Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
devletçilik, dünyada, halkçılık, ilkeleri, milliyetcilik, türkiyede, uygulanır

Dünyada Ve Türkiye'de Halkçılık, Milliyetçilik, Devletçilik İlkeleri Nasıl Uygulanır?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünyada Ve Türkiye'de Halkçılık, Milliyetçilik, Devletçilik İlkeleri Nasıl Uygulanır?



Dünyada Ve Türkiye'de Halkçılık, Milliyetçilik, Devletçilik İlkeleri Nasıl Uygulanır?
Dünyada Ve Türkiye'de Halkçılık, Milliyetçilik, Devletçilik İlkeleri Nasıl Uygulanır?

Atatürk İlkeleri
Atatürk İlkeleri,Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından öncülük edilen günümüzde Atatürk İnkılapları veya diğer adıyla Atatürk Devrimleri olarak da bilinen çağdaşlaşma hareketlerine zemin hazırlayan devlet yapısını ve işleyişini çağdaş dünya normlarına göre yeniden düzenleyen bir dizi yasal değişikliklerdirBunların neler olduğu hakkındaki içerik, açıklama ve tanımlamalara detayları ile aşağıdaki notlarda yer verilmiştirBu açıklamalar bizzat Ulu Önder Atatürk'ün sözleri ile teyit edilmeye çalışılmıştır
Cumhuriyetçilik
Atatürk'ün hayatı boyunca inandığı ve aşama aşama ulaştığı cumhuriyet, daha sonraki devrimlerin gerçekleşme koşulunu da yaratmıştır Yani Atatürk'ün düşüncesinde cumhuriyet, padişahlığı yıkan ve yerine geçen, siyasal işlevi dışında, yeni Türkiye'yi oluşturacak bir dizi devrimlerinde gerçekleştirileceği, toplumsal yanı ile de yer tutmaktadır

"Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamıyla çağdaş ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum haline getirmektir Devrimlerimizin asıl ilkesi budur"

Atatürk "Her terakkinin ve kuruluşun anası hürriyettir" derken cumhuriyeti özgürlük ilkesine dayandırmaktadır Bu ilke siyasal anlamda karşılığını demokrasi olarak bulmakta ve cumhuriyetin esas unsurlarından birini oluşturmaktadır

Atatürk "Özgürlüğün de, adaletin de dayanak noktası ulusal egemenliktir" diyerek cumhuriyetin esas unsurlarından ulusal egemenlik ilkesini belirlemektedir Atatürk'ün ulusal egemenlik ve demokrasi ilkelerine dayandırdığı cumhuriyet düzenine ilişkin düşüncesini en özlü biçimde şu cümlede görebiliriz:

"Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir İcra kudreti, tesri-i selahiyeti milletin yegane mümessili olan mecliste tecelli ve temerküz etmiştir Bu iki kelimeyi bir kelimede hülasa etmek kâbildir: Cumhuriyet"
Halkçılık
Kurtuluş Savaşı, ulusal niteliği gereği, tek bir sınıfa ya da gruba dayanmayıp, toplumun tüm kesimlerini içine alan geniş ittifakın ürünü olarak kazanılmıştır Bu nedenle Atatürk'ün halkçılık ilkesi kaynağını kurtuluş mücadelesinde bulmuştur

"Bizim halkımız, yararları birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil, tersine varlığı ve gayretleri birbirine gerekli olan sınıflardan oluşur Bu dakikada dinleyenlerim, çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır ve işçilerdir Bunların hangisi, ötekisinin karşısında olabilir Çiftçilerin, sanatkarlara; sanatkarların çiftçilere ve çiftçinin, tüccara ve bunların hepsinin, ötekine ve işçiye ihtiyacı olduğunu kim yalanlayabilir?"

