Atatürk Ve Spora Olan İlgisi |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürk Ve Spora Olan İlgisiAtatürk ve Spora Olan İlgisi Yüzmeden güreşe, bilardodan kürek çekmeye kadar birçok spora tutkun olan Atatürk, futbola daima mesafeli oldu Galatasaray ve diğer İstanbul takımlarının işgal güçleriyle maç yapması ve samimi pozlar vermesi Atatürk’ü çok üzüyordu Mütareke yıllarında işgalci güçlerle maç yapmayan Fenerbahçe’ye ise Atatürk her zaman sempati duydu Atatürk’ün devrimleri arasında her nedense “spordaki devrimleri” hep geride kaldı Oysa ki Atatürk, gerçek bir spor inkılapçısıydı Türk kadını ilk kez onun çalışmalarıyla 1926’da gerçek anlamda spora dahil olurken, dünyadaki kadınlar Olimpiyatlara ancak 1928 yılında kabul edildi Fransızların ünlü spor gazetesi “L’auto”, Atatürk’ün sporcu yönünü şu satırlarla duyurdu: “Dünyada ilk defa beden eğitimini mecburi kılan devlet adamı oldu Yalnız kağıt üzerinde nutuklarla değil, bunu bilfiil stadyumlar ve spor merkezleri yaptırarak üzerine getirdi” Mustafa Kemal, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin sporda da varolduğunu duyurulması için 1924 Paris Olimpiyatları’na katılma kararı aldı 3 atlet, 3 bisikletçi, bir eskrimci, 4 güreşçi ve 19 futbolcu ile gidilen Paris’de, Türk sporcular başarılı olamadılar Atatürk, mümkün olduğu kadar hem katılımcı, hem de izleyici olarak sporla ilgilendi Atatürk’ün yaptığı sporlar arasında şunlar sayılabilir: Güreş, binicilik, atıcılık, yürüyüş, avcılık, jimnastik, yüzme, kürek, bilardo, eskrim, yat, satranç, briç, dans Çok nadir, fasülyesine tavla oynardı Atatürk ve Güreş Gazeteci Doğan Yıldız, araştırmasında Atatürk’ün tüm sporlar arasında en büyük ilgiyi güreşe gösterdiğini belirtiyor Atatürk’ün gerek Kurtuluş Savaşı öncesi, gerekse de sonrasında düzenlediği güreş müsabakalarının yanı sıra, kendi tutuştuğu ve kapıştığı güreşler de var 1938 - Atatürk'ün, Ankara Halkevi'nde güreş karşılaşmalarını izlemesi Atatürk’ün bir güreş anısını ise Sıtkı Koraltan, babası Refik Koraltan’ın ağzından şöyle anlatıyor: “Atatürk bir gün, kuvvetten, güreşten ve pehlivanlıktan bahsederken kendisine güreş teklifinde bulunmuş Bir süre sonra, babamın çekinerek işi hafif tuttuğunu sezen Atatürk, ‘Ciddi güreş yapalım’ demiş Emrini ‘Yüklen yahu’ diyerek tekrar edince, babam, ‘Ne ısrar ediyorsun Paşam, Cihan’ın sırtını yerine getiremediği bir kahramanın sırtını ben mi yere getireceğim?’ diye cevap vermiş” Denizi çok seven Atatürk “1 Temmuz Kabotaj Bayramı” deniz şenliklerinde kürek yarışlarını izlemek için yarış saatlerinden önce Ertuğrul yatı ile Moda koyuna hareket ederdi Atatürk, bir gün teknelerden “fıtayı” (yarış teknesi) çok merak etti Bu yüzden, Galatasaray Spor Kulübü’nün 12 numaralı üyesi Ruşen Eşref Ünaydın’ın aracılığıyla, tek çifte bir fıtayı Florya’ya getirtti Galatasaray Kulübü’nde o dönem kürek sporu yapan Profesör Bedii Gorbon, şöyle anlatıyor: “Gazi, Florya’da bizi bekliyor, kürek çekecek, fıtayı merak etmiş’ dediler Köşkün önünde fıtayı