Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gerçekleşir, hareketi, hücrelerin, planlı, veren, vücudunuza, şekil

Vücudunuza Şekil Veren Hücrelerin Planlı Hareketi Nasıl Gerçekleşir?

Eski 05-16-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Vücudunuza Şekil Veren Hücrelerin Planlı Hareketi Nasıl Gerçekleşir?



Vücudunuza Şekil Veren Hücrelerin Planlı Hareketi Nasıl Gerçekleşir?


Bu dönemde hücreleri izlersek çok yoğun bir trafikle karşılaşırız Birbirinin aynı olan hücreler belli bir süre sonra bölünerek çoğalmakta ve bu hücrelerin bazıları, diğerlerinden farklı bir yapıya bürünmeye başlamaktadırlar Bu trafik o an için anlaşılmazdır Ama her geçen gün, bu trafiğin bir insan vücudunun inşa edilmesinde vazgeçilmez olan işlemlerin çok süratli ve programlı bir şekilde gerçekleşmesi için olduğu anlaşılır Bütün hücreler adeta görev yerine dağılan işçiler gibi bölük bölük hareket ederler Sonra aynı organı oluşturacak hücre grupları birbirine yapışarak birikir, katlanır ve organları oluşturmak için hazırlanırlar Bu yoğun faaliyetler sonucunda bazı hücreler kemik hücresi, bazıları deri, bazıları da kas hücresi olacaklardır28

Kemik hücreleri, kemiklerin olması gereken yerde toplanırlar Kas hücleri, kasların olması gereken yerde birikirler Bazıları daha iç kısımlara giderek iç organları yapmaya başlarlar Bazıları beyni, bazıları gözleri, bazıları ise damarları oluştururlar Bu sürece zamanla yeni süreçler de eklenir; örneğin hücrelerin tespit edilmiş yönlere doğru göç etmesi, programlanmış hücre ölümleri ile bazı organların inşa edilmesi vs Kısacası bu başkalaşım sürecinde mükemmel bir strateji uygulanmakta, hücreler belirli bir plan doğrultusunda hareket etmektedirler
Bu hazırlığın nasıl yapılacağı her hücre grubuna ayrı ayrı ilham edilmiştir Her hücre DNA'sında yazılı olan bilgi aynıdır Fakat her hücre grubu bu bilgiyi ancak kendilerine ilham edilen programda kullandığında her organın görevini yerine getirmesi için gereken özel yapıları elde ederler Bir yandan bu şekilde farklılaşırken bir yandan da sürekli bölünerek sayılarını artırırlar Bu muhteşem organizasyon asla bir anarşi içinde gerçekleşmez Kalp, göz, beyin, kol ve bacak ve diğer organlar oluşturmak üzere yapılan bu hazırlıklar sayesinde vücut yavaş yavaş şeklini almaya başlar29

Peki hepsi tek bir özden doğmuş olan bu hücrelere bu emri kim vermektedir? Hiçbir akla, bilince ve duyuya sahip olmayan hücreler bu emri nasıl anlamakta ve nasıl uygulamaktadırlar?




Döllenme ile birlikte rahimde değişiklikler başlar ve rahim bebeğin güvenli ve konforlu bir şekilde 9 ayını geçireceği bir yer haline gelir Öncelikle rahim genişleyerek embriyoyu koruma altına alır Fallop tüpleri ise hücreleri ise hücreleri beslemek için gereken işlemleri başlatırlar Göbek kordonu oluşmaya başlar Bütün hazırlıkları yapanlar, rahimde bulunan hücrelerdir Bir hücrenin başka bir hücrenin ihtiyaçlarından haberdar olmasının tek bir açıklaması vardır O da bu hücrelerin üstün güç sahibi olan Allah'ın ilhamıyla hareket ettikleridir


Bilim adamları, hücrelerin farklılaşmalarını ve vücudun gerekli bölgelerine yerleşmelerini sağlayan planın, DNA'da şifrelendiğini tespit etmişlerdir Ancak bu durumda da hücrenin çekirdeğinde saklı bu mikroskobik bilgi bankasının içine bu muazzam planı kimin bu kadar kusursuzca şifrelediği sorusu karşımıza çıkmaktadır
Dahası, bu plan DNA'da yazılı olsa bile, hücrelerin bunu kusursuzca okumalarını ve uygulamalarını sağlayan etken nedir? Nasıl olmaktadır da milyarlarca farklı hücre, DNA'daki dev bilgi bankasının içinden kendisini ilgilendiren kısmı bulmakta ve ona uygun olarak yapı değiştirmektedir?

