Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Güncel Haber Merkezi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atatürkün, hayranı, olduğu, padişah

Atatürk'ün Hayranı Olduğu Padişah

Eski 05-10-2009   #1
yesimciwciw
Icon5

Atatürk'ün Hayranı Olduğu Padişah




ATATÜRK'ÜN HAYRANI OLDUĞU PADİŞAH

ATATÜRK: CİHAN TARİHİNDE EN BÜYÜK ADAMDIR


Atatürk'ün hayranı olduğu padişah

Tarih bilgimiz büyük ölçüde söylentilere dayanıyor Günümüzde bile sözlü (şifahi) kültürün varlığını koruduğuna dair en güçlü kanıtlardan biri, bunca tarih kitabı basılmasına rağmen insanların yine de kulaktan dolma bilgilerle (şimdi bir de internetteki 'gözden dolma' bilgiler eklendi buna) idare etmesidir

Mesela Atatürk'ün Osmanlı padişahlarını daima kötülediği, onları alçaklık, beceriksizlik, hatta hainlikle suçlayarak yeni neslin gözünden düşürmeye çalıştığını zannederiz Süngümüzü takalım: Hakikaten öyle mi?

Fethin 556 yıldönümü yaklaşırken, Atatürk'ün Fatih Sultan Mehmed hakkındaki düşünceleri bize ışık tutabilir diye düşündüm

Atatürk Ankara'ya adımını atar atmaz (28 Aralık 1919) yaptığı konuşmada, Osmanlı'nın hoşgörüsünden ve yabancı unsurların inanç ve âdetlerine saygısından söz etmiş, "Başka dinlere saygılı tek millet biziz" demiştir:

"Fatih İstanbul'da bulduğu dinî ve millî teşkilatı olduğu gibi bıraktı Rum Patriği, Bulgar Eksarhı ve Ermeni Katoğikos'u gibi Hıristiyan dinî reisleri imtiyaz sahibi oldu Kendilerine her türlü serbesti bahşedildi İstanbul'un fethinden beri Müslüman olmayanların mazhar bulundukları bu geniş imtiyazlar, milletimizin dinen ve siyaseten dünyanın en müsaadekâr ve civanmert bir milleti olduğunu ispat eder"

2 yıl sonra Eskişehir'de yaptığı konuşmada Fatih'in İstanbul'u fethederek Doğu Roma'yı tevarüs ettiğini söyleyen Mustafa Kemal Paşa, onun ikinci amacının Roma'yı almak ve Batı Roma İmparatorluğu'nun da tacını başına koymak olduğunu söyler Birçok fetih yapan Fatih'in esas sorunu, dış politikada güçlü olmak için iç politikada da güçlü olmaktır Avrupa'yı istilaya kalkan Fatih'in bu politikası, Atatürk'e göre "çok âkılâne ve müdebbirâne"dir ve bu yüzden az çok başarılı olmuştur

1921'de öne çıkarttığı hoşgörü ilkesini 2 yıl sonra eleştirecektir İzmit'teki konuşmasında ilk kapitülasyonların Fatih tarafından Cenevizlilere verildiğini söyler Bir ihsan-ı şahane ve atiye olarak verilen kapitülasyonlar sebebiyle zamanla milletin sırtındaki yükün ağırlaşıp onu takatsiz bıraktığını ileri sürer Ancak konuşmanın devamında büyüleyici bir Fatih portresi bizi beklemektedir:

"İstanbul'u alan büyük Fatih, bu azametli, kudretli padişah hakikaten bütün İslam dünyasının, bütün Türk dünyasının hakkıyla istifade edebileceği bir zattır Bazı kusurları bir kenara bırakılırsa, bütün cihanın büyüklüğünü takdir edebileceği şahsiyettir"

Şunu anlıyorum ben Atatürk'ün söylediklerinden:

Fatih'in Batı'ya yayılma siyaseti esasen doğruydu ama bunu ancak Fatih gibi birisi kişisel yetenekleri sayesinde sürdürebilirdi Bu bir devlet ve millet siyaseti değildi Oysa önemli olan, aslî unsurun, geniş anlamda Türklüğün vicdanından çıkma bir siyasettir

Atatürk 22 Ocak 1923 tarihli Bursa konuşmasında bu sefer Patriğe ayrıcalıklar bahşeden Fatih'in pek de iyi yapmadığını söyler Ancak yeni kurulacak Türkiye'de bu tür ihsanlar kimseye verilmeyecektir (Hatırlatalım ki, Lozan'ın imzası öncesinde ABD'ye Chester İmtiyazı'nı veren de Atatürk'ün başında bulunduğu TBMM'dir 7 ay sonra "The Saturday Evening" gazetesine verdiği mülakatta (13 Temmuz 1923) "Amerika'ya olan inanç ve güvenimizin somut bir delilini, Chester İmtiyazı'nı vermek suretiyle gösterdik" diyen kendisi değil midir?)