motordan denize indirdik Biraz sonra Atatürk göründü, ayağında lastik bir pabuç, üstünde de slip bir yün mayo vardı Fıtaya bindi, 50 metre kadar kürek çekti Sonra yoruldu ve dümende oturduğu sırada bana dönerek ‘Senin çok acayip bir sandalın var, biraz sen kürek çek de görelim’ dedi Tam 45 dakika Atatürk’ü dolaştırdım Fıtanın dümen yerinde oturan büyük Gazi, insana müthiş bir hamle veriyordu O zaman tek çiftede Türkiye rekoru ve şampiyonluğu bende idi Eğer o sırada dakika tutulsaydı, muhakkak ki bu rekoru çoktan kırmış olurdum” Bilardo ile Sakinleşiyordu Atatürk, bilardoyu ilk kez Manastır şehrinde gördü Ama oynama tutkusu Harbiye’deyken Beyoğlu yaşamında başladı Bilardo, Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı yıllarında günlük yaşamında hep yer aldı Özellikle, yoğun düşünme ve karar verme aşamalarında ya da yalnızlıktan canı sıkıldığında eli hep ıstakaya gidiyordu Oyun arkadaşları çoğunlukla Dr Tevfik Rüştü Aras, Nuri Conker ve Salih Bozok’tu Özellikle Nuri Conker’le oynamaktan ve oyun sırasında ona takılmaktan hoşlanırdı Atatürk’ün bilardodaki en zorlu rakiplerinden biri İnönü idi İsmet İnönü ile iddialı bilardo maçları yapardı İkisi de bilardocuların tabiriyle ”ince“ vuruşlardan büyük keyif alırdı Atatürk tavla oynamıyı da çok severdi Hayatı Boyunca Sadece üç Maç İzledi Mustafa Kemal, yaşamı boyunca sadece üç futbol maçı seyretti Atatürk ilk futbol maçını Selimiye Kışlası’nda binbaşı rütbesiyle görevliyken Galatasaray’ın İstanbul’da Romanya Karması’nı 4-2 yendiği, 6 Nisan 1914 günü izledi Atatürk’ün hayatında izlediği belki de en önemli maç ise, Kurtuluş Savaşı’nda Büyük Taarruz öncesi, özel anlam taşıyan “Subaylararası futbol maçı” oldu Başkumandan, Büyük Taarruz’un yerini ve tarihini arkadaşlarıyla gizli bir toplantıda belirlemek istiyordu Bu görüşme nedeniyle, Mustafa Kemal Paşa, Konya’ya giderken 28 Temmuz 1922 günü, Akşehir’de bir futbol maçı düzenlettirdi Başkumandan ve yüksek rütbedeki komutanların bu futbol maçını izlemeye gidecekleri yolundaki haberler, Türklerin bir süre daha taarruza girişemeyecekleri yolundaki kanıyı güçlendirdi Kolordu Subayları ile Batı Cephesi Subayları arasındaki maçı izleyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, o gün, 26 Ağustos sabahı taarruz kararı aldı Karşıyaka Spor kulübünü Ziyareti Sivil Mustafa Kemal’in futbolla hiçbir yakınlaşması olmadı Futbol izlemese de zaman zaman kulüpleri ziyaret etti Atatürk’ün akşam sofralarında her şey konuşulmasına rağmen, futbolun sofra muhabbeti olduğu konusu birkaçı geçmedi Atatürk, Cumhuriyet’ten sonra futbol maçlarına hiç gitmedi Hem de üç büyük kulübün yöneticileri kendisinin yakın dostuydu Adına futbol maçları düzenlendi, yine de ilgi göstermedi Bunun nedeni, kimilerine göre İstanbul’un işgal yıllarında spor kulüplerinin işgal kuvvetleri takımları ile maçlar yapıp dostane fotoğraflar çektirmeleriydi Hatta Galatasaray da dahil İstanbul takımlarının mütareke yıllarında işgalci güçlerle maç yapması Ata’yı çok üzüyordu İşgal