Örneğin gözü göz yapan hücreler, nereye kadar gözbebeği yapıp retinayı, göz kaslarını, veya göz merceğini hangi büyüklükte ve hangi yapıda üretip sonra da bu üretimi hangi aşamada durdurmaları gerektiğini nasıl anlamaktadırlar?
Ya da karaciğeri, böbrekleri veya pankreası yapan hücreler, hiç tanımadıkları bu organların özelliklerini nasıl bilip ona göre yapı değiştirmektedirler?
Üstelik bu hücreler oluşturacakları organa göre yapı değiştirirken pek çok faktörü de göz önünde bulundurmaktadırlar Örneğin bir hücre beyin hücresi olmak üzere değişirken sinir sistemini, beynin beslenmesini, oksijen alıp vermesini, tüm vücuda sinirlerle bağlantı kurması gerektiğini, beynin bir kısmının görme, bir kısmının duyma, bir kısmının hissetme gibi türlü özelliklere göre ayrılması gerektiğini de hesaba katmaktadır Diğer hücreler beynin zarar görme ihtimalini gözönünde bulundurup onu çevrelemekte, doğum sırasında oluşabilecek olumsuz şartları değerlendirip ona göre bir yapı oluşturmaktadırlar Peki ama hücreler nasıl böyle "ileri görüşlü" davranışlarda bulunmaktadırlar?

Tüm bu sorular, insanın doğumunun çok büyük bir mucize olduğunu ortaya koymaktadır Nitekim evrim teorisi de bu noktada açmaza girmektedir Hücrelerin organları oluşturması ve vücudu şekillendirmesi sırasında DNA'daki genler arasında gerçekleşen olağanüstü işbirliği karşısında evrimciler hiçbir açıklama getirememektedirler Şuursuz atom toplulukları olarak tanımlayabileceğimiz genlerin, tesadüflerle böyle şuurlu bir uyumu organize edemeyecekleri, o kadar açık bir gerçektir ki evrim savunucuları çoğu zaman konuya hiç değinmemeyi tercih etmektedirler

Evrimci Alman bilim adamlarından Hoimar von Ditfurth, anne karnındaki mucizevi gelişme hakkında şunları söylemektedir:
"Tek bir yumurta hücresinin bölünmesinin, nasıl olup da birbirlerinden öylesine farklılaşmış sayısız hücrenin doğuşuna yol açtığı, bu hücreler arasında kendiliğinden olan iletişim ve işbirliği, bilim adamlarının akıl erdiremediği olayların başında gelmektedir"30

