En Güzel Ankara Şiirleri - Ankara Hakkında Şiirler |
08-13-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
En Güzel Ankara Şiirleri - Ankara Hakkında ŞiirlerAnkara şiir Ankarayla ilgili şiirler, Ankara hakkında şiirler ANKARA Niçin sevilir bir kent Ekmeği suyu insanı için mi Yoksa uğultusundaki o sürekli derinlere kaçan eskil renkten mi Yoksa gizlediği için mi suçlarımızı gökyüzünden kırlardan Niçin sevilir bir kent Bilmem ki Abdulkadir Paksoy Başkentin Ufkunda Vakit sensiz geçen günün ertesi, Sustu tüm kuşların şen şakrak sesi, Zevk sefa mevsimi, yas neyin nesi? Nedendir matem durup dururken? Titriyor şebnemler, gül üşür gibi, Bülbüller derdimi bölüşür gibi Hayalin halime gülüşür gibi, Kollarım boşluğu sarıp dururken Bendim mutluluktan uçan güvercin, Düşler ülkesinden gelen habercin, Avcılardan uzak bir yuva için, Toz pembe hayaller kurup dururken Gel gör ki kaderin kara yelleri, Yıktı gönlümdeki tüm emelleri, Kapımın ecelin soğuk elleri, Vakitli vakitsiz vurup dururken Aşk ne imiş görsen de dönsen de geri! Ah! Bir gizli girsen de içeri! Hasretin elinden kanlı hançeri, Üstüme üstüme varıp dururken! Her akşam kaybolup gün batışında, Beni arıyorum senin dışında, Hasta kalbim hala her atışında, Her nefeste seni sorup dururken! İçtim derdalan 'ın ilk bardağını, Sıklamen süslerken Elmadağı 'nı Görüyor gibiyim kor dudağını, Başkentin ufkunda durup dururken Cemal Safi |
En Güzel Ankara Şiirleri - Ankara Hakkında Şiirler |
08-13-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
En Güzel Ankara Şiirleri - Ankara Hakkında ŞiirlerYARIN ANKARA’ DA KAR VAR Yarın Ankara’da kar var Gitme n’olur yar Zaten yollar dar Korkuyorum Korkuyorum ya sana bir şey olursa yar Yalnız kalmak istemiyorum Seni bırakmak istemiyorum Hadi beni şimdi kollarına sar Gitme Kimselerle dost olunmuyor Herkes hemen kavga yapıyor Hainler tuzak kuruyor Ortalık eşkıya dolu Zalim insanlar var N’olur n’olur gitme yar Sen zaten çok üşürsün Hemen üşütürsün Aksırır, öksürürsün Soğuktan donar ölürsün Tamam tamam git Seni el üstünde tutanda kabahat Git bakalım gününü görürsün Sonra beni arar Haklıymışsın yar Dönersin Bende sana inat Seni kapıda koyar Elime kına yakar Bir de Ankara misket havası çalar Oynarım oynarım Nihat İlikcioğlu Ankara Kara günün şafağıdır Devrimlerin kaynağıdır Sevinç verir, gam dağıtır, Yurdumuzun güneşidir, İçimizin Ateşidir Saltanatın battığı yer Atamızın yattığı yer Türk kalbinin attığı yer Yurdumuzun güneşidir, İçimizin Ateşidir Yeni yola ordan girdik; Öz benliğe orda erdik Biz bu yere gönül verdik Yurdumuzun güneşidir, İçimizin Ateşidir Kurtuluşun eşiğidir Hepimizin ışığıdır Cumhuriyet beşiğidir Yurdumuzun güneşidir, İçimizin Ateşidir Ordadır en ünlümüz, Yurdu bekler gece, gündüz, Ondandır bu ak günümüz Ankara yurt güneşidir, İçimizin Ateşidir Ankara'yı yok bilmeyen, Kuşlar gibi uçar tren, Görmedinse bin, git hemen Ankara yurt güneşidir, İçimizin Ateşidir Zeki TUNABOYLU |
En Güzel Ankara Şiirleri - Ankara Hakkında Şiirler |
08-13-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
En Güzel Ankara Şiirleri - Ankara Hakkında ŞiirlerAnkara Ankara’da doğdu gün; Öğün Türk oğlu öğün Tan yeridir Türklüğün, Bahtı ak, taşı kara Adı büyük Ankara Ordu kuruldu, Düşman orda vuruldu Türk’e bir kale oldu Bahtı ak, taşı kara Yurdun kalbi Ankara Harp meydanı orası Başkomutan ovası Bahtı ak, taşı kara Can evimiz Ankara HAli YÜCEL Ankara Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar kimse keman çalmaz belki ama çok keman çalınsın balolarında diye yapılmış gri sisli binalar alnının ortasında ciddi bir devlet asabiyeti çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar, bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş! (biz bir şeyi delicesine severiz ama tanrım neyi?) kahve önü çatlak mozaik bel kemiğine tehdit kürsüler üstünde çok sigara içen öğrenciler bir daha asla yaşayamayacağı aşkları teğet geçerken hep onu sevmeyenleri severek hep onu sevenin gözlerinden kalabalıklara kaçarak karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara, yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını bir izmirli güzele dayatmak varken (hep kardeş olacak değiliz ya, yaşasın halkların sevgililîğî!) soyut bir sevdaya beşik kertilmiş olan dağda çoban, şehirde şark çıbanı sayılan, fırat'ın büyük elleri ararat'ın kız yelleri cilo'nun derin nefesleri hülasa kente hukuk mukuk okun mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş anadolu çocukları, ankara' ya öyle yakışırdı ki kar asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar (belki balkona kar seyretmeye çıkar diye sevdiğimiz kızlar çok dibimiz donmuştur ve çoğu zaman bu kar mevzuu kızlara yeterince ilginç gelmemiştir hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar hüzünlü gelmez insana ankara'da, yoksa bugün bir hayat yaşanmayacakmı duygusu çöker bütün bozkıra Kimse keman çalmaz belki Belki bu fiim hiçbir zaman o kadar fiyakalı olmayacak ama Hiçbir lahmacunda o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin tadını vermeyecek bir daha Çok daha iyilerini yedim sonra bizzat Urfa'da hatta Ama hiçbirinde o kadar aç oturrnadım sofraya ankara'ya öyle yakışırdı ki kar çok yabancı bir soluk duyulur bazı bilinmez bir dilin ıslığından anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar öyle deme Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan ankara'da yaşamak yollarına hep sevdiğimiz insanların adlarını vermediler ama biz her duvara bilvesile onların adını yazarak yaşadık kül ve betondan mürekkep yaşadıkça yaşanılası gelen o tuhaf bozkır kokusunda ankara'ya öyle yakışırdı ki kar asfaltlar ışıldar bir günden bir sürü gün yapan mesai saatlerinde hiçbir şey yapan hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan rakıyı bol sulu içen dokunmasın için deği! çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı, hep kağıtlara bakarak, hep kağıtlardan bakarak hem neşet ertaş' ı hem bülent ersoy' u aynı anda sevmeyi başararak, karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı çok beğenmeyerek ama yine de bu tasarrufunu takdir ederek boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi yürüyen memurlar ankara'ya öyle yakışırdı ki kar asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar biz, şimdi kapalı birr kuruyemişçi dükkanının -ki bütün plan kar altında tuzsuz ay çekirdeği çitileyip yanı sıra bafra içmektir- kötü ışıklandırılmış vitrininden umutsuzca içeri bakan, kimliği gereğinden fazla sorgulanmış, merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş, -yani sistem kendi verdiği kimliği zırt pırt geri istemektedir- doğduğu yer yüzünden doğuştan kavgacı zannedilen ama pek çoğu kavgadan nefret eden kavgacı esmer cesur korkak çoğu kürt çoğu türk çocuklardık ankara'ya öyle yakışırdı ki kar ha sonra belki ahmed arifin aklına hiçbir şairin aklına gelmeyecek -çünkü hiçkimse bir daha ankara' yı O'nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir: kar altındadır varoşlar hasretim,nazlıdır ankara ustam yine sen bilirsin ama hangi aralıkta bir şair ölmüşse işte o,en netameli aydır bence ankara'ya öyle yakışırdı ki kar asfaltlar ışıldar yalanlar şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa elim gönlüm, çocukluğum buz tutar Yılmaz ERDOĞAN |
|