Lozan'da karar anına yaklaşılırken Atatürk'ün, konuşmalarında "fetih" ve "yayılma" fikrinden hızla uzaklaştığını görürüz "Cihangirlik fikri lugatimizden ebediyen silinmiştir" der Bu dönemde Fatih'in ve fethin gündeme getirilmesi, Avrupa'da Türkiye üzerindeki hassas şüphe bulutlarını kabartmak, "Acaba yine Osmanlı mı geliyor?" endişesini yağdırmak olurdu Yeni Türkiye barışçı bir ülke olacaktı Söylemediği ama kendisine yakıştırılan bir sözle ifade edecek olursak, Türkiye, "Yurtta sulh, cihanda sulh" istemektedir

Peki Atatürk Cumhuriyet döneminde Fatih'e nasıl bakmıştır? Bunun için iki hatırata eğilmemiz gerekiyor

Prof Afet İnan "Atatürk Hakkında Hâtıralar ve Belgeler" (1968, s 187) adlı kitabında Atatürk'ün "Büyük Fatih"e her zaman hayranlığını ifade ettiğini yazar İnan'a göre, Atatürk, bir Fatih heykelinin yapılmasını çok arzu etmiştir Kâh Ayasofya Camii'ne, kâh Kızkulesi, Rumelihisarı veya gemilerin karadan yürütüldüğü Kasımpaşa kıyısına dikilmesini düşünmüştür heykelin Ama gözde mekânı, besbelli ki Kızkulesi'dir

Afet İnan'a göre Atatürk tam bir Fatih hayranıdır:

"[Atatürk] Osmanlı Devleti'nin yükseliş devri için, hayranlık ve muhabbet beslemiştir Onun için
FATİH SADECE BİR TÜRK BÜYÜĞÜ DEĞİL, CİHAN TARİHİNDE DE EN BÜYÜK ADAMDIR" (s 312)

Atatürk'ün yakınlarından Münir Hayri Egeli de çok ilginç bir anekdot aktarır "Atatürk'ün Bilinmeyen Hâtıraları" adlı kitabında (1954, s 58-59)

Bir gün sofrada söz Fatih'e gelir Atatürk sorar: "Tarih acaba benim mi, yoksa Fatih'in mi yaptığı işleri daha mühim bulacaktır?" Orada bulunanlar hemen atılırlar: "Tabii ki sizi" Atatürk sorar: "Niçin?" Herkes kendince Atatürk'ün Fatih'ten üstün bir tarafını ispatlama yarışına girer Dalkavuk mu yok? "Sizin yanınızda Fatih de kim oluyormuş!" diyenler bile çıkar Bunun üzerine Atatürk, bu kişiye kızar, "Halt etmişsin" der Şu sözler olgun bir devlet adamının bakışını yansıtır:

"Ben Fatih'ten büyük olabilir miyim? Çok kereler Fatih'in karşısında kaldığı meseleleri düşündüğüm zaman ben de aynı hal çarelerine varmışımdır Yalnız, Fatih benim karşısında kaldığım meseleleri nasıl hallederdi? Bunu çok merak ederim
O BÜYÜK BİR ADAMDIR, BÜYÜK"

Egeli'ye göre Atatürk bir cümle daha söylemiştir ki, büsbütün düşündürücüdür:

"FATİH'İN DEVRİNDE YAŞASAYDIM MEMNUNİYETLE OYUMU ONA VERİR VE ONU CUMHURBAŞKANI SEÇERDİM"

Bu çarpıcı tespitin ışığında Atatürk'ün Fatih'e ve Osmanlı'ya bakışını yeniden değerlendirmeye var mısınız? Varım, diyenlerle işimiz var çünkü

***

"Atatürk BM'yi nasıl yalvartmıştı?"

Alın size bir internet dedikodusu daha:

Meğer Türkiye (Atatürk), 1932'de zamanın Birleşmiş Milletler'i olan Milletler Cemiyeti'ni üye olmamız için yalvartmış imiş

Doğru, İspanya'nın teklifi ve Yunanistan'ın desteğiyle davet edilmiştik Milletler Cemiyeti'ne Ama (bu 'ama' önemli) İspanya'yı bizi teklif etmeye zorlayan da yine bizdik Bana inanmıyorsanız Mahmut Goloğlu'nun "Tek Partili Cumhuriyet" (Ank 1974) adlı kitabında İspanya temsilcisinin konuşmasını okuyun, göreceksiniz ki, 1932 Mart'ında İspanyol temsilcisi genel bir çağrı yaparak ülkeleri cemiyete katılmaya çağırmıştır Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras bunu fırsat bilerek İspanyol delegeyle görüşmüş ve Türkiye'nin davet edilmesi halinde Cemiyet'e katılacağını bildirmiştir Madariaga adlı temsilcinin teklifi genel kurulda kabul edilmiş ve Türkiye davet edilmiştir Birilerinin "Cumhuriyet'in onur belgesi" dedikleri davetin içyüzü bundan ibarettir

__________________





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.