Beginning of Life kitabının yazarı G Flanagan da, bu konudaki soru işaretlerini şöyle dile getirmektedir:
"Böyle zor bir organizasyon nasıl başarılır? Hücrelerin nereye gideceklerini, ne olacaklarını ve ilgili yere ulaştıklarında ne yapacaklarını bilmelerini sağlayan nedir? Ve aynı zamanda diğer hücrelerle güzel bir uyum içinde çalışmalarını sağlayan"31
Flanagan'ın bu soruların ardından vermeye çalıştığı cevap ise böyle mucizevi olaylara açıklama getirebilmekten çok uzaktır Flanagan bu olayları şöyle açıklamaya çalışmaktadır:
"Bu büyük sorular bizi, genleri oluşturarak genetik programı yapan hücrelerin içinde saklı olan dünyanın hemen hemen en küçük moleküllerine götürür Biyolojinin gelişimiyle birlikte ilk kez bu işlemlerden bazılarını ortaya çıkarıp açıklamak mümkün oldu Hayatın kitabı, aniden biraz açıldı ancak sadece birkaç ilgi çekici sayfası Hala hikayenin tamamını bilmekten çok uzaktayız
Hücrelerin birlikte çok iyi çalıştıkları açıktır, çünkü aralarında kesintisiz bir moleküler diyalog vardır ve buna bağlı olarak ilginç genetik talimatlara hemen adapte olurlar Bu talimatlar genetik kod olarak adlandırılan genlerde saklıdır Anne ile babanın hücrelerinin birleşmesinin ilk günü bu genetik program elde edilir Ve bundan sonra her yeni hücre üremesiyle birlikte bu genlerin kopyası yapılır ve bu yeni hücrelere aktarılır Bu nedenle vücuttaki her hücre tamamen aynı genleri taşır ve tüm genetik programı içerir Eğer her zaman tüm program aktif olsaydı, her hücre kendi fonksiyonlarını yapan hücreler klonlardı Her zaman hepsi faal değildir Bu durumu kafanızda şöyle canlandırabilirsiniz; bir grup katılımcının zor bir bina planını yapmak için yakın bir işbirliği çerçevesinde çalışmaları gerektiğini düşünün Her biri temel planı biliyorlar, her biri sinyal veriyor, diğerlerinden gelen sinyallere projeyle tam içiçe olabilmek için hassas bir şekilde cevap verebiliyor"32
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, hücrelerin farklılaşarak birbirlerinden tamamen apayrı görevler üstlenmelerini, belirli bir plan dahilinde hareket etmelerini sağlayanın "genetik bir program" olduğundan söz edilmektedir Bu, doğrudur; gerçekten de her hücrenin içine kusursuz bir program yerleştirilmiştir Ancak önemli olan şudur: Bu programı yapan ve hücrelerin içine yerleştiren kimdir? Burada bahsettiğimiz program sıradan bir bilgisayar programı gibi bir şey değildir Bu programı uygulayan hücreler, içinde milyonlarca içiçe geçmiş kompleks yapısıyla, duyan, gören, hisseden, düşünen, karar alabilen, neşe duyan, güzellikleri takdir edebilen, kendi hücrelerini, genlerini, DNA'sını inceleyip bundan sonuçlar çıkartabilen bir insanı meydana getirmektedir Üstelik hücre dediğimiz protein yığınlarının böyle bir programı anlayabilmesi, bu programa uygun hareket etmesi gerektiğinin şuuruna varabilmesi, üstelik her aşamayı eksiksiz olarak yerine getirebilmesi zaten başlı başına bir mucizedir
Nitekim günümüzün önde gelen evrim savunucularından biri olan Richard Dawkins, insanın oluşumu aşamasında, bir insanın genetik programını içeren genlerin bu denli bir işbirliği içinde hareket etmeleri karşısındaki çaresizliğini şöyle ifade etmiştir:
" Ceninin gelişiminde de genler o kadar karmaşık ve birbiriyle kilitlenmiş bir ilişkiler ağıyla denetleniyor ki buna değinmememiz daha doğru olacak"33
Dawkins, insanın yaratılış mucizesinde görevli genler arasındaki ilişkilerin, bu genlerin sergiledikleri olağanüstü yeteneklerin tesadüfen oluşamayacağını, böyle kompleks bir sistemin evrim mekanizmaları ile açıklanmasının mümkün olmadığını anlamış ve böyle bir itirafta bulunmuştur Ancak çok önemli bir noktayı atlamaktadır Değil başlıbaşına bir mucizeler zinciri şeklindeki bebeğin gelişiminin, bu bebeğin oluşumu için gerekli olan tek bir parçanın, tek bir hücrenin tesadüfen oluşması da aynı şekilde mümkün değildir
Anne rahminde oluşan tek bir hücre, 9 ay gibi bir süre içinde, gören, duyan, hisseden, nefes alan, düşünen bir insana dönüşmekte, bu dönüşümün her detayı kusursuz bir plana göre gerçekleşmektedir Dahası bu mucize milyonlarca yıldır, aynı kusursuzlukta sürekli tekrarlanmaktadır





