Mehmed'e Tarihî Mesaj

"Mehmedim, sevinin başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma, bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!"

(NFK)

Erlik ve mertlik senin yaradılışında vardı Asya steplerinde asker olarak doğmuştun Güç ve kuvvetin sembolü idin Bütün bunlar dünya ve eşya saltanatına vesile idi, ama sen henüz o sıralarda Öteleri arıyordun Devlet-i Ali Osman'ı kurup, dünyadan göçerken söylediğin "Bizim mesleğimiz kuru kavga ve cihangirlik davası değildir" düşüncesine o zamanlarda da, zannediyorum, sahiptin ki; kaynağı vahye dayalı olan Yüce Peygamberinin (asm) sesine kulak verdin, tereddüt etmeden huzur atmosferine girdin
İnancının ve mücadele aşkının aydınlığında yürüdün Yürürken, rehberinle ve takdim ettiği Kitap ile hep irtibat halinde oldun Saçtığın tohumlar Kırım'da, Viyana kapılarında başak saldı Atının ayağında üç kıtanın çamuru vardı Buna rağmen dünyaya hiç bir zaman meyletmedin ve balçığını eteklerine bulaştırmadın Derdin ki; "Bu zahmet din yolunadır, elimizde İslâm'ın kılıcı var", "Ya Rabbi Seni kendime vekil yapıyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve Senin uğrunda savaşıyorum"
O'nun uğrunda savaştığından ve kendini aştığındandır ki, krallara taç giydirecek, dünyayı iki hükümdara az görecek kadar zirveye yükseldin O kadar ki, oralara hasımlarının hayalleri bile erişemezdi
Fakat öyle bir zaman geldi çattı ki, artık gönlündeki serhat tutkusunun yerini harem aşkı aldı Tecdit-i biati unuttun, mücadele aşkının ışığı söndü, aydınlıklarını yitirdin Gerçek Mahbub-u Mutlak'ı unuttun; O da sana seni unutturdu
Ve dairevî hareket eden zaman dönüp aynı noktaya geldi Perişan halin sineleri dağidâr edip himmet ve hizmet ehlini insafa getirdi
"Milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım" ve "Mızrabımı senin için vurup feryadımı ruhuna duyurayım Bu fırtına ve bu yangında gerektiği an imdadına koşamadığım için de, kaldırım taşı gibi şu mücrim başımı ayaklarının altına koyayım" diyen ve diyecek hasbiler, fedakârlar seni derin gafletten uyandırabilmek için çevrene ışık saçtılar
Şimdi, bak etrafına Işıkla donatıldın ve donatılıyorsun, asıl kimliğine bürünüyorsun Güneşin sabaha uyanması, çiçeğin bahara uyanması gibi uyanıyor ve diriliyorsun
Bundan sonra da "Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten " deyip milletinin menfaatini kendi menfaatine tercih ederek yeni dirilişlere ve yeni kuruluşlara doğru gidebilirsin Dün herşeyinden geçmiştin, tuğa gönül bağlamış ve sancağa meyletmiştin Bu gün de:

" geçebilirsin anadan, yardan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden,
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden
Elde sensin dilde sen gönüldesin baştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın"

Evet, senin özünde kâinata meydan okuyabilecek cesaret ve canlılık var Zaman yine dairevî hareketini sürdürürken, cihanın anahtarlarına doğru dün koştuğun gibi bugün de koşabilirsin Artık o zaman dilerim tarihler, senin tarihüstü destanını bir kez daha yazsın:

"Gel seni tarihe gömelim, desem sığmazsın"

Haşim Şafak