib hadisleri kitabına almıştır Hatta zayıf hadisleri de toplamıştır Müsned'de mevzu hadisler de vardır ve bunlar büyük ihtimalle İmam Ahmed'ten sonra ilâve edilmiştir Müsned'de hadisler şu râvî sıralamasıyla tertip edilmiştir: Aşere-i Mübeşşere, Ehl-i Beyt, Abbâs, Fazl b Abbas, Abdullah b Abbas, İbn Mes'ud, Abdullah b Ömer, Abdullah b Amr b el-Âs, Ebu Rimse Rıfaa b Yesribî, Ebu Hureyre, Enes b Mâlik, Ebu Saîd el-Hudrî, Câbir b Abdullah el-Ensarî, Mekkelîler, Medineliler, Kûfelîler, Basralılar, Şamlılar, Ensar, Hz Âişe ve diğer kadın sahabîler
Fıkhı
Ahmed b Hanbel'in usûlü kendine hastır İctihad eden fakih bir ictihadını bırakıp, başka bir şekilde ictihad edebilir İmam Ahmed b Hanbel bu yüzden fıkha dair eser yazmamıştır Kendisinin bağımsız bir müctehid oluşu, talebelerinin onun ictihadlarını, fetvalarını rivayet etmelerine sebep olmuş, vefatından sonra ona nisbet edilen kitapları talebeleri ortaya çıkarmıştır Ahmed b Hanbel kendisine bir mesele sorulduğunda Kur'ân ve Sünnet'e göre cevaplar, çoğu yerde "bilmem" diye susardı Nitekim Hanbelî kitaplarında ona atfedilen çelişkili rivâyetlerin bulunması ictihadlarındaki farklılıkların yazılmasını yasaklama hususunda onu haklı çıkarır O, zaruret halinde kıyas yaptığı için fetva veriş usulünde sahabe ve tabiînin fetvalarını naklederek hüküm verirdi İşte onun özel fıkıh usulü buydu O'nun şöhreti "Halku'l-Kur'ân" olaylarında işkence görmesi, hapsedilmesiyle oldu ve çağının en önemli âlimi ve müctehidi olarak tanınmasına sebep oldu Onun fıkhını nakledenler arasında; Salih b Hanbel (209/824-896) Abdullah b Hanbel, (213-290/828-903) Abdullah b Muhammed b Hâni Ebu Bekr Esrem, (273/886) Abdülmelik b Abdülhamid Mihran Meymunî, (ö 274/887-888) Harb b İsmail Hanzalî Kirmanî, (280/893) Ahmed b Muhammed b Hacca Ebu Bekr (ö 275/890-891) İbrahim b İshak Harbi (ö 311/923-), Ahmed b Muhammed b Hasan Ebu Bekr Hallal (ö 285-898) bulunmaktadır Ebu Bekr Hallâl, İmam Ahmed'in fetvalarını Câmiu'l-Kebîr adlı eserinde toplamıştır Ömer b Hüseyin Harakı (334/945-946) "el-Muhtasar"ı yazdı ve bu kitap Hanbelî mezhebinin elden ele dolaşan kitabı oldu
Ahmed b Hanbel'in farklı görüş ve rivayetlerinin senedi kuvvetli olanı tercih edilmektedir İki ayrı görüşü birleştirmek mümkünse birleştirilir, yoksa tarihi bakımdan son görüşe uyulur İbn Hanbel'in dilinde "kerih" sözü "haram" demektir "Beğenmem" sözü "mekruh" anlamındadır; bundan maksadı da haramdır Başka bir görüşünde ise,onun daha önce haram olduğunu söylemediği böyle sözlerinde nedb ve kerâhet kasdı vardır Öğrencileri İbn Hanbel'in sözleriyle fiilleri arasında ayırım yapmaz; fiilleri mezhebine delalet eder Hadisin delalet ettiği anlam onun mezhebi demektir Bu bakımdan "Müsned " Hanbelîlerin en önemli kaynağıdır İmam Ahmed reyiyle hüküm çıkarmaktan çok, sünnetin aktarıcısı olmuştur Sahabenin ihtilâflı rivayetlerinde bunları olduğu gibi nakleder, tercihte bulunmaz Çünkü onların hepsini "udûl" olarak görür Olmamış, gelecekte olması muhtemel, hayal mahsulü fıkhi görüşleri yoktur Bu yüzden takdîrî fıkha meyletmemiştir Fıkhın tarihinde görüldüğü gibi, müctehid imamlardan sonra gelen mukallidlerin binlerce olmuş olmamış fer'i meseleyi İslâm'ı fıkha sokup bunları dinî fıkıh kaideleri haline dönüştürdükleri göz önünde bulundurulursa, İmam Ahmed'in kendine has düşünüşünde farazî fıkha yer vermeyişinin sebebi anlaşılabilir Hatta bir kısım fıkhi kaideleri bid'at kabul etmiş ve bunların İslâmî fıkıh* içinde barınabildiklerini söylemiştir Öte yandan, İbn Hanbel, "eşyada asıl olan ibâhadır" görüşüyle ilginç bir şekilde mezhebini mübah* konularda serbest bırakmaktadır Bu, rahmet olan ihtilâftır ve insanlara geniş bir hürriyet alanı açmaktır Aynı zamanda kolaylık, ruhsat ve azimet, değişen zamanlara çok açıdan bakabilmek hürriyeti demektir Ahmed b Hanbel kıyasa zayıf bir delil gözüyle bakan ilk müctehiddir O, Kur'an ve Sünnet'in dinde hüküm koyucu iki yegane kaynak olduğunu belirtir ve nassın işaret etmediği konularda "akıl yürütme" ile fiilleri dînî alana bağlamaz Kıyas* ve rey'in şer'î bir delil ve bağlayıcı birer hüküm kaynağı olduğu gözönünde bulundurulursa, Ahmed b Hanbel'in fıkhının tam anlamıyla Kur'an ve Sünnet bağlamında kalarak fıkhı "cihad" bakımından da yüksekte tutmuş olduğu görülmektedir Bu bakımdan onun fâkîh olmadığını öne süren, öncelikle onu muhaddis kategorisine indirgeyen mantığın tutarsız olduğu açıktır İnsanların fâkîh deyince, fıkıh'a dair kitap yazan müctehidi anlamaları söz konusuysa, bunu Ebu Hanife yapmamıştır Ebu Hanife'nin de fıkhî bir kitabı yoktur, ona nisbet edilen risaleleri ölümünden sonra talebeleri meydana getirmiştir Kaldı ki, İbn Hanbel, Kur'an ve Sünnet'i temel aldığı gibi, sedd-i zerâyi', mesâlihi mürsele, istishâb delillerini de kullanmıştır Onun fıkıh usûlü, nass varsa nassı, sonra sahabe fetvalarını ve mürsel, zayıf hadisleri kullanarak hükme ulaşmaktır Onun "icma" hakkındaki görüşü de anlamlıdır O, sahabelerin icmaını kabul eder, sonraki devirlerde icma* için, "Bunlara muhalif olan bir şey bilmiyoruz" der
|