Evrenin %90'İ Nerede? | Makale |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Evrenin %90'İ Nerede? | MakaleEvrenin %90'ı nerede? Bir an için düş edin, gecenin birinde rüyanızın ortasında aniden uyanıyorsunuz Gözleriniz açık, karanlığa göz kırpıyorsunuz Sanki bilinmeyen, kapkaranlık ve ebedi 1 mağaranın içindesiniz Bu kötü 1 his, ben neredeyim Bu boşluk nedir? Boşluğun boyutları nedir El yordamıyla karanlıkta aranırken eliniz 1 kibrit kutusuna raslıyor 1 kibrit çakıyorsunuz, hemen parlıyor ve sönüyor sonraları 1 adet daha, ardından tekrar 1 adet daha Parlıyorlar ve çabucak sönüyorlar fakat o kısacık parlama anlarında çevrenize 1 an sebebiyle göz atabiliyorsunuz Sonraki kibritin parlamasında, uzaktaki duvarları görebiliyorsunuz 1 diğer aydınlanma, bilinmeyen büyük 1 cismin gölgesini gösteriyor Henuz devinim edebilecek durumda değilsiniz fakat göreceli bi şekilde odanın devinim ettiğini düşünüyorsunuz bütün kibrit ışığında birşey daha öğreniyor, çevreyi algılıyorsunuz Dünyamızın durumu da buna eşdeğer 1 duyguyu uyandırır Bugün, asırlardır yaptığımız gibi gezegenimiz olan platformda durarak dik dik yukarı bakıyor ve mağaramsı kozmosun neresinde olduğumuzu merak ediyoruz vakit vakit parlayan ışıklar bize uzayda dev cisimlerin bulunduğunu ima ediyor arasıra onların hareketlerini ayırt edebiliyor ve görünen gölgeler bize oralarda daha birçok cismin bulunduğunu fakat onları göremediğimizi belirliyorlar Işığı görmek sebebiyle siyah Madde´nin gereği Evrenin en ırak yerlerinden gelen bütün foton bizi yepyeni 1 veri elde etme çabasına götürür Astronomik anlamda ışık evrenden gelerek, dünyaya ulaşır ‹şimiz mekan ve uydu teleskoplarıyla yalnızca daha çok ışığı görmek değildir; evreni daha iyi anlamak, orada olup da göremediklerimizi doğru bi şekilde tahmin etmektir Elli yıllık 1 geçmişe sahip olan galaktik hareketlerin gözlemi ve evrenin genişlemesi araştırmaları sonucunda birtakım astronomlar evrenin % 90´ının objeler ve gizli partiküllerle (atom altı parçacıklar) dolu olduğuna inanıyorlar Öte yandan evrensel maddenin çoğunluğunun parlamadığı yani ışık yansıtmadığı da görülüyor 60 sene önce astronom Fritz Zwicky, bu yitik maddenin galaksilerin arasındaki toz bulutlarının arasında olduğuna inanıyordu Bugün ise bizler yitik nesne tanımı yerine "Kara Madde" diyerek hem ışığı vurguluyor, hem de nerede bulunduğunu bilmediğimizi anlıyoruz Yaşamsal 1 yolun başındayız Astronomlar ve fizikçiler siyah nesne hakkında muhtelif varsayımlarda bulunuyorlar 1 taraftan siyah Madde´nin sıradan 1 materyal olduğu düşünülüyor; ırak soluk yıldızlar, büyük ve ufak siyah delikler, soğuk gazlar ya da evrendeki dağınık tozlar gibi tamamı ufak radyasyonlar yayıyorlar ya da araştırma araçlarına yönelik yansımalar oluşturuyorlar Bu kategoriye giren karanlık objelere MACHO´lar (Massive Compact Halo Objects-Kütlesel kesif haleli objeler) deniyor Bunlar kendi ışık alanları içinde çevrelerindeki galaksilerin ve galaktik bulutsuları içinde saklanıyorlar ve görünmüyorlar 1 farklı yaklaşımla, siyah Madde´nin ekzotik, alışılmadık partiküller içerdiğini ve bu nedenle gözlenemediğini düşünüyoruz Fiziksel teoriler bu partiküllerin varlığı hakkında kuşkulular, araştırmalar sürüyor fakat henüz onaylanmış değiller Üçüncü 1 ihtimal ise, çekim yasaları hakkındaki anlayışımızı düzeltmemizin koşul olduğu fakat buna karşı çıkan fizikçiler de yok değil Çekim, bildiğimiz