sırasında yabancı takımlarla maç yapmayan Fenerbahçe’ye ise Atatürk’ün sempati duyduğu biliniyordu Ata’nın futbola karşı soğuk duruşunun nedeni kimilerine göre de bazı spor kulübü mensuplarının Milli Mücadele’ye katılmalarına rağmen, büyük kısmının ilgisiz kalışıydı Hatta, Atatürk bazılarının Milli Mücadele’ye destek vermeleri bir yana köstek olmalarını affedemedi İsmet Paşa’ya Yüzme Öğretti Cumhuriyet’in ilk yıllarında Florya kıyıları yüzme öğrenmek için ideal bir yerdi Atatürk de yüzmeye başlamak için burayı seçti Eline geçen bir yüzme kitabından gördüklerini uygulamaya başladı Sabahın ilk saatlerinde denize giriyor, kendince yüzebilme hareketleri yapıyordu Kısa bir sürede kulaç atmayı öğrendi Atatürk, İstanbul Florya’da bulunduğu zamanlarda her gün denize girmekte, kürek çekmekte, halkla haşır neşir olmaktadır Bir gün, Atatürk Florya’da yüzerken Başbakan İsmet İnönü gelirAtatürk Seslenir:“İsmet gel! Gelde yarışalım” der İsmet İnönü kollarını açarak: “Paşam, ben yüzme bilmem ki “ Bunu duyan Atatürk : “Sana bir hafta süre Bir hafta sonra birlikte yarışacağız” der İsmet İnönü Heybeliada’daki Deniz Askeri Lisesi Sınıf Subayı Ulvi Tekeş’le tanışır Kısa bir süre içinde yüzme öğrenmek istediğini bildirir Heybeliada ile Kaşıkadası arasındaki derin bir yere deniz motoru ile gidilir Ulvi Tekeş dalar İsmet İnönü’ye: “Sayın Paşam atlayın” der “Nasıl atlayacağım” “Çivileme atlayacaksınız” İsmet İnönü anlatıldığı şekilde çivileme atlar Bu İsmet İnönü’nün meşhur çivilemesidir İlk atlayışıdır Suyun yüzüne çıkınca kendini subayın kollarında bulur Çırpınmaya başlar Sonrada yüzme kurallarına uyarak birkaç gün içinde yüzmeyi öğrenir ve Florya’nın yolunu tutar Atatürk, 6 Eylül 1936 Pazar günü Moda koyunda yapılan yelken ve kürek yarışlarını Türkiye’de bulunan İngiltere Kralı VIII Edward ile birlikte Ertuğrul yatından izlemiştir Florya plajında denizde mayo ile çekilmiş fotoğraflarını gazetelerde yayınlatarak halkımızı denizden yararlanmaya çağıran ilk insan da toplumumuzda Atatürk olmuştur Atatürk’ün bütün bu hareketleri, hep hesaplı, hepsi bir amaca yöneliktir Türk halkını kendi öz benliğine kavuşturmak, küsmüş bulunduğu doğa ile barıştırmak, hayatın anlamını daha fazla tanımasını sağlamaktır Köşk’teki kürek çekme kondisyon aleti şimdi, Anıtkabir müzesindedir Spor Giysilerinde de Modayı Takip Etti Atatürk, her şeyde olduğu gibi, spor giyimde de çağının önüne geçti Ata’nın Türkiye’de özel terzileri vardı Ancak, Paris’te özel bir terzide vücut modeli bulunuyor, özellikle merasimlerde giyeceği kıyafetler orada dikiliyordu Cemal Granda Atatürk’ün giyimi ile ilgili şunları söylüyordu: “En çok lacivert takım elbisesini severdi Bu elbise eskidiği halde atmıyor, ördürüp yine giyiyordu Gömleklerinin hepsi beyaz, yaka numarası 41-42’ydi Ölçüsü bilindiğinden İsviçre’de yapılır, hazır gelirdi” Beyoğlu’ndaki özel terzisi Arman ise: “Atatürk, çizgili renkli çorapları severdi O devrin en şık çoraplarıydı bunlar 44 numara giydiğini sanıyorum” diyordu Atatürk, uzun süreli kürek çekişlerinde terleme durumunu göz önünde bulundurarak “askılı mayo” giymeyi tercih ederdi Yüzme sırasında ise, genelde o dönemin modası olan tek parça “kemerli mayoyu” tercih ederdi Bornozunu ve deniz ayakkabısını daima hazır bulundururdu Derleme İlgili Konu |