İnsanın oluşum aşamaları bir mucizeler zinciridir Hücreler bir düzen içinde birleşerek bedeni şekillendirirler Elleri, gözleri, kulakları, kan damarlarını, bacakları, kalbi, beyni, sinir hücrelerini inşa ederler Her hücrenin DNA'sında, insan bedeninin bütün detaylarını anlatan milyarlarca bilgi bulunur Ancak embriyodaki hücreler, hangi organa ait olacaklarsa sadece o organa ait bilgiyi milyarlarcasının içinden bulur ve okurlar Bu bilgiye göre hücreler organları, dokuları inşa ederler Bir hücrenin DNA'daki bilgiyi çözebilmesi mutlaka üzerine düşünülmesi gereken bir konudur DNA'da bulunan bilgileri hücrenin çekirdeğine kim yazmıştır? Hücreleri, adeta bir insan gibi, bu bilgileri okuyarak hareket etmeleri için kim programlamıştır?Bu soruların tek bir cevabı vardır İnsanı Allah yaratmıştır Hücrelere neler yapacaklarını ilham eden Allah'tır
Evrimcilerin tesadüf iddiaları, bu mucizevi olayın, insana ait hücreleri meydana getiren şuursuz atomların kararıyla olduğu yönündedir Atomların bir gün ani bir karar vererek biraraya toplandıklarını, o güne kadar hiç görmedikleri, hiç tanımadıkları organları meydana getirdiklerini iddia ederler Kendilerini bu mantıksız iddialara öylesine körü körüne inandırmışlardır ki, bu şuursuz atomlardan her birinin insanın hangi parçasını oluşturacağına karar verip, buna göre gereken yerlere gittiklerini kabul ederler Bu oluşumda hiçbir müdahalenin olmadığını, herşeyin tesadüflerin eseri olduğunu, hücrelerin ve atomların da yapmaları gereken en doğru hareketi kendi iradeleriyle tesbit edip kusursuz bir insan bedenini inşa ettiklerini düşünürler Her ne kadar burada anlatılanları kabul etmek istemeseler de, aslında öne sürdükleri iddialar tam olarak bu anlamlara gelmektedir
İşte bu noktada evrimcilerin ne denli büyük bir mantık hezimeti içinde oldukları ortaya çıkmaktadır Buraya kadar anlatılanlar ve bundan sonra anlatılan her detay, yeni bir insanın varoluş aşamalarının evrimci iddiaların aksine, tesadüflerle gerçekleşmesinin mümkün olmadığını ortaya koymaktadır Bu olağanüstü olaylar, hücrelerin, onları meydana getiren organellerin, moleküllerin, atomların çabalarıyla değil, üstün kudret sahibi Allah'ın "OL" demesiyle meydana gelmektedir:
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir) Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır) Dirilten ve öldüren O'dur Bir işin olmasına hükmetti mi, ona yalnızca: "Ol" der, o da hemen oluverir (Mümin Suresi, 67- 68)



Yumurta Hücrelerinin Sergiledikleri Şuur

Rahim duvarına yerleşme hazırlığı yapan hücreler genetik olarak anneden farklı olduğu halde bunların vücuda nakledilen bir organ veya doku gibi neden reddedilmediği uzun zamandır çözülemeyen bir sırdır Bunun cevabını R Flanagan şöyle vermektedir:
"Hücre kümesinin "evrensel bir şifre" olarak nitelendirilebilecek özel sinyaller yaydığını söyleyebiliriz Bu şifre tüm insanlar için aynıdır ve aynı şekilde annenin hücreleri de bir zamanlar henüz küme halindeyken kendilerini bu şifreyle ifade etmişlerdir Bu nedenle annenin hücreleri yeni gelenlere karşı bir savunma oluşturmaz, çünkü onlar biyolojik olarak bedene yerleşen bu hücre kümesini bir düşman değil evrensel bir dost olarak görürler"34





Annenin savunma hücreleri embriyoyu yok etmek için yaklaşırlar (üstte) Ancak vücuttaki mükemmel tasarım sayesinde yumurtaya zarar veremezler
Burada tekrar çok önemli bir noktaya dikkat çekmekte yarar vardır Flanagan'ın ifade ettiği şekilde bir hücre topluluğunun "evrensel bir mesaj" yollaması ve başka hücre topluluklarının bu mesajı anlayarak, karşılarında bir düşman değil dost olduğunu "anlaması" çok büyük bir mucizedir Unutulmamalıdır ki, burada söz konusu olanlar şuurlu insan toplulukları değil, eli, gözü, kulağı, beyni olmayan, şuursuz atomların, moleküllerin, proteinlerin birleşiminden oluşmuş, gözle görülemeyecek kadar küçük hücrelerden oluşan topluluklardır Kuşkusuz hücrelerden böyle bir şuur gösterisi beklemek, son derece büyük bir mantık bozukluğu olacaktır
Bu noktada karşımıza çıkan gerçek açıktır: Embriyonun anne rahmine rahatlıkla yerleşip, en güvenli olacak şekilde varlığını sürdürebilmesi, embriyoyu da, anneyi de, anne bedenindeki savunma sistemini de yaratan Allah'ın rahmeti ile gerçekleşir
Kıyamet saatinin bilgisi, şüphesiz Allah'ın Katındadır Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdardır (Lokman Suresi, 34)