çekimdir diyorlar Acaba öyle mi? eşdeğer doğrultuda siyah Madde´nin özelliklerini kozmolojinin diğer bilinmeyen, çözülemeyen karmaşık konularını hatırlayarak araştırmamız gerekiyor yani bu konudaki cehaletimizi akıldan çıkarmamalıyız Evrenin kütlesinin ne kadar olduğu, galaksilerin nasıl oluştuğu veya evrenin ebediyen genişleyeceği konularında olduğu gibi Daha önemlisi siyah Madde´yi anlayabilmemiz, büyüklüğü, şekli ve evrenin nihai kaderini idrak edebilmemizin kapasitesiyle de sınırlıdır dememiz gerekiyor, bu yöndeki astronomik araştırmaların gelecek çeyrek asır içindeki sonuçlarının bize daha verimli neticeler getirebileceğini düşünüyor ve umuyoruz Evrenin ışıkları neyin içinde duruyor? Birşeyi görememeyi anlamak zordur fakat imkansız değildir Astronomlar son dönemlerde siyah nesne üzerinde çalışırlarken, parlak nesne üzerindeki etkilerini gözlemleyebildiler mesela, yakındaki titreşen 1 yıldızı gözlerken, belli hesapları yapıp, yörüngesinde 1 siyah Gezegen´in bulunduğunu söyleyebiliyoruz Görünürdeki eşdeğer prensipler özellikle spiral galaksilerde de görülüyor Yani yıldızların nedeni bilinmeyen tuhaf ve anlamsız hareketleri bizlere oralarda normaldışı birşeylerin bulunduğunu gösteriyor Yıldızların ve gaz bulutsularının yörüngesini gözlemlediğimiz vakit, spiral galaksilerin merkezindeki dairesel harekette olduğu gibi ileriye doğru epey süratli 1 hareketin olduğunu görürüz Hızın ayrıntılarını ölçümlediğimizde gizli maddenin büyük miktarlarda olduğu sonucuna varırız ve kullanılan siyah Madde´den oluşan yerçekimi gücünün yıldızları ve gaz bulutlarını yüksek hızdaki yörüngelerde tuttuğunu görürüz Sonuçta siyah nesne galaksinin dışına ve çevresine yayılarak görünen galaksinin sınırına ve ötesine ulaşır, sonraları aşağıya ve yukarıya bükülerek bildiğimiz, tanıdığımız spiral şeklindeki parlak galaktik diski oluşturur Bizler o vakit, tipik şekliyle küresel 1 ışığa gömülü parlayan 1 disk görürüz ve bu parlak disk gözlemlenmemeye çalışan ve epey geniş 1 alana yayılı gizli maddenin içindedir Işığın olduğu bütün yeri görebiliriz; yeter ki Kara Madde´nin galaktik bulutsularda yayılım değerini keşfe çalışırken, x ışını astronomları galaktik bulutsularda yüzen epey geniş 1 dağılıma sahip bulutsular buldular Bu bulutsuların yaklaşık yüz milyon derecelik 1 ısıya sahip zengin gaz-enerji birlikte dolu olduğu belirlendi fakat henüz söz konusu enerjiyi ölçmek epey zor gizli maddeyi gözlemleyebilmenin muhtelif metodları var 1 tanesi galaktik bulutsuların çevresindeki spot halkaları yakalamak Bunlara "Einstein Halkaları" deniyor Halkalar çekim odaklarından aldıkları etkiyle oluşuyorlar, epey büyük 1 kütleden yayılan çekim ışığı bükerek halka haline getiriyor 1 bulutsu, 1 diğerinin önüne geçip görüşümüzü etkilediğinde bulutsunun çekim alanı, daha uzaktakinin ışığını etkileyerek, halkalar, yaylar oluşturuyor Geometrik oluşumlar ortaya çıkıyor ve bizler de evrendeki matematiği gözlemliyoruz ‹lginç olan yakın bulutsuların hareketlerini teleskoplarla gözlemleyebiliyor, ışığın bükülmesini dedektörlerle farkedebiliyoruz Işık evrende bütün yere masraf Birgün teleskoplarımızı epey geliştirdiğimizde, evrendeki en ırak cisimleri görebileceğiz Evrenin ilk anları nasıldı? Kara Madde´nin evreni büyük oranda doldurduğunu biliyoruz Belirlediğimiz parlayan materyalin bütün gramı sebebiyle orada onlarca gram siyah nesne mümkün Geçerli astronomik