İstanbul Boğazı Kültüre Etkisi |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul Boğazı Kültüre EtkisiKültüre etkisi Yüzyıllar boyunca değişik devletlerin hakimiyetine giren İstanbul'da 15 yüzyılın ilk yarısından sonraysa Türk etkisi kendini göstermeye başladı Türklerle, yerli Rum, Ermeni, Musev ve Levanten grupların kültürlerinin kaynaşması, bu grupların yoğun olarak yaşadığı Boğaziçi'nde doruk noktasına ulaştı[191] Çağdaş kültür, sanat ve edebiyat çevrelerinde Boğaziçi medeniyeti olarak adlandırılan bu kültür birikimi, günümüzde resimden yazına, modadan sinemaya, yemek kültüründen müziğe pek çok alanda; yazılı ve görsel basında etkili oldu[191][192] İstanbul'a coğrafi bakımdan başka örneği bulunmayan bir özellik veren İstanbul Boğazı geçmişte şehri asker, siyasi ve ekonomik bir cazibe merkezi kılıyordu[193] Boğaz bugünse İstanbul'un, hatta Türkiye'nin simgesi halini alarak ülkenin tanıtım filmlerinde kullanıldı[194] Mehmet Rauf'un "Eylül" romanı Osmanlı döneminden başlayarak Türk yazınına damgasını vuran İstanbul Boğazı pek çok kitapta olay örgüsünün çevresinde geliştiği bir merkezdir Nabizade Nazım'ın yazdığı Zehra adlı romanın ilk sayfalarında yazar uzun uzun Boğaziçi'ni betimler[195] Mehmet Rauf'un Eylül adlı yapıtı da kısmen yeni evli bir çiftin Boğaz kıyısında kiraladığı bir yalıda geçer[196] Çağdaş Türk yazınındaysa, kitaplarında çoğunlukla İstanbul'u yazan Selim İleri, Boğaziçi'nin geçmişine ilişkin unutulmuş anıları okuyucusuyla paylaşır[197] Batı yazınında da kendine yer bulan İstanbul Boğazı oryantalist yapıtların vazgeçilmez ögelerindendir İnatçı adlı öyküsünde Jules Verne, bir kıyıdan diğerine geçmek için devlet tarafından istenen 10 kuruşluk Boğaz vergisini ödemeyi kabul etmeyen Kahraman Ağa'yı anlatır[198] Kahraman Ağa, sırf o vergiyi ödememek için Karaköy'den Üsküdar'a bütün Karadeniz'i dolaşarak gider Verne, kitapta Boğaziçi semtlerinin betimlemelerine yer verir[198] Orhan Veli Kanık, Necip Fazıl Kısakürek ve Özdemir Asaf'ın İstanbul Boğazı üzerine yazdıkları şiirler de vardır[199][200] İstanbul Boğazı'nın etkileri sinema, televizyon ve müzikte de görülür Boğaz'a yazılmış pek çok Türkçe ve Rumca şarkı vardır Cem Karaca'nın Hep kahır,[201] Kenan Doğulu'nun Boğaziçi,[202] Grup Kargo'nun Boğaziçi şarkısı[203]Sezen Aksu'nun Ah İstanbul,[204] Elif Turan'ın Boğaz Vapuru Simit ve Çay[205] ve Alkinoos Yoannidis'in Vosporos[206] adlı parçaları Boğaziçi'ni anlatan şarkılardan bir kaçıdır Boğaziçi Şarkısı adını taşıyan bir de 1966 yapımı film vardır[207] Siyah-beyaz çekilen ve başrollerinde Selda Alkor ve Tamer Yiğit'in oynadığı film Boğaziçi'nin adını taşıyan ilk filmdir[207] İstanbul Boğazı, Türk sinema ve televizyonculuğunda İstanbul'da çekilen hemen her film ve dizide kendini göstermektedir Ortaköy, Bebek, Arnavutköy, Beylerbeyi ve Kuzguncuk gibi semtler dizi, film ve reklam çekimlerinde sık sık kullanılan mekanlardır[208] Boğaz kıyısındaki yalılarda çekilen dizilerden kimileri Arap ülkelerinde de yayınlanmıştır ve her yıl Arap turistler dizilerin çekildiği yerleri görebilmek için buralara özel turlar düzenlemektedir[209] İstanbul Boğazı ve Boğaziçi panoramalarının Türk haber ve sohbet programlarında sık sık arka fon olarak kullanıldığı görülür[210][211]Boğaz'da, balıkçılık da oldukça gelişmiştir Boğaziçi Köprüsü'nde Avrasya Maratonu denen halk koşusu düzenlenir Zengin bir canlı çeşitliliğine sahip olan Boğaz'da, balıkçılık da oldukça gelişmiştir Geçmişten günümüzde halen amatör balıkçılar Boğaz'ın çeşitli koylarında ve iskelelerinde balık avcılığını sürdürmektedir Boğaz balıkçılığı, orkoz, anavaşya, katavaşya gibi sözcüklerle kendi jargonunu da yaratmıştır Boğaz'da gelişen balıkçılık kültürü, sonuç olarak zengin bir yemek kültürü doğmasını da sağlamıştır Boğaz kıyısı boyunca kurulan meyhanelerde ve hatta açık alanlarda akşamcılık, çilingir sofrası ve rakı-balık kültürü gibi gelenekler doğmuştur İstanbul Boğazı'yla özdeşleşen bazı yolcu vapurları da Boğaziçi kültürünün ayrılmaz birer parçasıdır Her gün