Cevat Şakir Kabaağaçlı (1890 - 1973) |
08-22-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cevat Şakir Kabaağaçlı (1890 - 1973)Cevat Şakir Kabaağaçlı (1890 - 1973) Cevat Şakir Kabaağaçlı (1890 - 1973) Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum'a olan aşkı ile tanınan ünlü roman ve hikaye yazarı Cevat Şakir, 1890 yılında babası tarihçi, yazar ve vezir Mehmet Şakir Paşa Girit'te yüksek komiserlik görevinde iken Girit'te doğdu Doğum yeri ve tarihi konusunda farklı kaynaklar farklı bilgiler vermektedirler Annesi İsmet Hanım'dır Cevat Şakir baba tarafından Şakirpaşa Ailesi olarak tanınan köklü bir Osmanlı ailesine mensup olup, amcası II Abdülhamit'in sadrazamlarından Cevat Şakir Paşa'dır Çocukluğu babasının elçilik yaptığı Atina'da geçmiştir 1904'te Robert Kolej'ini bitirdi ve yüksek öğrenimini 1908'de İngiltere’de Oxford Üniversitesi Yeni Çağlar Tarihi Bölümü’nde tamamladı 1913’te evlendiği İtalyan eşiyle İtalya’da kaldı Bu sırada resim dersleri aldı, İtalyanca ve Latince öğrendi 1914’te babası Mehmet Şakir Paşa, Cevat Şakir’in tabancasından çıkan bir kurşunla Afyon’da ölünce Cevat Şakir 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı Cezasının yedi yılını çektikten sonra yakalandığı verem hastalığından ötürü affedilip tahliye edildi Bir süre tekkeye devam etti 1910-1925 arasında Resimli Ay ve İnci gibi dergilere yazılar yazdı; kapak resimleri, süslemeler, karikatürler çizdi Zekariya Sertel ’in çıkardığı Resimli Hafta ’da Hüseyin Kenan takma adıyla yazdığı “Hapishane İdama Mahkum Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler” adlı öykü yüzünden Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı ve Bodrum’da 3 yıl sürgün cezasına çarptırıldı (1925) Bir buçuk yıl sonra cezası affa uğrayınca İstanbul’a dönmedi, çok sevdiği Bodrum’da kaldı 1947'de İzmir Karataş'a yerleşerek hayatını gazetecilik ve turist rehberliğiyle kazandı 1973'te kemik kanserinden İzmir'de öldü Vasiyeti üzerine Bodrum'da manevi oğlu Şadan Gökovalı ile birlikte seçtiği yerde gömüldü Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın iki çocuğu vardı (Oğlu Suat Kabaağaçlı, Kızı İsmet Kabaağaçlı Noonan) HALİKARNAS BALIKÇISI’NIN VASİYETİ Şadan Gökovalı, (Manevi oğlu) Halikarnas Balıkçısı’nın kendisine yaptığı vasiyeti şöyle anlatıyor; "Yazacağım bunlar ama belki yazamadan giderim Sana şimdiden söylemiş olayım Bodrum’a gömülmek istiyorum Bittabi orayı çok sevdim Hayli hizmetimde geçti Belediye’yede yazmak istiyorum ama sana söyleyeyim daha iyi Mindos kapısı tarafında bir yere gömsünler beni, yanımda Hatice’ye de (son eşi) bir yer ayırsınlar Sakın mermer, beton filan istemem ha Bir taş bulun, uzunca bir taş, yazısız Onu diken mezarımın başına Falanca oğlu filancaymış şu tarihte doğup şu tarihte ölmüşüm Katiyen yazı istemiyorum, basit bir taş Eh bizim tekne su almaya başladı Şatafatı da sevmem, tepelere, deniz gören yerlere gömülmem şart değil Nasıl olsa yattığım yerden denizi seyredemem, denizi ruhumda yaşatıyor gönül gözüyle her zaman görüyorum Suat (oğlu) sık sık ziyaret edebilmeleri için İzmir’e gömmek istediklerini söylüyor İstemem yahu Bodrum’u severim bilirsin Beni ziyaret için çocuklar arasıra da olsa gezmiş, hava almış olurlar Zaten ben saygı duruşu isteyecek değilim ya Balıkçı’ya bir Merhaba yaraşır” Halikarnas Balıkçısı’nın mezarının yerini nasıl tespit ettiğini kızı İsmet Noonan kendisiyle yaptığımız şöyle anlattı; "1972 yılında babamla beraber Bodrum’a geldik Artemis pansiyonda kaldık Babam hasta olduğu için yanından hiç ayrılmıyordum Babamın Hasip diye bir arkadaşı vardı Bana onun yanına gideceğini söyledi Turizm müdürü Çam’ı, arkadaşı Hasip’i ve Belediye Başkanını alarak gömülmek istediği yeri göstermiş Biz babamın naaşını getirdiğimizde mezar hazırlanmıştı” Sanat hayatı 1926’dan sonra deniz hikayeleriyle tanındı Konularını Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olaylardan çıkardı İçinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadar bildiği hür ve asi denizi, kaderleri denizin elinde olan balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri zengin bir terim ve mitologya hazinesinden güçlenerek, denize karşı sonsuz bir hayranlıktan gelen şiirli, yer yer aksayan, ama sürükleyip götüren bir anlatımla hikaye ve romana geçirdi Yazı ve düşünceleriyle Azra Erhat gibi döneminin önemli aydınlarını etkilemiş bir kişi olarak, çeşitli dillerden yüz kadar da kitap çevirmiş olan ve kendi eserlerinin sonraki baskıları yapılagelen Balıkçı’ya Kültür Bakanlığı’nca 1971 Devlet Kültür Armağanı verilmiştir Geniş bibliyografyası Yeni Yayınlar dergisinin Ekim 1974 sayısındadır Bütün Eserleri Bilgi Yayınevi’nce toplanmaktadır Eserleri Hikaye kitapları Ege Kıyılarından (1939) Merhaba Akdeniz (1947) Ege’nin Dibi (1952) Yaşasın Deniz (1954) Gülen Ada (1957) Ege’den (1972) Gençlik Denizlerinde (1973) Parmak Damgası (1986) Dalgıçlar (1991) Romanları Aganta Burina Burinata (1945) Ötelerin Çocuğu (1956) Uluç Reis (1962) Turgut Reis (1966) Deniz Gurbetçileri (1969) Deneme kitapları Anadolu Efsaneleri (1954) Anadolu Tanrıları (1955) Mavi Sürgün (Anıları, 1961) Anadolu’nun Sesi (inceleme, 1971) Hey Koca Yurt (1972) Merhaba Anadolu (1980) Düşün Yazıları (1981) Altıncı Kıta Akdeniz (1982) Sonsuzluk Sessiz Büyür (1983) Çiçeklerin Düğünü (1991) Arşipel (1993) |
|