görüş, göre, siyah Madde´nin ne olduğunu, neyi içerdiğini kesinlikle bilmiyor Gerçekten de, astronomik keşiflerin henüz ilk dönemindeyiz gizli kütleleri algılıyoruz, çoğu göreceli, çoğu sıradan, çoğu ise ekzotik Yapmamız gereken epey iş var daha Nükleosentez adlı bilim dalı elementlerin Big-Bang´den sonraki kökenlerini araştırıyor Oluşturulan modellerle evrenin ilk dönemleri gözleniyor Kozmik mikro dalgaların ısısını ölçmek sebebiyle fotonların sayısını öğreniyoruz bütün o noktada normal partiküller olan baryonların sayısının ölçümü gözlemlediğimiz yıldızların ve galaksilerin ışık zenginliğini bize gösteriyor Kısacası Nükleosentez yoluyla, evrenin ilk anlarında oluşan elementleri tanıyor ve öğreniyoruz Bu da bizi açık ve kapalı alem tanımlarına götürebilir ve böylelikle de evrenin bilinmeyen yapısı hakkında birkaç şey daha öğrenebiliriz İnsan tanrı rolü oynuyor Galaksilerin evrimiyle alakadar detaylar ve bulutsuların özellikleri siyah Madde´de saklı Bu özellikleri bilmeden galaksilerin bugün gözlemleyebildiğimiz yapılarını ve evrimlerini anlamak zor Evrenin ilk dönemlerine çaresizce kuşkuyla baktığımız gibi, yalnız iyimser mümkün ve umutla daha epey veri elde etmeye çalışabiliriz Gözlerimizle göremediğimizi, hususi aygıtlarla görüyor, düşüncelerimizde tartıyor, bilgisayar grafikleriyle deniyoruz Bilgisayarlar siyah nesne araştırmalarında anahtar rol oynayabilirler Tarih boyunca astronomi gözlemlere odaklanmıştı fakat bugün deneysel bilime öncelik veriyor, bilgiyi evrimleştiriyoruz Günümüzün astronomik deneycileri, laboratuar tezgahlarında veya teleskopların başında oturmuyorlar, bilgisayar terminallerinin başındalar Kozmik simulasyonlar yaparak yüzlerce alem yaratıyorlar, deniyorlar, siliyorlar, yine yapıyorlar Yarattıkları evrenlerde sayısız faktörü deniyor, akıllarına gelen, zekalarının ürettiği bütün bilgiyi evrensel 1 sınavda kullanıyorlar 1 kozmolog siyah nesne değerinin epey yüksek olduğu 1 model-evren yaratıyor ve ortaya daha realist ve epey daha kalabalık 1 alem çıkıyor Kara Madde´nin olduğu yerde ışık var Bilgasayar modelleri galaktik davranışları öngörebilirler mesela, 2 galaksi birbirlerine yaklaştıklarında oluşan korkunç birleşmeyi gecenin 1 anında görüp geçebiliriz arasıra de ekranda bükülmüş kuyrukları olan uzun 1 gelgiti izleyebiliriz Bu araştırma noktalarında, bütün galaktik ışık küresinin bulunduğu yerde siyah Madde´nin ışıklı maddeden 3 birlikte 10 defa daha çok olduğunu öğreniyoruz Işık halkaları daha uzuyor Bu hakikat, modeller aracılığı birlikte astronomlar tarafından gözleniyor, yorumlanıyor ve görülemeyen siyah nesne hakkında veri edinilmeye çalışılıyor Kozmoloji tarihinde ilk defa, bilgisayar modelleri aktüel gözlemlere rehberlik yapıyorlar Geleceğin kuvvetli beyni Yeni vasıtalar ve onlardan aşağı kalmayan yepyeni fikir biçimleri bize evrensel yapının sırrına doğru götürebilirler 400 sene öncesinde Galileo, ufak mercekleri kısa 1 karton borunun içine yerleştirdiğinde, borunun ucunda epey kuvvetli 1 beyin vardı Gökteki soluk ışıklı zayıf çizgileri görerek, onlara "Samanyolu" adını verdi Gerçekte orada milyarlarca yıldız ve yıldızlararası bulutsular vardı sonraları birdenbire 1 insan galaksinin ne olduğunu anlayıverdi, Belki de gelecek olan yüzyılda şu anda hönüz doğmamış olan 1 farklı kuvvetli beyin, bilmediğimiz yepyeni 1 aygıtla bakacak ve sorunun cevabını verecek siyah nesne nedir? |
|