"Halkçılık; cumhuriyetçilik ilkesinin içerdiği demokratik özgürlükçü, çoğulcu yönetimin yasalardaki bir hak olmaktan çıkarılıp, işlerliğe kavuşturulmasını; yönetimde, siyasada, kalkınmada, gelirlerin dağılımında, devlet ve ulus imkanlarının kullanılmasında halk yararının gözetilmesini amaçlar Bu amaç doğrultusunda devleti, önlemler almak, yasalar çıkarmak, düzenlemelere gitmek, engelleri ortadan kaldırmakla görevli kılar
Laiklik
Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki batılılaşma hareketleri sırasında aydın kesimde beliren; din işleri ile devlet işlerinin ayrı tutulması, biçiminde özetlenebilecek laik anlayışı, bu hareketlerle ilgilenen Atatürk'ü de etkilemiştir Bunun üzerine Atatürk din olgusunu çağdaş bir anlayışla belirlemiştir

"Din bir vicdan sorunudur Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir Biz dine saygı gösteririz Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz Biz sadece, din işlerini devlet ve ulus işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz"

Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes, Allah'ına istediği gibi ibadet eder Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı, bir şey yapılamaz Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur

"Din ve mezhep, herkesin vicdanına kalmış bir iştir Hiç kimse, hiç bir kimseyi ne bir din, ne de bir mezhep kabulüne zorlayabilir Din ve mezhep, hiç bir zaman, siyaset aracı olarak kullanılamaz"

Ancak laik devlet uygulaması, Türkiye'de bir çok tartışmalara, çok defa yanlış anlaşılıp yanlış yorumlamalara konu olmuştur Bilerek ya da bilmeyerek, bilinçli ya da bilinçsiz Atatürk'e ve Atatürkçülüğe hep bu çizgiden saldırılmıştır Bu nedenle de laiklik ve laik devlet düzeni, Türkiye'mizde geç ve güç anlaşılan ve en zor benimsenen devrim olmuştur Ve hatta halen bazı kendini bilmez şahıslar, saldırılarına devam etmekte ve dini siyasi amaçla kullanmaya çalışmaktadırlar
İnkılapçılık
Atatürkçülüğün inkılapçılık anlayışı, zamanına göre geri kalmış müesseselerin ortadan kaldırılması ve yerine ilerlemeyi, gelişmeyi, kolaylaştıracak, geliştirecek müesseselerin konması esasına dayanır Bu inkılapçılık anlayışı iyiye, doğruya, faydalıya yöneliktir İnkılap, taassupla mücadelede en başarılı yöntemdir Atatürk "İnkılap, var olan müesseseleri zorla değiştirmek demektir Türk Milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni gereklere göre ilerlemesini sağlayacak yeni müesseseleri koymuş olmaktır" sözleriyle bu gerçeği vurgulamıştır

Atatürkçülüğe göre "Medeniyet yolunda başarı, yenileşmeye bağlıdır Sosyal hayatta, ekonomik hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur " İşte bunun içindir ki, toplumun, zamanın gereklerine kendini uydurması, gelişmesi ve yenileşmesi gerekir

Yenileşmeye ayak uyduramayan milletlerin hayatında çöküş başlar Bu çöküşü önlemek, topluma çağdaş niteliğini kaybettirmemek için yeniliklere açık olmak gerekir Atatürk bu hususu " Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görünüşü ile medeni bir toplum haline ulaştırmaktır İnkılaplarımızın ana ilkesi budur " sözleriyle vurgulamıştır

Atatürkçülük'te inkılapların yaşatılması, hayati önem taşır Bu inkılapların topluma maledilmesi ve yaygınlaştırılması gerekir Atatürk inkılaplarının korunması ve yaşatılması sayesindedir ki, toplumumuz dinamizmini kaybetmeyecek, çağdaşlaşma yolunda adımlarına hızla ve güvenle devam edecektir Bu bakımdan inkılapların milletçe korunması gerekir