on binlerce kişiyi iki yaka arasında taşıyan vapurlar, ilk hizmete girdiklerinde de İstanbullular için özel bir yere sahipti[212] İstanbul'un ileri gelenleri aylık büyük paralar ödeyerek vapurda müdavimleri oldukları yerleri kendilerine ayırtırlardı[212] Bugün Boğaziçi vapurlarının pek çoğu, yenilenen emektar vapurlardır Kış aylarında vapurlarda Boğaz'a karşı çay içmek, satılan kağıt helvalardan almak ve Boğaz martılarına simit atmak İstanbul Boğazı'nın halen sürmekte olan geleneklerindendir Teknelerle, Boğaz'ın Marmara girişinden ya da Ortaköy'den Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne kadar yapılan boğaz turları ve geceleri düzenlenen mehtap turlarıysa yalnızca yabancı turistlerin değil, İstanbulluların da gerçekleştirdiği bir etkinliktir[213] İstanbullular, Boğaz'ın yanı sıra Boğaziçi semtlerinde kıyı boyunca sıralanan semt meydanları, semt parkları ve belediye tesislerinden de yararlanmaktadır İstanbul Boğazı bugüne dek 4 kez Türk lirasının üzerinde yer aldı Yılın hemen her dönemi işlek olan Boğaziçi semtlerinin bazıları kendilerine özgü geleneklerle öne çıkmıştır Ortaköy'de bulunan çok sayıda kumpir ve dondurma büfesi, Sarıyer'in böreği, Kanlıca'nın yoğurdu ve Çengelköy'ün hıyarları Boğaziçi semtlerinin en bilinen simgelerindendir[214] Kuruçeşme ve Rumeli Hisarı Konserleri'ne her yıl Türkiye'den ve dünyadan seçkin sanatçılar katılarak İstanbullulara dinletiler sunmaktadır[215] Geçmişte Boğaz'da deniz hamamı denen halk plajları geleneği bugün yok olmuştur Sağlık açısından yüzmeye elverişli olmayan Boğaz'da sıcak yaz aylarında yüzenlere halen rastlanmaktadır Ayrıca her yıl İsa'nın doğumunu ve vaftiz edilişini kutlamak için Boğaziçi'nin değişik semtlerinde Rum Ortodoks kilisesinin yürüttüğü, Boğaz'a haç atma ayini düzenlenmektedir[216][217] Din adamlarının denize attığı haç, kış ayında denize dalan Rum gençleri tarafından çıkartılarak din adamlarına teslim edilir Bunun dışında her yıl Türkiye Mill Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından geleneksel olarak düzenlenen Asya'dan Avrupa'ya Uluslararası Yüzme, Kürek, Yelken ve Kano Yarışları adı altında etkinlikler düzenlenmektedir[218][219] İstanbul Boğazı'nın ilk köprüsü olan ve normal koşullarda yaya trafiğine kapalı olan Boğaziçi Köprüsü ise her yıl bir kez araç trafiğine kapatılır ve İstanbul Avrasya Maratonu denen halk koşusu düzenlenir İlki 1979 yılında düzenlenen ve halen sürmekte olan maraton geleneği İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce yürütülmektedir[220] İstanbul Boğazı ve Boğaziçi son yıllarda ticari markalar tarafından çok daha sık kullanılmaya başlandı Boğaziçi temalı giyim eşyaları ve aksesuarların yanı sıra; dekorasyon ögeleri, kırtasiye malzemeleri ve yapbozlar piyasaya sürüldü[221][222] Boğaziçi semtleri ve İstanbul'la ilgili kapsamlı araştırma kitapları hazırlandı Boğaziçi semtlerinde yaşayanların sık sık yakındığı gürültü sorununa ise Çevre ve Orman Bakanlığı el attı[223] 72 desibelin üzerine müzik yayını yapmak yasaklandı Yasağın ardından Boğaz'daki bazı işletme ve teknelerde ses ölçümleri yapıldı[223] Yasağa uymayan işletmelere gereken cezalar kesildi Boğaz'daki gürültü kirliliğinin önlenmesi amacıyla Boğaz'dan geçiş yapan gemilerin de gereksiz düdük çalması ve ses sınırını aşan müzik yayını yapmaları yasaktır[185] İstanbul Boğazı'ndaki ışık kirliliğinin önüne geçilmesi için de düzenlenmeler yapılmıştır[223] İstanbul Boğazı'na yapılan ilk köprü olan Boğaziçi Köprüsü'nün ışıklandırma sistemleri 2007 yılında yenilendi[224] Yeni sistem, düzenlenen tören ve ışık gösterisiyle faaliyete geçirildi[224] Köprünün tamamı 16 milyon adet uzun ömürlü, düşük enerji tüketimine sahip ve çevre dostu renk değiştirebilen led armatürle aydınlatıldı[224] Her yıl cumhuriyetin kuruluşunun yıldönümü Boğaziçi Köprüsü'nde düzenlenen lazer ışığı ve havai fişek gösterileriyle kutlanmaktadır[225] İstanbul Boğazı'na yapılan ilk köprü olan Boğaziçi Köprüsü'nün ışıklandırma sistemleri 2007 yılında yenilendi Kaynak : Wikipedia |
|