Samsun Efsaneleri |
10-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Samsun EfsaneleriKIZILIRMAK EFSANESİ Kızılırmak'ın bir tarafından öbür tarafına gelin gidecekmiş Gelin ailedeki yedi kardeşten tek kız imiş Kızı ailesi ata bindirmiş Kızılırmak'ın öbür tarafından gelen seymen alayı gelini alıp yola çıkmışlar Düğün alayı Kızılırmak Köprüsü'nün üzerinden geçerken köprü seymen alayının ağırlığını çekemeyip çökmüş Gelin ve düğün alayına katılanların çoğu ölmüş Kurtulanlardan bazıları gelinin ailesine, bazıları ise erkeğin ailesine haber götürmüşler Bu haberi duyup, gelinin ailesinden gelen kardeşi köprünün başında şunları söylemiş: Yedi kardeştik de bindirdik ata Köprünün başında oldu bir hata Aldırdık gelini Kızılırmak'a Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini Gelini gelini de Türkmen torunu Köprüden geçerken köprü bükülüp çöktü Bütün seymen Kızılırmak'a düştü, Bu hali görenin hep aklı şaştı Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini Gelini gelini de Türkmen torunu Davulcusu kaya başı dolaşır Seymeni koyun gibi meleşir Damat Bey'e kara haber ulaşır Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini Gelini gelini de Türkmen torunu Haber damat tarafına ulaşınca damat koşarak gelip, köprünün başında şunları söylemiş: Bileydim de nazlı yare varaydım Atının başından tutup yedektim Düşüyorum dedikçe de sıkı sıkı tutaydım Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini Gerdanı beş karış benim yarimi Damat bir süre sonra kendinden geçip, sersemleşir ve şunları söyler: Avcıyı getirin de şu kartalı vursun Dalgıcı getirin de gelini bulsun Cerrah getirin de Damat Bey'in halinden bilsin Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini Gerdanı beş karış benim yarimi Bir süre sonra düğün alayından ölenleri bulmak için bir çok kişi Kızılırmak boyunca dizilip ölenleri aramışlar Bulanları köylüler kendi köylerine götürüp toprağa gömmüşler Sonunda da bu olay günümüze kadar gelmiştir CİNİ BAĞDAT (CÜNEYD-İ BAĞDADİ) TÜRBESİ SÖYLENCESİ (SAMSUN) Terme İlçesi’nin Dibekli Köyü’nde Cüneyd-i Bağdadi Türbesi’nin adı halk ağzında Cini Bağdat’a dönüşmüştür Türbeye ilişkin söylence şöyledir İslam ordularıyla Samsun önlerine gelen Cüneyd adlı yiğit, düzlükte savaşırken kolunu yitirir Savaşa savaşa bir tepede şehit düşer Kolunun ve bedeninin düştüğü yerlere birer türbe yaptırılır Daha sonra kol, gövdenin yanına gömülür, ama ertesi gün kolun eski yerine döndüğü görülür Alaçam Geyikkoşan Dede Efsanesi “Geyikkoşan mevkii sık ve büyük ağaçlarla dolu bir ormandır Bu ormanın orta yerinde ikamet eden bir Dede ve küçük bir tarlası vardır Çevredekilerden habersizce eğittiği iki geyiğiyle tarlasını gizliden gizliye sürmektedir Altın boyunduruk ve altın sabanıyla yine bir gün tarlada çift sürerken birkaç kişi tarafından görülürler Yabancılardan ürken geyikler kontrolden çıkar ve dağa kaçarlar Bu dağ bugün Kışlakonak Köyü (Gelemet) başlarında bulunan “Meydancık” dağıdır Altından yapılmış Boyunduruk ve sabanın halen bu dağda bir yerlerde olduğuna inanılır” EĞRİ KALE (ÇINGIRLI KALE) SÖYLENCESİ (SAMSUN) Terme İlçesi’nin Kırgıl Köyü’ndeki kale inanışa göre kul yapısı değildir, bunu Nuh Peygamber zamanında gemilerin bağlanması için Tanrı yapmıştır İlk kar buraya yağar Üstüne duman çökerse havanın bozulacağına inanılır Söylenceye göre bir zamanlar Çarşamba ve Terme Ovaları denizle kaplıdır Kale o zamanlar çok yüksek olduğu için gemilerin iskelesi durumundadır Halk su gereksinimini buradaki yağmur sularınıntoplandığı, dinlendirildiğisarnıçlardan, havuzlardan sağlamaktadır Çok çok sonra toprak yarılır, İstanbul boğazı oluşur, denizlerin birbirine karışmasıyla kalenin bulunduğu yerdeki sularda çekilir, Samsun Ovası ortaya çıkar Günümüzde de toprak biraz kazıldığında su, kum, midye kabuklarına rastlanmaktadır Tütüne ilişkin söylence Çok eski devirlerde amazon denen savaşçı kadınlar yaşarmış Samsun ve çevresinde bunlar kendileri gibi küçük çocuklarını ve başka ülkelerden kaçırdıkları kızı çocuklarını da kendileri gibi yetiştiriyorlarmış Günün birinde Karadenizden gelen savaşçılar Amazonları yener ve iç kesimlere doğru sürerler onlarda kendilerini kurtarmak için saçlarını keser ve toprağa gömerlerZamanla bu saçlar filiz verir tütün olurlar Bir başka efsaneye göre de Yaylalarda sürülerini yayan çobanlar ısınmak için kendi kendine yetişip insan eli değmeden kurumuş tütün yapraklarını yakarlaroluşan dumanı içerlerine çekerler zamanla bu duman hoşlarına çeker kamış dallarından yaptıkları borularla duman çekme işini büyütürler zamanla kendielrine başkalarıda katılır böylelikle bütün dünya tütünü tanımış olur |
|