Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abbasiler, abbasilerin, devrinde, durumu, döneminde, kuruluş, türkler, türklerin

Abbasiler Devrinde Türkler'in Durumu - Abbasiler'in Kuruluş Döneminde Türkler

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Abbasiler Devrinde Türkler'in Durumu - Abbasiler'in Kuruluş Döneminde Türkler



Abbasiler Devrinde Türkler'in Durumu - Abbasiler'in Kuruluş Döneminde Türkler
Abbasiler Devrinde Türkler'in Durumu - Abbasiler'in Kuruluş Döneminde Türkler

abbasiler devrinde türklerin orduları içinde önemli görevlere ve komutanlık kademelerine geldikleri görülmüştürbunun sebebinin neler olabileceğini belirtiniz

Alıntı Yaparak Cevapla

Abbasiler Devrinde Türkler'in Durumu - Abbasiler'in Kuruluş Döneminde Türkler

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Abbasiler Devrinde Türkler'in Durumu - Abbasiler'in Kuruluş Döneminde Türkler



Abbasiler son Kuruluş Döneminde Türklerin Durumu
Türklerin islamiyeti benimsemelerinin en önemli sebebi, yapılarına uygun olması ve daha önce inandıkları tek tanrılı Gök Tengri dini anlayışına yakın olmasıydı Gerçi Emevilerin olumsuz tutumları, diğer unsurlar kadar Türkleri de rahatsız etmiştir
Hatırlanacağı gibi Emeviler zamanında cizyeden kurtulmak için ve zor karşısında İslam dinine girenler vardı Ama bunların sayısı fazla değildi Zaten Emeviler, Müslüman olmalarına rağmen Türklerden cizye alma alışkanlığını devam ettiriyor, hatta bıktırıcı bile oluyorlardı
Abbasilerin halifeliği döneminde (750) Türkislam ilişkileri yepyeni boyutlara ulaştı ve her iki taraf için de faydalı oldu

Çinlilerle Araplar arasında meydana gelen Talaş Savaşı’nda Karluk Türklerinin Müslümanların tarafına geçmeleriyle hem Çinliler ağır bir yenilgiye uğradılar hem de İslamiyet, Türkler arasında yayılmaya ve Orta Asya’da yerleşmeye başladı

Abbasilerin Yükselme Döneminde Türklerin Durumu
Türkler, bundan sonra kendilerine değer veren ve insanca davranan Abbasi halifeliğini benimsediler Abbasiler de kendi güvenlikleri ve geleceklerini teminat altına almak için Türklere büyük yakınlık gösterdiler Harun Reşid’in oğlu Me’mun döneminde Türkler Abbasi ordusunda çok önemli bir güç haline geldiler

Ondan sonra halife olan Mu’tasım zamanında Türklere büyük değer verildi Türklerden oluşan bir hassa ordusu kurularak Bağdat’ın yüz kilometre kuzeyindeki Samarra şehrine yerleştirildi Samarra şehri Türklerin Araplarla kanşıp bozulmalannı önlemek maksadıyla kurulmuştur Bu şehrin kuruluşunda Türk komutanlarından Anas önemli görevler üsüendi

Abbasiler Döneminde Türk Kumandanları
Abbasiler döneminde Türk kumandanlan, Beylerbeyi (Emirül Ümera) sanını alarak idarede hakim oldular Türk komutanlanndan Afşin, Aşnas, Vasıf, Aytak, Otamış, Büyük ve Küçük Boğalar hizmetleriyle nam yaptdar ve yıllarca üst görevleri büyük bir basan ile yürüttüler Bu dönemde gerek Bizanslılarla yapılan savaşlarda gerekse eyaletlerde çıkan ayaklanmalarda Türklerin gayreti ve gözüpekliği sonucu etkiledi

Abbasiler, Araplara güvenmiyor Türklerin mert, cesur ve atak tavırlanna hayran oluyorlardı Özellikle Me’mun ve Mu’tasım gibi Abbasi halifeleri Türklerden oluşan bir hassa ordusu kurarken, Türklerin bu özelliklerini biliyorlardı Bazı tecrübelerden sonra o kanaate varmışlardı Nitekim o devrin Müslüman yazarları, Türkleri tanıtmak için kelimelerin aciz kaldığını ifade ederek şöyle demişlerdir:

