Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efsaneleri, samsun

Samsun Efsaneleri

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Samsun Efsaneleri







KIZILIRMAK EFSANESİ


Kızılırmak'ın bir tarafından öbür tarafına gelin gidecekmiş Gelin ailedeki yedi kardeşten tek kız imiş Kızı ailesi ata bindirmiş Kızılırmak'ın öbür tarafından gelen seymen alayı gelini alıp yola çıkmışlar Düğün alayı Kızılırmak Köprüsü'nün üzerinden geçerken köprü seymen alayının ağırlığını çekemeyip çökmüş Gelin ve düğün alayına katılanların çoğu ölmüş Kurtulanlardan bazıları gelinin ailesine, bazıları ise erkeğin ailesine haber götürmüşler Bu haberi duyup, gelinin ailesinden gelen kardeşi köprünün başında şunları söylemiş:
Yedi kardeştik de bindirdik ata

Köprünün başında oldu bir hata

Aldırdık gelini Kızılırmak'a

Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini

Gelini gelini de Türkmen torunu

Köprüden geçerken köprü bükülüp çöktü

Bütün seymen Kızılırmak'a düştü,

Bu hali görenin hep aklı şaştı

Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini

Gelini gelini de Türkmen torunu

Davulcusu kaya başı dolaşır

Seymeni koyun gibi meleşir

Damat Bey'e kara haber ulaşır

Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini

Gelini gelini de Türkmen torunu

Haber damat tarafına ulaşınca damat koşarak gelip, köprünün başında şunları söylemiş:

Bileydim de nazlı yare varaydım

Atının başından tutup yedektim

Düşüyorum dedikçe de sıkı sıkı tutaydım

Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini

Gerdanı beş karış benim yarimi

Damat bir süre sonra kendinden geçip, sersemleşir ve şunları söyler:

Avcıyı getirin de şu kartalı vursun

Dalgıcı getirin de gelini bulsun

Cerrah getirin de Damat Bey'in halinden bilsin

Ne yaptın Kızılırmak ne yaptın allı gelini

Gerdanı beş karış benim yarimi

Bir süre sonra düğün alayından ölenleri bulmak için bir çok kişi Kızılırmak boyunca dizilip ölenleri aramışlar Bulanları köylüler kendi köylerine götürüp toprağa gömmüşler Sonunda da bu olay günümüze kadar gelmiştir



CİNİ BAĞDAT (CÜNEYD-İ BAĞDADİ) TÜRBESİ SÖYLENCESİ (SAMSUN)

Terme İlçesi’nin Dibekli Köyü’nde Cüneyd-i Bağdadi Türbesi’nin adı halk ağzında Cini Bağdat’a dönüşmüştür Türbeye ilişkin söylence şöyledir
İslam ordularıyla Samsun önlerine gelen Cüneyd adlı yiğit, düzlükte savaşırken kolunu yitirir Savaşa savaşa bir tepede şehit düşer Kolunun ve bedeninin düştüğü yerlere birer türbe yaptırılır Daha sonra kol, gövdenin yanına gömülür, ama ertesi gün kolun eski yerine döndüğü görülür



Alaçam Geyikkoşan Dede Efsanesi

“Geyikkoşan mevkii sık ve büyük ağaçlarla dolu bir ormandır Bu ormanın orta yerinde ikamet eden bir Dede ve küçük bir tarlası vardır Çevredekilerden habersizce eğittiği iki geyiğiyle tarlasını gizliden gizliye sürmektedir Altın boyunduruk ve altın sabanıyla yine bir gün tarlada çift sürerken birkaç kişi tarafından görülürler Yabancılardan ürken geyikler kontrolden çıkar ve dağa kaçarlar Bu dağ bugün Kışlakonak Köyü (Gelemet) başlarında bulunan “Meydancık” dağıdır Altından yapılmış Boyunduruk ve sabanın halen bu dağda bir yerlerde olduğuna inanılır



EĞRİ KALE (ÇINGIRLI KALE) SÖYLENCESİ (SAMSUN)

Terme İlçesi’nin Kırgıl Köyü’ndeki kale inanışa göre kul yapısı değildir, bunu Nuh Peygamber zamanında gemilerin bağlanması için Tanrı yapmıştır İlk kar buraya yağar Üstüne duman çökerse havanın bozulacağına inanılır
Söylenceye göre bir zamanlar Çarşamba ve Terme Ovaları denizle kaplıdır Kale o zamanlar çok yüksek olduğu için gemilerin iskelesi durumundadır Halk su gereksinimini buradaki yağmur sularınıntoplandığı, dinlendirildiğisarnıçlardan, havuzlardan sağlamaktadır
Çok çok sonra toprak yarılır, İstanbul boğazı oluşur, denizlerin birbirine karışmasıyla kalenin bulunduğu yerdeki sularda çekilir, Samsun Ovası ortaya çıkar
Günümüzde de toprak biraz kazıldığında su, kum, midye kabuklarına rastlanmaktadır



Tütüne ilişkin söylence
Çok eski devirlerde amazon denen savaşçı kadınlar yaşarmış Samsun ve çevresinde bunlar kendileri gibi küçük çocuklarını ve başka ülkelerden kaçırdıkları kızı çocuklarını da kendileri gibi yetiştiriyorlarmış
Günün birinde Karadenizden gelen savaşçılar Amazonları yener ve iç kesimlere doğru sürerler onlarda kendilerini kurtarmak için saçlarını keser ve toprağa gömerlerZamanla bu saçlar filiz verir tütün olurlar
Bir başka efsaneye göre de Yaylalarda sürülerini yayan çobanlar ısınmak için kendi kendine yetişip insan eli değmeden kurumuş tütün yapraklarını yakarlaroluşan dumanı içerlerine çekerler zamanla bu duman hoşlarına çeker kamış dallarından yaptıkları borularla duman çekme işini büyütürler zamanla kendielrine başkalarıda katılır böylelikle bütün dünya tütünü tanımış olur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.