Atatürk'ün gösterdiği Dinamik İdeal'in gerçekleşmesi, çağdaş medeniyet seviyesinin gerektirdiği atılımları yapmayı öngörür Bu bakımdan, Dinamik İdeal sadece yapılan inkılapları korumakla, yani statik bir durumda kalmakla yetinmeyip, aklın, bilimin ve ileri teknolojinin yol göstericiliğine dayalı gerekli atılımlarla çağdaşlaşmaya yönelmeyi gerektirir
Milliyetçilik
Bu ilkenin de kökeni Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde ortaya çıkan batılılaşma hareketlerine dayanır Bu hareketlere tepki olarak beliren Milliyetçilik düşüncesinin aydın kesimdeki savunucuları arasında Mustafa Kemal'de vardı Özellikle, Namık Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp gibi yazarların düşüncelerini benimseyen Atatürk'ün, tarihsel gerçeklerden kaynaklanan şu sözleri o dönemi yansıtır "Özellikle bizim ulusumuz, ulusal anlayışa sırt çevirmenin çok acı cezalarını gördü Osmanlı İmparatorluğu içindeki çeşitli topluluklar, hep ulusal ilkelere sarılarak, ulusçu ilkenin gücüne dayanarak kendilerini kurtardılar Biz ne olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık Gücümüzü yitirdiğimiz anda, bizi aşağıladılar, küçük gördüler Anladık ki, suçumuz kendimizi unutmamızmış "

Atatürk'ün Milliyetçilik ilkesi ulusal kişilik ve benlik duygusunun ifadesidir Bir ulusun diğer uluslara bakarak, doğal ve kazanılmış özel karakterlere sahip olması, diğer uluslardan farklı bir varlık meydana getirmesi, genellikle onlardan ayrı olarak onlara paralel gelişmeye çalışması anlayışına milliyetçilik ilkesi denir

"Türk ulusunun yönetiminde ve korunmasında, ulusal birlik, ulusal duygu, ulusal kültür en yüksekte göz diktiğimiz ülküdür" derken de ön plana çıkarılan Ulus kavramıdır Bu kavram her koşulda vurgulanmış, tüm eylemlerde ulus dayanak alınarak, sonuç-başarı ulusa mal edilmiş, odak noktası olarak "Ulus" kavramı benimsenmiştir

Atatürk'ün Milliyetçiliği aynı zamanda geniş bir hoşgörüye de sahiptir

"Gerçi, bize ulusçu derler ama biz öyle ulusçularız ki bizimle işbirliği yapan tüm uluslara saygı gösteririz Onların bütün ulusal gereklerini tanırız Bizim ulusçuluğumuz, herhalde, bencil ve kendini beğenmiş bir ulusçuluk değildir"
Devletçilik
Türkiye'nin ekonomik konulara ilişkin sorunlarını düzenlemek amacıyla 1721923 tarihinde toplanan İzmir İktisat Kongresi'nde açılış konuşmasını yapan M Kemal; ülkenin imparatorluk döneminden devraldığı sorunları ve çözüm aşamasındaki dikkate alınacak ilkeleri belirlerken, ulusun tüm bireylerinin ve olanaklarının kalkınma için, bir program çerçevesinde seferber edilmesi gerektiğini vurgulamıştır

Ekonomik kalkınmayı, çok kısa zamanda kalkınmayı öngören Atatürk buna uygun olarak Devletçilik ilkesini benimsemiştir Bu takdirde karşı karşıya kalınacak güçlük şudur: "Devletle bireyin karşılıklı faaliyet alanlarını ayırmak" İlke olarak devlet, bireyin yerini almamalıdır Fakat bireyin gelişmesi için, genel şartları göz önünde bulundurmalıdır Bir de bireyin kişisel faaliyeti, ekonomik kalkınmanın asıl kaynağı olarak kalmalıdır

Devletle birey, birbirine karşı değil, birbirinin tamamlayıcısıdır"Devletçilik ülkenin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle zorunlu bir gereksinimdir Başarılı olması için akılcı ve özverili bir çalışma gerekliydi Özellikle Birinci ve İkinci Sanayi Planları, uygulamada önemli yatırımların gerçekleştirilmesini sağladı"

"Bizim izlemeyi uygun gördüğümüz devletçilik kişisel gayret ve faaliyeti esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar az zaman içinde, ulusu refaha ve ülkeyi bayındırlığa eriştirebilmek için, ulusun genel ve yüksek yararlarının gerektirdiği işlerde özellikle ekonomik alanda, devleti doğrudan ilgili kılmaktır"

Devletçilik ilkesi Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğmuş ve o dönem için Türkiye'ye özgü bir sistem olup, devletle bireyin birbirine karşı değil, birbirini bütünleyici olması nedeniyle de dönemindeki ekonomik sistemlerden ayrılmaktadır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.