“Türkler inandıklarını savunmada son derece fedakar insanlardır Yumuşak huylu ve sabırlıdırlar Sözlerine sadık ve vaatlerinde vefakardırlar Yalan söylemezler”"Naraları gök gürültüsünü bastıran kahraman Türkler, öyle bir millettir ki görüştükleri zaman melekler gibi güzel, güreştikleri zaman da ejderler kadar amansız olurlar

Abbasilerin saltanatı döneminde Türkler, yalnız komutanlık, valilik ve yüksek devlet memurluğu yapmakla kalmamış; bağımsız devlet olarak hükümdar olan komutanlar da çıkmıştır Onların başlıcalan olarak Tulunoğlu Ahmet, Doğaçoğlu Mehmet gösterilebilir

Abbasiler döneminde Türklerden komutan, vali ve devlet adamı çıktığı gibi, büyük ilim adamları, şair ve edipler de yetişmiştirMu’tasım’dan sonraki halifeler, ileri görüşlü, anlayışlı ve kabiliyetli kimseler olsalardı Türklerden faydalanır ve Abbasi Devleti’ni sağlam temeller üzerinde oturtarak daha uzun ömürlü olmasmı sağlayabilirlerdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Abbasiler Devrinde Türkler'in Durumu - Abbasiler'in Kuruluş Döneminde Türkler

Eski 09-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Abbasiler Devrinde Türkler'in Durumu - Abbasiler'in Kuruluş Döneminde Türkler



ABBÂSİ DEVLETİ (750-1258) – Abbasi Devletinin Yıkılışı ve Sebepleri

Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in amcası Hazret-i Abbas -radiyallahu anh-ın soyundan geldiği için Abbasi devleti diye anılır





