Milli Mücadele Yıllarında Kongreler |
09-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Milli Mücadele Yıllarında KongrelerMilli Mücadele Döneminde Kongreler Milli Mücadelede Kongreler dönemi Milli Mücadele Yıllarında Kongreler Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya Geçişi ve Kongreler Dönemi Mustafa Kemal Paşa için artık tarihî görev başlamıştı Bu dönemden sonra Osmanlı Devleti bir süre âdeta iki elden idare edilecekti Çünkü Mustafa Kemal Paşa her gittiği yerde halkın arasına girerek İstanbul Hükûmeti gibi halkı sükûnete değil, tersine onları harekete geçirmeye çalışacaktı Yine O, sadece bir komutan olmayacak valiler ve millî teşekküllerle muharebe eden, Türk milletini düştüğü kötü durumdan haberdar eden, memleketin dertlerini dert edinen bunlara çare arayan, cemiyetleri toplayıp kararlar alan bir önder olacaktı Mustafa Kemal Paşa Samsun'a gelir gelmez ordu müfettişliği görevinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmek amacı ile hazırlamış olduğu 22 Mayıs 1919 tarihli rapor, Millî Mücadele hareketinin, Türk insanın hangi temel değerleri üzerine bina edildiğini göstermesi bakımından fevkalade önemledir Millî Mücadelenin ilk ana programını teşkil eden rapor ana hatlarıyla şu fikirleri ihtiva etmekteydi; * Samsun bölgesi Rumları siyasî emellerinden vazgeçerlerse, asayiş kendiliğinden düzelir, * Türklüğün yabancı mandasına ve kontrolüne tahammülü yoktur, * Yunanlıların İzmir'de hakları yoktur İşgal geçicidir Millet, millî hâkimiyet esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir Bunu gerçekleştirmeye çalışacaktır Mustafa Kemal Paşa Samsun'dan sonra ilk iş olarak 28 Mayıs 1919'da Havza'dan bütün ülkeye, kumandanlara, mülkî amirlere "Millî Teşkilât" kurmaları ve mitingler düzenlemelerini isteyen bir tamim gönderdiBu tamim doğrultusunda ülkenin her köşesinde İzmir'in işgaline tepki olarak yüzün üzerinde mitingler tertip edilmiş ve Anadolu Türk insanının sesi dünya kamuoyuna duyurulmaya çalışılmıştır Samsun ve Havza'dan sonra Amasya'ya geçen Mustafa Kemal Paşa, 22 Haziran 1919 tarihinde Türk milletine hitaben Amasya Tamimini yayımladı Amasya Tamimi Türk İnkılâp Tarihimizde hukukî ve siyasî önemi ile yeni Türk devletinin kuruluşunu hazırlayan bir temel vesika olması bakımından daima özel bir değer ifade etmiştir 3 Temmuzda Erzurum'a gelen Mustafa Kemal Paşa, burada bütün görevlerinden hatta askerlik mesleğinden istifa etti ve milletin bir ferdi olarak vatanın kurtuluşu için mücadelesine devam etti 23 Temmuz 1919 günü başlayan Erzurum Kongresi yaptığı çalışmalar sonrasında on maddelik bir beyanname yayımladı Erzurum Kongresi beyannamesi Türk milletinin kendi geleceğinin kendisi tarafından tayin edilmesi gerektiğini ortaya koymuş ve bu uğurda gerekli her türlü tedbiri almakta serbest olmasını ifade ederek millî iradeye dinamik ve pratik bir yön vermiştir Erzurum Kongresi Beyannamesi çok az değişiklikle 4-12 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi'nde de kabul edilmiştir Geniş katılımın sağlandığı Sivas Kongresinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri birleştirilerek "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adında tek kuruluş durumuna getirilmiştir Erzurum Kongresi'nde ortaya çıkan ve adeta geçici bir hükûmet niteliği taşıyan "Heyet-i Temsiliye" Sivas Kongresi'nde sayıca genişletilmiş ve Heyet-i Temsiliye başkanlığına da Mustafa Kemal Paţa getirilmiţtir Heyet-i Temsiliye'ye vatanın bütününü temsil etmek yetkisi verildi Sivas Kongresi'nde İtilaf Devletleri'ne karşı takınılan tavır daha da sertleşmiş, milletçe müdafaa ve mukavemet esası kabul edilmiştir Sivas Kongresi'nde ortaya çıkan önemli bir sonuçta ileride Meclis-i Mebusan tarafından kabul edilecek olan Misak-ı Millî kararlarının tespit edilmiş olmasıdır Erzurum ve Sivas Kongreleri'nin yanı sıra Batı Anadolu'da toplanan Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri Millî Mücadele hareketinin ülke geneline yayılması ve destek görmesi bakımından kayda değer gelişmeler olarak kabul edilir Anadolu'da meydana gelen ve bir tepki olarak ortaya çıkan bütün kongrelerde millet ve milliyet kavramları ön plândadır Bu kavramlar Türk tarih ve kültürünün gelişme seyri içerisinde kaçınılmaz bir netice olarak siyasî bir kimliğe bürünmüş ve yeni Türk devletinin kuruluşunun temel felsefesini oluşturmuştur Anadolu'daki bu gelişmeler karşısında İtilaf Devletleri 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul'u resmen işgal ederek Meclis-i Mebusanı dağıtmışlardır Osmanlı Meclis-i Mebusan'ın dağıtılması ile artık Millî Mücadele'nin ağırlık merkezi tamamen Anadolu'ya kaymış oluyordu alıntı |
|