|
|
Konu Araçları |
fazla, güvenli, insana, sütü, ulaştırmak |
Daha Fazla Güvenli Sütü Daha Fazla İnsana Ulaştırmak |
10-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Daha Fazla Güvenli Sütü Daha Fazla İnsana UlaştırmakDaha fazla güvenli sütü daha fazla insana ulaştırmak Sağlıklı nesiller için güvenli sütün daha fazla tüketimi ulusal, gerçekçi, sosyal ve uzun soluklu beslenme politikalarıyla başarılır Dünya süt günü ilk kez 1956 yılında Belçika, Avusturya, Almanya, İsviçre, İngiltere gibi Avrupa ülkeleri tarafından başlatılmış, daha sonra genişleyerek ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Afrika ülkelerine yayılmış ve günümüzde de Brezilya, Çin Kosta Rika, Hırvatistan, Hindistan, İsrail, Kazakistan, Nepal, Vietnam’da kutlanır duruma gelmiştir FAO 1 Haziran’ı tercih etti Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Uluslar arası Sütçülük Federasyonu’nun (IDF) ilgi alanı içinde yer alan ‘süt günü’ 2005 yılından beri 1 Haziranda kutlanmaya başlamıştır Buna gerekçe olarak da anılan ülkelerin çoğunda mayıs ayının pek fazla aktiviteye ev sahipliği yaptığı gösterilmiştir 21 Mayıs Süt Günü Bizde ne Tarım Bakanlığının nezdinde ne de üniversiteler ya da başka kuruluşlarca tescil edilmiş bir tarih olmasa da ülkemizde 21 Mayıs SÜT GÜNÜ olarak kutlanıyor Süt Günü’nde yapılan toplantılarda çocukların sağlıklı büyümesinde temel gıda olan sütün yararları anlatılıyor, sektörün sorunları konuşuluyor, hastalıklardan korunmak için her yaş grubundaki bireylere süt içme alışkanlığı kazandırmanın yolları tartışılıyor ve süt ile süt ürünlerinin besin değeri konusunda kamuoyu aydınlatılarak tüketimi artırmanın önemi vurgulanıyor Bu da ülkemiz koşullarında sevindirici bir gelişme diye düşünüyorum çünkü tek kanallı TV günlerimizde, masalcı teyzenin “sütünüzü içmeden uyumayın” dediği çocuk programı, “herkes süt içemiyor” baskıları ile yayından kaldırıldığını anımsıyorum Süt gününün düşündürdükleri Özellikle bebek ve çocuk sağlığı için vazgeçilmez olan sütü, en az tüketen ülkelerden biriyiz Türkiye’de toplan 21,5 milyon hayvandan elde edilen 10,5 milyon ton sütün, 3 milyon tonu sanayide değerlendirilebiliyor Gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda; gelişmiş ülkelerde yılda 150 kg’dan fazla içme sütü tüketilirken Türkiye’de bu oran 24 kg’dır Ülkemizde yıllık kola tüketimi kişi başına 34 litre iken işlenmiş ve ambalajlanmış süt tüketimi ise yılda yalnızca 6 litre oluyor Bu rakam diğer Avrupa ülkelerinin çok gerisinde hatta en son sırada olduğumuzu gösteriyor Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen süt tüketimi ortalama 94 litreye çıkıyor Yeterli süt ve süt ürünleri tüketmeyen toplumlarda fertlerin beyin gelişimi de yeterli olmuyor Avrupa ülkelerinde günlük alınan enerjinin %10’u süt ve süt ürünlerinden karşılanırken iken, bizde bu oran yalnızca % 3,9’da kalıyor Sütün tüketiciye ulaşma şekliyle ilgili tartışmalar İstatistikî verilere baktığımızda elde edilen sütün büyük bir kısmının süt işleme tesislerinde işlem görmeden, sokak sütçüleri vasıtasıyla tüketime sunulduğunu görüyoruz Bu durum sağlık sorunları gündeme getirme potansiyeli taşıdığı halde hala yaygın olarak tercih ediliyor Temel gıdamız olan sütün tüketiminde temel sorunlar güncelliğini