Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
avamin, orucu

Avamin Orucu

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Avamin Orucu




Avamin Orucu
Hakkında Avamin Orucu




Oruçlu kişinin bedeninin orucu vardır ki nasıl olduğu herkes tarafından bilinir Yemek, içmek, cinsel münasebet gibi fiillere, dedikodu, gıybet, aldatma gibi hallere düşmekten kişinin kendinin muhafazası gereklidir bu oruçta! Avamın orucudur bu!
Oruç nedir? Aç’ın halinden anlamak!
Oruç nedir? Nefsi terbiye!
Oruç nedir? Mideyi dinlendirme!
Bunların hepsi de doğru Ama bu kadar mı? Sadece bunlar mı gerekçe?
Beyin, kendi ihtiyacı olan ve bedenin diğer organlarının ihtiyacı olan tüm enerjiyi bildiğimiz gibi katı - sıvı çeşitli yiyeceklerden elde eder
Bedendeki tüm hücrelerin hayatiyeti ise beynin yaydığı biyoelektrik ile kâimdir Yâni beyin bir yandan, ruha dönük, dışa dönük çeşitli dalgaları sürekli yayarken; diğer yandan da kendi yaş----- yardımcı, destek olan çeşitli organların ihtiyacı olan enerjiyi onlara göndermekle yükümlüdür
Üstüne üstlük bir de bütün bunların ihtiyacı olan enerjiyi temin için, dışarıdan giren katı - sıvı hammaddeyi yâni yiyecek ve içecekleri kendisine ve organlara dönük bir enerji biçimine çevirmek için enerji tüketir
Oysa beyin bunlara dönük bir biçimde o enerjiyi harcamayı, ruha yükleme ya da dünya üzerine çeşitli dalga boylarında yayın yapma şeklinde de değerlendirebilme imkânına sahiptir
İşte bunun için, hiç değilse senede bir aylık oruç süresi getirilmiştirOruçlu iken elinden geldiğince daha fazla ibâdet yâni zikir yaparsın! Böylece, bu çalışmaların daha güçlü olarak ruha yüklenir Böylece beynin daha yüksek enerji kapasitesiyle üretim yapar!
“Oruç”lu olunan sürede, beyin dışarıdan alınan hammaddenin, tüketilmesi, sindirilmesi, ve çeşitli organlarda değerlendirilmesi yönünde enerji harcamasını çok alt düzeye indiriyor
İnsan bedenine iki tür enerji giriyor
Birinci tür, yiyip içtiklerimiz
Dünyanın ağırlıklı elektrik potansiyeli negatiftir Gıdalarla vücuda giren, yenilen ve içilen nesnelerde de çoğunlukla hâkim olan enerji yükü negatiftir!
Buna karşılık solunum yoluyla aldığımız havadaki oksijen vasıtasıyla vücuda giren enerji yükü de pozitiftir
Bu pozitif ve negatif enerji yükleri beyinde değerlendirilerek eskilerin ruh adını verdikleri dalga(wave) bedene yüklenir Böylece ölüm ötesi bedenimiz, şekillenir ve güçlenir! Bizim tespitlerimize göre
Beynin ruha yüklediği pozitif ağırlıklı enerjiyi mümkün olabildiğince artırabilmek; ruhtaki negatif yüklü dünyanın yapısı türünden olan enerjiyi de asgariye indirmek amacıyla, asgari sınır, limit olan, senede bir aylık “oruc” zorunlu kılınmıştır!
«Çok yemek israftır»
Buyruğuna gelince Buradaki israf sanıldığı gibi fazladan yenen nesne yönünden olmayıp; yiyen yönündendir!
Çünkü beynin belli bir enerji ihtiyacı vardır, diğer organların belirli bir enerji ihtiyacı vardır Fazlası hiç bir işe yaramaz! Üstelik bu fazlalığın tüketilmesi için de gene beyin enerjisi boşa harcanacaktır Ayrıca bunların bedende birikimi, beyin enerjisini israf yönünden ekstra bir «delik» meydana getirecektir
Fazla kilolu kişinin kendi beynine verdiği zararı kolay kolay başkası veremez!
Oruçlu iken yapılan zikrin, normal şartlarda yapılana göre getirdiği enerji o kadar fazladır ki, bu yüzden oruç Rasûlullah Aleyhi's-selâm tarafından çok çok övülmüş ve genellikle de kendisi tarafından sık sık tutulmuştur
Kiloların fazlasının beyne verdiği zarar deyince hemen burada akla içki ve sigara da geliyor
Orucun başlama saati, gecenin, alaca aydınlığa dönüşü vaktidir! Bu saate kadar, sahûr denilen “oruc” öncesi yemeği yenebilir! İftar vakti ise, güneşin gözden kaybolması ve kızıl ışığının görülmez olmasıdır!
Rasûlullah döneminde saat olmadığı gibi; daha sonra da uzunca bir müddet saat bulunmamıştır! Şu saat şu dakikada sahur kesilecek; şu saat şu dakikada iftar açılacak tarzındaki dakik komutlar tamamıyla uydurmadır!
