|
|
Konu Araçları |
edebiyatın, hakkında, katkıları, nelerdiredebiyatın, topluma |
Edebiyatın Topluma Katkıları Nelerdir?-Edebiyatın Topluma Katkıları Hakkında |
08-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Edebiyatın Topluma Katkıları Nelerdir?-Edebiyatın Topluma Katkıları HakkındaEdebiyatın Topluma Katkıları Nelerdir?-Edebiyatın Topluma Katkıları Hakkında Edebiyatla toplum kavramlarını birlikte düşündüğümüz zaman yarar kavramını göz ardı edemeyiz Edebiyatın toplumsal hayat bakımından ne anlama geldiği bir bakıma edebiyatın toplumsal işlevinin ne olabileceği İlkçağ felsefecileri ve düşünürlerinden itibaren üzerinde durulan bir konu olmuştur Platon edebiyatın toplum üzerindeki etkilerinin bilincindedir ve edebiyat eserlerindeki sakıncalıparçaların gençlerin eğitimini olumsuz etkileyeceğine inanır Bu demektir ki birey ve toplumun alacağı biçim üzerinde edebiyatın anlamlı bir gücü vardır Bu anlayış biçim ve nitelik değiştirerek günümüze kadar devam etmiştir Buna karşılık Aristo için edebiyat bir tür bilgi edinmenin aracıdır Trajedi örneğinde olduğu gibi insanda acıma ve korku duygularını harekete geçirerek ruhu olumsuz tutkulardan arındırması dolayısıyla erdemli insanı hedeflemiş olması edebiyat adına kaydedilecek bir başarıdırToplumların tarihi boyunca edebiyatın işlevi genellikle onun iki yönü öne çıkarılarak belirlenmeye çalışılmıştır Kimileri edebiyatıkişisel duygulanmaların yaşantıların heyecanların ifade aracı görmüştür Bu durumda edebiyat geniş kalabalıkların değil bireyin hizmetinde olarak gerek yazar gerekse okurun adeta eğlence aracıdır Böylece hem yazar hem de okur edebiyat eserleri sayesinde kişisel çıkmazlarından kurtulmanın yolunu bulurlar Gerçi bu ölçülerde bile edebiyatın sosyal yarardan uzak kaldığı söylenemez; ama bu edebiyatın toplumsal işlevinin en alt sınırıdır İkinci durumda edebiyat toplumsal bakış açısının ürünüdür ve ondan beklenenlerin sınırları da buna göre çizilmektedir Edebiyatı bu anlayış çerçevesinde ele alanlar sosyal problemlerin çözümlenmesinde edebiyatıbir eğitim aracıolarak görmüşlerdir Bu bir bakıma edebiyatın bir dereceye kadar asıl amacından uzaklaştırılması anlamına gelir Oysa gerçek edebiyat eserleri bu iki amaca da başarıyla hizmet eden eserlerdir İnsanı toplumdan ayrı düşünemeyeceğimize göre onun öncelikle kendisi sonra da toplum için hazırlanması gereklidir Edebiyat duygu ve düşüncelerine birlikte seslenerek insanın bu açılardan mükemmel bir varlık hâline gelmesinin koşullarını hazırlar Toplum bir anlamda kolektif bilincin bir düzen çerçevesinde oluşan organik bütünlüğüdür Öyleyse gelişmiş bir edebiyat toplumun yeniden biçimlendirilmesinde ortak idealin oluşmasında küçümsenmeyecek bir etkiye sahiptir Türk edebiyatıtarihinde edebiyatın toplumsal işlevinin son derece ileri boyutlarda algılandığı toplumu yeniden oluşturmanın aracı görüldüğü dönemlerde edebiyata biraz da edebiyat dışı görevler yüklenmiştir Bu bağlamda Tanzimat edebiyatını politik edebiyatın tipik bir örneği saymak mümkündür Dönemin yazar ve şairlerinden birçoğunun başka türlü de söylenebilecek düşüncelerini edebiyat yoluyla ortaya koymalarının başkaca bir nedeni yoktur Aslında sanatın gerekleri göz ardı edilmediği sürece bundan hem edebiyat hem de toplum kazançlı çıkar Böylece edebiyatı kişisel duygulanmaların aracı görenlerin de toplumsal sorunların çözümünde ondan çok fazla şey bekleyenlerin de beklentileri dengelenmiş olur Bunun için tanınmışFransız romancısıPoul Bourget“edebiyatın hizmeti medeniyetin hizmetinden aşağıkalmaz O yalnız bir süs değil medeniyetin ta kendisidir” demek ihtiyacını duymuştur Edebiyat eserleri içinde doğdukları toplumun duyuş ve düşünüşünü hayatı algılayışbiçimlerini büyük tarihî dönemlerde ortaya çıkan sosyal psikolojinin bütün ve en ince ayrıntılarını kendilerinde yaşatırlar Bu bakımdan söz gelişi mimarî yapılar bir süre sonra dışşartların etkisiyle yıpranıp yok olduklarıhâlde edebiyat eserleri yazıldıklarıgünün canlılığıiçindedirler Yani mahiyetleri değişmez Dolayısıyla bir milletin maddî ve manevî dünyasını keşfetmenin en kolay yolu edebiyat eserlerinden geçer Sosyal tarihçiler kültür ve din tarihçileri kısaca konusu insan olan bilimlerin araştırmacıları kendileri açısından yararlı olabilecek pek çok malzemeyi edebiyat eserlerinde bulabilirler Edebiyatın bu özelliğini roman türünde vurgulayan Fransız romancısı Stendhal romanı “yol boyunca gezdirilen bir ayna” olarak görür Türk edebiyatında da edebiyatın bu çerçevede algılanmasının örneklerine Ahmet Mithat Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi daha pek çok romancıda rastlanabilir Elbette burada unutulmaması gereken bir husus vardır Edebiyattan edineceğimiz bilgi bilimsel bilgi olmamakla birlikte bilim dışı da değildir Bir edebiyat eseriyle içindeki doğru ya da yanlışlarıgörmek başka bir ifade ile bilimsel bilgi edinmek için ilgilenmeyiz Eğer böyle olsaydı öğrenilmek istenen bilgi çok daha kolay ve kesinlik ifade eden bir biçimde bilginin ait olduğu bilim dalından öğrenilebilirdi Millî Mücadeleyi konu alan bir romanı bu mücadelenin nesnel ölçüler çerçevesindeki yönlerini romanda bulmak amacıyla okumayız Gerçekte bu romanın değil tarihin görevidir Gerçi roman buna benzer bir konuda nesnelliğin tersyüz edildiği bir görüntüyle de karşımıza çıkmaz İskeletini şu ya da bu şekilde Millî Mücadelenin oluşturduğu böyle bir romandan beklentimiz bir milletin ölüm kalım sorunu demek olan tarihsel mücadelesindeki mücadele azminin bireysel ve toplumsal duyarlıkların hüzünlerin yansımalarınıortaya koymaktır Yani eser bize somut olayların içindeki insanın insanî yönünü gösterir Tarih bunun bilgisini veremez Demek ki edebiyatın insana sunduğu bilgi yaşantıya dönüşmüşolarak ve içinde karmaşık bir yapıyı barındırarak karşımıza çıkar İşte edebiyatın bu temel özelliği dikkate alınmak kaydıyla edebiyat eserleri bir toplumun geçmişteki durumunun bilinmesinden başka geleceğine ait sonuçlara varmak bakımından da bütün sosyal bilimcilerce yararlı belgeler olarak kullanılabilir |
|