koruyor ve bilinç düzeyi yüksek, eğitimli kesimlerde bile pastörize ya da UHT süt konusunda kuşkular sürüyor Bu noktalarda bilgi eksikliği ve karmaşası nedeniyle tüketicinin kafası karışıyor Hızla kentleşen bir toplumda yaşıyoruz ve köylü nüfusumuz azalıyor Çoğumuz sütün temin edildiği noktalara yakın değiliz Doğala ulaşmamız giderek zorlaşıyor Yanlış inançlarımız sürüyor Sokak sütlerinin tüketilmesinde sokak sütünün “saf”, “doğal” ve “taze” olarak kabul edilmesi etkili oluyor Bu yanlış inanışın çıkış noktası “Eğer bir ürün bozulmadan uzun süre dayanabiliyorsa, içinde muhakkak katkı maddesi vardır” önyargısı oluyor Oysa sokak sütleri; çevre, yem, taşındığı kaplar gibi çok çeşitli kaynaklardan aldığı birçok fiziki ve kimyasal zararlı maddeyi bünyesinde barındırma, hiçbir teknolojik işlem uygulanmadan satışa çıkma gibi nedenlerden dolayı zararlı mikroorganizmaların üremesine uygun ortamlar yaratıyor Bozulmayı önlemek amacıyla, süte yasak olan kimyasallar katılıyor Evde kaynatma işlemi sırasında, sütün besin öğeleri zarar görüyor Bireylerin süt satın alma gücü her geçen gün zorlaşıyor Ayrıca çok sayıda, çoğu küçük ölçekli ve örgütsüz bir yapılanma içerisinde olan süt üreticileri, aracılara teslim oluyor ve ürünlerini düşük fiyatlarla pazarlıyor Ama biz sütü düşük fiyatlarda satın alamıyoruz Yanlış politikalarla fakirleşen toplumda bireylerin süt satın alma gücü her geçen gün zorlaşıyor Sosyal devlet ilkesini benimseyen 1961 anayasasının 52 maddesindeki ‘devlet halkın gereği gibi beslenmesini sağlamak için gereken tedbirleri alır’ hükmü 1982’de çıkarılmıştır Geçtiğimiz yıllarda sektördeki dengeleri korumada önemli bir rolü olan Süt Endüstrisi Kurumu (SEK), yanlış politikalarla özelleştirilmiş, yerine yeni bir sektör politikası ve yapılanma getirilmemiştir Tasarruf tedbirlerinin uygulanamayacağı kadar önemli stratejik bir sektör olan süt sektöründe kontrol ve denetimin etkinliği sağlanamamış, kayıt dışılık önlenememiş, tüketicinin dengeli ve sağlıklı beslenmesi için sütün kaliteli ve ucuz sağlanması yönünde gereken politikalar oluşturulamamıştır Okul sütü projesi Özellikle beslenme konusunda yapılan araştırmalarda, yaşamın her çağında ihtiyaç duyulan temel besin öğelerinin süt ürünleri tüketimi ile karşılanabileceği artık kanıtlanmıştır Gelişmiş ülkelerde okul kahvaltısı, okul öğle yemeği, okul çocuklarına ücretsiz süt sağlanması gibi uygulamalarla okul çocuklarının yeterli ve dengeli beslenmelerine yardımcı olunuyor “Okul Sütü” projesi birçok ülkede sürdürülmektedir Bizim ülkemizde ise yakın zamanda bu projeden vazgeçilmiştir! Çocukluk döneminde eğitimle başlatılacak tüketim alışkanlıklarının ileriki yaşlarda da devam edeceğinden kuşku duyulmamalıdır Bu nedenle de süt günü Milli Eğitim Bakanlığının gündemine girebilir, yıllardan beri uygulanamayan “okul sütü” programı belki o zaman hayata geçebilir Sadaka değil sosyal devletin kaynakları toplum sağlığı yararına verimli olarak kullanmak bir çağdaşlık göstergesidir Yine bir anımla sözlerimi bitireyim 1996 yılında gittiğim Moskova’da rejim değiştiği halde kentin hemen her semtinde, sabahları pastörize edilmiş sütün bulunduğu tankerlerden semt sakinlerine istedikleri miktarda sütün dağıtıldığına tanık olmuştum Darısı bize… |
|