Embriyo İçin Hazırlanmış Özel Koruma Sistemi

Anne rahmine asılan hücreler bu güvenlikli yerde beslenmeye ve gelişmeye devam ederler Ancak bu, son derece şaşırtıcı bir durumdur Çünkü normal şartlar altında anne karnında hızla büyümekte olan embriyonun karşısında büyük bir tehlike vardır: Annenin bağışıklık sistemi
Bağışıklık sistemi, vücuda giren her türlü yabancı organizmayı düşman sayar ve ona saldırır Anne vücudundan farklı bir genetik bilgiye sahip olan embriyo da vücut için yabancı bir organizmadır Nitekim annenin kanındaki savunma hücreleri bu yabancı organizmanın varlığını fark ettikleri anda hemen rahme doğru akın ederler Eğer özel bir tedbir alınmamış olsa, savunma hücrelerinin embriyoyu öldürmeleri kaçınılmazdır
Ama hastalık durumları hariç böyle bir şey gerçekleşmez, çünkü embriyo özel tedbirlerle en başından koruma altına alınmıştır
Daha embriyo rahim duvarına tutunmadan önce anne rahmi civarında oluşmaya başlayan trofoblast hücreleri, annenin kan damarları ile embriyo arasında bir tür filtre oluştururlar Savunma hücreleri bu filtreyi geçemezler ve dolayısıyla embriyo da alarm durumundaki savunma hücrelerinin saldırısından korunmuş olur Dahası, söz konusu hücrelerin bazıları da, oksijen ve besin maddeleri gibi gerekli malzemelerin embriyoya ulaşmasına yardımcı olurlar
Şimdi bu özel hücrelerdeki yapıyı detaylı olarak inceleyelim

Trofoblast Hücrelerinin Mühendislik Yeteneği

Trofoblast hücreleri önceki sayfalarda da belirttiğimiz gibi, aynı yumurta hücresinden çoğalmış olmasına rağmen, embriyoyu oluşturan hücrelerden ayrılarak, embriyonun anne karnındaki gelişimiyle ilgili tüm destek görevleri üstlenmiş bir hücre grubudur Yedinci güne gelindiğinde bu hücreler her yöne doğru uzantılar çıkartarak büyümeye başlarlar Bu değişikliğin amacı hücrelerin rahim duvarından içeriye geçmesini sağlamaktır Bu geçiş sırasında annenin kılcal damarlarıyla karşılaşırlar Ve bunların dış yüzeyini delerler Böylece 7 ve 8 günler arasında embriyonun dokusu annenin kanıyla bağlantıya geçmiş olur
Bazı trofoblast hücreleri rahim duvarındaki kılcal kan damarlarının çeperlerini parçalayacak enzimler üretirler Bu şekilde annenin kanının embriyoya yapacağı basınç da azaltılmış olur Trofoblast hücreleri adeta bu muhtemel tehlikeden haberdarmış gibi hareket eder ve embriyonun ölümü ile sonuçlanabilecek böyle bir tehlikeye karşı önlem almış olurlar Eğer bu hücreler annenin damarlarında böyle bir ayarlama yapmasalardı, bu, anne kanının yüksek bir basınçla içeriye dolmasına neden olabilirdi Bu durumda da anne kanının dıştan uyguladığı basınç sonucunda embriyonun dolaşımı dururdu





Trofoblast hücreleri embriyoyu oluşturan diğer bütün hücrelerden ayrılarak, embriyonun anne karnındaki gelişimiyle ilgili tüm destek görevleri üstlenmiş bir hücre grubudur Bu hücrelerin embriyo ve anne arasında kurdukları dengeler sayesinde embriyo, gelişimini güven içinde sürdürür Örneğin annenin damarlarının embriyoya basınç yapmasını ya da annenin savunma sisteminin bebeğe zarar vermesini bu hücreler engeller Bu hücrelerin bebeğin ihtiyaçlarından haberdar olmalarını sağlayan elbette ki Allah'tır
İlerleyen haftalarda yine bu özel hücrelerin bir kısmı anne kanının önünde bir set oluşturur "Plasenta" olarak adlandırılan bu set çok özel bir yapıya sahiptir Yakından incelendiğinde trofoblast hücrelerinin bu seti oluşturarak, adeta birer tıpa gibi kanın önünü kapadıkları görülecektir Bu, çok önemli bir detaydır Çünkü embriyo artık annenin dokularıyla bağlantı içindedir; anneden gelen kanın içindeki maddelerle beslenmektedir Besinlerin girmesi gereklidir, ama besinlerle birlikte anne kanındaki savunma hücrelerinin embriyoya ulaşmaması da çok önemlidir Nitekim plasentanın oluşturduğu tıpa sistemiyle annenin kanında bulunan savunma hücrelerinin embriyonun tarafına geçmesi de engellenmiş olur Ancak anneden gelen kanın geçişi engellendiyse embriyo nasıl beslenecektir?