Abbâsi döneminin ilk halifesi Ebu’l Abbas Abdullah’tır
Abbâsiler iktidara gelince Suriye’nin nüfuz ve iktidarı kaybolmaya, onun yerini Irak almaya başladı Abbâsîler, Emeviler’e âit bütün topraklara sahip oldular Sadece Endülüs (İspanya), hiçbir zaman Abbasiler’e tâbi olmadığı gibi, Kuzey Afrika’nın batı kısımları da bir müddet Abbâsiler’e bağlı kalmışsa da daha sonra oralarda da müstakil idareler kurulmuştur
İkinci Abbâsi halifesi olan Ebu Cafer Mansur Bağdat şehrini kurup orayı İslâm devletinin başşehri yaptı İmâm-ı Âzam Ebu Hanife -rahmetullahi aleyh- Hazretleri de bu dönemde yaşamış ve büyük eserler vermiştir Abbâsiler devri Arap olmayanların da idari teşkilatta görev alabildikleri ve Türkler’in hızla müslümanlaştığı bir dönemdir
Abbasilerin en parlak devri Harun Reşid zamanıdır (786)
Harun Reşid:
Beşinci Abbasi Halifesi Harun Reşid, hakkı gözeten adaleti seven bir halife idi Halk onun zamanında çok rahat etmiştir İlmi ve ilim adamlarını sever, onlarla sohbet eder, iltifat ederdi İmam-ı Âzam -rahmetullahi aleyh- Hazretleri’nin talebesi Ebu Yusuf’u kendine Kadiyyul-kuzat görevine getirmiştir
Yapılan fetihlerle ülke öyle genişlemişti ki, o devirde hiçbir hükümdarın Harun Reşid kadar büyük ülkesi yoktu Bağdat’a hastaneler, rasathaneler ve medreseler yapıldı Memleketin imarına çok önem verdi Bilim, sanat ve edebiyata önem vermiş, devrinde teknoloji Avrupa’yı geçmiştir
Harun Reşid halkını seven, adaleti gözeten, şefkatli bir halife idi Geceleri kıyafet değiştirip, halkın dertlerini dinler, onlara çare olmaya çalışırdı
Harun Reşid’in ailesi Zübeyde Hatun da birçok imar faaliyetlerine ve hayır işlerine girişmiş, Mekke şehrine uzak mesafeden su getirtmiştir Hâlâ bu su faal vaziyettedir
Bizans ile yapılan savaşlar neticesi Bizans imparatoru sulh istemiş ve ağır vergiler ödemişti Maveraünnehir bölgesinde çıkan isyanı bastırmak için ordusuyla yola çıktığında yolda hastalanarak vefat etmiştir
Harun Reşid ehl-i sünnet’e bağlı idi Ondan sonra gelen halifeler Mu’tezile mezhebini takip etmiş ve savunmuşlar, birçok ehl-i sünnet âlimine işkence etmişlerdir Mu’tasım Billâh zamanında İmâm Ahmed bin Hanbel -rahmetullahi aleyh- gerek halife Mu’tasım ile gerekse Mu’tezile mezhebi savunucuları ile çok büyük mücadele etmiş, kendisine büyük işkence yapılmıştır
Tâki Halife Mütevekkil Alellah ehl-i sünnet’e dönünceye kadar bu zulümler devam etmiştir
Abbâsi Devlet Teşkilatı:
Hilafeti Emeviler’den alan Abbâsiler, merkezi Bağdat olan geniş bir devlete sahip oldular Sâsânî Devleti’nden de istifade ederek devlet teşkilatını meydana getirdiler Abbâsi halifeliği, cismani ve ruhani bütün idareyi elinde tutmuş, bir devlet olarak da diğer organları teşekkül ettirmiştir Halife ve divandan başka adlî, askeri ve idari teşkilat da kurulmuştu
Halifeden sonra en büyük makam ve mevki vezâretti Veziri ilk defa İslâm âleminde Abbâsiler kullanmıştır Hârun Reşid’den itibaren devlet işleri vezirlere bırakılmıştır Abbâsilerin mükemmel orduları vardı Ordu, muhtelif İslâm milletlerinden oluşuyordu Türklerden ilk defa asker alan Mansûr idi
Abbâsiler devrinde, müslüman milletler bir İslâm cemiyeti meydana getirmişlerdir Kadınlar oldukça serbest bir hayat sürmüş, devlet işlerine müdahale edenleri bile olmuştur
Pek çok zengin çıkmış, lüks ve israf içinde yaşamışlardır Temizliğe verilen ehemmiyet sebebiyle Bağdat’ta pekçok hamam yapılmıştır Ticaret iyice gelişmiştir Dicle nehri ve Basra körfezi yoluyla deniz ticareti de iyice gelişmiş ve diğer devletlerle de alış-veriş yapılmaya başlanmıştır Harun Reşid, Süveyş kanalını açtırmak istemiş, fakat Bizans’ın donanmasının ilerde Mekke ve Medine’ye zarar verebileceği düşüncesiyle bu plândan vazgeçmiştir
Sanayinin, dokumacılığın, madenciliğin her kolu, bütün İslâm dünyasında gelişmiş, değerli eserler meydana getirilmiştir Cam sanayii Suriye’den sonra Mısır ve diğer yerlerde de gelişmiş, haçlı seferleri esnasında renkli, mineli ebrulu rengarenk camlar, Avrupa’ya götürülmüştü Kağıt, miladi sekizinci asırda Çin’den Semerkand’a oradan da Bağdat’a gelmiş ve kağıt imâlâthâneleri kurulmuştur