Atatürk Ve Spora Olan İlgisi |
08-03-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürk Ve Spora Olan İlgisiAtatürk'ün Spor İle İlgili Sözleri Türk sosyal bünyesinde spor hareketlerini düzenlemekle görevli olanlar, Türk çocuklarının spor hayatını yüceltmeyi düşünürken sadece gösteriş için herhangi bir yarışmada kazanmak azmiyle spor çizmezler Esas olan bütün yaştaki Türkler için Beden Eğitimi sağlamaktır Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz İdrak ve ahlâk da bu işe yardım eder Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler , zekâ kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar Ben Sporcunun zeki çevik aynı zamanda ahlâklısını severim Her çeşit spor faaliyetini Türk gençliğinin milli terbiyesinin ana unsurlarından saymak lâzımdır Bu işte hükümetin şimdiye kadar olduğundan daha çok ciddi ve dikkatli davranması , Türk gençliğinin spor bakımından da milli heyecan içinde , itina ile yetiştirilmesi önemli tutulmalıdır Türk milleti anadan doğma sporcudur Henüz yürümeye başlayan köy çocuklarını bile harman yerinde güreşirken görürsünüz Ata en çok , ve iyi binen yalnız Türk erkekleri değildir Türk kadını da bu işi iyi bilir Türk çocuklarına sporun bu günkü tekniğini öğretmek ve bunların bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor ortaya koymak gerekir Buna lüzum var mı, yok mu ? gibi soruya söyle cevap verilebilir Esasen yoktur ; fakat hakikati ufak bir örnekle ispat edebilmek için gereklidir Müspet bilimlerin temellerine dayanan , güzel sanatları seven , fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kuvvetli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık delilidir Bütün millet ve memleket evlatlarını sportmen yapabilmek için sarfedilen çalışmanın ehemmiyet ve kudsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir Açık ve kat' i söyleyeyim ki , sporda muvaffak olmak için her türlü muavenetten ziyade, bütün milletçe sporun mahiyeti ve kıymeti anlaşılmış olmak ve ona kalpten muhabbet ve onu vatani vazife telâkki eylemek lâzımdır Dünya spor hayatı ve spor dünyası çok mühimdir Bu kadar mühim olan spor hayatı, bizim için daha mühimdir Çünkü ırk meselesidir, ırkın ıslahı ve kişayişi meselesidir ve hatta biraz da medeniyet meselesidir Her boy ölçüşmede arkalarında Türk Milletinin bulunduğu ve Millet şerefini düşünmelerini Türk sporcularına meslek düsturu olarak kaydediyorum Türk sosyal bünyesinde spor düzenlemekle vazifeli olanlar, Türk çocuklarının spor hayatını yüceltmeyi düşünürken sadece gösteriş için herhangi bir yarışmada kazanmak azmiyle spor yaptırmazlar Esas olan bütün yaştaki Türkler için beden eğitimi ve terbiyesini sağlamaktır Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Alıntıdır |
|