Bu sorunun cevabı hücrelerin yapısındaki tasarımın kusursuzluğunu göstermektedir Tıpa görevi gören bu hücrelerin aralarında bulunan ince boşluklar embriyonun ihtiyacı olan besin maddelerinin anne kanının plazmasından çekilebilmesini sağlayacak büyüklüğe sahiptir Annenin kanından alınan oksijen, besin maddeleri ve mineraller bu ince aralıklardan geçerek embriyoya ulaşır Ama savunma hücreleri daha büyük oldukları için bu aralıklardan geçmeyi başaramazlar35
Anne ve embriyo arasında kurdukları köprü düşünüldüğünde trofoblast hücrelerinin gerçekleştirdikleri işlerin kusursuz bir mühendislik bilgisi gerektirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır Çünkü bu hücreler oluşturdukları sistemlerle bebek ile anne arasında adeta bir "hayat köprüsü"nün temellerini atmaktadırlar Bu hücreler bir yandan kanın önünde zarar verecek maddeler için tıpa vazifesi görürken bir yandan da aralarında boşluklar bırakarak, gerekli maddelerin geçişine olanak tanımaktadırlar
Burada anlatılanlar trofoblast hücrelerinin fonksiyonlarından yalnızca birkaç tanesidir Ancak bunlar bile bu hücrelerdeki tasarımın kusursuzluğunun görülmesi için yeterli olmaktadır Tam ayarında boşluklar bırakan, sadece yararlı maddeleri tesbit ederek onların içeri girmesini sağlayan, embriyoya zarar verecek maddeleri bilen ve bunların geçişine imkan vermeyecek sistemler kuran böyle bir yapının tesadüfen ortaya çıkamayacağı çok açık bir gerçektir
Tüm bu olağanüstü özelliklerin tesadüfen oluştuğunu iddia eden bir kişi aşağıdaki soruları elbette cevaplayamayacaktır;
Bu hücreler embriyonun gelişmek için ihtiyacı olan maddeleri nereden bilmektedirler?
Kandaki birçok madde arasında hangi maddelerin yararlı olduğunu nasıl tespit ederler?
Savunma sistemi hücrelerinin, embriyoya zarar vereceğini nasıl öğrenmişlerdir?





Yanda rahmin duvarlarına gömülmüş durumdaki emriyo (blastosit) görülmektedir Embriyo rahimde kan damarlarının yoğun olduğu bir bölgeyi bulur ve buraya tutunur Toprağa atılan tohumların bir yandan filizlenip bir yandan da kök salmaları gibi embriyo da bir yandan büyümesini devam ettirir, bir yandan besin sağlayacağı dokunun derinliklerine doğru ilerleyerek kendisine yeni besin kanalları üretir (Keith L Moore, The Developing Human - Clinically Oriented Embryology, W B Saunders Company, 1983, Canada, s 36) Bunları yapanlar embriyonun dışında bulunan trofoblast denilen özel hücrelerdir
Tehlike oluşturacak maddelerin büyüklüklerini önceden nasıl tesbit etmektedirler?
Bu maddelerin girişini engelleyecek, ancak yararlı maddelerin geçişine izin verecek bir ağ kurmayı nasıl akletmişlerdir?
İnsan soyunun varlığını devam ettirebilmesi için bu sistemde en ufak bir hata olmaması şarttır Akıl ve vicdan sahibi her insan tesadüflerin hücrelere bu özellikleri kazandıramayacağını bilir Tesadüfler bir tasarım ortaya çıkarıp sonra da bu tasarımın her insanda tıpatıp aynısının olmasını sağlayamazlar Trofoblast hücrelerini tüm özellikleriyle birlikte yaratan ve onları bir insanın varoluşunu destekleyici şekilde yönlendiren Allah'tır Bu, Allah'ın eşi benzeri olmayan yaratma sanatının sadece bir örneğidir:
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık İnkar edenler ise, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren(kimseler)dir De ki: "Gördünüz mü haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sözlüler iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin" (Ahkaf Suresi, 3-4)





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.