Abbâsiler zamanında, her türlü ilimle uğraşılmış ve pek değerli eserler meydana getirilmiştir İslâmi ilimler, Kûfe ve Basra’dan sonra Bağdat’ta gelişmeye başlamış, Kur’an, Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Lisan ilimlerinde pekçok âlim yetişmiş ve önemli eserler kaleme alınmıştır Öteyandan astronomi, tıp ve coğrafya sahasında da önemli çalışmalar yapılmıştır
Abbâsî Devleti’nin Yıkılışı:
Son Abbâsî Halifesi Mustasım devlet işlerini şiî ve devlet düşmanı olan veziri Alkami’ye bırakmıştı Alkami’nin aleyhte çalışması, halifeyi yanıltması ve halifenin Moğol Hükümdarı Cengiz’in torunu, Hülâgû’ya sert bir cevap vermesi üzerine, Hülâgû, veziri Nâsıreddin-i Tûşî ve hıristiyan zevcesinin teşviki ile Bağdat’ı kuşattı Halife, kendisine ve ailesine dokunulmamak şartıyla teslim oldu Buna rağmen bütün Abbâsi ailesi öldürüldü Şehir uzun süre yağma edildi Kütüphaneler ateşe verildi, bir kısmı Dicle’ye atıldı Asırlardan beri ilim ve ticaret merkezi olan Bağdat, böylece harabeye çevrildi (1258)
Abbâsî devletinin yıkıldığı bu yılda Söğüt’te, Osmanlı Devleti’nin bânisi olan Osman Bey doğmuştur Abbasilerin son halifesi Mustasım’ın oğlu, Hülâgû’nün Bağdat istilasından kurtularak Mısır’daki Sultan Baybars’a sığınmış, nesebini ve mukadder emanetleri ispat ederek 1261’de Mısır’da el-muntansır billah ünvanıyla halife ilân edilmiştir Daha sonra hilafet Osmanlı sultanı Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi (1517) sonucu Osmanlı Devleti’ne geçmiştir
Abbâsîler’in Yıkılış Sebepleri:
Abbâsi Halifeler’i içinde Harun Reşid gibi adaletli ve dirayetli hükümdarlar az yetişmiştir
Abbâsiler eleman istihdamında ve adam kullanmakta gerekli dirâyeti gösteremediler Kendilerine sadâkatle hizmet eden vezirleri ve kumandanları, sudan sebeplerle öldürerek yok etmişlerdir Bu durum değerli adamların devlet işlerinden uzaklaşmasında yegane sebep teşkil etmiştir
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- oğullarına, Emeviler gibi düşmanca davrandılar, bu yüzden onlar da sık sık isyanlar çıkarıp devleti yıpratmışlardır
Din adamlarına gereği kadar hürmet ve saygı göstermediler, isyanların çıktığı sırada Mu’tezile mezhebini resmi mezhep kabul edip, Ehl-i sünnet âlimlerine çok sert davrandılar
Halkın ve âlimlerin kendilerinden uzaklaştığını görünce, yabancılardan hassa ordusu kurdular Daima fitne ve fesada kayan Irak halkını, kendi haline bırakıp Samarra’ya göçtüler Hassa ordusuna hakim olamayıp kendi başlarına belâ ettiler Böylece Abbâsi Devleti zayıflayıp yıkıldı
Türklerin Müslüman Olması:
Yeni bir din ve medeniyetin kabulü, cemiyet içerisinde inanış, düşünüş ve yaşayış gibi türlü bakımlardan husule getirdiği derin değişiklik ve inkişaflar dolayısıyle bir kavmin tarihinde, en mühim bir hadise olmak vasfını dâimâ muhafaza eder Türkler’in İslâm dinine ve medeniyetine toptan girişleri, diğer din ve medeniyetlere intisaplarından farklı olarak, doğurduğu büyük ve müsbet neticeler itibariyle yalnız Türk ve İslâm tarihinin bir dönüm noktasını teşkil etmekle kalmaz, dünya tarihinin de en büyük hadiselerinden sayılacak bir ehemmiyet taşır
Müslümanlar, Hulefâ-i raşidin devrinde Arap Yarımadası’ndan çıkmış, Hazret-i Ömer devrinde de İran’ı fethedip Horasan’ı almış, Türkistan hududuna dayanmıştır Bu şekilde Türkler’le ilk temas bu dönemde başlamıştır Göktürk Devleti’nin ikiye ayrılması neticesinde, Çinliler’in bazı bölgeleri istila etmeleri ve bu sıralarda Türkler’in aralarında birliği tesis edememelerinden istifade eden Emevî-İslâm kuvvetleri bu mıntıkada birçok bölge ele geçirmişlerdi Kuteybe bin Müslim’in bu bölgedeki faaliyetleri oldukça verimli olmuştu (705-715) Bilhassa Ömer bin Abdülâziz devrinde İslâmiyet, Türkler ve Berberiler arasında çok yayılmıştı
Emeviler’in yıkılmasından sonra Abbâsîler, İslâm dünyasının lideri olarak Türkistan işleri ile uğraşmaya başladılar Çin’in Mâverâünnehr’i istila etmek istemesi üzerine Horasan Valisi Ebu Müslim kumandanlarından Salih bin Ziyad’ı o bölgeye Talas’a göndermiş ve Türkler’e yardım etmiştir, neticede de Çin yenilerek iç karışıklığa maruz kalmıştır Bu aynı zamanda hem Türkler’in, hem de İslâm ordusunun zaferi olmuştur (751)
Bu zafer Türkler için bir dönüm noktası olmuştur Türkler, kitleler halinde müslümanlığı kabul etmişler ve İslâm dini için canlarını, mallarını feda etmekten geri durmamışlardır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.