Keza namazlar için dahi bu böyledir!
Diyelim ki öğle namazı Bakarsınız, güneşin bulunduğunuz yere en dik hale gelmesine, sonra da namaza durursunuz! Ya da akşam namazı; bakarsınız güneş gözden kaybolmuştur, namaza durursunuz; veya orucunuzu açarsınız!
Akşam namazı ya da iftar saati “1832”dir gibi bir tanımlama tamamıyla şekilcilik ve uydurmadır! Burada iki-üç ya da beş dakikanın evvel ya da sonra olmasının hiç bir önemi yoktur!
Bu, dini tamamıyla şekilcilik ve maddecilik noktasına sürükleyen ve Bâtınî değerlere yönelmeyi kesen derinliksiz bir uygulamadır!
Evet, şimdi gelelim orucun hikmetlerinden bazılarına Şimdiye kadar üzerinde pek durulmamış yanlarına
“Oruc” niçin güneş batımından, ertesi gün güneş doğumuna kadar olan bir süre içinde konmamış?
Sen, günde üç öğün yiyorsun, ve beynin bunları değerlendirmeye dönük enerji tüketiyor
Beynin enerji tüketimine, sindirimine az enerji sağlayarak enerjisini kendisinde muhafaza etmesi ve bunu olduğu gibi ruhuna yükleyebilmesi için, güneşin parazit yayınından daha az zarar görecek bir biçimde güçlü kalmasını temin etmek gayesine mâtuf
“Oruc”ta üzerinde öncelikle durulan kısıtlamalar, yeme-içme, sekstir!
“Oruc” esası itibariyle sadece yemek-içmek ve seksten kesilmek değildir! Yeme içmede vücuda giren hammadde söz konusu! Sekste ise bünyenin elektrik boşalımı söz konusu! Yani, her iki halde de bedenin ve beynin enerji yitirimi söz konusu!
İşte birinci gaye bunu olabildiğince önlemek! Bunu önleyebildiğimiz zaman, beyinde mevcut olan güçlü potansiyeli, bu “oruc”luluk denen zaman içinde daha da güçlendirerek ruha yüklemek mümkün olacaktır
“Oruc”lu birinin yaptığı zikir ve çalışmalarla, yani beyin çalışmalarıyla; “oruc”suz birinin yaptığı çalışma arasında muazzam fark vardır! Biri %50 kapasite ile yükleme yaparken, öteki %100 kapasite ile yükleme yapıyor
“Oruc”la ilgili bir Kudsî hadiste böyle buyuruluyor:
“Orucun ecrini ve sevabını vermek bana düşer”!
Kişinin yaptığı bütün hayırlı amellerin karşılığı bire ondur!
Ama hadis-i kudsîye göre, orucun ecri ve sevabı belli bir miktar değildir
Yani, herhangi bir kıyasa girmeyecek şekilde orucun insanlara kazandırdıkları var
Orucun en zor süresi ilk iki gündür
Bünye düzenli sürelerle belirli gıdaları almağa programlandığı için, özellikle şeker düşmesi sonucunda, birinci gün genellikle baş ağrısı olur Migreni olanlarda, migren tutar; migreni olmayanlarda akşam saatlerinde, baş ağrısı tutar Fakat, en fazla iki gün sonra, bünye adapte olur; ve baş ağrıları geçer; ve orucunu gayet istikrarlı bir biçimde devam ettirebilir kişi! Orucun zahirdeki faydası bu!
“Oruc”, Hz Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’dan önce gelmiş olan Nebi ve Rasûllerin zamanlarında da değişik şartlarla vardı
“Oruc”lu iken özellikle dikkat edilecek bir husus var
Bunun en başında Allah için “oruc” tutmayı idrâk ederek, gıybeti, dedikoduyu insanları kandırmayı, insanları kandırarak menfaat temin etmeyi kesmek! Orucun bedensel yanının ötesinde, düşünsel yanındaki en önemli unsurlar bunlar!
Gıybet eden bir kimseye:
Oruc”lusun, et yiyorsun! Bu nasıl iştir? denmiştir
Çünkü Kur’ân’da “gıybet etmek”, “ölmüş kardeşinin çiğ etini yemek” diye târif edilmiştir Bu yüzdendir ki “oruc”lu bir insan, falanca şöyle yaptı, filanca şöyle yaptı dediği zaman; bu ister arkadaşın olsun, ister politikacı olsun, kim olursa olsun; yanında olmayan, arkasından konuştuğun kişi hakkındaki, o davranışın, senin “oruc”lu iken ölmüş kardeşinin çiğ etini yemendir!
Hakkında konuştuğun kişi, duyduğu zaman, senin söylediğinden memnun kalmayacaksa; sen o sözlerinle onun çiğ etini yiyorsun! İstediğin kadar, ben “oruc”luyum, de! Hem de, pirzola değil, çiğ ölü eti yiyorsun! Orucun ne hale geldi bir düşün!
Bu orucun “avam”a hitap eden yönü

Avam, âmme kelimesinin çoğuludur ‘Halkın geneli’ demektir Avam, tasavvufa girerek tasavvufi terbiye ile yetişmesi gerektiğine inanılan, bir tarikat silsilesine bağlı olmayan, bir şeyhe intisap etmediği için şeyhi şeytan olan, eğitime muhtaç cahil, irfandan yoksun halk tabakası demektir

ALINTI


Alıntı Yaparak Cevapla

Avamin Orucu

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Avamin Orucu






Gıybet eden bir kimseye:
Oruc”lusun, et yiyorsun! Bu nasıl iştir? denmiştir
Çünkü Kur’ân’da “gıybet etmek”, “ölmüş kardeşinin çiğ etini yemek” diye târif edilmiştir Bu yüzdendir ki “oruc”lu bir insan, falanca şöyle yaptı, filanca şöyle yaptı dediği zaman; bu ister arkadaşın olsun, ister politikacı olsun, kim olursa olsun; yanında olmayan, arkasından konuştuğun kişi hakkındaki, o davranışın, senin “oruc”lu iken ölmüş kardeşinin çiğ etini yemendir!
Hakkında konuştuğun kişi, duyduğu zaman, senin söylediğinden memnun kalmayacaksa; sen o sözlerinle onun çiğ etini yiyorsun! İstediğin kadar, ben “oruc”luyum, de! Hem de, pirzola değil, çiğ ölü eti yiyorsun! Orucun ne hale geldi bir düşün!
Bu orucun “avam”a hitap eden yönü


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.